Radikal’in gündeme getirdiği eş şiddeti mağduru Fatma Şen’in avukat bulmakta yaşadığı sıkıntılı süreci, İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Mehmet Durakoğlu’yla konuştuk. Durakoğlu, İstanbul Barosu’nun şiddet mağduru kadınların başvurusuyla belge aramaksızın duruma müdahale ettiğini söylüyor. Yine de ikametgâh ve fakirlik belgesi mevzuata göre zorunlu. Durakoğlu’na göre mesele avukat bulmakla da bitmiyor. Kadınlar şiddetten kurtarıldıktan sonra yaşamlarını düzenleyecek mekanizmalardan yoksun. 


Baro, kadına yönelik şiddet vakalarına nasıl müdahale ediyor? 
Kadınların kendisinin başvurması gerekmiyor. Biz İstanbul Barosu olarak yasada bu değişikliği yaptıramayınca “O zaman kadınların ayağına gidelim” dedik. Gittiğimiz 10 ihbarın 8’inde olayın anlatıldığı gibi olmadığı, ciddi olmadığı gibi durumlarla karşılaştık. Avukat tayin etmek yerine önce avukatı gönderip beyanını alıyoruz. Çünkü bazen kadınlar boşanmak istemiyor. 

Bazı vakalarda kadınlar haklı olarak çekinebilir… 

Temmuz başında Adli Yardım Kurultayı yaptık. Bu sorunları avukatlara anlattık. Kadınların şiddete uğramasının son derece yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Bunun avukatlar açısından büyük bir önemi var. Bu yüzden meslekçi eğitime yöneldik. 1389 avukatı özel olarak eğittik. Bunu yaparken tek bir amacımız vardı. Bazen ölümlerin doğrudan sorumlusu avukat olabilir. Bu sorumluluğu almamak için ne yapmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor. 

Özellikle İstanbul dışındaki avukatların, “Bir şey yaptık” diye düşünürken, yapamadıklarını gördük. Avukat gidiyor, şiddete uğramış kadınla görüşüyor, vekâletini alıyor, boşanma davasını açıyor, görevini yaptığını düşünüyor. Sorun o değil ki, alınması gereken yasal tedbirler var; uzaklaştırma kararı, koruma talebi. Bunun için avukatları eğittik ve böyle bir vaka olduğu zaman eğitime katılmış avukatların içinden atama yapıyoruz. Çağlayan Adliyesi içinde birim kurduk. Bu işin ciddiyetinin farkındayız. Şimdi her gün nöbet tutan arkadaşlara 24 saat nöbet tutturuyoruz. 

Kadınların en önemli şikâyetlerinden biri de Emniyet’e başvurduklarında yaşadıkları şiddetin ciddiye alınmaması… 
Mevzuat tıkanıklığı içindeyiz. Şu andaki mevzuat hukuki tedbirlerin alınması, uzaklaştırılması gibi tedbirleri aldırıyor. Bu vakada açılan ceza davası ‘intihara teşvik ve yardım’dan açılmış. Üst sınırı 5 yıl olmayan bir suç olduğu için CMK’dan avukat tayin edilemiyor. Suç tasnifi itibariyle tartışılması gereken bir şey var. Mevzuat duvarlarımız var böyle. Alt sınır üst sınır üzerine bir düzenleme yapıldığı zaman avukat atamasının da yapılması mümkün olmuyor. 

Kadınlardan istenen belgeler neden her baroda farklı? 
Kadına karşı şiddeti gördüğümüz noktada belge zorunluluğunu kestik. Kadına karşı şiddeti gördüğümüz noktada “Şu belgeyi bu belgeyi getir” demiyoruz, sadece istediğimiz müracaatını alabilmek. Biz başkasının lafıyla bir şey yapamıyoruz. Gidip gerçekten görmek istiyoruz, ihbarların asılsız olduğu da olabiliyor. Eskiden ihbarlar hiç nazara alınmıyordu, başvuru esastı. Eskiden bizzat müracaat gerekiyordu. 

Fakirlik kâğıdı niye isteniyor, kadınların ille fakir mi olması gerekiyor şiddet görmesi için? 
Kadın gelmiş başında Vakko eşarp vardı. “Ne yapacağız?” dedi avukat, aldık dilekçesini. Adli yardımdan yararlanmanın koşulu, fakir olması. Biz şiddete uğramış kadın söz konusu olduğunda fakirlik kâğıdı almıyoruz. Çünkü bu vakalar da ölümle sonuçlanabiliyor. 

Dayaktan sonra bir hayat var! 
Nasıl oluyor da bu meseleler bir türlü sonuca varamıyor? Yasa çok açık şekilde masraf olayını ortadan kaldırmalı. Biz avukatlara yazıyı yazarken, zorunlu olarak “Noterlik masrafı da dahil olmak üzere bütün masraflar tarafımıza ödenecektir yazmak zorunda kalmışız.” 

Fatma Şen bir gazeteciyle karşılaştığı için şanslı, böyle binlerce vaka var. Medyanın ilgi odağı haline gelmemiş vakalarda çok acı sonuçlar oluşuyor. Kadınlar ölümden kurtuluyor ama hastane masrafı batağına düşüyor. Sahip çıktığınız kadını akşam nereye yatıracaksınız sorunu var. Bunları anlattığınız vakit de kadınlar kendi kaderlerine razı olup “Sesimi çıkarmayayım bari” diyorlar. Bu sorunları insanların bilmesi, bu fasitdaireden mutlaka çıkılması gerekiyor. “Ben senin için hukuki tedbirleri alırım” dediğim zaman, onu yatırabilecek, koruyabilecek koşulları sağlayabileceğimi bilmem gerekiyor. Yoksa “Ne yaptınız şimdi bu kadını, kurtardınız da ne oldu” sorununa dönüyor bu olay.



Radikal