HAKKINDA KAMUOYU AÇIKLAMASI


Bilindiği üzere, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun “Denetimin genel esasları” başlıklı 35 inci maddesinde değişiklik öngören Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 18.06.2012 tarihinde 2/679 Esas numarasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Söz konusu Yasa Teklifi Yönetim Kurulumuzda değerlendirilmiş olup, bu teklif ile ilgili olarak aşağıdaki hususların kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilmiştir.

Sözkonusu Teklif ile Sayıştay denetiminin çok önemli ayaklarından; (1) Kamu idarelerinin mali rapor ve tablolarının, güvenilirliği ve doğruluğu hakkında görüş bildirilmesi, (2) Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, (3) İç kontrol sistemlerinin değerlendirilmesine ilişkin görev ve yetkileri ortadan kaldırılmaktadır.

Sayıştay denetçilerinin kamu idareleri tarafından yapılan düzenlemeler ile kamu idareleri tarafından verilen görüşlere aykırı rapor oluşturamayacağı şeklindeki düzenleme ile denetlenen kamu idarelerince yapılan düzenleme ve görüşler Sayıştay denetimi açısından bir yasa konumuna getirilmekte ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı bir denetim şekli ortaya çıkarmakta ve denetiminin bağımsızlığı önünde çok ciddi bir engel oluşturmaktadır. Aynı şekilde denetim kapsamına ilişkin denetlenen kamu idaresi ile ortaya çıkacak görüş farkının bir yönetmelik ile çözülmesi zorunluluğunun getirilmesi ve taslak denetim raporlarının üç kişilik bir komisyon tarafından değerlendirilmesi hususları denetimin bağımsızlığı ilkesini yok etmektedir.

Yukarıda belirtilen düzenlemeler hem Anayasaya hem ülkemizde kamu mali sistemini ve denetimi düzenleyen 5018 sayılı Kanuna hem de 6085 sayılı Sayıştay Kanununun çeşitli hükümlerine aykırı olup, dolayısıyla bir karmaşaya ve denetimde zafiyete yol açmaktadır.

2010 yılı Aralık ayında yürürlüğe giren ve ikincil mevzuat çalışmaları 2011 yılı Aralık ayında tamamlanan ve ikincil mevzuatın tamamlanmasından sonra tam olarak denetimlere başlanmasından 7-8 aylık bir süre bile geçmeden, diğer bir ifade ile hiçbir denetim raporu ortaya çıkmadan denetim esasının değiştirilmesinin gerekçeleri anlaşılamamaktadır. Değişiklik getiren 5 bendin gerekçesi bir cümle ile açıklanmış olup, ayrıca yapılan değişiklik teknik konuları düzenlemesine rağmen Sayıştaydan teklifin hazırlanması aşamasında hiçbir görüş alınmamıştır.

Teklif ayrıntılı olarak irdelendiğinde;

Teklifin (a) bendinde; düzenlilik denetimi kapsamından, “kamu idarelerinin mali tablolarının doğruluğu ve güvenirliğini tespiti ve iç kontrol sistemlerinin değerlendirilmesi” hususları çıkarılmış ve bu haliyle Sayıştay Kanununun diğer maddeleri ile çelişki ortaya çıkmıştır. “Yapılan düzenlilik denetiminin kapsamına ilişkin denetlenen kamu idaresi ile ortaya çıkan görüş farklılıklarının nasıl giderileceği hususu yönetmelikle düzenlenir.” denilerek, yapılan denetimlerin kapsamına, denetlenen kamu idaresinin müdahalesi öngörülmüş ve dış denetim yürüten Sayıştayların bağımsızlığı ilkesi zedelenmiştir.

Teklifin (b) bendinde “iş ve işlemlerin (…) yönetsel bakımdan gerekliliği, ölçülülüğü, etkililiği, ekonomikliği, verimliliği ve benzeri gerekçelerle uygun bulunmadığı yönünde görüş ve öneri içeren yerindelik denetimi sayılabilecek denetim raporu düzenlenemez.” denilmiştir. Oysa Ülkemizde mali sistemi düzenleyen 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun Sayıştay denetimini düzenleyen 68 inci maddesinde; “Dış denetim, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından değerlendirilmesi, suretiyle gerçekleştirilir.” denilmiştir. Aynı şekilde 6085 sayılı Sayıştay Kanunun 7 nci maddesinde; “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar; kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur. Bu sorumluluğun yerine getirilip getirilmediği Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacak Sayıştay raporlarında belirtilir.” denilmiştir. Bütün bu hükümlere rağmen sözkonusu değişiklik teklifinde etkililik, ekonomiklik ve verimlilik ilkeleri yönünde görüş ve öneri içeren rapor düzenlenemeyeceğine ilişkin düzenleme yapılması tam bir çelişki ve karmaşaya neden olmaktadır.

