11.01.2008 tarihli İcra İflas Kanunu Değişiklik Yasa Tasarısı

İİK DEĞİŞİKLİK TASARISININ ELEŞTİRİSİ;

 
Yargı Çalışanları Derneği (Yarder)’ nin İİK’ nunda yapılması öngörülen değişikliklere ilişkin genel değerlendirmesidir. Bu değerlendirme Dernek adına dernek üyesi ve o tarihte Seferihisar İcra Dairesi Müdürü olarak görev yapmış olan M. Cesur GÖÇMEN tarafından Derneğin talebi ile düzenlenmiştir.
 
Adalet Bakanlığı İnternet Sitesinde Duyurular kısmında 11.01.2008 tarihinde İİK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılması hakkında Kanun tasarısı Çeşitli Kamu Kurum ve Kuruluşlarına görüşe gönderildiği maksadıyla yayınlanmıştır. Öncelikle yasanın Genel Gerekçesi 04.07.2007 tarihli gerekçeden kısmen arındırılmış olması, sorunun işleyiş sisteminde olduğunun tespiti ve daha iyi hizmet sunma amacı taşıyan genel gerekçenin kabul edilmiş olması önemlidir.  Genel olarak önceki tasarıya yönelik eleştirilerimiz kabul gördüğü yeni metinden anlaşılmaktadır. Yasa tasarısı içerisinde yer alan para ilişkisinin banka yolu ile sağlanması, İcra Memurluğu kadrosunun ihdas edilmesi, teşkilatın kuruluşunun Asliye Hukuk Mahkemesi bulunan il ve ilçe merkezi ile sınırlandırılması, İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığı’ nın kurulması, İcra Depolarına lisans verilmesi, İcra Müdürlüklerinin idari işlerinin tek merkeze – C. Başsavcılığına bağlanması böylece idari yönden çift taraflılıktan kurtulması, gibi değişiklikler yine bu amaca yani İcra Müdürlüğü personellerinin güvence altına alınmasına yönelik ve benim de çok olumlu bulduğum düzenlemelerdir.
 
Bu tasarı daha önce 04.07.2007 tarihinde yayınlanan değişiklik tasarısının güncelleştirilmiş hali olduğu anlaşılıyor. Tasarının ilk haline göre daha kapsamlı görünen bu metnin eleştirisi maddeler halinde  önceki metne yönelik ortak değerlendirmelerimiz tekrar edilerek yapılmıştır.
 
Tasarının 1.   Maddesi – Eski metne göre son derece yerindedir. Zira İcra Müdürlüklerinin Asliye Yargı çevresi yerine Asliye Hukuk Mahkemesi bulunan il ve ilçe merkezi şeklinde değerlendirilmesi, mahkemelerin olmadığı – adli teşkilatın kapatılmış olduğu yerlerde icra dairelerinin varlığını sonlandıracaktır. Bu nedenle İl ve ilçe merkezi yerindeliği son derece isabetli olmuştur.
 
Bu maddenin ikinci fıkrasında ise İcra Memurluğu tanımı getirilmekle yine çok doğru bir kadro yaratılmış, böylece İcra Müdürlüklerinde gelir – geçer personel yerine, yerini bilen ve bir o kadar da sorumluluk sahibi olabilecek personel geleneği başlatılmış olacaktır. Ancak İcra Memurluğunun atanmasının İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonlarına bırakılması ve yine zabıt katibi ile diğer personellerin ancak geçici olarak atanabileceğinin düzenlenmesi ve yine bunun yetkisinin İcra Müdürünün talebi, Cumhuriyet Savcısının uygun bulması üzerine Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonlarınca görevlendirilmesi hali   bu alanda yapılacak atamaların personel sorununu yeterince çözülememe ihtimalini doğurmaktadır. Zira Yasanın eski halinde de bu biçime yakın atama şekli düzenlenmiş ve mahallince atama şeklinde tanımlanmıştı. Kanımızca bu atama şekli uygulamada adli personelin sayısı ile ilgili olacak ve her zaman sıkıntı konusu olabilecektir. Bu nedenle yasanın bu kısmının en azında İcra Memurluğu görevi  için bu tasarının  5. maddesinde düzenlenen  İcra İflas Daire Başkanlığı’ na tevdii edilmesi ve onun emri ile komisyonlarca atanması daha doğru olur kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 1. maddesinin son fıkrasında ise İcra Müdürlüğüne vekalet düzenlenmiş bu görev Adli Yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek bir yazı işleri müdürü tarafından yürütülmesi düzenlenmiştir. Kanımca bu düzenleme eksiktir. Bu düzenlemede “……İcra ve İflas Dairesi Başkanlığı’nca görevlendirme yapılasıya kadar……” şeklinde ifade konulmadır. Zira  o yere yakın yerlerde veya merkez bulunan bir İcra Müdür yardımcısı görevlendirilmesi esas alınmalı, İcra ve iflas işlerinin önemi sağlanmalıdır.
 
 
 
Tasarının 2. Maddesi – İflas Müdürlüklerine dair düzenlemedir. Yerindedir.
 
Tasarının 3. Maddesi – İş dağılımına ilişkin düzenlemedir. Yerindedir.
 
Tasarının 4. maddesi – Tasarının9. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde İcra Müdürlüklerinin iki başlı olması engellenmiş, idari sorumluluğu olmayan İcra Hakimliklerini idari görevli haline getiren eski düzenlemeden vazgeçilmiş olması yerinde görülmüştür.
 
Tasarının 5. maddesi – Bu madde ile yeni bir Daire Başkanlığı kurulmuş olmakla gerçekte çok uzun süredir olması gereken ve bizim de temennimiz olan bir hiyerarşik yapı oluşturulmuştur.
 
Maddenin ilk fıkrasında Daire Başkanlığı oluşumunda bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hakimi, uzman personel ve şubelerden oluşur denmiş ancak açıkça İcra Müdürü bulunmasından söz edilmemiştir. Kanımızca bu çok büyük eksikliktir.
 
Görevleri arasında 6. Maddede “İcra ve İflas Müdürlüklerinde çalışan personel hakkındaki ihbar ve şikayetleri inceleyerek gerekli işlemleri yapmak” şeklinde görev tanımı yapılmış ise de bu durum uygulamada nasıl değerlendirilecektir. İdari yönden Cumhuriyet Savcılığına bağlı bir İcra Müdürü için Cumhuriyet  Savcılığı’ nda yapılacak soruşturmaya izin verip vermeme şeklinde mi olacaktır? Değilse ihbar ve şikayetleri inceleme uygulamada nasıl bir durum yaratacaktır. 2. fıkra bütün olarak  bir arada değerlendirildiğinde ve teşkilat içinde İcra Müdürlerinden yararlanıldığı takdirde hayatın olağan akışına uygun ve doğru uygulamalar çıkacaktır.
 
Bu fıkranın 10 uncu  maddesi ile depolara lisans verilmesi düzenlemesi ile kesinlikle doğru ve yerinde bir düzenlemedir. İcra Müdürlüklerine bu depoların işleyişi hakkında  gözetim yetkisi verilmesi gerektiği kanısındayım.
 
Ancak şunu da belirtmeliyim ki gönlümüz bu yapının Daire Başkanlığı şeklinde değil Genel Müdürlük düzeyinde oluşturulmasından yanadır.
 
Tasarının 6. Maddesi- Yerinde olmakla birlikte İİK’ nun 18 inci maddesinin 3. fıkrasında 17.07.2003 tarih ve 4949/4.md. ile yapılan 1 inci  cümle değişikliğinin kaldırılması gerekirdi kanısındayım. Zira bu cümle “ Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder;……..” demektedir. Bu halde tasarının 6. maddesi işlemi yapandan gerekçeyi zorunlu kıldığına göre yasanın 18. maddesinde yer alan bu düzenlemenin varlık nedeni kalmamıştır. Kaldırılmalıdır.
 
 
 
Tasarının 7. maddesi ise tahsilat ve ödemeyi düzenlemektedir. Bu gerekçesi içerisinde dahi genel geçilmiş ancak uygulamada sanıldığından daha büyük sorunlar çıkaracak düzenleme olduğunu düşünmekteyim. Öncelikle tahsilat ve ödeme şeklinde birbirinden ayırmak  gerekir.
 
Tahsilata ilişkin değerlendirme – İcra Dairesine yapılacak ödemelerin tamamının banka hesabı yolu ile yapılmasının öngörülmesi öncelikle İcra Dairesinin bulunduğu yerde banka şubesinin olup olmaması, daireye yakınlığı, ödeyenin zamanı, banka işlemlerindeki sürat v.b durumların ana belirleyici olduğu hususlardır. Ayrıca muhtemel ihale teminatı olarak yatırılması gereken paranın ki bu miktar ihale süresince katılımın mümkün olduğu kabul edildiğinde kişinin daireye müracaat ettiği, ancak dairenin teminatı bankaya yatırması yolunda isteği ile bankaya gittiği ve nihayetinde ihale süresine kadar bankaca yürütülen işlemler nedeni ile yetişemediği durumda sorumluluk nasıl paylaştırılacaktır? Bunun kötü niyetli kişilere karşı örneğin ihalenin feshi istemine yönelik davalarda nasıl değerlendirileceği şimdiden tartışmalı haldedir. Yine uygulamada bilinmeyen bir kurum vekilinin toplamda örneğin 26 dosya için ayrı ayrı avans yatırdığı ve bunun makbuzlarını daireye ibraz ettiği ve bundan sonra İcra Müdürlüğünce tahsilat makbuzu kesilmesi gerektiği, uygulamada ise bunun takibinin son derece zor olacağı, haciz sonrası vasıta ücretinin yine aynı yolla tahsil edildiği düşünüldüğünde durumun uygulamada ne kadar büyük zorluk yaratacağı hemen anlaşılmaktadır.
 
Ödeme yönünden- Kısmen kabul edilebilir bir durum olmakla birlikte çoğu nafaka alacaklısı ve asil alacaklılara yapılacak ödemelerde, ödeme makbuzunu kesip imzalattıktan sonra kişinin parayı kendisine ödeme talimatı verildiği bankadan daha sonra alırım diyerek ayrıldığında kasa hesabı ve banka hesabının tutmaması hali uygulamada sıkça karşılaşılabilecek ve sorumluluk doğurabilecek sorunlardır.
 
İcra Müdürlerini günlük yaptığı tahsilat ve ödeme işlemleri, parasal değerleri göz önüne alındığında bir de banka şubesini dakika dakika, her yaptığı işten sonra takip etmek zorunda bırakacak bir düzenlemedir. Bu nedenle bu düzenlemeyi prensipte doğru bulmakla birlikte her dosya için teminat dışı tahsilat ve ödemelerde 5.000,00.YTL. ve üzerindeki değerler için düşünülmesinin daha doğru olacağı kanısındayım. Her türlü  Teminat işlemleri için ise bu sınırın dahi olmaması gerektiği kanısındayım. İcra Müdürlüklerinin vezne pozisyonlarının kaldırılması hali elde edilmesi arzulanan yarar ile orantılı bir yasal düzenleme değildir. Elde edilmesi arzulanan yarardan çok daha büyük uygulama sıkıntısı sağlayacaktır. Bu nedenle tahsilat ve reddiyat işlemlerinde İcra Müdürlüklerinin vezne görevi her halde bile ortadan kaldırılması düşünülemeyecek görevlerdendir. Ancak yukarıda belirttiğim gibi 5.000,00.YTL. ve  her yıl yeniden değerleme oranında artacak değer üzeri işlemler ile teminat işlemleri dışındaki haller için yararı olabileceği ve amaca uygun olacağı kanısındayım. Buna göre tasarıda buna uygun değişiklik yapılması önerisindeyim.
 
Tasarının 8. maddesi; Tasarının 7. Maddesi ile birlikte değerlendirilmeli ve bu yolda yeniden tanımlanmalı.
 
