Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Çocuk Koruma-Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nurdan Evliyaoğlu, kanun teklifinde yer alan maddeleri incelediğini ve Çocuk Koruma Yasası'na göre bazı maddelerin daha ayrıntılı bir şekilde ele alındığını söyledi.

Teklifteki maddeleri ve cinsel suçlara cezaları artıran değişiklikleri olumlu bulduğunu belirten Evliyaoğlu, istismar ile ihmalin çocuk ve gençlerin ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyen davranışlar olarak tanımlandığını anlatarak, istismarın çocuklar üzerindeki kısa ve uzun dönemdeki etkilerinin toplum sağlığı için önemli tehditler oluşturduğunu ifade etti.
Evliyaoğlu, bu kapsamda 2005'te yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu'nda bu tür olgularda, çocukların ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığı sorusunun giderek arttığını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

''Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı bu sorulara yanıt vermeye başladı. Adli makamların bu taleplerine yanıt vermek üzere Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalının öncülüğünde Adli Tıp, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dallarından konuyla ilgilenen öğretim üyelerinden oluşan Adli Olguları Değerlendirme Heyetini kurduk. 5 yıldır mahkemeden gönderilen çocukları değerlendirip rapor veriyoruz. Tabii ki istismarın, tecavüzün bir insanın ruh sağlını etkilememesi mümkün değil. İstismarın ruh sağlığını bozması tartışılmaz bir gerçek. Uygulama cezaları artmış. İstismarda bulunan kişiler sağlıklı kişiler olmadıkları, bir takım davranışsal sorunları olduğu biliniyor. Bu kişiler normal değil.
Dünyada çok sayıda ülkede, bozukluğu olan, tekrarlayan, istismar veya tecavüzde bulunan kişilere bu şekilde tedavi yöntemleri uygulanıyor. ABD'nin bazı eyaletlerinde ve Avrupa'da bu tür uygulamalar olduğunu biliyoruz. Bazı ülkelerde de ya hapis cezası ya da tedavi şeklinde ikili seçenek sunuluyor. Çocuklarımızın yüksek yararı ve onları korumak adına bu tür davranışlar kabul edilemez. Cinsel suçlara cezaları artıran kanun teklifini olumlu buluyorum. Çocuklara cinsel istismarda bulunanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı. Çünkü çok korkunç olgularla karşılaşıyoruz.''

Evliyaoğlu, ''çocuk seviciliği'' şeklinde tanımlanan pedofilinin, çocukları cinsel obje olarak gören bir cinsel sapkınlık tipi olduğunu belirterek, ''Bu bir hastalık. İstismardan ceza alıp, çıktıktan sonra tekrar aynı suçu işleyen hatta çocuk öldüren kişiler olduğunu biliyoruz. O nedenle bu tedavi yöntemini olumlu olabileceğini düşünüyorum'' dedi.

İstismardan dolayı merkezlerine 5 yıl içerisinde adli makamlarca 2 bine yakın olgu geldiğini anlatan Evliyaoğlu, olguların yüzde 95'nin çocuk istismarı olduğunu, cinsel istismara uğrayan kişilerin 1-18 yaş aralığında bulunduğunu ve en çok istismar edenlerin de yüzde 50'sinin çocuğun yakınları ve tanıdıkları olduğunu kaydetti.



Değişik ülkelerde uygulanıyor

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Hakeri ise ''çocuklara cinsel saldırı konusunda kendisini tutamayan ve tekrar tekrar bu suçu işleyen kimselerle ilgili olarak başka çarenin bulunamadığı hallerde, bu cezanın insan onuruna aykırı olmadığını'' vurguladı.

