Günümüzden 4 bin yıl önce yapılan inşaatın çökmesi sonucu insanlar ölürse, sorumluları da öldürülürdü


Ülkemizde yaptıkları inşaatlar yıkılıp binlerce insanın ölümüne sebep olanlar, ağır bir ceza almazken, günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce Babil'de çürük inşaat yapanlar en ağır cezalara çarptırılırlardı.

Göze göz, dişe diş

Milattan Önce 2 bin yılı civarında Mezopotamya'da hüküm süren Babilliler'in en meşhur kralı Hammurabi'ydi. Milattan Önce 1792-1750 yılları arasında 42 yıl hüküm süren Hammurabi, Babil'i büyük bir başkent, Mezopotamya'nın en kutsal şehri haline getirmişti. Hammurabi, kanunlarıyla tarihe geçmişti. Robert Francis Harper'ın "The Code of Hammurabi" ve Zeynep Dramalı'nın "Tarihi Tersten Okumak" isimli eserlerinde bu ilginç kanunlar anlatılır.

Hammurabi, tahta çıktıktan sonra merkezi idareyi sağlamlaştırmak için ülkesinin dört bir yanına memurlar tayin etti. Bu memurların uygulayacağı yönetmenlikler ve kanunları çıkardı. Babil hükümdarının kanunları saray halkı ve rahipler dışındaki toplumsal bölünmenin sınırlarını belirtiyordu.

Babil'de kanunlarla her şey bir düzene bağlanmıştı. Hammurabi Kanunları, iş antlaşmaları, borçlar, evlilik, tecavüz, hırsızlık, cinayet, yaralama, kölelik, fiyatlar, gümrük tarifeleri, ticaret vs. gibi konulara ait hükümler ihtiva etmekteydi.

Hammurabi Kanunları'nın kaynağı daha önceki kent toplumlarına yüzyıllar boyunca yol göstermiş olan Sümer hukukuydu. Hammurabi'nin kanun metni bir Sami dili olan Akadça'yladı.

Hammurabi Kanunları'nda, "Göze göz, dişe diş" ilkesi esastı. Kanunlarda cezalar ağırdı ancak ceza kişinin toplumsal statüsüne göre verilirdi. Halktan normal kişiler için kanunlar kısasa kısas esasına dayanıyordu. Suç işleyen asilse kısastan kurtulur, sadece para cezasına çarptırılırdı.

Yaptığı ev yıkılan inşaatçı öldürülürdü

Hammurabi Kanunları'nda sorumluluk esastı. İnşaatçılar mülk sahibine, doktorlar hastalarına karşı sorumluydular.

Babil'de yaptığı ev yıkılan inşaatçı öldürülürdü. Eğer çöken evde, ev sahibinin oğlu ölmüşse, inşaatı yapanın oğlu da öldürülürdü. İnşaatı yapan, çöken binanın içindeki mallarda uğranılan zararı da karşılardı. Ölüm olmadan evin bir kısmı çökmüşse binayı inşa eden kişi kendi cebinden evi tekrar inşa ederdi.

Kanunlarda ölüm cezası en başta gelen cezaydı. Çok çeşitli ölüm cezaları vardı. Cezalar yakma ve kazığa oturtma şeklinde de infaz edilirdi. Ancak ölüm cezasının en yaygın uygulanış biçimi suçlunun Fırat Nehri'ne atılmasıydı.

Hammurabi, kendisine bu kanunları yazdırtanın Güneş Tanrı Şamas olduğunu söyleyerek, kanunlarını Tanrı sözü olarak halkına takdim etmişti.

Hammurabi Kanunları

1901'de bulunduktan sonra Fransa'ya getirilen Hammurabi Kanunları'nın yazılı olduğu stel bugün Louvre Müzesi'ndedir. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üzerine Akadça çivi yazısıyla hazırlanan kanunlar 282 maddedir. Ancak bu 282 kanunun yaklaşık yüzde onu okunamayacak durumdadır.

Bu kanunların bir kısmı şunlardır;

1- Bir inşaatçı herhangi birisi için inşa ettiği binayı sağlam bir şekilde yapmaz da evin yıkılması sonucunda ev sahibi ölürse, inşaatı yapan öldürülür.

