FRANSA MİLLET MECLİSİ

SAYIN BAŞKANLIĞI’NA Siyasi bir kavram olarak meclis, özellikle Fransız geleneğinde temsil ve halkın yönetimiyle ortaya çıkmış bir kongredir. Dünyanın demokratik her ülkesinde ve anayasal devletinde, geleneksel olarak, devletin halka ait demokratik yüzü olarak özel bir saygıya layık olan meclislerin en temel görevi ve işlevi, siyaset üretmek değil, yasa yapmaktır.
 
Anayasal demokrasinin egemen olduğu bir ülkede, yasa yapma yetkisi ile donatılmış olan meclisin, yürürlüğe koyacağı her türlü yasanın, her şeyden önce en temel insan haklarından olan ifade ve düşünce özgürlüğünü güvence altına alması, bu en temel insan hakkına saygılı olması gerekir.
 
Bu bağlamda işaret etmek gerekir ki, Fransa Millet Meclisi’nin gündeminde olan ve Ermeni soykırımı iddiasını inkar edenlere hapis cezası verilmesini öngören yasa teklifi, en temel insan haklarından olan ifade ve düşünce özgürlüğüne açıkça aykırıdır.
 
Diğer taraftan, Fransız tarihçi Jean Pierre Azema’nın da isabetle ifade ve işaret ettiği üzere, hafızalarla oynamak, hafızalar üzerinde araştırma yapmak, hafızalar üzerine konuşmak meclislerin görevi değil, tarihçilerin görevidir. Esasen “yasalar hakikati dile getiremeyeceği” gibi, “tarihi hakikat” kavramı, devlet otoritesi tarafından kabul edilebilecek ve tanınabilecek bir gerçeklik türü de değildir.
 
Zira tarih, sadece ve sadece tarihçilere ait bir alandır. Bu alanın, cezai yaptırım korkusu ile araştırma ve tartışma konusu dışına çıkarılması ise, her şeyden önce tarihe ve tarihçilere ihanettir.
 
Açıklanan bütün bu nedenler ile Türkiye Barolar Birliği olarak; Fransa Millet Meclisi’ne bütün bunları ve yanı sıra Kilikya’yı işgal eden dedelerinin, işgal ettikleri bu topraklarda otonom bir Ermeni Devleti kurulamayacağını beyanla Ermenilerin bu bölgeye göçlerini engellediklerini, altında dedelerinin imzası olmakla, hem ahlaken ve hem de hukuken bağlı oldukları Lozan Anlaşması’nda, Ermenileri ilgilendiren ve soykırıma gönderme yapan bir hükmün yer almadığını hatırlatır, Ermeni soykırımı iddasının inkarını suç sayan yasa teklifini şiddetle protesto ettiğimizi bildiririz.
 
Saygılarımla.
 
Avukat V.Ahsen COŞAR
Türkiye Barolar Birliği
 Başkanı
 


--------------------------------------------------------------------------------

A LA PRESIDENCE DU PARLEMENT FRANÇAIS
 

En tant qu’une notion politique, une Assemblée/un Parlement, particulièrement dans la tradition française, signifie un congrès qui s’est apparu avec la représentativité et la volonté du peuple soi-même. Dans chacun d’état démocratique et constitutionnel du monde, traditionnellement, la principale tache et la fonction de l’Assemblée/du Parlement méritant un respect particulier vu qu’il constitue bien le visage démocratique des états qui appartient au peuple, n’est pas de produire de politique mais de légiférer des lois.
 
Dans un pays où la démocratie constitutionnelle est souveraine, chaque loi légiférée par le parlement étant doté d’une compétence de faire des lois, avant tout, doit garantir et respecter la liberté d’expression qui est l’un des droits fondamentaux.
 
Dans ce contexte, il convient de souligner, toutefois, que, le projet de lois prévoyant une peine de prison pour ceux qui nient le soi-disant génocide arménien est clairement contre la liberté d’expression qui fait partie aux droits fondamentaux.
 
D’autre part, comme l’historien français Jean Pierre Azema exprime et souligne convenablement, jouer avec la mémoire, faire des recherches sur les mémoires et d’en parler ne constituent pas la tache des assemblées et des parlements, cela est à la charge des historiens. En fait, comme «les lois ne peuvent pas exprimer la vérité», «la notion de la vérité historique», n’est pas un type de réalité acceptable et reconnaissable par l’autorité de l’Etat.
 
D’ailleurs l’histoire n’est qu’un domaine réservé aux historiens. Le fait d’exclure ce domaine du domaine de recherche et de débats avec la peur d’une éventuelle sanction est avant tout une trahison à l’histoire et aux historiens.
 
Avec toutes les raisons précités ci-dessus, en tant que l’Union des Barreaux de Turquie, nous rappelons au parlement français que leur grand-père empêcha la migration des arméniens dans la Cilicie qu’ils occupèrent en déclarant une création de l’état arménien ne fut pas possible dans cette région et dans le Traité de Lausanne au quel ils sont afférents, à la fois moralement et juridiquement, avec la signature de leurs ancêtres, qu’ aucune disposition faisant allusion à un génocide ou un sujet lié aux arméniens n’existe et nous signalons de protester et contester violemment le projet de loi qui vise à considérer comme crime toute sorte de négation du soi-disant génocide arménien.
 
Cordialement.
 
Advocate V.Ahsen COŞAR
President Union des Barreaux de Turquie