Adalet Bakanlığı ceza rejiminde serbestlik etkinleştirilirken, elektronik izleme sisteminin uygulamaya geçirilmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlandığını bildirdi. Yasa devreye girerse İngiltere'de Asil Nadir ve Julian Assange'a uygulandığı gibi "elektronik kelepçe sistemi" uygulanmaya başlanacak. Adalet Bakanlığı ayrıca, "Tutuklama, kuvvetli suç şüphesinin bulunması ve diğer bazı şartların gerçekleşmesi durumunda sadece hâkim kararıyla uygulanan bir tedbirdir. Ancak, davaların uzun sürmesi halinde bu tedbir insan hakları ihlâline yol açabilmektedir" açıklamasını yaptı. İmza vermek zorunda olan Hizbullahçıların da elektronik kelepçe takıp takmayacakları yasal düzenleme aşamasında belli olacak.

Adalet Bakanlığı, kamuoyunda infial uyandıran CMK tahliyeleri konusunda yazılı açıklama yaptı. Son günlerde basın yayın organlarında tutukluluk süreleriyle ilgili haber ve yorumların geniş bir şekilde yer alması nedeniyle kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir açıklamaya gerek görüldüğünü belirten Adalet Bakanlığı, "Medyada yer verilen bazı haber ve yorumlarda tutukluluk süresinin uzun olması eleştirilmekte, bu sürenin kısaltılması gerektiği görüşü savunulmaktadır. Buna karşılık bazı yayınlarda ise davaları devam eden sanıkların tutukluluk süresini doldurup tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarına "suçlular serbest bırakılıyor' şeklinde tepki gösterilmekte ve bu durum "af' gibi yansıtılmaktadır" dedi.

-BAKANLIK UZUN TUTUKLAMALARIN HAK İHLALİNE YOLAÇTIĞI KANISINDA-

Adalet Bakanlığı açıklaması şöyle devam etti:
"Tutuklama, kuvvetli suç şüphesinin bulunması ve diğer bazı şartların gerçekleşmesi durumunda sadece hâkim kararıyla uygulanan bir tedbirdir. Ancak, davaların uzun sürmesi halinde bu tedbir insan hakları ihlâline yol açabilmektedir.
Tutuklama süresinin makul olması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde öngörülen temel ilkelerden biridir. Tutuklulukta geçen sürelerin uzunluğu sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan davalarda şimdiye kadar Türkiye aleyhine çok sayıda ihlâl kararı çıkmıştır. AİHM'de açılan davaların yüzde 14'ü, özgürlük ve güvenlik hakkı başlığını taşıyan 5. maddenin ihlâli niteliğindeki başvurulardan oluşmaktadır. Tutukluluk süresinin uzamasının insan hakları ihlâline yol açması nedeniyle 2004 yılında yapılan kanun değişikliğiyle tutukluluk sürelerine sınırlama getirilmiştir."

-İŞ YOĞUNLUĞU NEDENİYLE SONUÇLANDIRILAMADI, TAHLİYE GELDİ-

2005 yılına kadar yürürlükte olan eski Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre alt sınırı 7 yılı geçen suçlarda tutuklama süresinin üst sınırı olmadığını hatırlatan, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Ceza Muhakemesi Kanunu'yla tutuklama süresine sınırlama getirildiğini belirten Bakanlık, "Ancak, devam eden davalarda sorun yaşanmaması için Ceza Muhakemesi Kanunu'nun tutuklama sürelerini düzenleyen 102. maddesinin ilgili bölümünün yürürlüğe girme tarihi önce 1 Nisan 2008'e ertelenmiş daha sonra bu tarih 31 Aralık 2010'a uzatılmıştır. Kanun koyucu sanıkları tutuklu bulunan davaların sonuçlandırılması için 5 yılı aşkın bir süre öngörmüş olmasına rağmen özellikle yüksek yargıdaki iş yoğunluğu nedeniyle bu davalar sonuçlandırılamamış ve kanunda belirlenen süreyi dolduran sanıklar tahliye edilmeye başlanmıştır" dedi.

-40 BİN KİŞİNİN TAHLİYE EDİLECEĞİ DOĞRU DEĞİL-

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin 31 Aralık 2010 tarihinde bütünüyle yürürlüğe girmesi sebebiyle bugün itibariyle, 5 ve 10 yıllık tutukluluk sürelerini dolduran ilk derece mahkemelerinde davaları devam eden 283 kişi ile hakkında mahkûmiyet kararı verilip Yargıtay'da temyiz süreci devam eden 953 hükmen tutuklunun tahliye edilmesi söz konusu olabileceğini kaydeden Adalet Bakanlığı, "Bu durum da göstermektedir ki, bazı basın ve yayın organlarında yer aldığı gibi 40.000 tutuklunun tahliye olacağı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Öte yandan, bu şekilde tahliye edilenlerin yargılanmalarına tutuksuz olarak devam edileceği için bu durumun af olarak değerlendirilmesi mümkün değildir" açıklamasını yaptı.