 
 
Tasarının 9. maddesi – Tasarının 4. ve 5. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Son derece yerinde olduğu görüşündeyim
 
 
 
Tasarının 10. maddesi – Genel olarak yerinde olmakla birlikte, İcra ve İflas Müdürlüklerine yapılacak her türlü müracaatlarda sözlü usül kesinlikle kaldırılmalıdır. Her zaman yanlış anlamalara, maksadın doğru ifade edilmediği hallerde personeli güç durumda bırakabilecek bu durum kesinlikle ortadan kaldırılmalıdır. Buna göre sadece takip talebi değil, “bütün beyanlar yazılı veya elektronik ortamda yapılır “ ifadesi getirilmelidir. Böylece İcra Müdürlüğü üzerindeki gerek psikolojik baskı aracı gerekse iş riski  olarak kullanılan bu durum, ülkemizdeki okur – yazar oranı, adli yardımın barolarca usulü dairesince verildiği günümüz koşullarında sözlü usulün artık yasa hükmü olacak kadar zorunlu olmadığı görüşündeyim. Ayrıca Alacaklı biliyorsa borçlusunun T.C. Kimlik numarasını da belirtmek durumunda olmalı ki isim benzerlikleri nedeni ile doğabilecek hatalar en aza indirilmeli, bilmiyorsa bu nedenle doğabilecek zararların sorumluğunu üstlenir olsun. Bu bahisle madde içerisinde buna yönelik eklenti yapılmalıdır. Ayrıca bu tasırının 30. maddesinde belirttiğim görüşüm  dikkate alınmalı.
 
 
 
Tasarının 11. maddesi; Bu tasarının7. maddesine yönelik eleştirimiz dahilinde dikkate alınarak düzenleme yapılmalı.
 
 
 
Tasarının 12. Maddesi- Hacize başlamada sıra düzeneğini, sıraya koyar iken masraf yatırma ve buna dair yukarıda bu tasarının 7. maddesinde yer alan değerlendirmemizde göz önüne alındığında iş yoğunluğu olan yerlerde uygulamanın kolay olmayacağı, ancak bunun için öncelikle her icra dairesinde gerçekten yeteri kadar personel bulundurmanın zorunlu olduğu tekrar dikkate alınmalı. Bunun içinde personel sorunu ciddiyetle çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi takdirde iş yoğunluğu olan yerlerde bu düzeneğin varlığına sadık kalmaya çalışır iken olağan – rutin sayılabilecek işler ile, acil ve derhal yerine getirilmesi gereken ve kendine özgü aciliyeti olan işlerin birbirinden ayrılması mümkün olmayabilir  kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 13. Maddesi – Tasarının bu maddesi İcra müdürüne çok olumlu bir yetkiyi yasa düzenlemesi ile vermiştir. Bu yetki 81. Madde ile birlikte değerlendirilmeli. Ancak 81. Maddenin ikinci fıkrası “ Ayrıca İlgililer haczi yapan memurun emirlerini ifaya mecburdur.” Şeklinde düzenlenmesi gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 14. maddesi -  Tasarının bu maddesi ile yapılan değişikliği her bir fıkra için ayrı ayrı ele alalım; Yalnız şunu hemen belirtelim hacizli malın değeri Dörtyüz YTL olarak dikkate alınarak yapılan düzenleme arzulanan yararı sağlamaktan uzaktır. En azından bu değer her yıl yeniden değerleme oranında arttırılmak kaydı ile 2.000,00.YTL.’ den aşağı olmamalı.
 
Maddenin İkinci fıkrasında yapılan değişiklik genelde olumlu olup, ancak  ikinci cümlede yer alan ve uygulamada en büyük sorun olan malın 3. şahısa veya borçluya yeddiemin olarak bırakılması halinde alacaklının muvafakatinin aranması yanlıştır. Zira haciz mahali aynı zamanda devlet gücünün taraflar için eşit olarak uygulanması gerektiği, İİK’ nun 85.Maddesinin son fıkrasında  belirtildiği üzere haczi koyan  memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir amir hükmü ile borçlunun da korunması gerektiğini düzenlemiştir. Bu nedenle maddenin bu kısmının;
 
 
 
             Diğer taşınır mallar masrafı peşinen alacaklıdan alınarak mahalde olması halinde münasip bir depo veya garajda  muhafaza altına alınır. Böyle bir yer bulunmaz veya Alacaklı muvafakat ederse istenildiği zaman verilmek şartıyla muvakkaten borçlu yedinde veya üçüncü şahıs nezdinde bırakılabilir. Haciz edilen taşınır malların toplam değeri BEŞBİN Türk Lirasının altında ise bu mallar borçluya veya yakınına yeddiemin olarak bırakılır.
 
Şeklinde düzenlenmesinin daha doğru olacağı kanısındayım.
 
Maddenin 4. ve 5. fıkrasında yapılan değişiklik genel olarak olumlu olup,  ancak “…… Üç aylık teşhir süresi sonunda satılamamı ve icra müdürlüğünce bu malların hukuken muhafazasına gerek kalmadığının icra deposuna bildirilmesi halinde……”  kısmı kanımca doğru değildir. Zira taraf menfaatlerinin değerlendirileceği ve hukuki yarar tartışmasının yapılacağı bir durumun yetkisinin İcra Müdürlüğüne verilmesi yanlıştır. Bu kısımdaki İcra Müdürlüğü ifadesi İCRA MAHKEMESİ olarak değiştirilmesi gerektiği görüşündeyim.
 
 
 
Tasarının 15. Maddesi – Tasarının 14. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde son derece olumlu ve yerinde bir değişiklik önerisi. Uygulamada karşılaşılan sıkıntıları tamamen aşabilecek bir düzenleme. Ancak Yargıtay kararlarında hacizin İİK’ nun 99 veya 97. maddesine göre takdir yetkisi hacizi yapan daire yerine talimatı yazan esas icra dairesine ait olduğu yolundaki kararları düşünüldüğünde uygulamadaki sorunların tamamen kaldırılması mümkün olmayabilir. Bu nedenle yasanın bu kısmına paralellik sağlayacak şekilde ek cümle ile ikinci cümlenin başına  “…….. haczi yapan İcra Müdürü tarafından, üçüncü kişi aleyhine İcra hakimliğine başvurabilmesi için alacaklıya   yedi gün süre verir……” şeklinde olması gerektiği kanısındayım
 
Tasarının 16. maddesi – Satış isteme süresinin kısaltılması yolundaki bu düzenleme kıymet takdiri, satış ilan süreleri, tebliğ zorunluluğu, taşınmazlarda tebliğ yapılamaması, gazete ilanı ve benzeri safahatların bir arada değerlendirildiğinde uygulamada çok büyük zorluk doğuracağı kanısındayım. Tedbiren satış şartları oluşmadığı halde satış talep edilmesi, buna rağmen bu süreler içerisinde  satış işlemlerinin tamamlanamaması, borçlu veya diğer ilgililerin adreslerinin tespit edilememesi v.b. bir çok satış öncesi işlemlerin varlığı dikkate alındığında bu süreler son derece azdır. Bunun geçerli olabilmesi için tebliğ ve ilan sürelerinde de kısaltmalara ve kolaylıklara gidilmesi zorunludur. Aksi takdirde bu süre kısaltması hali yeni ve bir çok daha karmaşık sorunların doğmasına, İcra Müdürlüklerinin sürekli hacize giden ve satış hazırlayan daire durumunda daha çok yorulmasına, iş birikimine, uygulamada daha çok farklılıkların yaşanmasına neden olacağı kanısındayım. Bu bahisle, ilan zorunluluğunun kaldırılması veya taşınmazlar veya tescile bağlı diğer taşınır mallar  için ilan süresinin ihale tarihinden 7 gün öncesine çekilmesi, kıymet takdirinin sadece borçlu ve alacaklı yana tebliğ edilmesinin yeterli sayılması, başkaca ilgililere tebliğin aranmaması, satış ilanının tebliğe gönderilmesinin yeterli sayılması, tebligat yapılamaması halinde bunun alacaklı – borçlu diğer paydaşlar yönüyle aranmamasının sağlanması, başkaca haciz, rehin v.b. takyidat sahibinin tapuya şerh ettiği belge üzerinde açık adresi var ise satıştan  buraya – bu adrese bilgi verilmesinin yeterli olması, ayrıca tebliğe gerek duyulmaması gibi düzenlemeler mutlaka sağlanmalıdır. Tabii bu durumun kendi içerisinde yaratacağı başkaca sorunlar olacaktır. Ancak sürenin kısaltılması amaçlanıyor ise yarar ancak bu yolla sağlanır diye düşünüyorum.
 
 
 
Tasarının 17. maddesi ;  Bu madde bu tasarının 22 nci  maddesi ile birlikte değerlendirilmelidir ve  son derece önemli ve yeni bir durum yaratmaktadır.
 
Öncelikle birinci fıkrada malın takdir edilen ve kesinleşen kıymeti  üzerinden mülkiyetin devri veya bu hakkın üçüncü şahıslara devri düzenlenmiştir. Bu durum hukukumuzda olmayan yeni hal yaratmaktadır. Kanımca doğrudur.
 
Maddenin ikinci  fıkrasında ise Alacaklının birden fazla olması durumunda bütün alacaklıların muvafakatinin aranması, hem satış isteme süresinin kısalığı hem de kendi malına kötü niyetle haciz koyduran borçluların korunmasına, veya gerçekte kendisine paylaştırma yapılsa para kalmayacak olan alacaklının, kendisinden önceki alacaklının menfaatini engellemesi sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle öncelikle rehin alacaklıları ve paylaştırmada ilk sıra alacaklıları için diğer alacaklıların muvafakati aranması şartı kesinlikle kaldırılmalıdır.
 
 
 
 Ve kanımca  fıkra metni “ Alacaklının birden fazla olması durumunda, birinci fıkra uygulaması için devir talep eden alacaklının kendinden önceki alacaklıların muvafakatini dosyaya almış veya alacak bedellerini ödemiş olması gerekir. Kendinden sonra haciz koyan alacaklılar için bu husus aranmaz. “ şeklinde olmalıdır.
 
 
 
 
 
 
 
Tasarının 18. maddesi – Gayet iyi düşünülmüş ve yerinde bir düzenleme. Taşınırlar için teminat oranının da Yüzde yirmiye çıkarılması satışlarda teminat yönünden  birlik  sağlamıştır.
 
 
 
Tasarının 19. ve 20.  maddeleri  – Zaman zaman İcra Dairelerince yapılan birinci arttırmada %75 – %60 ikinci arttırmada %40 – %50 oranı üzerinde değişiklik yapılmıştır. Kanımca yeni bir oran değişikliği doğru olmamıştır. Zira birinci arttırmada yüzde altmış, ikinci arttırmada ise %50 oranının kabul edilmiş olması ikinci ihale için beklenen ilgilinin doğmasını engelleyebilir. Birinci ve ikinci ihale arasındaki fark tasarının 14 nci  17 inci maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde ihale kararı verilen malın ihalesinin de kolaylaştırılmış olması gerektiği görüşündeyim. Bu nedenle ikinci arttırma da ve teşhirde de yüzde elli oranının kabulü yerine yüzde kırk oranının korunmasının daha yararlı olacağı kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 18. maddesi – Bu madde ve gerekçesinde belirtildiği şekilde  umulan yararın sağlanması için 400,00.YTL. çok düşük bir değerdir. Bunun için en az 5.000,00.YTL.’ ye çıkarılmalı ve teslim ise yediemin sıfatı ile yapılmalıdır. Bu nedenle maddenin;
 
“Değeri beşbin Türk Lirasının altında bir bedel ile ihale edilen taşınır malların ihale bedeli, vergi ve harçları  yatırılmış olmak şartıyla ihalenin kesinleşmesi beklenmeden alacısına yediemin sıfatı ile teslim edilir” şeklinde düzenlenmesi daha doğru olur kanısındayım.
 
 
 
 
 
Tasarının 22. maddesi; Tasarının 17. maddesindeki eleştirilerimiz yolunda değerlendirilmesi gerekir.
 
 
 
Tasarının 23. maddesi- Bu tasarının 19 ve 20 nci maddesinde belirttiğim görüşlerim paralelinde düzenleme yapılması daha doğru olur kanısındayım.  Ayrıca bu hali ile metin içerisine 1. fıkranın son cümlesi içerisinde “……….. taşınmazın aynından doğan vergi borcu ve satıcı adına ödenmesi gereken tapu harcı, DELLALİYE, miktarına tecavüz etmesi şarttır” şeklinde olmalı, yine aynı maddenin 2. fıkrasının son cümlesi “ ……… ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını, TAŞINMAZIN AYNINDAN DOĞAN VERGİ BORCU VE SATICI ADINA ÖDENMESİ GEREKEN TAPU HARCI, DELLALİYE, toplamını geçmesi lazımdır….” Şeklinde olması gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 24. maddesi; Bu hüküm yepyeni bir hal yaratmakta. İhale bedelini ödemeyen – ödeyemeyen kişinin sadece zarardan sorumlu olmasını değil aynı zamanda teminatı kadar borçlunun borcunu ödeme yükümlülüğü getirmiştir ki uygulamada nasıl sonuç doğuracaktır belli değil. Bir taraftan gerçekten iyi niyetle talipli olan alıcı yaratalım derken diğer taraftan aralarında hiç bağ olmayan borçlu ve alıcıyı birbiri ile ilişkilendirmiş olunacaktır.Bu tasarının 17, 20,21 ve 22 maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 25. maddesi; Kötü niyetle açılan ihalenin feshi davalarını önlemeye yönelik bir hüküm. Ancak iyi niyetli  ve yüksek bedelli ihalelerde teminat imkanı olmayan borçlular veya diğer ilgililer için aleyhe bir durum olduğu açıktır. Bu nedenle teminat nakdi olarak değil bu kanunun 33. Maddesinin 3. fıkrasında belirtili teminat şeklinde düzenlenmelidir. Kanımca bu maddenin “………… ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde ihale bedelinin yüzde onu oranında bu kanunun 33. maddesinin 3. fıkrasında sayılı teminatı göstermek şartıyle isteyebilirler…….” Şeklinde olmalıdır.
 
