Sadullah Ergin, Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu'nun açılışında, birçok ülkenin, Türkiye gibi daha iyi ve daha kaliteli yargı sistemine ulaşmak için reform çalışmaları yürüttüğünü, yargı reformu alanında uluslararası kuruluşların çalışmaları ile dünyadaki tecrübelerin paylaşılmasını sağlayan etkinlikleri önemsediklerini söyledi. 

Ergin, Türkiye ve dünyadan akademisyen ve alanında uzman 60 civarında katılımcının yer aldığı sempozyumdaki oturumlarda, tüm alanların tartışılmasının öngörüldüğünü anlattı. 

Dünyanın hızla değişen şartlarına uyum sağlanabilmesi için yargı sistemlerinin yeniliklere açık olması gerektiğini, yaşanan bu değişimin, hukuk sistemlerinin mevzuat altyapısının güncel tutulmasını ve örgütlenme biçiminin etkin olmasını zorunlu kıldığını kaydeden Ergin, şunları kaydetti: 

''Yargı sistemlerine ilişkin arayışlar gündemimize sürekli yeni yaklaşımları, kavramları ve uygulamaları getirmektedir. Tüm bunların ana gayesini de halkın memnuniyetini artırmak ve toplumsal yaşamın güven ve esenlik içinde yürümesini temin etmek oluşturmaktadır. İçinde bulunduğumuz yüz yılın yargı sistemleri için öne çıkardığı, kalite, hızlılık, etkinlik ve saydamlık gibi kavramların tümü buna hizmet etmek için geliştirilmiştir.'' 

Yargıda değişimin, yeni bir kavram olmadığını, Cumhuriyetin kurulmasıyla köklü bir iktibas hareketiyle başlayan değişimle Türkiye'nin kara Avrupa'sı hukuk sisteminin bir parçası olduğunu dile getiren Ergin, son yıllarda sistemin aksayan yönlerinin düzeltilmesi için pek çok değişiklik yapıldığını belirtti. 

Yargıda değişim çalışmalarının son on yıla kadar başarı ile sürdürülememesinin temel nedeninin yöntem sorunu olduğunu düşündüklerini ifade eden Ergin, ''Dar kapsamlı, plana dayanmayan ve reform çalışmalarının sonuçlarının izlenmediği uygulamalardan başarı beklenmesi zaten mümkün değildir. Bu gerçekten hareketle bizim benimsediğimiz yöntem; sistemin tüm yönlerini kapsayan reform adımlarının önceden belirlenmesi, bunların gerçekleştirilmesi ve uygulamanın izlenmesi suretiyle gerekli revizyonların gerçekleştirilmesi olmuştur'' dedi. 

Bakanlığın kurumsal Stratejik Planı ve Avrupa Birliği'ne üyelik müzakereleri kapsamında hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi'nde belirledikleri adımlar üzerinden çalışmaları sürdürdüklerini kaydeden Ergin, reform adımlarının, mevzuat, insan kaynakları, fiziki kapasite ve teknik altyapı ile infaz sistemi şeklinde sıralandığını söyledi. 

''Rehberimiz güven veren adalet''

Mevzuat alanında önemli değişiklikler yapıldığını, anayasa, temel kanunlar, temel kanunlar dışındaki mevzuat ve yargılamanın hızlanmasına dönük mevzuat değişikliği paketleri hazırlandığını bildiren Ergin, bu değişikliklerle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesini, yüksek yargının kapasitesinin güçlendirilmesini sağladıklarını ifade etti. 

Yargının hızlanması amacıyla hazırlanan mevzuat paketleri hakkında da bilgi veren Ergin, paketlerin ikisinin kanunlaştığını, üçüncüsünün ise TBMM gündeminde olduğunu hatırlattı. 

Paketlerin getirdiği düzenlemelerin sonuçlarının alınmaya başladığını söyleyen Ergin, ''Gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek değişikliklerle ülkemiz yargısı yüzyılımızın şartlarına uygun bir mevzuat altyapısına kavuşmuş olacaktır'' diye konuştu. 

İnsan kaynaklarının güçlendirilmesinin, yargı reformunun önemli bir parçasını oluşturduğunu, bu kapsamda yetersiz bulunan hakim ve savcı sayısının iş yüküyle baş edebilecek bir seviyeye getirilmesi için önemli çalışmalar sürdürdüklerini anlatan Ergin, şöyle dedi: 

''Ülkemizin hakim ve savcı sayısının henüz olması gerektiği noktada olmadığını görmekteyiz. Üstelik çoğu ülke sisteminde bulunan profesyonel olmayan hakimler ülkemizde bulunmamaktadır. Hakim savcı sayısının artırılması yanında yardımcı personel sayısının da yükseltilmesi hizmetlerin aksamaması için önem taşımaktadır.'' 

