Özel yetkili hakim ve savcılara yönelik eğitim semineri ve sempozyumların ilk gününde ceza hukukunun duayen isimlerinden Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bahri Öztürk sert eleştirilerde bulundu.

Bahri Öztürk, problemlerin yüzde 99’unun mevzuatla ilgisi olmadığını belirterek “Sürekli mevzuat değişikliği talep etmek sorunları ötelemektir. Şu anda var olan uygulanmıyorsa yeniden yapılan nasıl uygulanacak?” dedi. HSYK’nın AİHM kararlarının terfiye etkisine ilişkin kararlarını öven Öztürk “Önemli olan insan hakları ihlallerine neden olmadan örgütlü suçlarla mücadele etmektir” dedi. Öztürk şöyle devam etti:

LEKELENMEME HAKKI?:

CMK’ya bakıyorsunuz, yakalama olsun, tutuklama olsun buna benzer temel hak ve özgürlükleri etkileyen unsurlar en son kulanılacak maddelerdir. Kollukla beraber delilden sanığa gideceksiniz. Şüpheliye bütün delilleri topladıktan sonra, iddianameye hazırladıktan sonra ‘gel’ diyeceksin. Kanun da bunu gerektiriyor. Bizde ne oluyor? Daha hiçbir şey yokken yakalama, dört beş ay sonra da iddianame.... Tutuklama için kuvvetli suç şüphesi gerekir. Çünkü yaptığınız iş teşekkür edilmesi gereken bir işken eleştiri alıyorsunuz. Sabaha karşı baskınlar yapmak kanunun neresinde var? Gazeteciler de yanlarında gidiyor. Hani lekelenmeme hakkı, hani masumluk karinesi? Tek sıraya koyup götürülüyorlar... Bunlar olacak şey değil.

KELEPÇE:

Bunlar yansıyınca böyle bir adil olmayan bir algı yaratılıyor. Bu çok yanlıştır. Basının gözü önünde yakalanan kişi taksiye bindirilirken kafasından tutup bastırıyor, bu onur kırmaktır. CMK’ya göre kelepçe istisnadır. Yürümekte zorluk çeken kişiye neden kelepçe takılıyor? Amaç onur kırmak.

HER ŞEYE ÖRGÜT DİYORLAR:

Bizde üç kişi biraraya geldiği zaman örgüt olabilir. Bu konuda savcıların çok titiz olması gerekir. Polisin hazırlamış olduğu evrakla yetinmemeli. Örgüt olup olmadığının nitelemesini savcı da yapmamalı. Bu mahkemeler sadece uyuşturucu babalarıyla, terör ağalarıyla meşgul olabilse daha başarılı olunur. Bu mahkemelere, savcılıklara ihtiyaç var çünkü.

TÜRKİYE BAŞSAVCILIĞI:

Türkiye Başsavcılığı’na ihtiyaç var. Almanya’da var. Bir terör olayı olduğu zaman, bu sadece bir ilde mi oluyor? Bazen bakıyorsunuz Ağrı’dan başlıyor İstanbul, Edirne’de bitiyor. Böyle bir durumda soruşturmayı etkin olarak nasıl yaparsanız? Türkiye bu noktada üniter değildir. 81 tane üniter devlet var gibi.”

MİT eleştirisi alkış aldı

Öztürk’ün, MİT görevlileri ile ilgili tartışmalara isim vermeden değinerek söylediği sözler ise hakim savcılardan alkış aldı. Öztürk özel yetkili savcıların sıfatı ne olursa olsun kişiler hakkında doğrudan soruşturma yürütmesini düzenleyen CMK’nın 250. maddesinin son fıkrası nedeniyle bugün hedef haline geldiğini ifade ederek “Çünkü ilk defa kendisini dokunulmaz sananlara dokunulmuştur. Generali korunur, büyükelçisi korunur, korunmayan sadece vatandaştır. Bu ne biçim demokrasidir?” dedi.

Yılda 100 dosya

Özel yetkili hakim ve savcılara yönelik olarak düzenlenen sempozyumda konuşan İspanyol hakim Eloy Valesco, terör yargılaması konusunda ülkesindeki durumu anlattı. Valesco’nun yılda 2 dosyaya baktığını söylemesi üzerine şike davasının savcısı Mehmet Berk, kendisinin yılda 100 soruşturma yürüttüğünü söyledi. Odatv soruşturmasının savcısı Cihan Kansız ise AİHM’nin tutuklama için “basit şüphe”yi yeterli gördüğüne işaret etti.


Kemal Göktaş/Vatan