 
 
 
 
Tasarının 26. maddesi – Bu madde ile kısmi tahsilatı yapılan senedin iadesi düşünülmüş ve sorun sadece İcra Müdürlüğü yönüyle ele alınmıştır. Olası bir imza inkarı, ceza davası, kısmi itiraz nedeni ile görülen davalar borçlu menfaati yönüyle düşünülmemiş. Öncelikle bu kısım kaldırılmalıdır. Sorun sadece harç tahsili olarak değerlendirilmiş.  Bu nedenle madde metnine mutlaka alacaklının ”…….bir başka dava veya soruşturma bulunmadığına  dair beyanı alındıktan sonra…….” Eklentisi yapılmalıdır kanısındayım.
 
Bu maddenin harç düzenlemesine ilişkin görüşümü bu tasarının 36 ncı maddesi ile birlikte yapacağım için aşağıda sunmuş bulunmaktayım.
 
 
 
Tasarının 27. maddesi – Bu tasarının 16. maddesinde belirtili değerlendirmeme paralel düzenleme yapılması gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 28. maddesi – Oldukça iyi düşünülmüş ve borçlu – alacaklı yönünden gerçekten paralellik sağlanmıştır.
 
 
 
Tasarının 29. Maddesi – Hayatın genel akışına uygun olmakla birlikte, bu maddenin daha önceki halinde benzeri şekli ile yer alan “Borç; Alacaklının borçlunun mal varlığı konusunda bilgi sahibi olacağı muhtemel,  kredi    veya ticari ilişkiye bağlı ise ceza verilmez.”
 
hükmü eklenerek, gerçekte borçlunun maaşı veya her türlü gelirinden haberdar olan ve buna dayanarak kredi veya mal  veren, sonuçta sosyal travmaya neden olan kredi  borçluları, senet, ticari ilişki borçluları  için kredi veya mal veren banka ve benzeri kuruluşların haksız ve yersiz ceza talebi karşılık bulmamalıdır.
 
(Ayrıca ilk tasarıda yer alan Asıl alacak ifadesinin toplam alacak olarak değiştirilmiş olması kanımca doğru olmamıştır. Asıl alacak ifadesi korunmalıydı)
 
 
 
Tasarının 30. maddesi – Oldukça yerinde yapılmış bir değişikliktir. Ancak şikayetin dilekçe ile yapılır hükmü dilekçe veya elektronik ortamda şeklinde düzenlenmelidir. (Daha önceki tasarıda yer alan şikayet dilekçe veya şifahi beyanla yapılır kısmından şifahi beyanın çıkarılmış olması doğrudur. Ancak buradan çıkarılmış olan sözlü müracaatın halen İcra Müdürlüklerine yönelik taleplerde korunmuş olması yanlıştır. Bu tasarının 10. maddesi (İİK’ nun 58. maddesi) ile bu kanunun 8. Maddesi haciz ve müzayede mahalleri hariç olmak üzere İcra Müdürlüklerine her türlü müracaat ve talep yazılı veya elektronik ortamda yapılır şeklinde düzenlenmelidir. Görüşündeyim.
 
 
 
Tasarının 31. maddesi; Yargılamaya dair hükümdür.Yerindedir.
 
Tasarının 32. maddesi; Yeni bir usul getirmiştir. Yerindedir.
 
Tasarının 33. maddesi; Açıklık getirmiştir. Yerindedir.
 
Tasarının 34. maddesi Tazminat oranları yüzde otuza indirilmiştir. Ancak tazminatta  kötü niyet veya kusur şartı arandığından tazminat oranının Yüzde otuzuna kadar şeklinde tanımlanması yargılama makamının kötü niyet veya kusura göre takdiri daha doğru olur kanısındayım.
 
Tasarının 35. maddesi – Geçici madde ve uyum düzenlemeleridir. Ancak Geçici Madde 9 bu tasarının 1. maddesinin son cümlesi dikkate alınarak düzenlenmeli ve görevlendirmeye açıklık getirilmeliydi. Buna göre Bu madde “ İcra müdürlüklerine icra müdürü, müdür yardımcısı veya icra memuru ataması yapılıncaya kadar icra müdürlüğü işlemleri, öncelikle adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek yazı işleri müdürü tarafından yapılır; bunun mümkün olmaması hâlinde yine adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek bir zabıt kâtibi tarafından da bu görev yerine getirilebilir.” Şeklinde olması gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 36. maddesi –  Tasarının bu maddesinin birinci fıkrası ile  tasarının 26 maddesi birlikte değerlendirildiğinde sanki farklı tanımlama getirilmiş gibi anlaşılmaktadır. Zira tasarının 26 maddesinde “ Alacağının bir kısmı ödenmiş olan alacaklı, asıl alacak üzerinden alınması gereken tahsil harcının beşte birini ödemesi şartıyla senedini geri alabilir” demekte iken tasarının bu maddesinin birinci fıkrası ise “ her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden     vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının beşte biri alınır. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra  vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır” demektedir.
 
Örneklemek gerekirse Asıl alacak miktarı 10.000,00.YTL., işlemiş faizi 500,00.YTL., ve ihtarname gideri 50,00.YTL. olmak üzere takip talebinde bulunan ve talep edilen toplam alacak değeri 10.550,00.YTL.  olan bir alacaklı  için hacizden sonra olmak üzere 1.000,00.YTL. haricen tahsil ettiğini beyan etmiş olsun;
 
Tasarının 21. Maddesi yönüyle asıl alacak miktarı olan (10.000,00.- 1.000,00.) 9.000,00.YTL.- üzerinden alınması gereken tahsil harcı (Vazgeçilen miktar olarak) bunun %3,6’ sı olup 324,00.YTL’ nin  beşte biri olacaktır. Yani 324/5= 64,80.YTL. olacaktır.
 
Tasarının 28 maddesine yönüyle ise vazgeçilen miktar takip çıkışı(talep edilen asıl alacak+talep edilen faiz ve talep edilen masraf toplamı bu örnekte 10.550,00.YTL.) üzerinden vazgeçilen miktar bulunarak hesap edileceğinden (Bu örnekte 10.550,00 – 1.000,00.= 9.550,00.YTL.) ve bu değer  9.5500,00.YTL. olduğundan bunun tahsili gereken harcı %3,6’ dan 343,80.YTL. olup bunun ise beşte biri olan 343,80/5=68,76.YTL. olacaktır.  Sonuçta aynı miktar haricen yapılmış tahsilat için tasarının 26 inci maddesi ile 36 inci  maddesi arasındaki ifade ayrılığı nedeniyle farklı harç miktarları tahakkuku söz konusu olabilecektir.
 
Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında yine asıl alacak terimi kullanılmış böylece takibe konu alacak (Faiz, Gecikme zammı v.b.toplamı )  ile asıl alacak ifadeleri içi içe girmiştir.  Bu nedenle her iki maddenin birlikte uyumlu şekilde düzenlenmesi ve bu tasarının 26 inci maddesi içerisinde yer alan “…asıl alacak üzerinden .” ifadesi 36 inci madde içerisinde de uyumlu şekilde tanımlanması gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 37 nci maddesi –  Yerinde bir değişiklik olmakla birlikte KDV’ nin sadece menkul mallarla sınırlı olarak kaldırılması, gayrimenkul mallarda ise devam edeceği sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca 3065 Sayılı Yasanın 5281 Sayılı Yasa ile düzenlenen değişiklik gereği alacaklı Bankalardan KDV alınmıyor olması , diğer katılımcılar yönünden haksız rekabet yaratmaktadır. Bu nedenle yasanın gerek satış işlemlerine katılımın artması gerekse madde gerekçesine uygun halde uygulanabilmesi gerekse haksız rekabetin önlenebilmesi için tasarının bu maddesinin “ İcra Müdürlüklerince veya lisanslı icra depolarının teşhir salonlarında yapılan ve  bu kanunun uygulanması nedeniyle yapılan her türlü satışlar hariç olmak üzere müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar” şeklinde düzenlenmesi  gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Tasarının 38 inci  maddesi – Kadro ihdası  ile ilgili maddedir
 
Tasarının 39 uncu  maddesi –  Uyum Maddesidir.
 
Tasarının 40 ıncı  maddesi –  Yürürlük maddesidir.
 
Tasarının 41 inci  maddesi –  Yürürlük maddesidir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bütün bu değişikliklerin ruhuna uygun olacak ve yapılan işlerin hukuka uygunluğunu sağlama amacına yönelik olarak Tasarının  dokuzuncu maddesi ile 2004 sayılı İİK’ nun 79 uncu maddesine birinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir ifadesi ile

 
 
İcra  Müdürü haciz talebini bu kanunun 82,83, 83/a,83/b,84,85 inci  maddelere uygunluğu

yönünden değerlendirir ve bu yolda karar verir.
 
 
 
Hükmü getirilmesi gerektiği  görüş ve kanaatindeyim.
 
 
 
Bu değişiklikle, İcra Müdürü’ nün yaptığı işlemler öncelikle yasaya uygunluğu sağlanacak, sadece talebi yerine getiren değil aynı zamanda talebin yasal ilk denetimini yapacak, bu tasarının altıncı  maddesinde yer alan gerekçelendirme sağlanmış olacaktır.
 
 
 
Sonuç olarak; Halen yürürlükte bulunan 2004 sayılı 1932 tarihli İcra ve İflas Kanunu üzerinde 1933, 1940,1956, 1957,1962,1965, 1968, 1970, 1971, 1981,1985,1988,1997,1998, 2000, 2004, 2005 ve 2007 yıllarında değişiklik yapılmıştır. Günümüz Borç – alacak ilişkisi, hak sahipliği ve hukuki hakların korunması, kararların yerine getirilmesi iş ve işlemlerinde gerek İcra ve İflas Dairelerinin pozisyonu gerekse personellerinin kendilerini güvende hissetmelerinin önemi artmıştır. Yasa içerisinde belli maddelerin değişikliği yolu ile yapılacak düzenlemenin ihtiyacı günümüz koşullarına göre tam olarak karşılamaya yetmeyeceği  düşüncesi ile yeni bir İcra İflas Kanunu çalışmasının da süratle başlatılması gerektiği kanısındayım.
 
 
 
Değerlendirme ve takdiri makamınıza ait olmak kaydı ile saygı ile Arz ederim.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
11.01.2008 TARİHLİ DEĞİŞİKLİK TASARISI
 
 
 
İCRA VE İFLAS KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
 
 
 
            MADDE 1- 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 1 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İcra müdürlükleri
 
            Madde 1- Asliye hukuk mahkemesi bulunan il ve ilçe merkezlerinde, Adalet Bakanlığınca o il veya ilçenin adıyla anılan yeterli sayıda icra müdürlüğü kurulur.
 
Her icra müdürlüğünde bir icra müdürü, yeteri kadar icra müdür yardımcısı, icra memuru ve hizmetli bulunur. İcra müdür ve müdür yardımcıları Adalet Bakanlığınca, icra memurları ve hizmetliler ise adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarınca atanır. İhtiyaç olması halinde, icra müdürünün talebi ve ilgili Cumhuriyet savcısının uygun bulması üzerine adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarınca geçici olarak zabıt katibi, mübaşir ve hizmetli görevlendirilebilir. İcra müdürü, yardımcısı veya memurunun herhangi bir nedenden dolayı yokluğu durumunda bu görev adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek bir yazı işleri müdürü tarafından yerine getirilir.”
 
