Demet BİLGE ERGÜN

İSTANBUL - Başbakan’ın ses kaydı Ergenekon operasyonlarında ele geçirilirken, üst düzey asker ve yargıçların ses kayıtları da hemen hemen hergün internetten yayımlanıyor. Aslında ‘telekulak’ sadece siyasetçilerin, bürokratların, askerlerin derdi değil. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı bir operasyonda işadamlarının eşlerini ve hatta birbirlerini dinlettiği ortaya çıkmıştı. Her şey bu kadar ortada olduğu halde ‘yasadışı dinleme’ de bu yolla elde edilen kayıtların yayımlanması da devam ediyor.

Türkiye özellikle son üç yıldır ‘telekulak’la yatıp kalkıyor. Başbakan ve üst düzey askerlerin bile kolaylıkla dinlendiği ortaya çıkınca sıradan insanlar da kendilerinin de dinlendiğini düşünüyor. Toplumda ‘paronaya’ halini alan buna karşın önlenmeyen ‘telekulak skandalları’ndan bazıları şöyle:

* Başbakan dinlendi: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın işadamlarıyla yaptığı telefon konuşmaları Ergenekon operasyonlarında ele geçirildi. Telekominikasyon İletişim Başkanı (TİB) Fethi Şimşek, başbakanın altı yıl izinsiz dinlendiğini söyledi.

* TSK’nın konuşmaları internette: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) her kademesinden askerin telefon konuşmaları internette yer aldı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ses kaydı da internete düştü. Yine çeşitli kademelerdeki askerlerin kendi aralarında hükümeti eleştirdikleri ya da askeri operasyonla görüşlerini aktardıkları konuşmalar yayımlandı.

* Yargıda ‘telekulak’: Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları’nın santrallerinin dinlendiği belirlenince soruşturma başlatılmıştı. Bu kapsamda TİB’de şimdiye kadar üç kere araştırma yapıldı. Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in de aralarında olduğu 50’den fazla hakim ve savcının telefonlarının dinlenildiği ortaya çıktı.

* Ergenekon dosyaları: ‘Telekulak’ olayı özellikle 2007’de başlayan Ergenekon operasyonlarıyla gündeme geldii. Ergenekon iddianamelerinde hem sanıkların yıllarca dinlendiği ortaya çıktı, hem de bazı sanıkların da yıllarca bazı kişileri dinlediği ya da yaptıkları görüşmeleri kaydettiği anlaşıldı.

* İşadamlarına dava: Yasadışı dinleme sadece siyasi arenada değildi. İstanbul Emniyeti’nin geçen yaz yaptığı operasyonda bazı işadamlarının birbirlerini ve yakınlarını yasadışı yollardan dinlettirdiği ortaya çıktı. 35 sanık hakkında bir ile 113 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Sorun nerede?
Yasal dinleme iki türlü yapılıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre yapılan dinlemelerde numaraların yanı sıra numaraların ait olduğu kişinin kimliğiyle ilgili verilerin de kararda olması gerekiyor. Bu tür dinlemeleri usul yönünden denetleyen Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) bu sayede, numara ile ismin eşleşip eşleşmediğini kontrol edip aykırılık tespit ederse mahkemelere itiraz edebiliyor.

Diğer yasal dinlemenin dayanağı ise 2005’te yürürlüğe giren ve Polis, Jandarma ve MİT görev yasalarına eklenen maddeler. Bu maddelerle de ‘önleyici istihbarat amaçlı dinlemenin’ önünü açıldı. Ancak bu tür ‘istihbari dinlemeler’de sorun yaşanıyor. Kolluk kuvvetinden gelen başvurular, hakimin onayını almışsa, TİB’e ulaşıyor ve TİB ilgili kolluğa dinleme olanaklarını sağlıyor. Ancak bu kararda ‘kimlik verilerinin yer alması’ zorunluluğu yok.

Bunun yerine zanlıya ait ‘erişilebilen’ herhangi bir veri (telefon numarası, IMEI numarası, sadece isim vb) dinleme kararı için yeterli olabiliyor. TİB’in bu yasa kapsamındaki kararlara itiraz etme, o kararı denetleme şansı da yok. Mahkemeler de kolluk kuvvetinin verdiği telefon ve IMEI numaralarının ilgili kişiye ait olup olmadığını kontrol edecek teknik olanaklardan yoksun. Dolayısıyla, bütün sistem, kolluk kuvvetine duyulan güvene dayanıyor.

Taraf gazetesi muhabirii Mehmet Baransu’nun telefonunun Van Jandarma Alay Komutanlığı tarafından ‘PKK’ya yönelik olarak yürütülen çalışmalar kapsamında’ Serdar Kod adlı Şükrü Özkan’a aitmiş gibi dinlendiği ortaya çıkmıştı. TİB üzerinden üç yılda 110 binden fazla telefon dinlemesi yapılırken bunların ne kadarının istihbarat amaçlı olduğuna dair sağlıklı bir istatistik yok.



(Radikal)