Adalet Bakanlığı, davalar makul sürede sonuçlandırılamadığından sanıkların uzun süre tutuklu olarak yargılanmak durumunda kaldığını belirtirken şöyle devam etti:
"Personel sayısının artırılması, Ulusal Yargı Ağı Projesi'nin tamamlanması, mevzuatın güncellenmesi ve fizikî altyapı sorunlarının ortadan kaldırılması gibi Bakanlığımızca yapılan çalışmalar sonucunda ceza davalarının ilk derece mahkemelerindeki yargılama süresi yıllar itibariyle iş durumundaki artışa rağmen ortalama olarak 250 gündür. Soruşturma süresiyle birlikte ortalama 580 günde sonuçlanmaktadır. Ancak, Yargıtay'daki dava sayısının çok fazla olması nedeniyle yüksek yargı mensupları ve personelinin özveriyle çalışmasına karşılık davaların kesin karara bağlanması gecikmekte ve tutukluluk süreleri uzamaktadır. Bu çerçevede, Yargıtay'da bir ceza dosyasının ortalama sonuçlandırma süresi Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 473 gün, ceza dairelerinde 399 gün, Ceza Genel Kurulu'nda ise 170 gün olup, bunların toplamı da 1.042 güne ulaşmaktadır."

Bakanlık Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Plânı ile 2010- 2014 yıllarını kapsayan Adalet Bakanlığı Stratejik Plânında öngörülen tedbirler ve projeleri ise şöyle açıkladı:

-HİZBULLAHÇILARA ELEKTRONİK KELEPÇE Mİ GELİYOR?-

- Her uyuşmazlığın mahkemelere gitmesini önlemek amacıyla, alternatif çözüm yollarından olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir.

- Ceza yargılamalarında uzlaşma yöntemi 2005 yılında yürürlüğe girmiş olmakla birlikte daha da etkinleştirilmesi çalışmaları devam etmektedir.

- Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) Kanunu Tasarısı hazırlanıp, Başbakanlığa sevk edilmiştir. Bu Kurumun faaliyete geçmesinin bir sonucu olarak yargıya gelen iş yükünün de azalacağı öngörülmektedir.

- 2002 yılından bu yana faaliyete geçen 130 adalet sarayı ile mevcut adliye hizmet alanı kapasitesi 4 kat artırılmıştır. Bunlara ek olarak yeni hizmet binalarının yapımları devam etmekte ve yargının fiziki alt yapısı güçlendirilmektedir.

- Yargıyı hızlandırmak amacıyla son 8 yılda hâkim ve Cumhuriyet savcısı sayısı yüzde 23, diğer yargı çalışanlarının sayıları ise yüzde 52 oranında artırılmıştır. Bu sayıların AB üyesi ülkelerdeki standartlara getirilmesi yönündeki çalışmalar devam etmektedir.

- Yüksek yargı organlarının talep ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak yüksek mahkemelerin kapasitelerinin güçlendirilmesi için hazırlanan kanun tasarısı Başbakanlığa sevk edilmiştir.

- İlk derece mahkemelerinde yargının hızlanmasında büyük rolü olan UYAP'ın yüksek yargı organlarında da yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalar sürdürülmektedir.

- İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi yönündeki çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmıştır. Yargıtay'ın iş yükünü azaltması öngörülen bu mahkemelerin faaliyete geçirilmesi hususunda Bakanlığımızca, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan talepte bulunulmuş ve konu Yüksek Kurul tarafından değerlendirmeye alınmıştır.

- Denetimli serbestlik etkinleştirilirken, elektronik izleme sisteminin uygulamaya geçirilmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlanmaktadır."

Tahliye edildikten sonra her gün karakola gidip imza vermek zorunda kalacak Hizbullahçılar gibi kişilere elektronik kelepçe uygulanıp uygulanmayacağı yasa çalışmaları aşamasında belli olacak.

-BAKANLIKTAN İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI-

Yapılan tüm bu çalışmaların Adalet Bakanlığının yargılamanın hızlandırılması ve güven veren bir adalet sisteminin oluşturulması amacıyla üzerine düşeni yapmaya devam ettiğini gösterdiği belirtilen açıklamada, "Söz konusu sorunların çözümü için yargılama faaliyetini yürüten bütün kurumların inisiyatif alması, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve etkili sonuçları hedefleyen yapıcı bir işbirliği içinde olması büyük bir önem arz etmektedir" denilerek kurum ve kuruluşlara işbirliği çağrısı yapıldı.(ANKA)
(ORH/ÖMR)