            MADDE 2- 2004 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İflas müdürlükleri
 
Madde 2- Asliye hukuk mahkemesi bulunan ve gerekli görülen il ve ilçe merkezlerinde, Adalet Bakanlığınca o il ve ilçe merkezlerinin adıyla anılan yeterli sayıda iflas müdürlüğü kurulur. Ayrı bir iflas müdürlüğü kurulmaması hâlinde hangi icra müdürlüğünün iflas işlemlerine bakacağını adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu belirler.
 
1 inci maddenin ikinci fıkrası iflas müdürlükleri hakkında da uygulanır.”
 
 
 
MADDE 3- 2004 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İşlerin dağılımı:
 
Madde 3 – Adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu gelen işlerin icra ve iflas müdürlüklerine dağılımına ilişkin esasları belirler.”
 
 
 
            MADDE 4- 2004 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Her icra mahkemesi hâkimi, kendisine adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas müdürlüklerinin işlemlerine yönelik dava, şikâyet ve itirazları inceler.”
 
 
 
MADDE 5- 2004 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 4/a maddesi eklenmiştir.
 
 
 
“İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığı
 
Madde 4/a- Bu maddede belirtilen görevleri yerine getirmek üzere Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü bünyesinde İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığı kurulur. Daire Başkanlığı bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hâkimi, uzman personel ve şubelerden oluşur.
 
İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığının görevleri şunlardır;
 
1- İcra ve iflas müdürlüklerinin genel amaçlar doğrultusunda düzenli ve verimli olarak çalışmasını sağlamak,
 
2- İcra ve iflas müdürlüklerini kurmak, gerektiğinde kaldırılmak veya birleştirmek,        3- İcra ve iflas müdürlüklerinin idarî açıdan denetim ve gözetimini yapmak,
 
4- İcra müdür ve müdür yardımcılarının atama, nakil, terfi ve disiplin gibi her türlü özlük işlemlerini yürütmek ve bu konularda icra memurlarıyla ilgili olarak yapılan işlemlerin denetimini yapmak,
 
5- Başkanlık ile icra ve iflas müdürlüklerinde çalışan personele hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim plânlaması yapmak,
 
6- İcra ve iflas müdürlüklerinde çalışan personel hakkındaki ihbar ve şikâyetleri inceleyerek gerekli işlemleri yapmak,
 
7- Karşılaşılan sorunlar ile ilgili olarak gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve alınması gereken kanunî ve idarî tedbirler konusunda Bakanlığa teklifte bulunmak,
 
8- Görev alanına giren konularda tüzük ve yönetmelikleri hazırlamak ve takip etmek,
 
9- Yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen icra ve iflas işlerine ilişkin konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek,
 
10- Mahcuz mallar lisanslı icra depoları için lisans vermek, bu depoların faaliyetlerini durdurmak, lisansı iptal etmek, lisans ücretlerini tespit etmek ve bu depoların mevzuata uygun çalışmasını sağlamak amacıyla gerekli gözetim ve denetimi yapmak ve yaptırmak,
 
11- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak,”
 
 
 
MADDE 6- 2004 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
 
 
 
“İcra ve iflas müdürlüğünce verilen kararlar gerekçeli olarak icra tutanaklarına yazılır.”
 
 
 
MADDE 7- 2004 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi madde başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İcra ve iflas müdürlüklerince yapılacak tahsilat ve alacaklıya ödeme
 
Madde 9- Her türlü para tahsilatı, icra ve iflas müdürlüklerinin banka hesap numarası üzerinden yapılır. Haciz sırasında para tahsilatı yapılmış ise tahsil edilen paranın, en geç ertesi işgünü çalışma saati sonuna kadar icra ve iflas müdürlüklerinin banka hesabına yatırılması zorunludur.
 
Tahsil edilen paralardan kanunen alacaklıya ödenmesi gerekenler, talep edilmesi hâlinde icra ve iflas müdürlüklerinin hesap numarasının bulunduğu bankaya talimat verilmek suretiyle gecikmeksizin ödenir; talep edilmezse masrafı alacaklıya ait olmak üzere en geç üç gün içinde 58 inci maddenin ikinci fıkrasının (1) numaralı bendinde gösterilen alacaklının banka hesap numarasına talimat verilmek suretiyle aktarılır.
 
İcra ve iflas müdürlükleri aldıkları kıymetli evrak ve değerli şeyleri kasalarında muhafaza ederler.
 
İcra ve iflas müdürlüklerince alacaklı dışındaki diğer gerçek ve tüzel kişilere yapılması gereken ödemeler, bankaya verilecek talimat yoluyla yapılır.”
 
           

 
 
 
 
 
 
 
 
            MADDE 8- 2004 sayılı Kanunun 12 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Borçtan kurtulma
 
Madde 12- İcra ve iflas müdürlüğünün hesap numarasına paranın yatırıldığı tarih borçtan kurtulma tarihi olup, borçlu, yatırılan miktar kadar borcundan kurtulur. Haciz sırasında bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından yapılan ödemelerde de borçlu ödenen para miktarınca borcundan kurtulur.”
 
            MADDE 9- 2004 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İcra ve iflas müdürlükleri idarî açıdan Adalet Bakanlığına bağlı olup, Cumhuriyet başsavcılıklarının sürekli gözetim ve denetimi altındadır. Bu yetkiyi kullanmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı görevlendirilir.  Cumhuriyet başsavcılıkları icra ve iflas müdürlüklerinin icra mahkemesinin görevi dışında kalan işlere bakar; mevzuata ve Bakanlık genelge ve talimatlarına uymalarını sağlar; gerektiğinde adlî ve idarî açıdan sorumlular hakkında işlem yapar.
 
İcra ve iflas müdürlükleri, adalet müfettişleri tarafından da düzenli olarak denetlenir.”
 
 
 
MADDE 10- 2004 sayılı Kanunun 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Takip talebi icra müdürlüğüne yazılı, sözlü veya elektronik ortamda yapılır.
 
Kambiyo senetlerine mahsus takip yolu hariç ilamsız takiplerde alacaklı dörtyüz Türk Lirasının altındaki alacaklar bakımından, takip öncesi borcun ödenmesi için bir banka hesap numarası da belirterek iadeli taahhütlü olarak borçlunun bilinen en son adresine borcunu ödemediği takdirde hakkında icra takibi yapılacağına ilişkin bilgileri içerir meşruhatlı bildirimde bulunmak zorundadır. Bu adrese bildirim yapılamaması veya bildirime rağmen beş gün içerisinde borcun posta gideriyle birlikte ödenmemesi halinde icra takibine başlanabilir.
 
Talepte şunlar gösterilir:
 
1. Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı, banka adı ile hesap numarası, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri; alacaklı yabancı memlekette oturuyorsa Türkiye’de göstereceği yerleşim yeri;
 
2. Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri;
 
Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, şöhret ve yerleşim yerleri;
 
3. Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi;
 
4. Senet, senet yoksa borcun sebebi;
 
5. Takip yollarından hangisinin seçildiği;
 
Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdii mecburidir.
 
Alacaklıya takip talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere, talep ve takip masraflarına dair bedava ve pulsuz bir makbuz verilir.
 
Alacaklının ve varsa kanunî temsilcisinin ve vekilinin, ikinci fıkranın (1) numaralı bendinde belirtilen yerleşim yerini gösterememeleri hâlinde icra müdürlüğünün bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır.”
 
            MADDE 11- 2004 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“(2) Borcun ve masrafların yedi gün içinde icra müdürlüğünün banka hesap numarasına ödenmesi, borç teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını,
 
 
 
MADDE 12- 2004 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İcra müdürlüğü, haciz taleplerini masrafın yatırılma tarihlerine göre sıraya koyar ve talep tarihinden itibaren en geç üç gün içinde haczi yapar.”
 
 
 
MADDE 13- 2004 sayılı Kanunun 80 inci maddesine aşağıdaki fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.
 
 
 
“İcra müdürü, taşıt seçimi dahil haczin güvenli ortamda yapılması için uygun tüm  tedbirleri alır. Adalet Bakanlığı da bu amaçla uygun göreceği yerlerde taşıt tahsis edebileceği gibi; Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfından da taşıt tahsis etmesi için talepte bulunabilir.”
 
 
 
MADDE 14- 2004 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Diğer taşınır mallar, masrafı peşinen alacaklıdan alınarak münasip bir yerde muhafaza altına alınır. Alacaklı muvafakat ederse istenildiği zaman verilmek şartiyle muvakkaten borçlu yedinde veya üçüncü şahıs nezdinde bırakılabilir. Haczedilen taşınır malların toplam değeri dörtyüz Türk Lirasının altında ise bu mallar borçluya yediemin olarak bırakılır. Ancak mallar satış mahalline getirilmediği takdirde yediemin değişikliği yapılabilir.”
 
“Mahcuz mallar lisanslı icra depolarının kuruluşuna, bu depolarda bulunması gereken asgarî niteliklere ve teşhir salonlarına, depo için alınacak teminata, bu mallar için muhtemel rizikolara karşı yapılacak sigortaya, depo işleticisi olma niteliklerine, depoculuk lisansına, Adalet Bakanlığı tarafından bu lisansın verilmesine, lisanslı depo işleticisinin hak ve yükümlülüklerine, lisanslı depo işletmeleriyle ilgili Adalet Bakanlığının görev ve yetkileri ile depoculuk faaliyetinin durdurulması ya da iptali gibi idarî tedbir ve tasarruflara ve bu depoların denetimine ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir. Adalet Bakanlığı bu yönetmelik hükümleri doğrultusunda uygun göreceği yerlerde mahcuz mallar lisanslı icra depoları açabileceği gibi Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfından da bu depoları açması için talepte bulunabilir veya işletme hakkını devredebilir.
 
Lisanslı icra depolarına bırakılan mahcuz malların, 116 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen üç aylık teşhir süresi sonunda satılamaması ve icra müdürlüğünce bu malın hukuken muhafazasına gerek kalmadığının icra deposuna bildirilmesi halinde üç ayın bitiminden sonra yedi gün içinde depo ücretinin ödenmesi şartıyla borçlu ve alacaklı hacizli malı geri alabilir. Bu süre içinde mahcuz malın geri alınmaması ve depo ücretinin malın değerinin yüzde otuzunu bulması durumunda malın mülkiyeti icra deposuna depo ücreti karşılığında devredilir. Bu konuda ortaya çıkan ihtilâflar icra mahkemesi tarafından basit yargılama usulüne göre çözülür.”
 
 
 
 
 
 
 
MADDE 15- 2004 sayılı Kanunun 99 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra hâkimliğine başvurulabilmesi için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra hâkimliğine dava açılmaz ise üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar hacizli malın satışı yapılamaz.
 
Haciz, üçüncü şahsın yokluğunda yapılmış ve üçüncü şahıs lehine istihkak iddiasında bulunulmuş ise yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.”
 
 
 
MADDE 16- 2004 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
“Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren üç ay ve taşınmaz ise hacizden itibaren altı ay içinde satılmasını isteyebilir.
 
 
 
MADDE 17- 2004 sayılı Kanunun 113 üncü maddesinden sonra gelmek üzere 113/a maddesi eklenmiştir.
 
“Hacizli malın alacaklıya devri
 
Madde 113/a- Alacaklı, menkul haczinin ve takdir edilen kıymetin kesinleşmesinden itibaren satış talebine kadar mahcuzun kesinleşen kıymeti alacaktan mahsup edilmek ve ödeme yerine geçmek üzere malın mülkiyetini devir alabilir veya bu hakkını üçüncü şahıslara devredebilir. Mahsuptan artan kısım borçluya verilir.
 
Alacaklının birden fazla olması durumunda yukarıdaki fıkraların uygulanması için bütün alacaklıların muvafakati aranır.”
 
MADDE 18- 2004 sayılı Kanunun 114 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Satış, açık artırma ile yapılır. Taşınırın muhammen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde teminat yatırılması şartıyla açık artırmaya başlanmadan bir iş günü öncesine kadar yazılı teklif verilerek de ihaleye iştirak edilebilir. Artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilân edilir.
 
İlânın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmıyacağı icra müdürlüğünce alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur. Bu ilân, Bakanlıkça belirlenecek bedel karşılığında internet ortamında yapılır.Ayrıca yurt düzeyinde yayımlanan bir gazete ile yapılmasına da karar verilmesi hâlinde bu ilân satış talebi tarihinde tirajı ellibinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle yapılır.
 
