12 Eylül Anayasası’nın ve HSYK’nin bugünkü yapısının değişmesini kendilerinin de istediğini vurgulayan Hasan Gerçeker, “Ama tam tersi yapılıyor. 12 Eylül’den daha geriye götüren bir düzenleme söz konusu. Yargı bağımsızlığına en büyük darbe. Adalet Bakanı hiçbir ülkede olmadığı kadar güçlü konuma gelecek” değerlendirmesinde bulundu.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Anayasa Mahkemesi’nin geçen hafta aldığı kararla 12 Eylül’de referanduma sunulması kesinleşen anayasa değişiklik paketinde yüksek yargı organlarının yapılarında yapılacak değişikliklerin yargı bağımsızlığına aykırılığı konusundaki kaygılarını önceki gün kısa bir açıklama ile duyurmuştu. Gerçeker, dün Cumhuriyet’e bu kaygısının gerekçelerini şöyle izah etti:

“Elbette biz de 12 Eylül Anayasası’nın ve HSYK’nin bugünkü yapısının değişmesinden yanayız. Ama şu anda yapılan şey istediğimizin tam tersinedir. 12 Eylül’den daha geriye götüren bir düzenleme söz konusu. Yargı bağımsızlığına en büyük darbedir bu. Adalet Bakanı hiçbir ülkede olmadığı kadar etkili konumunu HSYK içinde eskisinden daha da güçlü sürdürecek. Hem kendisi hem de müsteşar AB normlarına aykırı biçimde HSYK üyeliğine devam edecek. Üye sayısını çoğalttıklarında fiili olarak yürütmenin etkinliği daha çok artarken, yüksek yargı organları Yargıtay ve Danıştay’ın etkisi yok denecek kadar azalıyor. Şu andaki düzenlemeye göre yüksek mahkemeler dediğimiz Yargıtay ve Danıştay, HSYK’nin 7 üyesinden 5’ini seçebiliyorken, yeni değişiklik yürürlüğe girdiğinde 22 üyeden 5’ini seçebilecekler. Anayasa Mahkemesi’nde 11 üyeden 4’ünü belirliyoruz. Yeni düzenleme ile 17 üyeden 4’ünü belirler hale geleceğiz. Bu değişikliklerle aslında yargının lokomotifi olan yüksek mahkemelerimizin etkinliğinin azaltılması, yok edilmek istenmesi söz konusudur.”

Hükümetin bu girişimde ısrarının nedenini ise Gerçeker, “Buradaki mesele kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyememe ve özümseyememe meselesidir. Çağdaş anayasal demokrasilerde, yürütmenin yargıyı etkisi altına sokması diye bir sorun düşünülemez bile. Ama Türkiye’de yürütme hiçbir ülkede olmayacak kadar güç sahibi. Bununla da yetinmiyor. Yüksek yargıyı yürütme karşısında taraf gibi göstererek etkinliğini azaltmak istiyorlar. Bu ülkede güçler ayrılığı varsa, yargı taraf olarak gösterilemez. Güçler ayrılığı, erkler arasında dengeli iş bölümünü gerektirir” sözleriyle izah etti.

Yargıtayı doğrudan etkileyecek

HSYK’nin yapısındaki değişikliklerin Yargıtay’a üye seçimine etkisine de işaret eden Gerçeker, bunun ne kadar süre içinde gerçekleşeceği yönündeki sorumuza şu yanıtı verdi: “HSYK’nin yapısı değiştiği an bunun Yargıtay üzerinde doğrudan etkisi kaçınılmazdır. Normalde Yargıtay üyeliklerinde 10 pozisyon boşaldığında, iki ay içinde seçim yapılır. Değişiklikler referandumda kabul edilir ve yürürlüğe girerse Yargıtay üyelerinin seçiminde yeni HSYK söz sahibi olacaktır. Bizim yapımızı dolaylı bile değil ‘doğrudan’ etkileyecektir.”

Anayasa Mahkemesi kararını açıkladığında Gerçeker, beraberinde 20 yargı mensubu ile birlikte Avrupa Konseyi’nce düzenlenen bir hukuk sempozyumu için Strazburg’daydı. Pakete, Avrupalıların bakışına ilişkin Ankara’da pek duyulmayan tespitlerle dönmüş. Temaslarını şöyle aktardı:

“Burada yapılmak istenenlerin Avrupa’da iyi bilindiği kanaatinde değilim. Çünkü Venedik Komisyonu Genel Sekreteri Thomas Markert basında bilinenlerden farklı şeyler söyledi bize. Bunların en önemlisi ‘Biz Anayasal değişikliklerin metnini görmedik. Türk hükümeti de bize hiç göndermedi’ demesidir. İkincisi ise; Türk hükümetinin Venedik Komisyonu’ndan bu paketle ilgili görüş istemediğini de biz ondan öğrendik. Sadece Adalet Bakanı bilgi vererek, ‘12 Eylül anayasasındaki antidemokratik hükümleri değiştiriyoruz. Yapılanlar iyidir’ demiş. Anlaşılan o ki paket Avrupa’ya farklı yansıtılıyor. Ben de kendilerine ‘Sizin ülkelerinizde Anayasa Mahkemesi ve HSYK benzeri yapılar yürütmenin etkisi altına girer hale gelse bu ne derece bağımsızlık anlamı taşır?’ diye sordum. Ayrıca anayasa paketinin bütün halinde referanduma sunulmasını, ilgili olmayan konuların bir arada sunulması hususunun kendi raporlarına aykırı olduğunu da söyledim.”

Anayasa paketindeki değişikliklerle ‘yargı reformu’ yapıldığının iddia edilemeyeceğini de belirten Gerçeker, “Paketteki maddeler acil yargı reformu ihtiyacımızı karşılamıyor. Altyapı düzeltilmeden, üst yapı düzelemez. Yargıtay, iş yükü altında eziliyor. Fiziki koşulları, hâkim savcı sayısı yetersiz. Dosyalar yığılı. Ben defalarca ilettim hükümete. Önce bunlar halledilmeli. Bunlar düzeltilmeden adalet hizmetleri ne hızlanabilir ne de güvenilir yapıya ulaşır” dedi.

Anayasa Mahkemesi üyelerinin telekulak korkusu nedeniyle özel kurye ile toplantıya çağrılmasını ise Yargıtay Başkanı, “Türkiye’nin içinden geçtiği ortamı gösteren acı bir örnek” sözleriyle değerlendirdi.

Anlatmayı sürdüreceğiz

‘Yargı bağımsızlığı’, ‘Cumhuriyetin temel prensipleri ve Atatürk ilkelerinin korunması’ konusunda en güçlü tavır koyan kurumlar oldukları için yüksek mahkemelerin hedef alındıklarının altını çizen Gerçeker, referandum öncesinde uygun platformlarda değişikliklere ilişkin eleştirileri sürdüreceklerinin sinyalini de verdi. Gerçeker, “Benim emekliliğime 11 ayım kaldı. Bana verilen görevi yetki ve sorumluluğum doğrultusunda yaparak yargı bağımsızlığını korumaya çalışmak dışında hiçbir beklentim yok. Bu değişkilikler yüksek mahkememlerin yapısını doğrudan ilgilendirdiği için görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. Bu en doğal hakkımız” dedi.  (Cumhuriyet)


İlgili Haber:

Venedik Komisyonu'ndan Gerçeker'e yalanlama