Ekici, Yazıcıoğlu'nun düşen helikopteriyle ilgili soruşturma dosyasında sivil ve askeri bürokrasinin kasta varan ihmallerinin olduğuna dair önemli bulgular olduğunu söyledi. Selami Ekici, şöyle devam etti: "Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı bir yıldır soruşturmayı yürütüyor. Bir yıl içinde gerek askeri gerekse sivil bürokrasinin üst kesimlerinin kasıtlı ihmal olduğuna dair deliller elde edildi. Tahliyeler olmuş olsa bile dosyada çözüm noktasına doğru oldukça mesafe alındı. Bütün bunlar özel yetkili savcıların gayretleriyle oldu... Gerek askeri gerek sivil bürokrasinin gerçekten kasta varan ihmallerinin olduğuna dair dosyada önemli deliller mevcut. CMK'nın 250. maddesi değişmez ise soruşturma önümüzdeki süreçte çok ciddi noktalara ulaşacak." 

"KASIT FİİLLERİ ULAŞTIRMA BAKANI'NA KADAR ULAŞIYOR" 

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın CMK'nın 250. maddesinin değiştirilmesine öncülük ettiğini iddia eden Avukat Selami Ekici, "Hükümetin bu çalışmasını özellikle Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasının kapatılması noktasında bir hamle olarak algılıyoruz. Hükümetin iktidarını pekiştiren bu davalar görülürken, kendi binmiş olduğu dalı kesmesi elbette düşünülemez. Ama Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın 250. maddenin değiştirilmesinde öncülük ettiği anlaşılıyor. Çünkü gerek yurt dışında yaptığı açıklama, gerek bakanlığına bağlı Kaza Kırım Ekibi'nin tahliyesinden sonra yaptığı açıklamalarda özellikle 250. maddeden rahatsızlığını belirtmesi bizi bu noktaya götürüyor. Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nde oluşan ihmal, kasıt fiillerinin bizzat Ulaştırma Bakanı'na kadar ulaşabileceği noktasında dosyada bilgiler mevcut. Özellikle ölümlü hava kazalarında kaza kırım ekibinin 9 kişiden oluşması için arama ve kurtarma yönetmeliğinin kesin hükmü olmasına rağmen, Muhsin Yazıcıoğlu olayını araştıran kaza kırım ekibinin 3 kişiden oluşması ve bu heyetin de yeterli vasıflarda olmamaları çok dikkat çekicidir. Bu kaza kırım ekibinin görevlendirme yazısında bizzat Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın imzası vardır. Yazıcıoğlu dosyasının kapatılması için bazı güç mihraklarının baskı yaptığını ve hükümetin de buna boyun eğdiği noktasında ciddi endişelerimiz ve bilgilerimiz bulunmaktadır." dedi. 

"SİVİL MEMURLARIN İFADESİ ALINAMAYINCA DOSYA MARAŞ'TA TIKANDI" 

CMK'nın 250. maddesinde değişiklik olması halinde dosyanın Kahramanmaraş Savcılığı'na gideceğini ifade eden avukat Selami Ekici, böyle bir durumda dosyanın kapanacağını kaydetti. Ekici, şunları aktardı: "Dosyayı ilk inceleyen Kahramanmaraş Savcılığı'nın ciddi ihmalleri söz konusuydu. Nitekim Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu, dönemin Maraş savcısı hakkında soruşturma başlatmıştı. Büyük ihtimalle disiplin cezası verilecek. Maraş'ta soruşturma ciddi manada yürütülmediğine dair elimizde deliller ve bilgiler var. Dosyanın Maraş'ta tıkanmasının sebebi şüpheli görünen sivil memurların ifadesinin alınmasının izne tabi olmasıydı. En küçük yetkilerde olan memurların bile ifadesini almak için kurumlar ile sayısız yazışmalar yapılıyordu. Dönemin Maraş valisi, emniyet müdürü bir takım üst düzey yetkililerin ifadelerini almak için Ulaştırma, İçişleri Bakanlığı izin vermiyordu. Biz de bunun üzerine Danıştay'a iptal için başvurduk ve Danıştay bizim talebimizi haklı buldu. Sonuçta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Düşünün üç yıldır bu ifadelerin alınabilmesi için daha yeni soruşturma yapılıyor. Görülen birçok dava etkileneceği gibi Yazıcıoğlu davası da bu değişiklikten etkilenecektir. Maç oynanırken kural asla değiştirilmez. Yazıcıoğlu dosyasının kapatılmasına yönelik bir çalışmadır bu. Çünkü dosya Maraş'a giderse dava aşamasına asla gelemeyecektir. Şu an bu olayla ilgili tutuklu bulunan muvazzaf askerlerin tutuklulukları kalkacak ve ilgili kurumdan savcılık izin talep edecek. O kurum da izin de vermeyecektir. Dolayısıyla dosya kapatılacaktır. Hukuki zeminde mücadele edeceğiz ama hukuk seçeneği ortadan kaldırılırsa biz nasıl mücadele edeceğiz?" 

"DEVLETİN ENKAZI 3 GÜN SONRA BULMASI ÇOK BÜYÜK SORU İŞARETİ" 

BBP Genel Başkan Yardımcısı Selami Ekici, devletin enkazı üç gün sonra bulmasının çok büyük soru işareti olduğunu, bunun cevabını ancak özel yetkili savcıların bulabileceğini söyledi. Ekici, "25 Mart 2009 saat 14.35 ile Yazıcıoğlu'nun helikopteri köylüler tarafından 27 Mart 2009 tarihinde bulunduğu ana kadar geçen süre içindeki Türkiye'nin radar kayıt sisteminin dosyaya sağlıklı şekilde gönderilmediğini biliyoruz. O zaman aralığında Türk hava sahasının tamamen güvensiz olduğu ve dış müdahalelere açık olduğu sonucuna götürüyor bizi. Çünkü gerçek radar kayıtları gönderilmedi. Sivil ayağı noktasında ise ülkemizdeki hukuk sistemine göre gerek askeri ve sivil bürokrasi o ilin valisine bağlı. Dönemin Maraş Valisi Niyazi Tanılır ile ilgili bugüne kadar idari bir soruşturma dahi yapılmamış olmaması düşündürücüdür. Arama ve kurtarmayı sekteye uğratan Kayseri Valisi Mevlüt Bilici ve Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ile ilgili de hiçbir idari soruşturma yapılmadı. Bu olayla ilgili Hava ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın, Genel Kurmay Başkanlığı'nın, Ulaştırma Bakanlığı'nın Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün, Devlet Hava Meydanları İşletme Müdürlüğü'nün ve İçişleri Bakanlığı'nın ciddi kusurları var. Helikopterin düştüğü gün saat 23.00 itibariyle resmi kayıtlara göre yerinin tespit edilmiş olmasına rağmen Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının üç gün dağda kalması ve buna rağmen devletin değil de köylü vatandaşların enkazı bulması çok büyük soru işareti. Bu sorunun cevabını da ancak özel yetkili savcılık soruşturarak bulabilir." diye konuştu. 



Cihan