Ankara, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Hrant Dink davası kararını gerektiği gibi yerine getiriyor mu? Davacı Dink ailesi söz konusu kararın hükümlerinin yerine getirilmediği düşüncesinde. Aile, kararın yerine getirilmediği ve gerçek suçluların adelet önüne çıkarılmadığı gerekçesiyle AİHM kararlarının uygulanışının denetçisi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne başvurdu. 

Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin tarafından konu hakkında Avrupa Konseyi'ne iletilen raporda, AİHM'nin Dink kararının uygulanması yönünde Türk hükümetinin hiçbir "somut, ciddi ve samimi" adım atmadığı görüşü dile getirilidi. 

Raporda, Dink cinayetiyle ilgili soruşturmanın ilerlemediği, gerçek sorumluların yargılanmadığı ve olası bezer olaylara karşı önlem alınmadığına vurguda bulunuldu. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, Dink ailesinin gözlemleri temelinde bu hafta Türk hükümetinden konu hakkında ek bilgi talep etmesi bekleniyor. 

Türk hükümeti, 23 Eylül 2011 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne AİHM'nin Dink davası kararının pratikte uygulanışı konusunda bir eylem planı sunmuş ve cinayetle ilgili Türk mahkemeleri önünde devam eden yargı süreci hakkında bilgi vermişti. Türk hükümetinin sunduğu eylem planında, AİHM'nin Dink kararının Türkçe'ye çevrilip Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde yayımlandığı, gereğinin yapması için İçişleri Bakanlığı'nın uyarıldığı ve Türk yargıç ve savcıların eğitiminde kullanılacağı bildirilmişti. Ankara, aynı eylem planında ifade özgürlüğünün güvence altına alınması için TCK'nın 132 (haberleşmenin gizliliğini ihlal), 133 (kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması), 139 (şikayet), 277 (yargı görevi yapanı etkileme), 285 (gizliliğin ihlali) ve 288'inci (adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs) maddelerinin değiştirilmesi üzerinde çalışıldığını bildirmişti. 

Dink davası AİHM gündemine, Hrant Dink tarafından 11 Ocak 2007 tarihinde taşınmıştı. Dink hakkında, 2003 ve 2004 yıllarında yöneticisi olduğu Agos gazetesinde kaleme aldığı bir yazı dizisinde “Türklüğü aşağıladığı” gerekçesiyle bir grup aşırı milliyetçi tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesi temelinde suç duyurusunda bulunulmuş, açılan dava sonunda Dink suçlu bulunmuştu. Dink, Yargıtay tarafından da onaylanan bu kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu gerekçesiyle 11 Ocak 2007 tarihinde AİHM’ye başvurmuş, ailesi Dink’in öldürüldüğü 19 Ocak 2007 tarihinden sonra davayı sürdürme kararı almıştı. Dink ailesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkıyla ilgili 2, adil yargılanmayla ilgili 6, cezaların yasallığıyla ilgili 7, ifade özgürlüğüyle ilgili 10 ve mahkemeler önünde etkin başvuru hakkıyla ilgili 13’üncü maddelerini kullanarak Ankara’dan davacı olmuştu. 

AİHM, 14 Eylül 2010 taraihinde açıkladığı kararında, Hrant Dink’e “Türklüğü aşağıladığı” gerekçesiyle Türk mahkemeleri tarafından verilen cezanın, resmi makamların Dink’in yaşama hakkını koruyamamasının ve Dink cinayetiyle ilgili yeterli ve etkin soruşturma yapılmamasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşama hakkı, ifade özgürlüğü ve mahkemeler önünde etkin başvuruyla ilgili maddelerine aykırı olduğuna hükmetmişti. Karar, AİHM’nin yedi yargıçlı İkinci Dairesi tarafından oy birliğiyle alınmıştı.

Kayhan KARACA
ntvmsnbc