Gazete ile yapılacak ilanlara satış şartnamesi eklentisiyle geçirilmeyip, satılacak şeyin cinsi, mahiyeti, önemli vasıfları, muhammen kıymeti, bulunduğu yer ve artırmanın gün ve saati, satış şartnamesinin vesair bilginin nereden ve ne suretle öğrenilebileceği, talep halinde ve ilanda gösterilen masrafı verilmek şartiyle şartnamenin bir örneğinin  gönderilebileceği   hususları  yazılmakla  iktifa  olunur. İcra müdürlüğünce yapılması zaruri ilânlar dışında, taraflar şartnamenin tamamını, masrafı kendilerine ait olmak üzere, diledikleri vasıtalarla ilân edebilirler. Ancak hususi mahiyetteki bu ilân resmî muameleye tesir etmez.”
 
 
 
MADDE 19- 2004 sayılı Kanunun 115 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İhalenin yapılması
 
Madde 115- Satılığa çıkarılan mal yazılı teklifler de dahil olmak üzere en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde altmışını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını tecavüz etmesi şarttır.
 
Artırma bu miktara baliğ olmazsa artıranlar taahhütlerinden kurtulur.”
 
 
 
MADDE 20- 2004 sayılı Kanunun 116 ncı maddesi madde başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Teşhir suretiyle satış
 
Madde 116- Artırma sonunda satılamayan mahcuz mal, icra deposu tarafından üç ay süreyle satışta kalması için teşhir edilir. Teşhir edilen mallar ayrıca bu amaçla hazırlanan internet ortamında da ilân edilir. Teşhir edilen bu mallar, malın tahmin edilen kıymetinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını geçmesi şartıyla isteyene satılır. Hacizli malın satış bedelini yukarıdaki kurallara göre icra müdürü tespit eder.”
 
 
 
MADDE 21- 2004 sayılı Kanunun 118 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki ikinci fıkra eklenmiştir.
 
 
 
“Satış peşin para ile yapılır. Ancak icra memuru müşteriye yedi günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. Satılan mal ihale kesinleşmeden teslim olunmaz. Verilen mühlet içinde müşteri bedelin tamamını vermezse icra müdürlüğünce mal 115 inci maddeye göre yeniden artırmaya çıkarılır.
 
Değeri dörtyüz Türk Lirasının altında bir bedel ile ihale edilen menkul malların ihale bedeli, vergi ve harçları yatırılmış olmak şartıyla ihalenin kesinleşmesi beklenmeden alıcısına teslim edilir.”
 
 
 
MADDE 22- 2004 sayılı Kanunun 123 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
“Satış müddeti ve hacizli malın alacaklıya devri
 
Madde 123- Taşınmazlar, satış talebinden itibaren iki ay içinde açık artırma ile satılır. Açık artırmaya başlamadan bir iş günü öncesine kadar yazılı teklif verilerek de ihaleye iştirak edilebilir.
 
Alacaklı, taşınmaz haczinin, takdir edilen kıymetin ve mükellefiyetler listesinin kesinleşmesinden itibaren satış talebine kadar mahcuzun kesinleşen kıymeti alacaktan mahsup edilmek ve ödeme yerine geçmek üzere malın mülkiyetini devir alabilir veya bu hakkını üçüncü şahıslara devredebilir. Mahsuptan artan kısım borçluya verilir.
 
Devrin gerçekleşebilmesi için alacaklı veya üçüncü şahsın, rüçhanlı alacakların tamamını ödemesi gerekir.
 
Hacze iştirak söz konusu ise devralan devir bedelini nakit olarak dosyaya yatırır ve asıl icra müdürlüğünce sıra cetveli tanzim edilir.
 
Alacaklıların birden fazla olması durumunda ikinci fıkranın uygulanması tüm alacaklıların yazılı muvafakatine tâbidir.
 
Bu maddenin uygulanmasında 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun 732 nci maddesi hükmü uygulanmaz.
 
 
 
MADDE 23- 2004 sayılı Kanunun 129 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Taşınmaz yazılı teklifler de dahil olmak üzere en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki artırma bedeli taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin en az  yüzde altmışını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklılar o taşınmaz ile temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların tamamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masrafları ile taşınmazın aynından doğan vergi borcu ve satıcı adına ödenmesi gereken tapu harcı miktarına tecavüz etmesi şarttır.
 
Yukarıdaki fıkrada yazılı miktar elde edilmemişse taşınmaz en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.”
 
 
 
MADDE 24- 2004 sayılı Kanunun 133 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan alıcının yatırdığı ya da yatırması gereken teminat iade edilmez ve bu miktar borçtan mahsup edilir. İhalenin feshine sebep olan alıcıdan, ayrıca teminattan fazla olması hâlinde teklif edilen bedel ile son ihale  bedeli arasındaki fark, diğer zararlar ve temerrüt faizi hükme hacet kalmaksızın icra müdürlüğünce tahsil edilir.          Teminat yatırmak zorunda olmayanlardan bu meblağ, hükme gerek kalmaksızın icra müdürlüğünce tarafından tahsil olunur.”
 
 
 
MADDE 25- 2004 sayılı Kanunun 134 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye sekizinci fıkrasından sonra aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
 
 
 
“İhalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde ihale bedelinin yüzde onu oranında nakdi teminatı mahkeme veznesine yatırmak suretiyle isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir. Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi ihale bedelinin yüzde onu oranındaki nakdi teminatın hazineye gelir kaydedilmesine karar verir. Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi hâlinde nakdi teminatın hazineye gelir kaydedilmesine karar verilmez. Yatırılan nakdi teminat açılan bir banka hesabında nemalandırılır. İhalenin feshine ilişkin şikâyetin kabulüne veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine nakdi teminat bedeli neması ile birlikte hazineye veya hak sahibine ödenir.”
 
“Alacağına mahsuben ihaleye katılıp taşınmazı satın alanlar adına, sıra cetveli kesinleşmedikçe taşınmazın tescili yapılmaz. İhale bedeli yatırıldığı veya sıra cetveli yapılmasına yer olmadığı takdirde bu hüküm uygulanmaz.”
 
 
 
MADDE 26- 2004 sayılı Kanunun 144 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Alacağının yalnız bir kısmı ödenmiş olan alacaklı, asıl alacak üzerinden alınması gereken tahsil harcının beşte birini ödemesi şartıyla senedini geri alabilir. Şu kadar ki, icra müdürlüğü senede bundan sonra ne miktar para için muteber olacağını yazar yahut senedin mahiyetine göre alakadar müdürlüklere yazdırır.”
 
 
 
MADDE 27- 2004 sayılı Kanunun 150/e maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren üç ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren  altı ay içinde isteyebilir.”
 
 
 
MADDE 28- 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde otuzundan aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.”
 
 
 
MADDE 29- 2004 sayılı Kanunun 337 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
 
 
 
“Toplam alacak miktarı beşbin Türk Lirasının altında olan takiplerde disiplin hapsi uygulanmaz.”
 
 
 
MADDE 30- 2004 sayılı Kanunun 349 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Disiplin ve tazyik hapsinde muhakeme usulü
 
Madde 349- Bu bapta düzenlenen disiplin ve tazyik hapsini gerektiren fiillere ilişkin şikâyet dilekçe ile yapılır.
 
Şikâyet eden Harçlar Kanununa göre maktu başvurma harcı ile tebligat giderlerini başvuru dilekçesi ile birlikte mahkeme veznesine peşin yatırır.
 
İcra mahkemesi şikayet dilekçesi üzerine, şikayet eden ve edileni, tüm delillerini en geç duruşma gününe kadar bildirmelerini de içeren açıklamalı davetiye ile duruşmaya çağırır.
 
Şikâyet eden, duruşmaya gelmekle veya kendilerini vekille temsil ettirmekle yükümlüdürler. Mahkeme gerekli görür ise şikâyet edilenin bizzat duruşmada hazır olması gerektiğini davetiyeye yazar. Şikâyet edilen başka yerde ikâmet ediyorsa, o yer icra mahkemesi aracılığı ile beyanı alınır.
 
Mahkeme, şikâyet edilenin bizzat hazır bulunmasını istediği halde hazır bulunmaz ise kolluk marifetiyle zorla getirtilir. Şikâyet edilenin bizzat duruşmada hazır olmasına gerek görülmez ya da zorla getirme kararına rağmen şahıs bulunamazsa dava  yokluğunda görülür  ve karar verilir.
 
Şikâyetçi, dilekçesinde göstermiş olduğu şahıs ve fiillerin yanı sıra, dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlıdır. Şikâyet edilenin savunmasını hazırlaması ve tüm delillerini hazır etmesi için duruşma sadece bir oturum ertelenebilir. Mahkeme duruşmaya gelen tarafların ve tanıkların beyanlarını duruşma tutanağına geçirir.
 
Disiplin veya tazyik hapsini gerektiren fiillerden dolayı şikayet halinde, şikayetçi duruşmaya gelmez veya kendini vekille temsil ettirmezse, dava düşer.
 
Disiplin ve tazyik hapsini gerektiren fiillerde dava zamanaşımı şikâyetten itibaren bir yıldır. Tazyik veya disiplin hapsine ilişkin kararlar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilmez.”
 
 
 
MADDE 31- 2004 sayılı Kanunun 350 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Ortak hükümler
 
Madde 350- Bu Kanunda düzenlenen suçlarla ilgili olarak 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, Cumhuriyet savcısı duruşmada hazır bulunmaz.
 
Mahkemenin verdiği hüküm, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir.
 
Bu Kanunda tanımlanan suçlardan dolayı vaki şikayetin geri alınması veya borcun tamamen ödenmesi halinde dava düşer veya ceza bütün neticeleriyle beraber ortadan kalkar.”
 
            MADDE 32 - 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 351 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
“İtiraz
 
Madde 351- İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, kararı veren icra mahkemesine itiraz edilebilir. Mahkeme, başvuru üzerine kendi kararını değiştirebilir. Mahkeme, kararını değiştirmeye gerek görmezse, dosyayı, itirazı incelemesi için o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise nöbetçi asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.”
 
MADDE 33- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 352 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
 
 
“Disiplin ve tazyik hapsinin infazı
 
Madde 352- Disiplin ve tazyik hapsinin infazı, koşullu salıverilme hariç, hapis cezasının tabi olduğu hükümlere göre infaz edilir.”
 
 
 
MADDE 34- 2004 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “kırkından” ibaresi “otuzundan”, 68 inci maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “kırktan” ibaresi “otuzdan, 68/a maddesinin son fıkrasında yer alan “kırktan” ibaresi “otuzdan”, 69 uncu maddesinin son fıkrasında yer alan “kırkından” ibaresi “otuzundan”, 72 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “kırktan” ibaresi “otuzdan”, beşinci fıkrasında yer alan “kırkından” ibaresi “otuzundan”, 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kırkından” ibaresi “otuzundan”, dördüncü fıkrasında yer alan “birinci fıkrası” ibaresi “ikinci fıkrası”, 97 nci maddesinin onüçüncü fıkrasında yer alan “kırkından” ibaresi “otuzundan” ve onbeşinci fıkrasında yer alan “onbeşinden” ibaresi “otuzundan”, 169/a maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “yirmisinden” ibaresi “otuzundan”, “kırktan” ibaresi “otuzdan” ve 170 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kırkından” ibaresi “otuzundan”  şeklinde değiştirilmiş ve ek 1 inci maddesinde yer alan “119” ibaresinden önce “58, 88, 118” ibareleri ve “326” ibaresinden sonra “337” ibaresi eklenmiştir.
 
 
 
MADDE 35- 2004 sayılı Kanuna Geçici 6 ncı maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
 
 
 
          “Geçici Madde 7- Bu Kanunun 9 uncu maddesinde öngörülen yeni tahsilat ve ödeme usulü Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak icra takipleri hakkında uygulanır.
 
Geçici Madde 8- Bu Kanunda yer alan “icra dairesi” ve “iflas dairesi” ibareleri “icra müdürlüğü” ve “iflas müdürlüğü” şeklinde değiştirilmiştir.
 
          Geçici Madde 9- İcra müdürlüklerine icra müdürü, müdür yardımcısı veya icra memuru ataması yapılıncaya kadar icra müdürlüğü işlemleri, öncelikle yazı işleri müdürü tarafından yapılır; bunun mümkün olmaması hâlinde görevlendirilecek bir zabıt kâtibi tarafından da bu görev yerine getirilebilir.”
 
MADDE 36- 02/07/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
“İcra takibinden veya icra takibine konu alacağın tamamı ile bir kısmının tahsilinden vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının beşte biri alınır. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır.
 
