(Ahu Özyurt / CNN TÜRK) -- Ankara Barosu’nun genç ve iddialı başkanı Metin Feyzioğlu, “Yabancı sermayenin mesleği ele geçirmesini istemiyoruz” diyor haklı olarak.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar ise Feyzioğlu’nu haksız şekilde “40 günlük seyisliğiyle avukatlığı bize mi öğretecek” diye eleştiriyor. Feyzioğlu’nun siyasi hırsları olduğunu ima ediyor.

Üzerinde çalışılan tasarı büyük ve uluslararası hukuk bürolarının Türkiye’ye girmesine özgürlük tanıyacak. Hani o Hollywood filmlerinde gördüğümüz, çok para kazanan ve büyük şirketleri savunan bürolar.

Gerçi yabancı hukuk büroları Türkiye’nin çok da yabancı olduğu bir fikir değil. Seksenlerin ikinci yarısından beri White and Case isimli dev hukuk bürosu Türkiye’de faaliyette. Son dönemde ABD’de yıllarca “Lobici” olarak bilinen DLA Piper, Kinstellar Danışmanlık ve ünlü İngiliz Hukuk firması Clifford Chance de ofisler açtılar.

20-25 ülkede faaliyet gösteren ve büyük şirketlerin haklarını savunmak için 2000’e yakın avukat istihdam eden şirketlerden bahsediyoruz.

Feyzioğlu’nun kaygıları boşuna değil.

Çünkü sektörün içinden bir ismin bana verdiği bilgiye göre yabancı Hukuk büroları şu muafiyetlere sahipler:

* Yerli şirketler kadar vergi ödemiyorlar, KDV’den muaflar.

* Yerli avukatlık ofisleri reklam ve ilan veremiyor ama yabancıların internet sitelerinde aracılık ettikleri büyük anlaşmaları, satınalmaları duyurmaları serbest.

* Türk avukat istihdam ediyorlar ama tıpkı Borsa’daki “Bıyıklı Yabancılar” gibi onları Londra’da istihdam ediyor gösteriyorlar ve kazançlarından kesinti yapılmıyor. Yani devlet vergi kaybına uğruyor.

* Girdikleri piyasada küçükleri yaşatmıyorlar. Örneğin İngiltere merkezli hukuk büroları Almanya’da neredeyse yerel hukuk ofisi bırakmadı. Bütün küçükleri satın alıyor ya da sektör dışına itiyorlar.

* Ülkenin önemli sektörlerindeki satınalma, birleşme, özelleştirme gibi işlemlere doğrudan müdahil oluyorlar. Bu süreçte küçük şirketlere yaşam hakkı tanımıyorlar.

Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar, uluslararası hukukta kabul gören “Arbitrasyon” yani uzlaşma metodunun Türkiye’ye gelmesini destekliyor ve yabancı hukuk büroları ile özellikle ticari davaların sürelerinin kısalacağını savunuyor.

Haksız da değil aslında bu çerçevede Coşar.

Ama bir ülkenin hukukunu 20 tane özelleştirme, on tane büyük satın alma için İngiliz Hukuk şirketlerine emanet etmeli miyiz?

“Türk ekonomisi büyüyor, burada para var buraya dükkan açalım” diyen yabancı hukuk firmaları bu kadar ayrıcalığa sahip olmalı mı?

İngiliz hukuku bu kadar iyiydi de koca Hindistan
niye izin vermiyor başta İngiliz olmak üzere yabancı şirketlerinin ülkesinde ofis açmasına? O ülke ki, kurucusu Gandhi bile İngiliz hukukundan yetişmedir...

Sadece liberalizmle savunulamaz bu mesele...

Feyzioğlu haklı.

Önce eşitlik.. Önce adalet.