Haklarımızı aramanın el kitabı olarak da nitelendirebileceğimiz Hukuk Muhakemeleri Kanunu baştan sona değişti. Bir bütün halinde değişikliğe uğrayan Hukuk Muhakemeleri Kanunu 6100 sayılı kanun numarası ile 01 Ekim 2011 tarihinde yeni haliyle birçok değişiklikle birlikte yürürlüğe girdi.

Geç kalmış adalet, adalet değildir anlayışı ve halkımızın yıllardır yavaş işleyişinden şikayetçi olduğu yargılama mekanizmasını hızlandırmak amacıyla getirilen birçok yenilik ve uygulama ile yasanın adalet mekanizmasına çok ciddi bir ivme kazandıracağını düşünüyorum.  Çok büyük yargılamayı hızlandırıcı yenilikler getiren bu değişikliğin belki de en önemli eksik ya da eleştirilebilecek yönü dava açmanın maddi anlamda zorlaştırılmış olması ve dava sonunda idari yaptırım uygulanmasıdır.

Kanun, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçmek amacıyla da düzenleme yapıyor. Buna göre, davacı, yargılama harçları ile her türlü tebligat ücreti, keşif gideri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi yargılama giderlerini karşılayacak tutarı, dava açarken ''avans'' olarak mahkeme veznesine yatırmak zorunda.

Bundan sonra insanımız dava açarken iki kez düşünecektir. Bu eleştirisel yönünü ayrı bir değerlendirme ve tartışma konusu yaparak insanımıza getirdiği yeniliklere değinmek istiyorum. 

En önemli değişiklik belki de asliye hukuk mahkemelerinin asıl mahkeme haline getirilmesidir. Genel hatlarıyla dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalarda görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.

Yetkili mahkeme konusunda da tüketicilerimizi koruyan düzenleme getirilmiş durumda ve ayrıca kesin yetki kuralları getirilmiş durumda. Artık bankalar, tüketiciler ile yapacakları her türlü sözleşmelerde, yetkisiz bir mahkemeyi yetkili hale getiremeyecek yani tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemedikleri, içeriğine etkide bulunamadığı, standart sözleşmelerde tek taraflı yetki sözleşmesi yapamayacak. Yapılan sözleşmelerdeki yetki kuralı da geçersiz sayılacak. Ayrılık, boşanma gibi kesin yetki hallerinde ise yetki sözleşmesi yapılamayacak.

Getirilen değişikliklerin içinde belki de en ilginç olanı disiplin para cezası uygulamalarıdır. Mesela; Reddi hakim talebinin, kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde, talepte bulunanların her biri, 500 TL'den 5 bin TL'ye kadar disiplin para cezasına mahkum edilebilecek. Bu yönüyle hem davayı da uzatmaya yönelik olarak kullanılan bir mekanizmanın önüne geçilmesi hem de hâkime karşı onur kırıcı bir işlemin keyfi uygulanması bir nebze de olsa engellenmiş olmakta. Elbette ki parası olan için reddi hâkim müessesesini kullanmak her zaman için mümkün.

Mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık, zorla getirtilecek ve gelmemesinin neden olduğu giderleri ödemeye ve 500 TL'ye kadar disiplin para cezasına hükmolunacak.

Kötü niyetli kişilere karşı caydırıcı bir hüküm de yer alıyor. Buna göre, kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın avukatıyla aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilecek. Bu kişilere bundan başka, 500 liradan 5 bin liraya kadar disiplin para cezası verilebilecek. Bu hallere avukat neden olmuşsa, disiplin para cezası onun hakkında da uygulanacak.

Davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat göstereceği halleri de düzenleyen yasaya göre, Türkiye'de mutat meskeni olmayan Türk vatandaşları ile borçları nedeniyle ödeme güçlüğü içinde olan davacılara teminat gösterme yükümlülüğü getirmektedir. Böylece kaybetsem de benden ne alacaklar zihniyeti sona ermekte.

Dernekler ve diğer tüzel kişiler, üyelerinin veya temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için kendi adlarına dava açabilecek.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yeni bir yargılama aşaması olarak, ön inceleme getiriliyor. Ön inceleme, esasa girilmeden mahkemece yapılacak ilk inceleme aşaması olacak. Buna göre, mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra dava şartlarını ve ilk itirazları inceleyecek. Uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyecek olan mahkeme, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacak.

Mahkeme, incelemeyi tamamladıktan sonra tarafların sulh olmalarını sağlamak, sulh olmayacaklarsa uyuşmazlık noktalarını tespit edebilmek amacıyla ön inceleme için duruşma günü tespit ederek taraflara bildirecek. Hakim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinleyecek. Daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tespit edecek. Ön inceleme, tek duruşmada tamamlanacak. Zorunlu hallerde bir defaya mahsus yeni bir duruşma günü tayin edilebilecek.

Teknoloji artık duruşma salonlarında daha yoğun bir şekilde karşımıza çıkacak. Duruşmaya gelemeyenler için internet ve telekonferans gibi yöntemlerle bulundukları yerden duruşmaya katılabilmeleri sağlanacak. Mahkemeler, tarafların rızası olmak şartıyla kendilerinin veya vekillerinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemleri yapabilmelerine izin verebilecek. Tarafların rızası olmak kaydıyla tanık, bilirkişi veya taraflardan biri, başka bir yerden elektronik araçlarla dinlenebilecek. Dinleme, ses ve görüntü olarak aynı anda duruşma salonuna nakledilecek.

Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller, mahkeme tarafından olayın ispatında dikkate alınmayacak.

İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

Görüldüğü üzere birçok yeniliği ve değişikliği getiren Hukuk Muhakemeleri Kanunu insanımızın hak arama konusundaki düşüncesini köklü olarak değiştireceğe benziyor.


Av. İbrahim Güllü

STDM Genel Başkanı