Konunun üç yönden Anayasa ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'ndeki hükümlerini ilgilendirdiğine dikkat çeken Hakeri, ''tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz'' hükmünün bulunduğunu, buna göre kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamasa da, bir kanun hükmüyle bunun yapılabileceğini, dolayısıyla kimyasal kastrasyonun (testisin ameliyatla çıkarılması veya başka yöntemlerle görev yapamaz duruma getirilmesi) bir kanun hükmüyle öngörülmüş olması durumunda bu hükme aykırılığın söz konusu olamayacağını bildirdi.

Bir başka hükmün ise ''Kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya tabi tutulamaz'' olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hakeri, ''Aynı şekilde İnsan Hakları Sözleşmesinin 3'ncü maddesi de 'hiç kimse insanlık dışı ya da onur kırıcı cezaya tabi tutulamaz' diyor. Kanun koyucu cezaları belirlerken, bunların insan haysiyetine aykırı olmamasına dikkat etmelidir. Aksi takdirde söz konusu hüküm, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir'' dedi.

Son yıllarda Türkiye'de, diğer Avrupa ülkeleri ile ABD'de çocuklara karşı cinsel taciz olaylarının arttığını belirten Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayrunnisa Özdemir de, tacizde bulunan mahkumların hadım edilmesi metodunun, Avrupa ülkelerinden, Polonya, Almanya, İsviçre, Fransa, Çek Cumhuriyeti, ABD'nin eyaletlerinden ise Teksas ve Missouri'nde sıklıkla uygulandığını söyledi.

''Özellikle pedofili faillerine karşı ilaç verilerek hadım etme yöntemi benimsenmektedir'' diyen Özdemir, bu tür uygulamaların, suçlunun, testesteron hormonunun salgılanmasını engelleyecek şekilde hormon ilaçları verildiğine ve ilaçların, oral yöntemle ağızdan alınabileceği gibi şırınga sistemiyle de vücuda enjekte edilebileceğine dikkati çekti.
Hayrunnisa Özdemir, ilaçların belli bir periyotlarla kullanıldığını, bu süre sonunda kişide testesteron hormonunun salgılanmasını sağlayan beynin ilgili kısmı devre dışı bırakıldığını ifade ederek, işlenen suça uygun ceza verilmesinin, hem mağdurun tatmini, hem de toplumda bu tür suçları işleyecek olanları baştan vazgeçirmesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.

Tecavüz suçu için hadım cezası!

Özdemir, ''Bu tür suçlara verilecek cezalar, mağdur olan çocukların özel durumları göz önünde tutulduğunda, bu tür fiilleri işleyenlerin de uygun bir şekilde cezalandırılması gereği büyük önem arz etmektedir. Çocuk tacizcilerine karşı bazı Avrupa Birliği ülkelerinde hadım etme yöntemleri kullanılmaktadır. Küçüklere tacizde bulunanlar, cinsiyet ayrımı yapmaksızın taciz fiilini gerçekleştirebilmektedirler. Bu tür filleri gerçekleştirenlerin genelinde cinsel sapkınlıklar hastalık boyutunu ulaşmıştır'' dedi.

Uygulanan metodun kimyasal hadım etme yöntemi olduğunu vurgulayan Özdemir, ''Diğer bir metot ise cerrahi yöntemdir. Cerrahi yöntemde geriye dönüş mümkün değildir. Bu yöntemde kişiye uygulanacak cerrahi müdahaleyle cinsel yaşam sona erdirilmektedir. Ancak kimyasal hadım etme metodunda verilen ilaçların kesilmesi halinde, kişi tekrar eski cinsel gücüne dönebilmektedir. Bundan dolayıdır ki, uygulanan kimyasal hadım etme metodu insan haklarına daha uygun olanıdır. Bu metot cinsiyet ayrımı yapılmadan kadın ve erkeğe uygulanabilmektedir. Ülkemizde de çocuklara karşı gerçekleştirilen tacizlerin faillerinin cezalandırması ve toplumda caydırıcı olması bakımından söz konusu kimyasal hadım etme metodunun uygulanması yerinde olacaktır'' şeklinde konuştu.


AA