CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Şubat soruşturması kapsamında yapılan aramalara ilişkin, "Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız. Adalet intikam duygusuyla aranırsa orada adalet olmaz. Adaletin olmadığı yerde, sağlıklı çalışan bir adli yargı da zaten olmaz. Sıkıyönetim mahkemeleri 12 Eylül döneminde, o dönemin otoriter gücünün yargı ayağıydı. Özel yetkili mahkemeler de bugün AKP Hükümetinin yargı ayağıdır" dedi.


Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, 28 Şubat soruşturması kapsamında yapılan aramalara ilişkin "Sabaha karşı baskınlar yapıldı değil mi? Eğer bir yerde hukuksuzluk varsa, baskı varsa adaletin, insan haklarının gerektirdiği şekilde herkesin yargılanmasına biz ses çıkarmayız. Adil şeklide olma koşuluyla herkes gidip savunmasını yapabilir" dedi. Ancak bugünkü Türkiye'de adaletin olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:



"Kişi savunma hakkını kullandı, diye hapse mahkum oldu bizim ülkemizde. Hangi adaletten söz ediyorsunuz? Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız. Adalet intikam duygusuyla aranırsa orada adalet olmaz. Adalet yüce bir kavramdır. Adalet toplumun vicdanı demektir. Verilen kararın toplum vicdanında kabul edilmesi demektir. Eğer bir karar toplum vicdanında kabul edilmiyorsa o adalet değildir. Baskınlar uygulayacaksınız, insanları içeri alacaksınız, saatlerce ayakta bekleteceksiniz, iddianameler hazırlayacaksınız, savunmalara gizlilik kararı alacak yargıçlar, avukatlara vermeyecekler, sonra siz adalet arayışında bulunacaksınız. Bunlar adalet değil. Adaletin olmadığı yerde, sağlıklı çalışan bir adli yargı da zaten olmaz. Sıkıyönetim mahkemeleri 12 Eylül döneminde, o dönemin otoriter gücünün yargı ayağıydı. Özel yetkili mahkemeler de bugün AKP Hükümetinin yargı ayağıdır. Bunlar operasyon mahkemeleridir. Siyasi otoritenin verdiği karaları yerine getirirler, buralarda adalet olmaz. Adaletin olmayacağı yerde de haklıyla haksızı ayırmak zaten mümkün değildir."



Anka