Teklifin (c) bendine göre Sayıştay denetiminin esasını oluşturan denetim raporlarında “(…) kamu idareleri tarafından yapılan düzenleme ve verilen görüşlere aykırı..” bulgulara yer verilemeyecektir. Bu düzenleme, Anayasanın özünde ve ruhunda yer alan hukuk devleti ilkesini çiğnemektedir. Hukukun temel kaynakları anayasa, uluslararası antlaşmalar, yasalar, tüzükler ve yasaların verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerden oluşmaktadır. Anayasamıza göre bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin hukuk devleti olması bu temel kaynaklara olan bağlılığı ile alakalıdır. Ancak 6085 sayılı Kanuna eklenmesi amaçlanan sözkonusu fıkra ile hukukun kaynakları içinde yer alması mümkün olmayan ve kamu idareleri tarafından yapılan düzenlemeler ile verilen görüşler, yasama organı olan TBMM adına denetim yapan Sayıştayın gerçekleştireceği denetimler için bir yasa hükmüne dönüştürülmektedir.

Yine Teklifin (c) bendinde yer alan “kamu idareleri tarafından yapılan düzenleme ve verilen görüşlerin ilgili kanunlara aykırı olduğuna ilişkin ilgili kamu idaresinin Sayıştay görüşüne katılmaması halinde, Sayıştay tarafından görevlendirilecek üç uzman denetçi ile ilgili kamu idaresi tarafından görevlendirilecek iki üyeden oluşacak komisyon tarafından düzenlenecek rapora göre işlem yapılır.” hükmü hem yasama adına denetim yetkisinin kullanılması hem de denetim bulgularının TBMM’de gerçekleşecek hesap verme süreçlerinin işlemesine aykırılık teşkil etmektedir. Eklenen fıkranın bu bendi hem denetimin hukuki olmayan düzenlemelere göre yapılmasına neden olmakta hem de yasaların amaçlarına uymayan kamu idaresi uygulamalarına ilişkin olarak sorumluların TBMM’nin önünde hesap vermesine engel olmakta ve TBMM’nin bütçe hakkı elinden alınmaktadır.

Teklifin (ç) bendinde; inceleme ve denetimler sonucunda mevzuata uygun bulunan iş ve işlemler ile aynı şekilde gerçekleştirilen iş ve işlemlerin bir sonraki denetim raporlarında mevzuata aykırılık gerekçe gösterilerek yer alması yasaklanmaktadır. Bu durum uygulamada denetim ve yargının bağımsızlığı açısından birçok sorunu içinde barındırmaktadır. İş ve işlemin bir yasa hükmüne aykırı olmaması, o konu ile ilgili tüm mevzuata aykırı olmaması anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla bir iş ve işlem bir yasa hükmüne uygun bulunmuş iken değişik zamanda yapılan bir incelemede başka bir mevzuat hükmüne aykırı olduğu tespit edilebilir. Diğer yandan uygulamada denetimlerde yüzlerce iş ve işlem incelenmekte ve bunların az bir kısmında mevzuata aykırılık tespit edilmektedir. Diğer taraftan aynı bentte yer alan mevzuata uygun olduğu tespit edilen hususların da raporda yer alacağı düzenlemesi çok fazla işgücü gerektirmektedir. Aynı şekilde bu hususları değerlendirecek olan Dairelerin işgücü de önemli oranda artacaktır. Son olarak Teklif’deki ifadesi ile “aynı şekilde yapılan” iş ve işlemleri tespit etmek de ayrı zorluklar içermektedir. Tüm bu sorunlar denetimin ve yargının bağımsız olarak çalışmasını engelleyecektir.

Teklifin (d) bendi ile; taslak denetim raporlarının denetim grup başkanlıkları tarafından Başkanlığa sunulmadan önce üç uzman denetçiden oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından değerlendirmesinin öngörülmesiyle, denetimin bağımsızlığına doğrudan müdahale edilmektedir. Zira denetimler ekipler halinde gerçekleştirilmektedir. Taslak denetim raporları da ekipçe verilen kararlara göre oluşturulmaktadır. Denetimin bağımsızlığı açısından asıl olan da denetçinin ya da denetim ekibinin raporunu hiçbir etki altında kalmadan tamamlamasıdır. Oluşturulacak üç kişilik komisyon, raporu bir şekilde değiştirdiğinde denetim ekibinin doğruluğuna inanmadığı bir rapor ortaya çıkabilecek ve denetim ekibi doğruluğuna inanmadığı bu raporu sonuçlandırma durumunda kalacaktır ki bu şekilde sağlıklı ve bağımsız bir denetimin gerçekleşmesi mümkün değildir. Mevcut durumda denetim raporlarının değerlendirilmesi, Başkanlığa sunulduktan sonra Daireler ve Rapor Değerlendirme Kurulu tarafından gerçekleştirilmektedir.

Yapılan bu değerlendirmeler çerçevesinde, Teklifin 5018 sayılı Kanun ile öngörülen mali sisteme aykırılıklar içerdiği, 6085 sayılı Kanun’un sistematiği içinde çelişkiler barındırdığı ve Teklifin yasalaşması durumunda Sayıştay denetiminin önemli ölçüde zafiyete uğrayacağı muhakkaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

SAYIŞTAY DENETÇİLERİ DERNEĞİ