Haciz ve satış şerhinin kaldırılması, muhafaza altındaki malların borçluya yediemin olarak teslimi talebinin zabıtnameye yazılması veya haciz kaldırılmış olsa bile takipten vazgeçilmesi durumunda harç alınırken haciz varmış gibi asıl alacak miktarı üzerinden tahsil harcının beşte biri alınır.”
 
 
 
MADDE 37- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
“d) İcra ve iflas müdürlüklerinde yapılan menkul malla ilgili açık artırmalar ve lisanslı icra depolarının teşhir salonlarında yapılan satışlar hariç olmak üzere müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar,”
 
MADDE 38- Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilâtında kullanılmak üzere, ilişik (1), (2) ve (3) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek, 13.12.1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı Cetvellerin ilgili bölümlerine eklenmiştir.
 
MADDE 39- Bu Kanunun 7, 9, 12, 13, 15, 19 ve 21 inci maddelerinde düzenlenen hükümlerin uygulanmasını göstermek amacıyla bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde yönetmelik hazırlanır. Ayrıca, icra ve iflas müdürlüklerinin teşkilât, görev, disiplin ve denetimi ile çalışanlarının nitelikleri, atanma, görevde yükselme, nakil, sicil, disiplin, eğitim gibi özlük işlemleri de altı ay içinde hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir. Bu Yönetmelikte zabıt katipliğinden icra memurluğuna ve icra memurluğundan zabit katipliğine hangi şartlarda geçiş yapılacağına ve icra memurlarının hangi şartlarda yükselerek icra müdür yardımcısı veya icra müdürü olacağına ilişkin hükümler de düzenlenir.
 
MADDE 40- 09/06/1932  tarihli ve 2004 sayılı Kanunun 76, 353 ve 354 üncü maddeleri ve 29/03/1984 tarihli ve 2992 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (c) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
 
         MADDE 41- Bu Kanunun;
 
a) 15 inci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile 36 ıncı maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenen Geçici 7 nci maddesi bu Kanunun Resmî Gazete’de yayımı tarihinden sekiz ay sonra,
 
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.
 
MADDE 42- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
 
(1)     SAYILI LİSTE
 
KURUMU   : ADALET BAKANLIĞı TEŞKİLÂTI : MERKEZ
 
(II) SAYILI CETVEL İHDAS EDİLEN KADROLAR
 
(MESLEK MENSUPLARI)
 





SERBEST
 

TUTULAN
 






KADRO
 

KADRO
 




UNVAN
 

DERECE
 

ADEDİ
 

ADEDİ
 

TOPLAM
 


DAİRE BAŞKANI
 

1
 

1
 

-
 

1
 


TETKİK HÂKİMİ
 

3
 

2
 

-
 

2
 


TETKİK HÂKİMİ
 

4
 

1
 

-
 

1
 


TETKİK HÂKİMİ
 

5
 

1
 

-
 

1
 











TOPLAM
 

5
 


5
 

(2) SAYILI LİSTE
 
KURUMU   : ADALET BAKANLIĞI TEŞKİLÂTI : TAŞRA
 
(I) SAYILI CETVEL İHDAS EDİLEN KADROLAR
 







SERBEST
 

TUTULAN
 








KADRO
 

KADRO
 




SINIF
 
UNVAN
 

DERECE
 

ADEDİ
 

ADEDİ
 

TOPLAM
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

1
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

2
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

3
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

4
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

5
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

6
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

7
 

40
 

-
 

40
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

1
 

100
 

-
 

100
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

2
 

100
 

-
 

100
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

3
 

200
 

-
 

200
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

4
 

200
 

-
 

200
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

5
 

200
 

-
 

200
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

6
 

200
 

-
 

200
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

7
 

300
 

-
 

300
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

8
 

300
 

-
 

300
 



GİH
 
İCRA MÜDÜR YRD.
 

9
 

70
 

-
 

70
 



GİH
 
İCRA MEMURU
 

5
 

500
 

-
 

500
 



GİH
 
İCRA MEMURU
 

6
 

500
 

-
 

500
 



GİH
 
İCRA MEMURU
 

7
 

600
 

-
 

600
 



GİH
 
İCRA MEMURU
 

8
 

700
 

-
 

700
 



GİH
 
İCRA MEMURU
 

9
 

800
 

-
 

800
 



GİH
 
İCRA MEMURU
 

10
 

800
 

-
 

800
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

11
 

800
 

-
 

800
 



GİH
 
İCRA MÜDÜRÜ
 

12
 

900
 

-
 

900
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

6
 

200
 

-
 

200
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

7
 

200
 

-
 

200
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

8
 

300
 

-
 

300
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

9
 

300
 

-
 

300
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

10
 

300
 

-
 

300
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

11
 

118
 

-
 

118
 





TOPLAM
 

8968
 
 
 

8968
 

(3) SAYILI LİSTE  (I) SAYILI CETVEL
 
İHDAS EDİLEN KADROLAR
 
KURUMU   : ADALET BAKANLIĞI TEŞKİLÂTI : MERKEZ
 
 
 







SERBEST
 

TUTULAN
 








KADRO
 

KADRO
 




SINIF
 
UNVAN
 

DERECE
 

ADEDİ
 

ADEDİ
 

TOPLAM
 



GİH
 
ŞUBE MÜDÜRÜ
 

1
 

2
 

-
 

2
 



GİH
 
ŞUBE MÜDÜRÜ
 

2
 

2
 

-
 

2
 



GİH
 
ŞUBE MÜDÜRÜ
 

3
 

1
 

-
 

1
 



GİH
 
ŞUBE MÜDÜRÜ
 

4
 

1
 

-
 

1
 



GİH
 
UZMAN
 

1
 

3
 

-
 

3
 



GİH
 
UZMAN
 

2
 

3
 

-
 

3
 



GİH
 
UZMAN
 

3
 

3
 

-
 

3
 



GİH
 
UZMAN
 

4
 

3
 

-
 

3
 



GİH
 
UZMAN
 

5
 

3
 

-
 

3
 



GİH
 
UZMAN
 

6
 

3
 

-
 

3
 



GİH
 
MEMUR
 

5
 

4
 

-
 

4
 



GİH
 
MEMUR
 

6
 

5
 

-
 

5
 



GİH
 
MEMUR
 

7
 

7
 

-
 

7
 



GİH
 
MEMUR
 

8
 

5
 

-
 

5
 



GİH
 
MEMUR
 

9
 

4
 

-
 

4
 



GİH
 
MEMUR
 

10
 

5
 

-
 

5
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

6
 

1
 

-
 

1
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

7
 

1
 

-
 

1
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

8
 

1
 

-
 

1
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

9
 

1
 

-
 

1
 



GİH
 
HİZMETLİ
 

10
 

1
 

-
 

1
 






TOPLAM
 

59
 

-
 

59
 

GENEL GEREKÇE
 
Ekonominin etkin ve verimli olarak işleyebilmesi için, her şeyden önce işletmelerin verimli bir şekilde çalışmaları, borçlarını ödeyebilecek ve alacaklarını tahsil edebilecek durumda olmaları gerekir. Ülkemizde özel hukuk ilişkilerinden doğan alacakların tahsili, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla sağlanır. Ekonomik düzende, rekabet edemeyen işletmeler ve girişimciler daima mevcut olacaktır. Alacaklı ile borçlu arasındaki hassas dengeyi gözeten, öngörülebilir ve şeffaf bir icra ve iflâs hukuku, bu işletmeler ve girişimciler için etkili bir çıkış yolu sağlayarak veya onların yeniden yapılandırılmalarına olanak vererek ve böylece ticarî yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan sakıncaları en aza indirgeyerek ticarî ilişkilerin ve finansal sistemin istikrar kazanmasında yaşamsal bir rol oynar.
 
1932 yılında kabul edilen İcra ve İflas Kanununun öngördüğü teşkilât yapısı, son yıllarda aşırı artış gösteren iş yükünü karşılamada yetersiz kalmıştır. Bununla birlikte İcra ve İflas Kanunundaki bazı düzenlemeler ve eksiklikler, icra müdürlüklerinde bir takım sıkıntılar yaşanmasına, hizmet kalitesinin düşük ve verimsiz olmasına, vatandaşların adalete olan güven duygusunun sarsılmasına ve bu konuda haklı tepkilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tasarı ile icra ve iflas teşkilâtı yeniden yapılandırılarak icra ve iflas müdürlükleri şeklinde düzenlenmiş; Adalet Bakanlığı bünyesinde icra ve iflas işlerinden sorumlu bir daire başkanlığı kurulmuş; hizmet kalitesinin arttırılması ve icra ve iflas işlerinde uzmanlaşmanın sağlanması amacıyla icra memurluğu kadrosu ihdas edilmiş; icra ve iflas müdürlüklerinde yaşanan sıkıntıların giderilmesi amacıyla icra ve iflas müdürlüklerinde her türlü tahsilat ve ödemenin banka aracılığıyla yapılması usulü kabul edilmiş; mahcuz mal satış prosedürü yeniden düzenlenmiş, açık artırma öncesinde alacaklıya malı alma önceliği tanınmıştır. Ayrıca icra depolarının kuruluşu, çalışması ve denetimi yeniden düzenlenerek icra depolarında yaşanan sıkıntılar giderilerek icra depoları disiplin ve düzen altına alınmıştır. Artırma sırasında satılamayan malların icra depolarında teşhir edilmesi imkânı getirilerek malların satılması kolaylaştırılmıştır. Tasarıyla icra müdürlüklerinde yaşanan sıkıntıların başta gelen nedenlerinden birisi olan yetersiz sayıdaki personel sayısı yeni kadrolar ihdas edilerek arttırılmıştır. Bu şekilde Tasarıyla daha modern anlamda bir icra teşkilâtı kurulması ve daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanmıştır.
 
MADDE GEREKÇELERİ
 
MADDE 1- Tasarının 1. maddesiyle, icra ve iflas teşkilâtının yeniden yapılandırılması amacıyla icra dairelerinin müdürlük şeklinde kurulması ve asliye hukuk mahkemesi bulunmayan yerlerde icra müdürlükleri açılamaması kabul edilmiştir. Yine icra müdürlüklerinde çalışan personelin uzmanlaşmasını sağlamak ve böylece hizmet kalitesini artırmak amacıyla sadece icra müdürlüklerinde çalışacak icra memurluğu kadrosu ihdas edilmiştir. Ayrıca, icra müdürü, yardımcısı veya memurunun izin ve hastalık gibi herhangi bir nedenden dolayı yokluğu durumunda bu görevin adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek bir yazı işleri müdürü tarafından yerine getirileceği düzenlenmiştir.
 
MADDE 2- Tasarının 2. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun 1. maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak iflas müdürlüklerinin de asliye hukuk mahkemesi bulunan ve gerekli görülen yerlerde açılabileceği düzenlenmiştir. Maddeye göre ayrı bir iflas müdürlüğü kurulmaması hâlinde hangi icra müdürlüğünün iflas işlemlerine bakacağını adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu belirleyecektir. Ayrıca iflas müdürlüklerinde çalışacak personel bakımından icra müdürlüklerindeki sistem burada da uygulanacaktır.
 
MADDE 3- Tasarının 3. maddesiyle icra ve iflas müdürlüklerindeki iş dağılımının nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, icra ve iflas müdürlüklerindeki iş dağılımına ilişkin esaslar Adlî Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu tarafından belirlenecektir.
 
MADDE 4- Tasarının 4. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun 13. maddesinde yapılan icra ve iflas müdürlüklerinin idarî yönden gözetim ve denetiminin Cumhuriyet başsavcılıklarına verilmesi şeklindeki değişikliğe paralel olarak icra hâkiminin bu yöndeki yetkileri kaldırılmıştır.
 
