25-26 Şubat 1992’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin siyasi sınırları içinde bulunan Hocalı Kasabası ayrılıkçı Ermeni çeteleri tarafından basılarak 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk’ü hunharca katledildi. 

 

Azerbaycan Cumhuriyeti toprağı olan Karabağ Bölgesi Ermenistan tarafından donatılıp desteklenen Ermeni çeteleri tarafından işgal edildi. Karabağ’ın yerleşik ahalisi olan Türkler topraklarından kovuldu. Saldırılarını Dağlık Karabağ dışına da taşıran Ermeni çetelerinin terör kampanyası sonucu Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisi işgale uğradı. Yerleşik halkı kadim topraklarından kaçırmak için acımasız bir etnik arındırma uygulandı. Etnik arındırmaya yönelik sistematik terör kampanyası sonucu topraklarından kovulan 1 milyonun üzerinde Azerbaycan Türk’ü halen Bakü’nün varoşlarında sefalet içinde yaşam savaşı vermektedirler.

 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Ermeni kuvvetlerinin işgal ettiği topraklardan çekilmesine ilişkin 822 sayılı kararı sonuçsuz kalmıştır. Kararın ardından AGİT bünyesinde kurulan MİNSK gurubu da işgalin sonlanmasında, kaçgunların topraklarına dönmesi konusunda etkili olamamıştır.

 

Gerek önceki Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan gerek şimdiki Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Karabağ işgali ve Hocalı katliamı sürecinde etnik arındırmaya yönelik terör kampanyalarında çete yöneticiliği yapmış kişilerdir.  Geçmişlerinde egemen bir ülkenin toprağını işgal etmek, etnik arındırmaya yönelik terör faaliyetinin komutanlığını yapmak olan Ermenistan’ın bu günkü yöneticileri barışın ve karşılıklı dostluğun en büyük engelleridir. 

 

Komşu ulusların ve devletlerin barış içinde bir arada yaşamalarının en büyük engeli halklar arasında kalıcı düşmanlığa ve ötekileştirmeye yönelik bir anlayışın devlet politikası haline getirilmiş olmasıdır.

 

Günümüz Ermenistan’ını yöneten zihniyet geçmişin trajedilerini dönem koşullarından soyutlayıp çarpıtarak yeniden kurgulamakta, politik tarih yazıcılığı yapmaktadır. Ermenistan Azerbaycan’la barış içinde bir arada yaşamak istiyorsa bir an önce komşusunun topraklarını işgal için donatıp silahlandırdığı çeteleri geri çekmelidir. 

 

İstanbul Barosu 20. yüzyılın sonlarında yaşanan Karabağ’ın Ermeni çetelerince işgali ve Hocalı katliamı sürecinde yaşamını yitiren, topraklarından kovulanların acılarını paylaşmakta, işgalcileri, etnik arındırmaya yönelik terör kampanyalarının sorumlularını şiddetle kınamakta, BMGK ve AGİT MİNSK Grubunun sonuç alıcı çalışmalar yapması durumunda inandırıcılığını koruyabileceği düşüncesini kamuoyu ile paylaşmaktadır.  


 

İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI