Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 12 Eylül Davası'nın 6. duruşmasına, önceki duruşmada istenen belgelerin okunmasıyla başlandı. Önceki duruşmada Genelkurmay Başkanlığı'ndan istenen ziyaret kayıt defteriyle ilgili yanıtın geldiğini belirten Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, gelen yanıtta "Bu konuda bilgi ve belgeye rastlanmadığını" ifade etti.
Bunun ardından davanın sanıkları dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın üniversite hastanelerinden alınan sağlık raporlarının özeti okundu. Müdahil avukatlar, Kenan Evren'in Ankara Üniversitesi'nden alınan raporunun Evren Ankara Üniversitesi'ne sevk edilmeden, doktorların Evren'in tedavi gördüğü GATA'ya giderek yaptığı tetkik sonucu alındığını iddia ederek duruma tepki gösterdi.

Duruşmada dosyalara gelen belgelere karşı söz alan müdahil avukatlardan Avukat Arif Ali Cangı, müdahil avukatların son raporlar hakkında ortak beyanını okudu. GATA'dan alınan raporların yeterli görülmediğini ve kendi talepleriyle sanıkların en yakın tıp fakültesine sevk edilmesi kararı çıktığını hatırlatan Cangı, "Bundan sonra bize bilgi verilmeden 4 Temmuz 2012'de yeni bir ara karar tesis edilmiş. Müzekkereye salonun durumuyla ilgili bir dipnot eklenmiştir. Kenan Evren'le ilgili raporda, açıkça, komisyonun Evren'in hala GATA'da yattığı bölümde görüştüğü anlaşılmaktadır. Sanık Ankara Üniversitesi'ne sevk edilmemiştir. Bu anlamda rapor usulsüzdür ara kararınıza aykırıdır" diye konuştu. Raporların tartışılacak yönleri olduğunu ifade eden Cangı, "Sanıkların savunmasının 9 ay geçmesine rağmen alınmaması toplumun davaya güvenini azaltmaktadır. İşledikleri suçlar topluma karşı işlendiğinden bunun önemsenmesi gerekir. Türk hukuk tarihinin en önemli davası olmaya aday bu davada, sanıklar salona getirilip savunmaları alınabilirdi. Bu, sarsılan adalete güveni bir nebze tazelerdi. Bu davada sanıklara başka hiçbir davada görülmeyen hassasiyetler gösterilmiştir" diye konuştu. Mahkemenin bu davayla ilgili tarihsel görevini yerine getiremediğini savunan Cangı, bilimsel bağımsız sağlık raporları alınmasının mümkün görünmediğini, bu nedenle daha fazla rapor talebinde bulunmayacaklarını, sanıkların davanın önemi, toplumsallığı ve tarihselliği açısından doğrudan sorgu yapmalarına olanak sağlayacak şekilde sorgularının bir an evvel yapılmasını talep etti.

-"MAHKEMENİN KUDRETİ PROFESÖRLERİN DUVARINI AŞAMADI"-
 
Duruşmada söz alan Avukat Ömer Kavilli de devletin belli kodları bulunduğunu, bu kapsamda bilgilerin satır arasına gömüldüğünü, 4 sayfalık raporun 1. sayfasının 3. paragrafında "bu değerlendirme sonucunda" ifadesi yer almakla birlikte önceki paragraflarda sanıkların sağlık durumuyla ilgili değerlendirme bulunmadığına dikkat çekerek, "Mahkemenizin kudreti profesörlerin duvarını aşamadı. 12 Eylül kafa yapısı devam etmektedir. O profesörler 12 Eylül döneminin unvanlı profesörlerdir. Kendilerini var eden komutanlara gizli vefa duygusunun örneği olarak sanığın ayağına gidiyor. Biz bu raporun bu haline rağmen ileri yaş durumu itibariyle bir an önce sorgusuna geçilmesinden yanayız" dedi. Kavilli, sanıkların ifadesinin telekonferans yöntemiyle alınması durumunda sanıkların "yüzlerindeki korku, ellerinin ayaklarının sararması" gibi fiziksel tepkilerinin görülmesi, kenardan verilecek destek gibi etkilerin engellenmesi için müdahil avukatlarından en az iki tanesinin sanığın yanında yer almasını kameranın gözetileceği açı yaklaşımı gibi teknik aksaklıklara dikkate alınarak telekonferans sırasında sanıkların yanında bulunacak müdahil avukatların da tutanak tutuma ile yetkilendirilmesini istedi.

-"HESAP VERMEYEN ASKER KÂĞITTAN KAPLAN"-
 
Duruşmada söz alan Avukat Kazım Genç, sanık Kenan Evren'in Ankara Üniversitesi'nden fahri doktorasının olduğuna dikkat çekerken, Avukat Fikret Babaoğlu, sanıkların Evren ve Şahinkaya ile sınırlı olmaması gerektiğini, darbeye karar veren komutanlar, kolordu, ordu komutanı düzeyinden başlamak üzere hepsinin sanık sandalyesine oturtulması gerektiğini kaydetti. "İktidar davaya destek vermiyor, referandumda verdiği sözü tutmuyor. Yazıklar olsun o komutanlara, geçmişteki konuşmalarını görüyoruz kükremelerini, tarih önünde bizle hesaplaşamadılar" diyen Babaoğlu, "Bazı Kemalist ulusalcıların söylediği gibi bunlar kağıttan kaplanmış" sözlerini kullandı.