MADDE 5- Tasarının 5. maddesiyle, icra ve iflas müdürlüklerinin düzenli ve verimli çalışmasını sağlamak, buralarda yaşanan aksaklıkları önlemek ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla, icra ve iflas müdürlükleri ve buradaki personelin gözetim ve denetiminden sorumlu Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü bünyesinde İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığı kurulmuştur. Bu düzenlemeye göre Başkanlığın görev ve yetkileri genel olarak, icra ve iflas müdürlüklerinin kuruluşu, kaldırılması veya birleştirilmesi, idarî açıdan denetimi ve gözetimi ile icra müdür ve müdür yardımcılarının atama, nakil, terfi ve disiplin gibi her türlü özlük işlemlerini yürütmek, Başkanlık ile icra ve iflas müdürlüklerinde çalışan personele hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim plânlaması yapmak, icra ve iflas müdürlüklerinde çalışan personel hakkında ihbar ve şikayetleri incelemek ve ceza verilmesi gereken hallerde gerekli işlemleri yapmak, uygulamada karşılaşılan sorunlar ile ilgili konularda gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve alınması gereken kanunî ve idarî tedbirler konusunda Bakanlığa tekliflerde bulunmak, görev alanlarına giren konularda tüzük tasarıları ile yönetmelikleri hazırlamak ve takip etmek, yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen icra ve iflas işlerine ilişkin konularda görüş bildirmek, genelge düzenlemek ve mahcuz mallar lisanslı icra depoları için lisans vermek, faaliyetleri durdurmak ya da iptal etmek, lisans ücretlerini tespit etmek ve bu depoların mevzuata uygun çalışmasını sağlamak amacıyla gerekli gözetim ve denetimi yapmak ve yaptırmak şeklindedir.
 
MADDE 6- Tasarının 6. maddesiyle, kararların gerekçeli olarak icra tutanaklarına yazılması kabul edilmiştir. Bu değişiklik ile keyfiliyi önlemek amacıyla kaşe kullanılmasının önüne geçmek ve görevlileri araştırmaya zorlamak suretiyle hızlı ve etkin denetim amaçlanmıştır. Uygulamada talepler hakkında gerekçe yazılmadan karar verilmekte, genellikle bu işlem kaşe kullanılarak yerine getirilmektedir. Taraflar, gerekçesi olmayan kararları anlamada, değerlendirmede zorlanmakta bu nedenle şikayete veya itiraza konu etmektedirler. Bu şekilde gerekçe yazılması tarafları ikna etmede daha etkili olacak, aynı zamanda işlemin şikâyete konu edilmesi hâlinde hızlı ve etkin bir denetim sağlayacaktır.
 
MADDE 7- Tasarının 7. maddesiyle, icra ve iflas müdürlüklerinde yaşanan bir takım aksaklıkları önlemek amacıyla tahsilatlarının ve ödemelerinin banka aracılığıyla yapılması ve icra ve iflas müdürlüklerinin para ile ilişiğinin en aza indirilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemeye göre haciz sırasındaki tahsilatlar hariç olmak üzere yapılan diğer tüm tahsilatlar banka aracılığıyla yapılacak, tahsil edilen paralardan kanunen alacaklıya ödenmesi gerekenler, talep edilmesi hâlinde icra ve iflas müdürlüklerinin hesap numarasının bulunduğu bankaya talimat verilmek suretiyle derhal ödenecek, talep edilmezse masrafı alacaklıya ait olmak üzere en geç üç gün içinde alacaklının banka hesap numarasına aktarılacaktır.
 
MADDE 8- Tasarının 8. maddesiyle icra veya iflas müdürlüğünün hesap numarasına paranın yatırıldığı tarihin borçtan kurtulma tarihi olduğu ve yatırılan miktar kadar borçlunun borcundan kurtulduğu hususu düzenlenmiştir. Ayrıca, haciz sırasında bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödemede bulunması durumunda da borçlu ödenen para miktarınca borcundan kurtulacaktır.
 
MADDE 9- Tasarının 4. maddesiyle Adalet Bakanlığı bünyesinde İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığı kurulmasının bir sonucu olarak Tasarının 9. maddesiyle icra ve iflas müdürlükleri idarî yönden Cumhuriyet Başsavcılıklarına bağlanmıştır. Bakanlıkla bu şekilde sıkı bir idarî ilişki içinde bulunan icra ve iflas müdürlüklerinin idarî açıdan icra hâkimine bağlanması yargı bağımsızlığı noktasında uygun görülmemiştir. Ayrıca, hâkimlere mümkün olduğu kadar idarî görev verilmemesi şeklindeki Avrupa Birliği kriterlerine de bu şekilde uyum sağlanmıştır. İcra ve iflas müdürlüklerinin kasa denetimi dahil idarî yönden denetimi ile sicil ve disiplin işlemleri Cumhuriyet savcıları tarafından yapılacak ve bu yetkiyi kullanmak üzere yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı görevlendirilecektir. Maddenin son fıkrası, icra ve iflas müdürlüklerinde çalışan personelin devlet memuru olmaları ve bu nedenle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi olmaları sebebiyle çıkarılmıştır.
 
MADDE 10- Tasarının 10. maddesiyle, takip talebinin elektronik ortamda da yapılabilmesine imkân sağlanmıştır. Böylelikle UYAP’ı kullanan avukatlar bürosundan icra takip talebinde bulunabilecektir. Ayrıca maddede yapılan değişiklikle, kambiyo senetlerine mahsus takip yolu hariç ilamsız takiplerde alacak miktarının dörtyüz Türk Lirasının altında olduğu hallerde borçluya meşruhatlı bildirimde bulunmak zorunluluğu getirilerek, küçük miktarlı alacakların icra takibine konulduğunda vekâlet ücreti ile diğer icra masraflarının asıl alacağın miktarını geçmesinin önlenmesi ve icra müdürlüklerinin küçük alacaklardan kaynaklanan iş sayılarındaki artışlarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenleme ile küçük miktarlı alacaklardan borçlunun haberdar olması sağlanarak borçların icra müdürlüğüne gelmeden önce tahsilinin arttırılması, böylece hem icra müdürlüklerinin iş yükünün azaltılması hem de borçlunun küçük meblağlı borçlar nedeniyle hakkında yapılan takipler nedeniyle icra masraf ve vekâlet ücreti ödenmesi nedeniyle maruz kaldığı mağduriyetin giderilmesi amaçlanmıştır. Yine Tasarının bu maddesiyle alacaklının, takip talebinde bulunurken banka adı ile hesap numarasını da bildirilmesi sağlanarak icra müdürlüğü tarafından yapılan tahsilatların beklemeksizin alacaklı hesabına geçirilmesi amaçlanmıştır.
 
MADDE 11- Tasarının 11. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun 9. maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak icra müdürlüğü tarafından düzenlenen ödeme emrinde, yapılacak ödemenin icra müdürlüğünün banka hesap numarasına yapılması gerektiğinin yazılması hususu düzenlenmiştir.
 
MADDE 12- Tasarının 12. maddesiyle, uygulamada hacizlerin aynı gün yapılamaması nedeniyle sıranın kaydırılması, bazılarına öncelik tanınması gibi sıkıntıların önüne geçmek amacıyla, haciz taleplerinin masrafın yatırılma tarihlerine göre sıraya konulması ve talepten itibaren en geç üç gün içinde haczin yapılması sağlanmıştır.
 
MADDE 13- Tasarının 13. maddesiyle, haciz memurlarının hacze giderken güvenliklerinin sağlanması ve icra müdürlüğü dışında yapılan işlemler için temin edilen araçlara yapılan ödemeler sırasında ortaya çıkan bazı sıkıntıların önlenmesi amacıyla Adalet Bakanlığının uygun göreceği yerlerde taşıt tahsis edebileceği ya da Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfından da taşıt tahsis etmesi için talepte bulunabileceği düzenlenmiştir.
 
MADDE 14- Tasarının 14. maddesiyle, haczedilen taşınır malların toplam değerinin dörtyüz Türk Lirasının altında olması hâlinde bu malların borçluya yediemin olarak bırakılacağı düzenlenerek, borçlunun zorunlu ihtiyaç duyduğu ve paraya çevrilme masraflarını karşılamayacak malların muhafaza altına alınmasının ve böylece bu malların yediemin depolarına götürülmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Uygulamada yediemin depoları gerekli altyapı ve donanıma sahip olmadan uygunsuz fizikî ortamlarda hizmet vermektedir. Bu nedenle bu depolarda bulunan malların muhafazasında ve denetiminde büyük zorluklar yaşanmaktadır. Yine maddede yapılan değişiklikle uygulamada yasal bir düzenleme bulunmaması nedeniyle denetimsiz çalışan yediemin depolarına hukukî bir altyapı hazırlanması amaçlanmıştır. Ayrıca, tüm satış yollarına başvurulmasına rağmen satılamayan malların yıllarca icra depolarında beklemesinin önüne geçilmesi amacıyla, 116. maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen üç aylık teşhir süresi sonunda da satılamayan mahcuz malın geri alınması için borçlu ve alacaklıya uygun bir süre verilmesi, verilen süre içinde mahcuz mal geri alınmaması ve depo ücretinin malın değerinin yüzde otuzunu bulması durumunda malın mülkiyetinin icra deposuna depo ücreti karşılığında devredileceği düzenlenmiştir.
 
 MADDE 15- Tasarının 15. maddesiyle, haczedilen şeyin, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunması hâlinde bu malın yediemin olarak kendisine bırakılması düzenlenmiştir. Bu durumda icra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra hâkimliğine başvurulabilmesi için alacaklıya yedi gün süre verecektir. Bu süre içinde icra hakimliğine dava açılmaz ise üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılacaktır. Ayrıca, haciz, üçüncü şahsın yokluğunda yapılmış ise haczedilen mal muhafaza altına alınmayacak ve alacaklı tarafından süresinde açılan istihkak davası sonuçlanıncaya kadar satışı talep edilemeyecektir. Mevcut düzenlemede, haciz nerede yapılırsa yapılsın alacaklı muvafakat etmiyor ise malın muhafaza altına alınması gerekmektedir. Borçla ve borçluyla ilgisi bulunmayan üçüncü şahsın  fiili hakimiyetinde ve zilyetliğinde bulunan haczedilen malların sadece alacaklının talebine istinaden muhafazaya alınması uygulamada büyük sıkıntılara neden olmaktadır. Bu düzenlemeyle, istihkak davasında dava açma ve ispat külfeti alacaklıya düşmesi nedeniyle istihkak davasının devamı süresince malın muhafazaya alınmaması ve satışının yapılmaması  amaçlanmıştır.
 
MADDE 16- Tasarının 16. maddesiyle, haczedilen taşınır ve taşınmaz malların satış talep süreleri kısaltılarak haciz prosedürünün kısa sürede sonuçlanması, masrafların azaltılması ve terakümün önlenmesi amaçlanmıştır.
 
MADDE 17- Tasarının 17. maddesiyle, 2004 sayılı Kanuna hacizli malın alacaklıya devrine ilişkin yeni bir madde olan 113/a maddesi eklenmiştir. Uygulamada açık artırmalarda ihalelere katılım konusunda bir takım sıkıntılar yaşandığı ve bunun da malın değerinin çok altında satılmasına neden olduğu bilinen bir gerçektir. Bu eklenen yeni maddeyle, yaşanan olumsuzlukları gidermek amacıyla, alacaklının, menkul haczinin ve takdir edilen kıymetin kesinleşmesinden itibaren satış talebine kadar mahcuzun kesinleşen kıymeti alacaktan mahsup edilmek ve ödeme yerine geçmek üzere malın mülkiyetini devir alabileceği veya bu hakkını üçüncü şahıslara devredebileceği düzenlenmiştir. Alacaklının birden fazla olması durumunda ise bu devir için tüm alacaklıların muvafakati aranır. Bu şekilde icra prosedürünün kısaltılması ve daha az masrafla gerçekleştirilmesi sağlanmış olacaktır.
 
MADDE 18- Tasarının 18. maddesiyle, uygulamada çok fonksiyonel olmayan ikinci artırma kaldırılarak taşınırların satılması amacıyla tek bir artırma yapılması kabul edilmiştir. Ayrıca, açık artırmaya katılımı en üst düzeye çıkarmak ve malın gerçek değerinde satılmasını sağlamak amacıyla, teminat alınmak şartıyla yazılı teklif verilerek de artırmaya iştirak edilebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, açık artırmaya katılımı en üst düzeye çıkarmak ve malın gerçek değerinde satılmasını sağlamak amacıyla, satış ilânlarının Bakanlıkça belirlenecek bir bedel karşılığında internet ortamında da yapılması kabul edilmiştir.
 
MADDE 19- Tasarının 19. maddesiyle, artırmaya yazılı teklif verilmek suretiyle de katılım imkânı sağlanmıştır. Ayrıca, maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle ikinci artırmanın kaldırılması şeklindeki değişikliğe uyum sağlanmıştır.
 
