Konya'da enerji, turizm, inşaat, konut, servis hizmetleri ve sağlık gibi alanlarda faaliyet gösteren Okyanus Şirketler Grubu'na 26 Nisan 2008'de operasyon yapıldı. Karaman, Afyonkarahisar, Kütahya, Antalya, Bartın, Adana'nın da aralarında bulunduğu illerde toplam 229 kişi 'suç örgütü kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet, tehdit, baskı, şantaj, sahtecilik' suçlarından gözaltına alındı. Şirket sahibi Nusret Argun ve dönemin Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Süleyman Okudan dahil 43 kişi tutuklandı. 184 şüpheli ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 4,5 yıldır Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada, 39 kişi tahliye edildi. Argun'la birlikte 6 kişi halen cezaevinde. Savcının mütalaasını sunduğu davada, 12 Şubat'ta karar duruşmasının yapılması bekleniyor. Ancak operasyon ve mahkeme aşamasında yaşanan skandallar, şüphelilere hem tuzak kurulduğunu hem de adil yargılama yapılmadığını ortaya koydu.

'ARAMA' OLDU 'ARABA'

Argun'un, Prof. Okudan'a rüşvet verdiğine delil olarak gösterilen bir telefon görüşmesine 'suç unsuru' eklendi. Argun 7 Kasım 2007'de kayınbiraderi Hüseyin Taşdöğen'le yaptığı telefon görüşmesinde, hacca gidecek diğer kayınbiraderi Süleyman Taşdöğen'e 5 bin lira gönderilmesini istedi. Ancak Argun'un sözleri polis fezlekesi ve iddianameye kasten 'Okudan'a rüşvet' şeklinde girdi. Argun'un avukatları, Taşdöğen'in Vakıfbank Avcılar Şubesi'ndeki hesabına gönderilen 5 bin TL'nin dekontunu mahkemeye sundu. Argun'un 7 Mart 2008'de dönemin Konya Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Fatih Özdemir'in sekreteri ile yaptığı görüşmenin çözümünde de skandala imza atıldı. Sekreter Sema Çildem'in, Argun'a söylediği 'Nusret bey! Başsavcı bey aradı; Fatih Bey aramanızı istiyor' sözleri iddianameye 'arabanızı istiyor' şeklinde girdi.

DOSYADA BİLİRKİŞİ OYUNU

Okyanus çalışanlarının, hastane cihazları ihaleleriyle ilgili yaptığı rutin görüşmelerin tamamı da suç unsuru olarak değerlendirildi. Sipariş edilecek cihazların fiyatlarıyla ilgili ifadeler 'ihaleye fesat karıştırma' suçu kapsamında iddianameye girdi. Tehditle alınan ifadeyle Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada hakimin sanıkların lehine olan delilleri değerlendirmemesi ise hukuk skandallarına yenilerini ekledi. Mahkeme başkanı, dosyanın bilirkişiye gönderilmesi talebini kabul etti. Ancak bilirkişi heyetine sanıkların lehine delillerin de bulunduğu dosyanın tamamını değil, sadece iddianameyi gönderdi. Heyet, değiştirilen dinleme kayıtları, tehditle alınan ifadeler ile Argun'la husumeti olduğu halde tanık gösterilen eski ortağının anlatımlarıyla dosyayı değerlendirdi.

Emniyet müdürü tehditle ifade aldı

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, Okyanus operasyonuna ilişkin dosyayı 'cebir ve şiddet' bulunmadığı gerekçesiyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'na 12 Mayıs 2008'de geri gönderdi. Aynı gün dönemin Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu, 'Operasyonda birçok kişi tutuklandı, sen de hapse girebilirsin' tehdidiyle Nusret Argun'un eski sekreteri Özgül Büyükalemdar'dan istediği ifadeyi aldı. Büyükalemdar, Argun'un kendisine zorla 10 bin TL'lik senet imzalattığını söyledi. Bu ifadeyle dosyaya 'şiddet ve cebir' iddiası girdi. Böylece dosya özel yetkili mahkemenin görev alanına girdi. Tuzcu'nun kurduğu tuzağın ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 Mayıs'ta, dosyayı tekrar Adana'ya gönderdi. Büyükalemdar, 3 Kasım 2010'da Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak tehditle verdiği ifadesini geri aldı. Büyükalemdar 'Nusret Argun bana fiziki baskı, cebir ve şiddet uygulamadı. Ödeme için senet verdiler, senetleri ödeyemeyince icraya verildik. Kolluğun çağırması üzerine, abartılı söylemlerle şikâyetçi oldum. Yönlendirilerek kullanıldım' dedi. Büyükalemdar'ın ifadesini geri çekmesine rağmen tutuklu yargılanan Argun tahliye edilmedi.

Avukatlara savunma engeli

Davaya bakan hakimin hukuksuz tavrı, bilirkişiye dosyanın tamamını göndermemesiyle sınırlı kalmadı. Hakim 229 sanığın yargılandığı davada avukatlara savunma için yeterli süre vermedi. Duruşmalarda avukatların savunmalarını 'Bu kadar yeter, bakmak gereken başka davalarım da var' diyerek kesti. Hakimin bu tavrı nedeniyle müvekkillerini savunamadıklarını gerekçe gösteren 50'ye yakın avukat, davadan çekileceklerini açıkladı.

