FATİH YALÇINER - SAMSUN

Samsun’un Ondokuzmayıs ilçesinde tapulu arazilerin tescil ettirilmesi için 1964 yılında açılan kadastro davası 49 yıldır sonuçlandırılamadı. Orman Genel Müdürlüğü mühendislerinin çizdiği kadastro haritasını kabul etmeyen Yargıtay 20. Dairesi, kamulaştırma ve iade evraklarını dikkate almayıp yerel mahkemelerin davacıları haklı bulan kararını bozdu. Bugüne kadar 30’a yakın hâkimin değiştiği davada hak sahibi sayısı bin 500’ü geçti. Üç kuşaktır süren dava artık Samsun Kadastro Mahkemesi’nde görülecek. Müştekiler ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak manevi tazminat talebinde bulundu.
 
Yörükler beldesindeki kadastro serüveni 1947 yılında başladı. Orman Genel Müdürlüğü Kamulaştırma Şefliği’nden köye gelen heyet, 1945 tarihli yasa gereği özel orman statüsündeki tapulu araziyi kamulaştırdı. Yörükler’e de 29 bin 250 lira istimlak bedeli çıkardı. Parayı toparlayan köylüler, bedeli Ziraat Bankası hesabına yatırdı. Rahat bir nefes alan köylü, 1948’de çıkarılan Ormanların Devletleştirilmesi Kanunu ile arazileri para karşılığı yeniden kamuya geçirilince şoke oldu. 1950’de Demokrat Parti iktidarı, kamulaştırılan özel ormanların tapusu bulunan sahiplerine iadesine ilişkin yeni bir kanun çıkardı. Köye gelen aynı şeflik heyeti, ödedikleri parayı geri tahsil ederek orman tapulu araziyi hak sahiplerine teslim etti.
 
Trajikomik hadise tatlıya bağlandı derken 1964’te köye dördüncü kez gelen heyet, arazinin orman, yaylak ve tesislerden ibaret olduğuna ilişkin kadastro tutanağı hazırladı. Hak sahipleri ve kardeşler arasında mülkiyet ihtilafı çıkınca iş yargıya taşındı. Kadastro tapulaması sonuçlandırılamadı. Davalar 1965’te Bafra Kadastro Mahkemesi’nde başlarken hak sahipleri ve hissedarların sayısı da 200’e ulaştı. Bu arada ikinci kez yapılan kadastro uygulamasında deniz, su birikintileri, sazlık alanlar ve göller arazi kapsamından çıkarıldı. Arazi miktarı bin 641 hektara indi.
 
1992’de 19 Mayıs Adliyesi Kadastro Mahkemesi’ne alınan davadan vatandaşın lehine karar çıktı. Hak sahipleri, bu kez de Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’ne takıldı. 2000 yılında Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, mühendislerin çizdiği kamulaştırmaya esas olan kadastro haritasının esas alınamayacağını belirterek kararı bozdu. Bozulan karar sebebiyle de dava bir türlü sonuçlanamıyor. Hak sahipleri, 16 yıldır adil yargılamayı ihlalden AİHM’ye müracaat ediyor. Bugüne kadar AİHM’de 100 kişi davayı kazanırken, Türkiye toplam 700 bin TL manevi tazminata mahkum edildi. 600 kişinin dava açtığı AİHM’de müracaat sayısı günden günde artıyor.
 
Yargıtay, davayla özel olarak ilgilenmeli
 
Hak sahiplerinin avukatlarından Hüseyin Dereli’ye göre Yargıtay, bu dava ile özel olarak ilgilenmeli. 1947 ve 1953’te devletin tuttuğu tutanakları hatırlatan Dereli, mülkiyet haklarının korunması gerektiğini vurguluyor: “Kamulaştırıp para veren devlet, daha sonra ödediğini geri alarak araziyi iade etmiş. Ama insanların mülkiyet hakkı gasp edilmiş. Yargıtay da bu davayı, kalıplaşmış yaklaşımlarla çözemiyor. Eğer bu davayı Yargıtay’da kaybedersek maddi tazminat davası açacağız.”
 
Tapu sorunu yüzünden büyük mağduriyetler yaşadıklarını belirten hak sahibi İsa Eroğlu da sorunun Hazine’nin bakış açısından kaynaklandığını savunuyor: “Sıkıntımız, elit bürokratların bakış açısından kaynaklanıyor. Çünkü burada başkalarının emelleri var. Ama davanın bu kadar uzaması haklılığımızı gösteriyor. Burada herkesin elinde tapusu var. Orman Bakanlığı aldığı arazileri geri verdi. Dolayısıyla problem Hazine’de.”