-"SANIKLARI SANIK YAPIN"-
 
Avukat Mehmet Horuş da TBMM Darbe Araştırma Komisyonu'nun dinlenecek 180 kişilik bir liste çıkardığını, bunların arasında bu davanın sanıklarının da yer aldığını, Komisyon Başkanı'nın gelen sağlık raporlarını gerekçe göstererek "Gerekirse biz ziyaret ederiz" dediğini anlattı. "İlgili Komisyona Anayasa 138. maddeyi hatırlatmak isteriz. Bu darbe suçu TBMM'ye karşı işlenmiş. Bu davada sanıklar onurlandırılıyor. Biz bu listenin talep edilmesini istiyoruz" diyen Avukat Horuş, sanıklara karşı fiili koruma duvarı yaratıldığı yönünde kaygıları olduğunu bildirdi. Horuş, "Talebimiz sanıkları sanık yapın" diye konuştu.

-KONTRGERİLLA BAĞLANTISI ARAŞTIRILSIN-
 
Avukat Medeni Ayhan da davayı siyasi iktidarın kullanmaması için pratik bir sonuca ulaşması gerektiğini belirterek, "Davanın sembolik olmaması açısından hiyerarşik ilişkide bulunan tüm askerlerin polislerin tahkikat genişletilerek bu davaya dâhil edilmesi gerekir. 1908 Teşkilatı Mahsusa'dan bu yana devletin içinde bazılarının derin devlet, bizim ise kontrgerilla dediğimiz bir örgüt yapılanması vardır. Sanıkların bunlarla ilişkilerinin ortaya çıkarılması gerekir" ifadelerini kullandı.

-REDDİ HÂKİM TALEBİ-
 
Avukat Yaşar Kaya ise kendisinin KCK davası nedeniyle bir süre tutuklu bulunduğunu, KCK davalarında binlerce sanık ifadesi alındığını fakat mahkemenin "ne hikmetse 2 sanığın ifadesini" alamadığını belirterek, Dava darbe suçu olarak açılmış, bence zaman aşımına rağmen kabul edilmiştir. Bu nedenle yok hükmündedir. Mahkeme olarak yetkileriniz yapılan düzenleme ile elinizden alındı. Şu an siz ek geçici kanunla görev yapıyorsunuz. Teşkilat kanunuz yok bu iş nasıl yürüyecek? Merak ediyoruz. Şu an arkanızda siyasi ve toplumsal bir destek yok, sizlerin hâkimlik güvencesi yok, çünkü teşkilat kanunuz yok. Bu iş nasıl gider bilmiyorum. Tarihi bir kara verecekseniz bu durumunuzu Anayasa Mahkemesi'ne götürmeniz gerekir. İlk defa duruşmaya giriyorum ama toplumun güveni sıfıra inmiştir. Heyetiniz hakkında reddi hâkim talebinde bulunuyoruz. Gerekçesi şu: diğer özel yetkililerde bir yılda onlarca insan sorgulanmış, burada iki kişi sorgulanamamış bu bizde adalet duygusunu sıfıra indirmiştir" diye konuştu.

-EŞCİNSEL DERNEĞİ DE MÜDAHİL OLMAK İSTEDİ-

Duruşmada dikkat çeken bir müdahillik talebi de Siyah Pembe Üçgen Derneği avukatı Kerem Dikmen'den geldi. Siyah Pembe Üçgen İzmir Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları ile Ayrımcılığına Karşı Dayanışma Derneği vekili olduğunu ifade eden Dikmen, 12 Eylül döneminde derneklerinin üyeleri olan değişik cinsel yönelimi olan kişilerin de zarar gördüğünü ifade ederek müdahillik talebinde bulundu.

-"RAPOR ŞÜPHELİ, ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR"-
 
Duruşmada söz alan sanık Avukatı Bülent Acar ise savunma hakkının kullanılması için kamusal savunma makamını temsil ettiklerini belirterek, "Tüm incelemeler neticesinde istemimizin haklılığı ortaya çıkmıştır. Son olarak Tahsin Şahinkaya ile ilgili son sağlık raporunda, Adli Tıp Kurumu'nun 25.06.2012 tarihli raporunun sonuç bölümündeki hayati tehlike kaydı üniversite raporunda ortadan kalkmamıştır. Bir fiilde birden fazla olasılık varsa ve mevcut delillerle seçenekler teke indirilemiyorsa orada şüphe vardır. Şüpheden sanık yararlanır. Üniversite raporunda hayati tehlike oluşup oluşmama durumu eşit oranda ve şüphelidir. Anayasa gereği şüpheden sanık yaralanır" dedi.

Müdahillik taleplerinin ve sanık avukatının açıklamasının ardından söz alan duruşma savcısı Hakan Yüksel ise mahkemeye gelen sağlık raporları gereği, sanıklar Evren ve Şahinkaya'nın ifadelerinin sesli ve görüntülü iletişim tekniği kullanılarak alınması talebinde bulundu. Yüksel, müdahil avukatların talep ettiği ifade sırasında sanıkların yanında en az iki müdahil avukat bulunması isteğini ise mahkemenin takdirine bıraktı. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.(ANKA)