Safile Usul-Gazeteport

Anayasa Mahkemesi’nin Hükümet tarafından hazırlanan anayasa değişiklik paketinde yargının yapısını yeniden şekillendirmeye yönelik iki maddenin sadece kısmi olarak iptal edilmesi ve yargı üyelerinin seçiminde iktidar partisine yetki veren hükümleri iptal etmemesine ilişkin tartışmalar sürerken, anayasa değişikliklerine ilişkin olarak Türk kamuoyunda da tanınan dünyaca ünlü siyaset bilimci Profesör Andrew Arato’ya görüşünü sorduk.  Arato’nun Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara ilişkin Gazeteport’a yaptığı değerlendirmeler şöyle:

KOMİK BİR KARAR
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararı okudum. Yargıya yönelik iki maddenin iptal edilmemiş olması kötü bir durum. Bu karar ayrıca da komik bir karar. Bir anayasa mahkemesinin esasa girip de, hemen hemen hiçbirşeyi  değiştirmemesi komik bir durum.

TEK OLUMLULUK
Şunu da hemen belirteyim, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararda olumlu olan tek özellik Anayasa Mahkemesi’nin referanduma gidecek anayasa değişikliklerini de denetleyeceği konusunda içtihatı genişletmiş olmasıydı.

ANAYASA MAHKEMESİ KENDİ KENDİNİ YOK ETTİ
Ama tabii, aslolan şu ki, Anayasa Mahkemesi kendi kendini paketletti. (packen lassen,  Almanca’da kendini yok etmek anlamına gelir- SU) Buna müsaade etti. Aslında kendi kendini kurtarmak istemeyen bir anayasa mahkemesi için başkalarının üzülmesi de anlamsız. Anayasa mahkemesi olmak istemiyorsa, olmak istemiyordur. Ama Türkiye bu kararla çok şey kaybetti. Ve, gelecekte bunun telafisi için yapılabilecek çok şey yok.
Arato, “Anayasa Mahkemesi komik olarak da nitelidiğiniz bu kararı alma noktasına nasıl geldi sizce?” şeklindeki sorumuza ilişkin olarak şunları ifade etti:

2008 SONRASI ATANAN İKİ ÜYE SONUCU BELİRLEDİ
Bunun iki sebebi var. Birincisi şu ki, Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelen değişiklik kendisi ile de ilgiliydi. Hukukçuların kendileri ile ilgili kararları vermesi kolay değildir. Zaten bu nedenle de dünyanın birçok ülkesinde anayasa mahkemelerine seçilecekler hakkındaki düzenlemeler bizzat anayasa mahkemelerine yaptırılmaz. İkinci sebebi ise, şuydu, ki bu da gerçeklik boyutu konunun; AKP şu ana kadar Anayasa Mahkemesi’ne etki edecek kadar üye seçimi yapmıştı zaten. 2008’den sonra gelen 2 üye AKP tarafından tercih edilen üyelerdi. O iki üye bu son kararı belirledi.

İKİ ÜYE ÇOK ŞEY DEĞİŞTİRİR
Anayasa mahkemelerinin çok önemli kararlarında iki üye kaderi değiştirir. İki üye çok şeydir. Bu kararda da öyle oldu. Anayasa Mahkemesi’nde iki maddeyi iptal edecek çoğunluk kalmamıştı artık. AKP zaten Anayasa Mahkemesi’ni etki altında almıştı.


 

REFERANDUMDAN  “EVET” ÇIKAR
Referandumun sonucundan da kimsenin şüphesi olmasın, “Evet” sonucu çıkar. Bundan yüzde yüz eminim. Referandumdaki diğer maddeler o kadar atraktif bir hale getirilmiş ki, halk bunlara evet der. Anayasa Mahkemesi’nin de iptal yoluna  gitmemiş  olması  da “evet” oylarını artırır.

AKP REFERANDUMDAN 30 GÜN SONRA AYM’YE 6 YENİ ÜYE ATAYACAK
AKP’nin hazırladığı paketteki bir hükme göre referandumdan 30 gün sonra halen yedek olan 4 üye asil üye olacak ve AKP 2 yeni asil üye atayacak. Böylece, Anayasa Mahkemesi’ne hükümete yakın kendisine yakın 6 üye daha atamış olacak.

AKP PASTAYI ZATEN ALMIŞTI, BU KAYMAKTI
Anayasa Mahkemesi’nin son kararı AKP açısından kaymaktı. Pastayı zaten almıştı. AKP şu ana kadar yargı üzerinde etki sahibi olmuştu. Bu son sevindikleri kaymak içindi. Pastanın kaymağını da alma sevinciydi.

TÜRKİYE HALA BİR DEMOKRASİ
Türkiye hala bir demokrasi olma özelliği taşıyor ama bu yargı değişikliklerinden sonra bu durum ne kadar muhafaza edilir, bunu şimdiden bilmek zor. Bir ümit şudur ki, hukukçuların işi belli olmaz. Belki yarın öbürgün AKP tarafından seçilen yargıçlar da AKP’ye dur deme ihtiyacı hissedebilir. Bir diğer nokta da şu ki; Hindistan’da İndra Gandi uzun süre halk içinde çok etkili ve popülerdi ancak sınırları çok aşınca halk onu reddetti. Tayyip Erdoğan da böyle bir şey yaşayabilir ilerde. Hem Türkler yeni siyasi partiler de bulabilirler. Yeni siyasi partiler bulmak da bir çözüm olabilir ilersi için.  İSTANBUL