Bakan Ergin, fiziki kapasite ve teknik altyapının güçlenmesinin, yargı hizmetlerinin sağlıklı bir zeminde yerine getirilmesini sağladığını belirterek, bu konuda yapılan çalışmalardan da örnekler verdi. 

Ceza infaz sisteminin kalitesini, mevzuat altyapısı, fiziki ve teknik altyapı ve insan kaynaklarının belirleyeceğini vurgulayan Ergin, ancak bunların tümünün ele alınmasıyla birlikte insancıl ve etkili bir sistem oluşturulabileceğine işaret etti. 

Bundan hareketle infaz sisteminin bütün yönlerini kapsayan çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Ergin, şöyle devam etti: 

''Modern kurumların inşası yanında elverişsiz şarttakilerin kapatılması da ceza infaz politikamızın bir parçasını oluşturmaktadır. Çocuklara yönelik özel infaz yöntemlerinin uygulanabildiği kurum sayısını gün geçtikçe artırmaktayız. Bu suretle yılların biriken sorunlarını çözmeyi hedeflemiş bulunmaktayız. Ceza infaz alanında denetimli serbestlik sisteminin kurulması ise önemli bir eksikliğin kapatılmasını sağlamıştır. Ayrıca bu alanda, sesli ve görüntülü iletişim sistemlerinin, elektronik kelepçe gibi teknolojik imkanların kullanılması konusunda da mesafe kat etmiş bulunmaktayız. 


Burada kısaca satır başlarını belirttiğim çalışmalar bile önemli bir değişim süreci içerisinde olduğumuzu göstermektedir. Alınan sonuçlar ne kadar önemli boyutta olursa olsun daha yapılacak çok işin bulunduğunun farkında olduğumuzu ifade etmek isterim. Halen devam eden faaliyetlerimiz yanında, atacağımız yeni adımları belirlemek üzere 'Yargı Reformu Stratejimizi' yenileme çalışmalarını sürdürmekteyiz. Adalet sistemine ilişkin çalışmalarımıza yön veren rehberimizi 'güven veren bir adalet sistemi' vizyonu ile tanımlamaktayız. Güven veren adalet sistemi, başta halkımız olmak üzere tüm yararlanıcıların memnuniyetini sağlamaktan da öte insan haklarının ve neticede demokrasimizin sarsılmaz bir teminatı olacaktır.'' 

Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi

Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Martin Raiser da Türk yargısı için çok önemli bir dönemden geçildiğini belirterek, yargıda güncelleme ve gözden geçirme için çok iyi bir zamanlama olduğunu söyledi. 

Yapılan projelerin önemine işaret eden Raiser, bu süreç içinde, ulusal ve uluslararası hukuk uzmanlarının, tecrübe alışverişinde bulunma imkanı bulduklarını kaydetti. 

Hukukun üstünlüğünün, ekonomik performanslarla ilişkili olduğunu ifade eden Raiser, ''Ekonomiler karmaşıklaşıyor. Ticaret hiç bilmediği müşterilere yöneliyor. O nedenle güvenilir yargı kurumları, vatandaşın haklarını korumak için önemli. Hukukun üstünlüğü ayrıca, ekonomik adaletin de gündemini oluşturuyor'' diye konuştu. 

Yargı reformunun, siyasi açıdan hükümetlere büyük güçlük getirdiğini ifade eden Raiser, bu süreçte, hukuk ve anayasanın değiştirilmesinin gerektiğini, özellikle şeffaflık ve hesap verebilirlik, adaletin erişilebilir olmasının amaçlandığını anlattı. 

Raiser, yargı reformu gibi bir strateji oluşturulurken, yolsuzluğun yargıdan çıkarılması, yargının siyasi baskıdan uzak tutulması gerektiğine işaret ederek, Türkiye'nin, dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girme hedefini yakalaması için daha çok performansa ihtiyacı olduğuna dikkati çekti. 

Dünya Bankası ve Adalet Bakanlığı işbirliğinde düzenlenen sempozyumda, Türkiye'nin yanı sıra ABD, Hollanda, Kanada, İngiltere, Avustralya, Brezilya, Avrupa Birliği ve Avrupa Komisyonu'ndan uzmanların katılımıyla, ''Dünyada ve Türkiye'de yargı reformu hareketleri'', ''Adaletin kalitesi ve adalet hizmetlerinde performans ölçümü'', ''Yargı bütçesi ve mahkeme yönetimi'', ''Yargı etiği ve davranış kuralları'' başlıklı oturumlar yapılacak. 

Sempozyum, yarın sona erecek.




AA