2- Bina yıkıldığında ev sahibinin oğlu ölürse, inşaatı yapanın da oğlu öldürülür.

3- Bina yıkıldığında ev sahibinin kölesi ölürse, inşaatçı da aynı değerde bir köleyi bina sahibine verir.

4- Sağlam yapmadığı bir binanın çökmesi sonucunda, ev sahibinin malları zarar görürse, inşaatçı binayı yeniden yapar ve ev sahibinin tüm zararını da karşılar.

5- Bir binanın inşaat kurallarına uyulmadan yapılan bir duvarı yıkılırsa, inşaatçı tüm masrafları kendisine ait olmak üzere o duvarı sağlamlaştırır.

6- Bir kadın evli iken başka bir adamla basılırsa, her ikisi de bağlanarak suya atılır. Ancak koca karısını affedebilir.

7- Eğer bir kadın kocasını terk edip, evine bakmaz ve kocasını ihmal ederse nehre atılır.

8- Bir kadın başka bir adam için kocasını ve öbür adamın karısını öldürürse suça katılanların her ikisi de kazığa oturtulur.

9- Bir oğul babasına vurursa, elleri balta ile kesilir.

10- Bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa, onun da gözü çıkarılır.

11- Bir adam kendisi ile eşit olan birisinin dişini kırarsa, onun da dişi kırılır.

12- Bir adam statü olarak kendisinden daha üstün olan bir adama vurursa halkın önünde 60 kırbaçla cezalandırılır.

13- Bir doktor ameliyat sırasında hastayı öldürürse, doktorun elleri kesilir.

14- Bir köle efendisine isyan ederse, efendisi onun kulağını kesebilir.

15- Bir kimse başkasını cinayetle suçlar da bunu ispat edemezse suçlayan öldürülür.

16- Bir kimse bir eve zorla girerse öldürülüp, zorla girdiği evin önünde yakılır.

İlk kanun koyucu Hammurabi değildir

Hammurabi, ilk kanun koyucu olarak bilinir ancak Hammurabi kanunları elimizde bulunan en eski kanunlar değildir. 1877-1933 yılları arasında Fransız arkeologların Irak'ta buldukları 50 binden fazla çivi yazılı metin tarihi bilgilerimizi değiştirdi. Bir Sümer şehri olan Lagaş'ın kalıntılarından, burasının Hammurabi'den çok önceleri kanunlarla düzenlenmiş bir şehir uygarlığı olduğu anlaşıldı. İlk tarihî anıt olan Akbabalar Dikilitaşı da burada bulundu.

Günümüz uygarlığının temeli olan yazıyı, Milattan Önce 3500'de ilk kez Sümerler bulmuştu. Lagaş kazılarının ortaya çıkardığı sonuca göre, tarihte ilk yazılı hukuk kuralları da Sümerler tarafından oluşturulmuştu. Kanunları ilk kez yazılı hale getiren Milattan Önce 2370'li yıllarda, yani Hammurabi'den yaklaşık 600 yıl önce yaşayan Kral Urukagina'ydı.

Halkın sırtına ağır vergiler yüklenip, siyasi bir yozlaşmanın yaşandığı Lagaş şehir devletinde, Kral Urukagina, halkın çıkarlarını koruyan ve rahiplerin yönetimini sınırlandıran çeşitli kanunlar çıkarttı. "Urukagina, 'kimsesizlere ve güçsüzlere kuvvetlinin bir şey yapamayacağı' bir düzen kurmak için bu kanunları yaptığını söylemişti.

Babil Devleti
 
Mezopotamya'da, Milattan Önce iki bin yılı civarında tarih sahnesinde olan Babil Devleti, oldukça gelişmiş bir uygarlığa sahipti. Babil kelimesi "Tanrı'nın Kapısı" demekti. Fırat'ın üzerinde verimli bir coğrafyayı mesken tutan Babilliler, siyasi ve kültürel konularda büyük gelişmelere imza atmışlardı.
 
Babil'in büyük kralı
 
Babil Devleti'nin en büyük kralı, bugün dünyada hemen hemen herkesin ismini bildiği Hammurabi'ydi. Amoriler'in altıncı kralı, oldukça genç yaşta tahta çıkıp, Milattan Önce 1792-1750 yılları arasında hüküm süren Hammurabi, yani Büyük Reis'ti.


BUGÜN