Asker, 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ardından yeni bir anayasa için kolları sıvamıştı. Anayasa taslağını hazırlayacak olan Danışma Meclisi üyeleri, askerî yetkililer tarafından belirlenerek çalışmalarına başladı. Anayasayı hazırlayan komisyon üyeleri, kapalı kapılar ardında haftalarca çalıştı. Halk, olandan bitenden bihaberdi. Anayasa tasarısı tamamlandıktan sonra Milli Güvenlik Konseyi'ne sunuldu. Tasarı, askerden onay alınca, 7 Kasım 1982'de halkoylamasına sunuldu. Halk, yeni anayasa ile ilgili hiçbir malumatı olmadığı halde yüzde 91,37 'evet' oyuyla tasarıyı onayladı...

Aradan geçen bu süre zarfında Türk demokrasisi büyük badireler atlatarak bugünlere ulaştı. Artık özgürlükçü bir anayasa için geri sayım başladı. Bu kez durum 30 yıl öncesinden de çok farklı. Artık sivil toplum kuruluşları, fikir ve önerilerini ortaya koyup nasıl bir anayasa istediklerini rahatça tartışabiliyor. Anayasa Hazırlık Platformu tarafından düzenlenen, 'Türkiye Konuşuyor' toplantıları bunun en güzel örneklerinden bir tanesi. Toplantılar, TOBB'un düşünce kuruluşu TEPAV tarafında organize ediyor. Anayasa Hazırlık Platformu'nun içerisinde 24 sivil toplum ve meslek örgütü yer alıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) grubu bulunan dört parti de bu organizasyona destek veriyor. Ayrıca TBMM Başkanı Cemil Çiçek de tüm toplantılara katılıyor.

Toplantılar, pazar günleri farklı bir ilde düzenleniyor. Bugüne kadar Ankara, Konya, Edirne, Diyarbakır, İzmir ve Antalya'da geniş halk kitlelerinin katılımıyla bir araya gelindi. Ayrıca Dünya Kadınlar Günü'nde, Ankara'da özel bir oturum gerçekleştirildi. 'Türkiye Konuşuyor' toplantılarının sekizincisi, bugün Samsun'da düzenleniyor. Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen gençler, yeni anayasayı tartışıyor. Toplantı, gençlerin yeni anayasadan beklentilerini ortaya koyması açısından büyük bir öneme sahip.

Farklı dünya görüşleri aynı masada

Toplantılara kişinin cinsine, yaşına ve dünya görüşüne bakılmaksızın her kesimden insan davet ediliyor. Katılımcılar, rastgele gönderilen SMS ve sesli çağrılarla belirleniyor. Sivil toplum örgütlerine ise açık çağrı yapılıyor. Kadınların da toplantılara katılımının teşvik edilmesi amacıyla toplantı salonunda bir de çocuk bakımevi oluşturuluyor.

Katılımcılar, birbirlerini rahatça takip edebilecekleri yuvarlak bir masaya oturuyor. Bu yöntem daha önce Amerika, Güney Afrika ve İzlanda'da uygulanmış. En fazla 10 kişiden oluşan masalar oluşturuluyor. Her masada bir tartışma yöneticisi görev yapıyor. Bu yönetici, genelde üniversite öğrencileri arasından seçiliyor. Tartışmanın içeriğine müdahale etmeyen yönetici, süreci ve zamanlamayı ayarlıyor. Klasik toplantılardan farklı olarak kimsenin bir diğerinin önüne geçmediği, herkesin konuşabildiği ve çözüm üretebildiği bir yöntem izleniyor.

Tartışmalar, ülke gündemini takip eden, haber okuyan ya da izleyen herkesin rahatlıkla görüşlerini ifade edebileceği bir içerik kurgusuyla yapılıyor. Hukukçuların uzmanlık alanına giren teknik ayrıntılara girilmiyor. Tüm masalarda konular eşzamanlı olarak tartışılıyor. Bunun için de bir merkez yöneticisi görev yapıyor. Katılımcılara 10 temel sorular soruluyor. Her temel sorunun bir de alt grup sorusu bulunuyor. İfade özgürlüğünün sınırları, siyasi partilerin uyacağı esaslar ile yargı bağımsızlığı gibi konularla ilgili soru sorulduktan sonra 5 dakika tartışma süresi veriliyor. Bu arada katılımcılar, ellerindeki cihazlarla masada tartışılan konular hakkında görüş bildiriyor. Verilen cevaplar anında dev ekranlara yansıtılıyor. Bugüne kadar yapılan toplantıların hemen hepsinde ezici çoğunluk olarak hak, adalet ve özgürlük anlayışına dayalı bir anayasa isteği ortaya çıkmış.

Toplantılar sayesinde halk demokrasiyi içselleştiriyor

Rifat Hisarcıklıoğlu (TOBB Başkanı):''Yıllardır söylüyoruz. Türkiye'nin artık yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Giydiğimiz elbise artık bu bedene dar geliyor. Rahat hareket etmemizi engelliyor. Hızlı koşmamızı engelliyor. Bu elbiseyi artık değiştirmemiz gerekiyor. Yeni elbise dikilecekse, bunu millet kendisi dikmeli. Anayasa kapalı kapılar ardında, uzmanların mutabakatı ile değil, milletin mutabakatı ile yazılmalı. Bugüne kadar hep uzmanlar yazdı, vatandaş onayladı. Bu sefer biz söyleyelim, uzmanlar yazsın istiyoruz. Vatandaşlar pazar tatillerini bu toplantılara ayırıyor. Akşama kadar salondan çıkmıyor. Büyük bir heyecan ve katılım var. Bu millet artık yeni bir anayasa ile refah ve huzuru hak ediyor. Bu toplantılar sayesinde halk demokrasiyi içselleştiriyor. Kavga etmeden her konuyu tartışabileceğini görüyor. Böylece vatandaşların ülkesine ve kendine olan güveni artıyor. Bir toplantı sonrasında mesleği şoförlük olan bir vatandaşımız yanıma gelerek, 'Ben bir şoförüm. Anayasaya katkı sağlayacağımı hiç düşünmezdim. Yeni yapılacak anayasada benim de katkım olacağı için çok mutlu ve gururluyum.'' dedi. Sadece bu örnek bile bu toplantıların demokrasiye katkısını anlatmaya yeterli diye düşünüyorum. Bence yeni Anayasa'nın artık bir sahibi var o da millet.''

Bünyamin Köseli / Zaman - Pazar