Sağlık Bakanlığı: 'Fesat yok'

Hukuksuzlukların yaşandığı davada Sağlık Bakanlığı'nın şüphelileri aklayan raporu da görmezden gelindi. Soruşturma aşamasında, Konya Cumhuriyet Savcılığı'nın talebi üzerine Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nce Doç. Dr. Mustafa Karaoğlanoğlu ile Uzman Fizik Mühendisi Murat Avşar bilirkişi olarak görevlendirildi. İki uzmandan soruşturmaya konu radyoloji ihaleleriyle ilgili rapor hazırlamaları istendi. Ancak savcı rapor tamamlanmadan, 3 Şubat 2009'da iddianameyi mahkemeye gönderidi.

RAPOR 8 AY SONRA DOSYADA

Bilirkişi raporu ise 13 Nisan 2009'da tamamlandı. Raporda tüm radyoloji ihalelerinin değerlendirildiği, basit ve usul hatalarının dışında 'ihaleye fesat karıştırma' sayılabilecek bir eylem ve işlemin tespit edilmediği belirtildi. Sanıklara isnat edilen suça yönelik bir delilin olmadığını ortaya koyan rapor, dava dosyasına 8 ay sonra girdi.

Rektöre ihale baskısı

Nusret Argun, 2009'daki mahkeme ifadesinde 'Energaz şirketinin yüzde 56'sı Konyalılara, yüzde 34'ü de İstanbullulara aitti. 2 grup arasında çekişme vardı. Bu çekişmede siyasiler de devreye girdi. 4 gün sonra bana 'yanlış yaptın yanına kalmaz' dediler. Gaz işinde büyüyünce Konyalılar bozuldu. Emniyet Müdürü ile sanayi odası taraf oldu. Bana karşı husumet beslediler' dedi.

Avukat Hasip Şenalp ise 'Aslında bu davanın mağduru yok, emniyet müdürünün temin ettiği sabıkalı bir şikayetçisi var' dedi. Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan da 2009'daki duruşmada, Tuzcu'nun, Argun'a ihale vermemesi için kendisine baskı yaptığını söyledi.

Yalan iddiayla malvarlığına tedbir

Okyanus operasyonuna ilişkin iddianamede yer alan hukuk dışı unsurlardan biri de Nusret Argun'un mal varlığı üzerinden yaşandı. İddianamede Argun'un ihaleye fesat karıştırarak devleti zarara uğrattığı iddia edilerek, 'Bu şekliyle kendisine, eş ve çok yakın akrabalarına büyük meblağlarda kazanç sağlamak suretiyle mal varlığında çok büyük meblağlarda artış olduğu, ilgili kurumlarla mal varlığının tespiti amacıyla yapılan yazışmalar neticesinde, adı geçenin 2004'e kadar 6 adet gayrimenkul kaydının bulunmasına rağmen 2004-2008 arasında şüphelinin mal varlığında çok ciddi bir artışın olduğu…' ifadelerine yer verildi. Bu iddia üzerine Argun'un mal varlığına tedbir konuldu. Argun'un mal varlığı için hangi kurumlarla yazışma yapıldığının yanı sıra tespitlere iddianamede yer verilmediği gibi yargılama sırasında da belirtilmedi. Argun'un avukatları ise 2004 öncesi müvekillerine ait yaklaşık 300 gayrimenkul tapusunu sunarak iddiayı çürüttü.

Bilirkişi 'suç yok' dedi

Yargı sürecinde, Marmara ve İstanbul Üniversitesi'nden 3 uzmana inceleme yaptırıldı. Bilirkişi heyeti, iddianamede ihaleye fesat karıştırma suçu olarak yer alan birçok iddianın ihale yasağı konularak çözülebilecek nitelikte olduğuna karar verdi. Heyet, raporda 'Usulüne uygun olarak kaydedilmiş olsalar dahi görüntü ve ses kayıtları tek başına mahkûmiyet verilmesine yeterli değil' tespitine yer verdi. Ayrıca ihaleye fesat karıştırmadan bahsedilebilmesi için ihaleye katılan kişiler arasında gizli ya da açık 'fiyat anlaşması'nın aranması gerektiği belirtildi.

Hasım işadamı 1 numaralı tanık

İddianamede sanıkların suçlandığı ihalelerle ilgisi olmayan işadamı Necati Aygar'ın tanık gösterilmesi dikkat çekti. Aygar'ın 2005'te önce Romanya'da Centrul De Sanatate Pro Life SRL isimli bir firma kurarak Argun'la ortaklık yaptı. Daha sonra araları bozulan iki işadamı 10 Mart 2005 tarihinde bir protokol yaparak hisse devirlerini yapıp yollarını ayırdı. Ortaklığın sona ermesinden sonraki süreçte, aralarında, hisselerin ucuza alındığı iddiasıyla husumet doğdu. Bu husumeti fark eden Konya Emniyeti'nin Aygar'ın 3 kez ifadesine başvurdu.

Alınan ifadeler iddianamede, ilgisiz şekilde, 2006 yılından sonra yapılan 51 ihaleye delil olarak gösterildi. Ancak Adana 8.Ağır Ceza Mahkemesi'nde ihaleye fesat karıştırmaktan yargılanarak hüküm giyen Aygar'ın mahkemeye, '2004'ten sonra ihaleler ile hiçbir ilgim olmamıştır' demesi dikkat çekti. Aygar'ın Argun ile husumeti olmasına rağmen tanık olarak gösterilmesi, tamamı 2006 yılından sonraki ihaleleri kapsayan soruşturmada 51 ihalenin görgü tanığı yapılması adaletsiz yargılamayı ortaya koydu.