Türkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi, bu yılki 2011 yılı Ege Bölgesi Yerel Kalite Ödülleri yarışmasının kamu kategorisinde "yılın en başarılı ekibi ödülünü" İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na verdi.

Yaşar Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Kazananlar Konferansı"nda konuşan Cezaevi Müdürü Ayhan Çapacı, "başarısının" sırrını "Kamu vicdanını rahatsız etmeyecek sınırlarda iyileştirme" olarak açıkladı.

"Mutlu Ziyaretçi, Üretken Mahpus" isimli projesiyle ödülü alan Çapacı, "cezaevlerinin karanlık, köhne kurumlar olarak topluma lanse edildiğini, bu projeyle olumsuz önyargıların giderilmesine katkıda bulunduklarını" söyleyerek avukatların ve mahkum yakınlarının tepkisini çekti. Çapacı "Ödül hızımızı kesmeyecek" diye de ekledi.

Ödülün diğer adayları, Denizli Devlet Hastanesi, Denizli İl Sağlık Müdürlüğü, Çivril Devlet Hastanesi, Doktor Abdullah Sayıner Buldan Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Servergazi Hastanesi'ydi.

"Mükemmel cezaevi ekibi"
Misyonunu "ülkemizin rekabet gücünün yükseltilmesine katkıda bulunmak" olarak anlatan Türkiye Kalite Derneği (KAL-DER) İzmir Şubesi'nden Ebru İrikli, bianet'e yaptığı açıklamada, "cezaevi çalışanlarına 'ekipte mükemmellik eğitimi' verildiğini, cezaevinden gelen raporların masa başında değerlendirildiğini, cezaevinin görüşe çıkılan bölümlerinin sadece iki gün denetlendiğini" söyledi. İrikli, "Proje sayesinde, ziyaretçilerin üst arama süresinin kısaldığını" ifade etti.

Cezaevinde müvekkilleri olan Avukat Oya Aslan, durumun hiç de derneğin ileri sürdüğü gibi olmadığını, mahkumlara sürekli iletişimden men ve ziyaretçi yasağı konduğunu, mektuplarının hiçbir gerekçe göstermeden imha edildiğini, kötü muamelenin sürdüğünü açıkladı.

"Tek farkı duvarlarının boyası"
İzmir 1 Nolu F Tipi Cezaevi'ndeki Talip Şeker, İleri Kızılaltun, Burak Demirci, Ümit Çobanoğlu ve Ferit Mutlu isimli hükümlülerin avukatı Oya Aslan, bu sabah (10 Ekim) cezaevinde müvekkilleriyle görüştüğünü söyledi.

Avukat Aslan, mahkumlara topluca, Ceza İnfaz Kanunu'nun 42/1-e maddesindeki "Gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak" gerekçesiyle, haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma cezası verildiğini ifade etti. Mahkumların buna itiraz etmesi üzerine cezalar tek tek verilmeye başlandı.

"Kapılara vurarak gürültü yapıldığı ve slogan atıldığı" söylenerek, mahkumlara önce üç aylık iletişimden men cezası verilip hemen ardından da üç aylık ziyaretçi yasağı konulmaya başlandı. Böylece hem yakınlarıyla görüşmeleri hem de mektuplara ulaşmaları kısıtlanıyor.

Aslan, diğer F tipi cezaevlerinde olduğu gibi mektuplara gerekçesiz el konulduğunu, birçok kitap ve derginin mahkumlara verilmediğini söyledi. Ayrıca, Aslan'ın müvekkillerinin iddiasına göre, geçen hafta ziyarete gelen bir aile darp edildi.

Aslan, "İzmir'in diğer cezaevlerinden tek farkı duvarlarının boyalı olması, fiziki görünümünün daha iyi olması ve dokuz saatlik toplu görüş hakkının kullandırılması" dedi.

İHD'ye şikayet yağdı
Halkın Hukuk Bürosu da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "F tipi hapishanelerdeki tecrit modelinin, tutuklu ve hükümlülerin fiziksel sağlığında ve ruhsal bütünlüğünde telafisi mümkün olmayan hasarlar bıraktığına" değinildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) de bu cezaeviyle ilgili 29 Ocak 2010'da yayınladığı raporunda, "Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nden tayin olan Çapacı'nın gelişinden sonra cezaevindeki mahkumlardan ve ailelerinden İHD'ye çok sayıda şikayet ve başvuru geldiğini" ifade etti.

Rapora göre, "sağlık sorunu olan mahkumların tedavisi tam olarak yapılmıyor, darp vakaları yaşanıyor, sistematik bir biçimde çıkartılan sorunlar üzerinden iletişim ve ziyaret cezaları uygulanıyor."

Ayça SÖYLEMEZ-Bianet