KESK 4. Olağan Genel Kurulu, Karayolları Genel Müdürlüğü Halil Rıfat Paşa Toplantı Salonu'nda başladı.

Genel Kurul'un açılışında konuşan KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, ülke de birçok sorunun yaşandığına vurgu yaparak, bu sorunlarının çözüm yerinin de Meclis olduğunu söyledi. Halkın iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin önünün açılmasını isteyen Çınar, bu noktada parlamentoya önemli görevlerin düştüğünü kaydetti.

KESK'in ''eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik ve bağımsız bir Türkiye'' sloganını temel mücadele şiarı haline getirdiğini ve demokrasiden, özgürlükten ve kardeşlikten yana tavır aldıklarını ifade eden Çınar, ülkenin AKP iktidarıyla birlikte büyük sorunlar yaşadığını söyledi.

Döndü Taka Çınar, son yıllarda emek mücadelesinin büyük bir gerileme sürecine girdiğini ve sürekli mevzi kaybeden emek hareketinin gündeminin, kazanılmış hakların korunması mücadelesinin ötesine geçemediğini öne sürdü.

Çınar, Anayasanın mevcut haliyle ihtiyaca cevap vermediğini belirterek, ''Askeri darbe koşullarında hazırlanan 12 Eylül Anayasası yerine , eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, başta grevli toplu sözleşme hakkı olmak üzere emeğin ve emekçilerin haklarının güvence altına alan yeni bir anayasa hazarlanmalı. Bunun için öncelikle 12 Eylül döneminde ve sonrasında hazırlanan, toplumun örgütlenmesi ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünde en büyük engel olarak duran bütün yasalar değiştirilmeli ve demokratikleştirilmelidir'' ifadelerini kullandı.

KESK Genel Başkanı Çınar, demokratik, eşitlikçi yeni bir anayasa çalışması içinde olacaklarını da ifade ederek, emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten bütün güçlerin anayasa gibi önemli politik bir sorunda atıl kalmasının asla kabul edilemez olduğunu kaydetti.

Döndü Taka Çınar, Türkiye'deki emek hareketinin KESK'e, KESK'in de güçlü kitlesel mücadeleye ihtiyacı olduğunu dile getirdi.

Ortak mücadele çağrısı

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün de Türkiye'deki siyasetin zor günler geçirdiğini belirterek, bu siyasal atmosferde Türkiye'deki demokrasi güçlerinin, emek ve sendikal hareketinin payına ise daha fazla hak kaybı, daha fazla sömürü ve daha fazla yoksulluk düştüğünü söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Çetin de 12 Haziran seçimlerini ''dünün devamından başka bir şey çıkmadı'' diye değerlendirdi. Eski bir sendikacı olduğunu da ifade eden Çetin, Türkiye'de her geçen gün emeğin gücünün parçalandığını söyledi. Sendikaların her geçen dönem daha da güçsüzleştiğini ileri süren Çetin, şunları kaydetti:

''Nüfusun 75 milyona dayandığı ülkemizde toplu sözleşme ve grev hakkını kullanan işçi sayısı 600 binin altında. Kamu çalışanlarının sendikal örgütlülüğü 1 milyon 200 bini geçemiyorsa yapacak çok işimiz var. 'Ortak ne yapmalıyız' diye söyleyecek çok sözümüz var. Sosyal Güvenlik Kurumu'na tabi 9,5 milyon çalışan var. Bir o kadar da emekli var. 6 milyon açık işsiz, 2 milyon 300 bin memurumuz var. Bunların eşleriyle birlikte düşündüğümüzde neler yapabileceğimiz, çok somut olarak ortaya koyabiliriz. Biz küçük olsun benim olsun mantığıyla hareket ettiğimiz sürece ezilmeye, sömürülmeye, toplanmaya, şiddete ne yazık ki maruz kalmaya devam edeceğiz. Sendikalar güç kaybederken, sol partiler emekten yana partiler güç kazanamazlar. Sol partiler güçlenirken, büyürken, emek örgütleri güçsüz kalmaz. O nedenle emek güçleri ile işbirliği yapmanın zamanı geldi, geçti.''

''Bizi Meclis'ten atmak istiyorlar"

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise dün itibariyle bağımsızlıklarının bittiğini ve BDP'ye üye olduklarını ve gruplarını oluşturduklarını söyledi.

Kaplan konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ve şunu söylüyoruz, eğer çözecekseniz adım atın. Çözemezseniz ve Kürtler 'bu Ankara meclisi, bizim meclisimiz değildir artık' duygusuna kapıldığı an, Tayyip Erdoğan iktidarı ve şurekası 6 ay ayakta kalamaz. O zaman halkın başkaldırı hakkı doğar, meşru hakkı doğar. Bunu bu noktaya getirmeye kimsenin hakkı var mı? Bizim, siyasi partilerin, cumhurbaşkanının, başbakanın hakkı var mı? Başbakan nasıl anamuhalefet partisi ile Meclis'te grubu bulunan bir partiyi yok sayabilir.''

CHP'ye de çağrıda bulunan Kaplan, ''Bunlara imza vermeyin, bunlara günahınızı vermeyin, bunlara kan vermeyin artık'' dedi.

Kaplan, ''BM'nin 665 sayılı kararı da vardır. Diktatör, hak ve özgürlükler tanımıyorsa, zulüm ediyorsa, operasyon yapılıyorsa, ezilen hakların başkaldırı hakkı vardır. Oysa biz gelin Meclis'te çözelim diyoruz. Halk bizi bunun için gönderdi. Gelin halkın iradesini tutuklamayın, kelepçelemeyin. Sizin terörist dediğiniz bizim için kahraman, vatanseverdir. Ya irademiz çıkar özgür olur Meclis'e gelir, ya da Meclis'in iradesi yok olur kelepçelenir...''

 

AA