Akyüz yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesinin boşanan ailelerde çocuğun soyadına ilişkin kararı üzerine, bu kararın soğukkanlılıkla ve gerçekçi bir açıdan değerlendirilmesi ve toplumu kargaşaya sürükleyecek yanılgılardan kaçınılması gerektiğini ifade etti. Akyüz "Evli bir Avukat bayanın, kocasının soyadını kullanmak istemediği, evlilik birliği devam ederken, bir başka soyadı olan kendi kızlık soyadını kullanmaya devam etmek istediği ve bu nedenle kocasının soyadının nüfus kaydından silinmesi istemi ile açtığı dava Anayasa Mahkemesine intikal etmiş ve Anayasa Mahkemesi bu isteği oy çokluğu ile reddetmiştir. Bunun üzerine 11 yıl süren hukuk mücadelesine devam eden davacı kadın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunmuş ve AİHM, davacı kadının nüfus kaydından, kocasının soyadının silinmesi ve evlilik devam ederken davacı kadının, kocasının soyadını değil bir başka soyadını kullanabileceği yolunda karar vermiştir. Bu suretle Türk hukuk sistemine henüz intikal etmese bile, aile yaşamında ilk yol ayrımı baş göstermiştir" dedi.


-"AİLE YAŞAMINDA İKİNCİ VE ÖNEMLİ BİR YOL AYRIMI BAŞLAMIŞTIR"-

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesinin de buna benzer ve "üzerinde tartışılması gereken" bir karar verdiğini söyleyen Akyüz, "Boşanan bir kadının, velayeti kendisine verilen çocuğun, babasının soyadını değil, annesinin kızlık soyadını kullanması için açtığı dava Anayasa Mahkemesine intikal etmiş ve Anayasa Mahkemesi, boşanan ailelerde, çocuğun velayetinin anneye verilmesi halinde, babasının değil, annesinin soyadı ile nüfusa kaydedilebileceği yolunda gene oy çokluğu ile karar vermiştir. Bu karar doğrultusunda henüz yasalarımızda yeni bir düzenleme yapılmamış olsa da aile yaşamında ikinci ve önemli bir yol ayrımı başlatılmıştır" şeklinde konuştu.
Söz konusu davalarda verilen kararların, kadın erkek eşitliğinin yanlış yorumlanmasından kaynaklığını ifade eden Akyüz, olayın sosyal boyutunun da gözardı edilmemesi gerektiğini ifade etti. Akyüz şunları kaydetti:

"Kadın erkek eşitliği aile ve toplumun huzuru ve devamı için zorunlu unsurlardır. Bir ailede, tek bir soyadının kullanılması da bunun zorunlu bir sonucudur. Bir aileyi oluşturan anne, baba ve çocukların her birinin ayrı soyadlarını kullanmaları, aile birliğini zayıflatıcı ve toplum düzenini sarsıcı niteliktedir. Ayrıca boşanan ailelerde çocuğun velayetinin önce anneye, sonra babaya verilmesi halinde çocuğun soyadı mütemadiyen değişecek midir. Mirasçılık, veraset ve akrabalık ilişkileri büyük ölçüde zarar görecektir. Bu tip dava ve kararlarda, karar vericinin daha dengeli, geniş bakış açılı olması gerekir. Değişik şekildeki kararlar; adalet duygusunu, aile birliğini ve toplumu yıpratıcı olacaktır."


Anka