MADDE 20- Tasarının 20. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun ikinci artırmaya ilişkin 116. maddesi ikinci artırmanın kaldırılması nedeniyle tamamen değiştirilmiştir. Böylece malın kıymetinin çok altında satılması ve ikinci artırmadaki kıymet düşüşünden dolayı alıcıların ikinci artırmayı beklemeleri önlenmiştir. Ayrıca, maddede yapılan değişiklikle artırma sonunda satılamayan mahcuz malları satmak amacıyla icra deposu tarafından üç ay süreyle teşhir edilmesi sağlanmıştır. Teşhir edilen bu mallar, malın tahmin edilen kıymetinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını geçmesi şartıyla isteyene satılacaktır.
 
MADDE 21- Tasarının 21. maddesiyle, değeri dörtyüz Türk Lirasının altında bedel ile ihale edilen menkul malların ihale bedeli, vergi ve harçları yatırılmış olmak şartıyla ihalenin kesinleşmesi beklenmeden alıcısına teslim edileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde malların yeniden icra deposuna gitmesi ve yeni masrafların ortaya çıkması önlenmeye çalışılmıştır.
 
MADDE 22- Tasarının 22. maddesiyle, taşınmazlar bakımından da artırmaya yazılı teklif verilmek suretiyle iştirak edilebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, maddede yapılan değişiklikle taşınır mahcuz mallarda hacizli malın alacaklıya devrine imkân veren 113/a maddesine paralel bir hüküm getirilmiştir. Buna göre uygulamada açık artırmalarda ihalelere katılım konusunda yaşanan sıkıntıları gidermek amacıyla alacaklının, taşınmaz haczinin, takdir edilen kıymetin ve mükellefiyetler listesinin kesinleşmesinden itibaren satış talebine kadar mahcuzun kesinleşen kıymeti alacaktan mahsup edilmek ve ödeme yerine geçmek üzere malın mülkiyetini devir alabilmesine veya bu hakkını üçüncü şahıslara da devredebilmesine imkân sağlanmıştır. Bu şekilde hem satış usulü kısalmış hem de malın gerçek değerini bulması sağlanmış olacaktır.
 
MADDE 23- Tasarının 23. maddesiyle, borçlu adına ödenmesi gereken binde onbeş tapu harcı ile taşınmazın aynından doğan emlak vergisi borcunun satıştan önce belirlenmesi sağlanarak, ihaleden sonra bu miktarları geçmediğinden bahisle ihalenin feshi davası açılmasının ve böylece dosyanın sürüncemede kalmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, ikinci artırmada aranan yüzde kırklık oran yüzde elli yapılmış ve böylece malın kıymetinin çok altında satılması ve bu kıymet düşüşünden dolayı alıcıların ikinci artırmayı beklemeleri önlenmiştir.
 
 MADDE 24- Tasarının 24. maddesiyle, uygulamada sık sık karşılaşılan ihaleye katılıp da daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olma şeklindeki kötüniyetli uygulamanın önlenmesi amacıyla bu şekildeki alıcıların yatırdığı ya da yatırması gereken teminatın borçtan mahsup edileceği düzenlenmiştir.
 
MADDE 25- Tasarının 25. maddesiyle, ihalenin feshini talep edebilmek için ihale bedelinin yüzde onu oranında nakdi teminatı mahkeme veznesine yatırılması şartı getirilerek kötüniyetli ihalenin feshi taleplerinin önlenmesi amaçlanmıştır. Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi ihale bedelinin yüzde onu oranındaki nakdi teminatın hazineye gelir kaydedilmesine karar verecektir
 
MADDE 26- Tasarının 26. maddesiyle, alacağın yalnız bir kısmının ödenmiş olduğu hâllerde, alacaklının senedini harçsız geri alabilmesine imkân veren hükmün kötüniyetle kullanılmasını engellemek amacıyla, alacağının yalnız bir kısmı ödenmiş olan alacaklının, asıl alacak üzerinden alınması gereken tahsil harcının beşte birini ödemesi şartıyla senedini geri alabileceği kabul edilmiştir.
 
MADDE 27- Tasarının 27. maddesiyle, icra usulünü hızlandırmak amacıyla süreler kısaltılmıştır.
 
MADDE 28- Tasarının 28. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun 170. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan tazminat ibareleri, paralelliği sağlamak amacıyla ikinci cümleye de eklenmiştir. Bu şekilde alacaklının alacak davası açması hâlinde tazminatın tahsilinin de dava sonuna kadar erteleneceği ve alacaklının alacak davasını kazanması hâlinde aleyhine hükmedilmiş olan tazminatın kalkacağı açıkça düzenlenmiştir.
 
MADDE 29- Tasarının 29. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ile ilgili 337. maddesinin birinci fıkrasının sonuna bir cümle eklenmiştir. Yapılan değişiklikle herkesin evinde veya üzerinde belirli bir miktar mal bulunacağı gerçeğinden hareketle belli bir miktarın altındaki borçlar bakımından beyanda bulunulmaması hâlinde disiplin hapsinin uygulanmayacağı kabul edilmiştir.
 
MADDE 30- Tasarının 30. maddesiyle, uygulamada çıkan tereddütleri gidermek amacıyla İcra ve İflas Kanununda düzenlenen disiplin ve tazyik hapsi gerektiren fiillere ilişkin muhakeme usulü açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca, dava zamanaşımı konusundaki tereddütleri gidermek amacıyla, disiplin ve tazyik hapsini gerektiren eylemlerde dava zamanaşımının şikâyetten itibaren bir yıl olduğu düzenlenmiştir.
 
MADDE 31- Tasarının 31. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunda düzenlenen suçlara ilişkin ortak hükümler düzenlenmiştir.
 
MADDE 32- Tasarının 32. maddesiyle, disiplin ve tazyik hapsine ilişkin kararlara karşı yapılacak itirazlara bakacak mahkeme yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile mevcut uygulamada itiraz merci olan ağır ceza mahkemeleri yerine itiraz merci olarak icra mahkemeleri veya nöbetçi asliye ceza mahkemesi öngörülmüştür. Böylece çok yoğun bir iş yükü altında çalışan ağır ceza mahkemelerinin asıl işlerine daha fazla zaman ayırabilmelerine imkân sağlanmıştır
 
MADDE 33- Tasarının 33. maddesiyle, disiplin ve tazyik hapsinin infazının koşullu salıverme hariç hapis cezasının tâbi olduğu hükümlere göre infaz edileceği düzenlenmiştir.
 
MADDE 34- Tasarının 34. maddesiyle, 2004 sayılı Kanunun çeşitli maddelerinde yer alan tazminat oranları günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
 
MADDE 35- Tasarının 35. maddesiyle 2004 sayılı Kanuna geçici maddeler eklenerek, 2004 sayılı Kanunun 9. maddesinde öngörülen yeni tahsilat ve ödeme usulünün bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak icra takipleri hakkında uygulanacağı ve 2004 sayılı Kanunda yer alan “icra dairesi” ve “iflas dairesi” ibarelerinin “icra müdürlüğü” ve “iflas müdürlüğü” şeklinde değiştirileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, eklenen diğer bir geçici maddeyle icra müdürlüklerine, icra müdürü, müdür yardımcısı veya icra memuru ataması yapılıncaya kadar bu görevi kimin yapacağına dair tereddüt giderilmiştir.
 
MADDE 36- Tasarının 36. maddesiyle, Harçlar Kanununun 23. maddesi değiştirilmiştir. Uygulamada oldukça sık rastlandığı bir şekilde haciz ve muhafaza yapıldıktan sonra alacağını tahsil eden alacaklının, borçlu ile anlaşarak ödenmesi gereken harcı ödememek için  alacağını aldığını beyan etmek yerine haczin kaldırılmasını beyan ederek takibi sonuçsuz bıraktığı, bu şekilde dosyaların uzun süre icra müdürlüklerinde zamanaşımı tarihine kadar beklediği, devletin alacağı harcın da ödenmediği görülmektedir. Ayrıca, icra müdürlükleri arasında harç alınması veya alınmaması konusunda uygulamada birliktelik de bulunmamaktadır. Bu olumsuzlukları gidermek amacıyla maddede değişiklik yapılmıştır.
 
MADDE 37- Tasarının 37. maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinin (d) bendi değiştirilmiştir. İcra satışlarında genellikle ikinci el niteliğindeki mallar satılmaktadır. Üretim ve ilk  elden satış işlemi sırasında vergilendirilen bu mallar ihalede ikinci bir vergiye tâbi tutulmakta bu ikinci vergi ihaleye katılımı azaltmaktadır. Yapılan değişiklikle ihalelere katılımın artırılması ve satışların gerçekleştirilebilmesi için ikinci kez vergilendirme işleminden vazgeçilmesi amaçlanmıştır.
 
MADDE 38- Tasarının 38. maddesiyle, İcra ve İflas İşleri Daire Başkanlığı ve icra ve iflas müdürlüklerinde çalışmak üzere yeni kadrolar ihdas edilmiştir.
 
İcra müdürlükleri, hukuk mahkemelerince verilen kararların infazını sağlamak ve bunun yanında ilamsız takip yolu ile yapılan icra takiplerini yerine getirmek üzere kurulmuştur. Bu nedenle icra müdürlükleri, bir hakkın tesliminde son hukuksal mekanizma olarak karşımıza çıkmakta, yargı sistemimizde çok önemli bir yer tutmaktadır.
 
İcra müdür, müdür yardımcıları ve buralarda çalışan diğer personel icra ve iflas müdürlüklerinin aslî unsurunu oluşturmaktadır.
 
İcra ve iflas dairelerinin, özellikle son yıllarda artan aşırı iş yükünü karşılamada yetersiz kalmaları nedeniyle icra iş ve işlemlerinde zaman zaman aksamalar yaşanmakta,  hakkın yerine getirilmesinde gecikmelere sebebiyet verilebilmektedir. Bu nedenle, Cumhuriyet başsavcılıkları, adlî yargı adalet komisyonu başkanlıkları, baro başkanlıkları ve avukatlar tarafından icra dairelerindeki işlerin zamanında yetiştirilememesi nedeniyle mevcut kadroya ilâve yapılması gerektiği yönündeki teklif ve talepler Bakanlığa sıklıkla iletilmektedir.
 
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün verilerine göre 2006 yılı itibariyle icra dairelerinde kalan dosya sayısı yaklaşık olarak 7.000.000’dur. Bu itibarla, yapılan iş ve işlemlere göre personel yeterlilikleri dikkate alındığında icra dairelerinde bir yıl içerisinde işlem gören her 5.000 dosya için, bir icra dairesi kurulması, her icra dairesinde bir icra müdürü ve işlem gören her 2.500 dosya için ise 1 icra müdür yardımcısının ve her 1250 dosya için de ayrıca bir icra memurunun görev yapmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir. Halen;
 
* 2006 yılında, faaliyette bulunan icra dairesi sayısı 1.138;
 
* Mevcut icra müdürü kadrosu 1.144, görevli müdür sayısı 871;
 
* Mevcut icra müdür yardımcısı kadrosu 1.130, görevli müdür yardımcısı sayısı 854’tür.
 
2006 yılı itibariyle icra dairelerinde kalan dosya sayısının yaklaşık olarak 7.000.000 olduğu düşünüldüğü ve yukarıda tespit edilen kriter uygulandığında adlî teşkilatımızda toplam 1.418 icra dairesi ile 1.418 icra müdürü ve 1.670 icra müdür yardımcısı ile 5.600 icra memuru ve her dairede birer hizmetli gerektiği düşünüldüğünde 1.418 hizmetli kadrosuna ihtiyaç bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca, yapılması öngörülen değişiklikle Personel Genel Müdürlüğü bünyesinde, icra müdürlüklerinden sorumlu bir daire başkanlığı kurulması plânlanmaktadır. Bu itibarla, mevcut icra dairelerine ilâveten 993 adet daha icra dairesinin kurulmasına; mevcut kadrolara ilâveten, 280 icra müdürü, 1.670 icra müdür yardımcısı ve 5.600 icra memuru ile 1.418 hizmetli kadrosuna; Bakanlık merkez teşkilatı için de 1 adet daire başkanlığı, 4 adet tetkik hâkimliği, 6 adet şube müdürlüğü, 18 adet uzmanlık ve 30 adet memurluk ile 5 adet hizmetli kadrosuna ihtiyaç bulunmaktadır.
 
MADDE 39- Tasarının 39. maddesiyle bu Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli yönetmeliklerin hazırlanacağı düzenlenmiştir.
 
MADDE 40- Tasarının 40. maddesiyle, bu Kanunda yapılan değişikliklerin gereği olarak bazı maddeler yürürlükten kaldırılmıştır.
 
MADDE 41- Yürürlük maddesidir.
 
MADDE 42- Yürütme maddesidir.


gencbaro.org