I.GENEL OLARAK
Her geçen gün büyüyerek genişleyen finansman ihtiyacının karşılanması ve ticari hayat içerisinde gayri nakdi teminatların önemli bir yer edinmesi ve nakit akışlarının düzenlenmesinde büyük bir rolü olan teminat mektuplarının hukuk mahkemeleri ile tedbiren depo edilmesine karar verilen icra dosyalarındaki nakit akışlarının düzenlenmesi ve paranın teminat altına alınması önemlidir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu 48. Maddesi kapsamında bankanın uygun gördüğü müşterisine kredi statüsünde teminat mektubu verebileceği ve Türk Borçlar Kanunu 128. Maddesi ile üçüncü kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlü olduğuna ilişkin düzenleme ile birlikte değerlendirilmesi halinde herhangi bir borç ilişkisine üçüncü kişinin dahil edilebileceği hatta bu borca garantör olabilmesi hali anılan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere mümkündür.
Hukuk mahkemeler ile İcra Dairelerinde görülüp devam eden işlerde kanunun açıkça emrettiği hal ve durumlar karşısında birtakım teminatların depo edilmesi ve talep edenin müteakip iş ve işlemlerine anılan teminatın dosyaya alınması (yatırılması) ile birlikte devam edilebilmesi mümkün kılınmıştır.
Mahkeme ve İcra Dairelerine hitaben verilen teminat mektupları, mahkemeler veya icra dairelerince davası (davacı) yahut takibi (alacaklı) görülen kişiler lehine yükümlülüğün yerine getirileceğinin banka tarafından garanti altına alınması yani teminat mektuplarının düzenlenmesi mümkündür. Bu kapsamda teminat mektuplarının konusu çok çeşitli olabilir. Menfi tespit (İİK 72), ihtiyati haciz (İİK 259), ihtiyati tedbir (HMK 392), tehiri icra (İİK 36), icralardaki ihaleye katılmak (İİK 124), yurt dışında mukim bir yabancının Türkiye’de dava /takip açması (MÖHUK 48) gibi çeşitli konularda ilgili mahkeme veya icra müdürlüğüne hitaben teminat mektupları düzenlenebilir. Bu konularda mahkemelere hitaben verilen teminat mektupları kesin ve süresiz mektuplardır. Senet üzerinde adı yazılı olan dosya alacaklısı ya da davacısı lehine verilen kararlarda mektup tazmin edilerek alacağı karşılanır.
II. KANUNİ DÜZENLEMELER
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu 48. Madde Düzenlemesi, Bankalarca verilen nakdî krediler ile teminat mektupları, kontrgarantiler, kefaletler, aval, ciro, kabul gibi gayrinakdî krediler ve bu niteliği haiz taahhütler, satın alınan tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları, tevdiatta bulunmak suretiyle ya da herhangi bir şekil ve surette verilen ödünçler, varlıkların vadeli satışından doğan alacaklar, vadesi geçmiş nakdî krediler, tahakkuk etmekle birlikte tahsil edilmemiş faizler, gayrinakdî kredilerin nakde tahvil olan bedelleri, ters repo işlemlerinden alacaklar, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmeler nedeniyle üstlenilen riskler, ortaklık payları ve Kurulca kredi olarak kabul edilen işlemler izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun uygulamasında kredi sayılır.
Anılan kanun düzenlemesine göre herhangi bir banka uygun gördüğü kredili müşterisine uygun gördüğü miktarda kredi limitinden düşmek üzere teminat mektubu temin edebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun üçüncü bölümünde düzenleme altına alınan borç ilişkisinin üçüncü kişilere etkisi başlığı altında düzenlenen üçüncü kişinin fiilini üstlenme,
MADDE 128- Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir.
III. YARGISAL VE DOKTRİNSEL GÖRÜŞLER
Alıntı, “Teminat Mektuplarının Şekli, İçeriği ve Hukuki Niteliği
Banka teminat mektupları ile banka (garanti veren) muhataba (garanti alan) karşı bir üçüncü kişinin (lehtar) fiilini taahhüt etmektedir.
Teminat mektubunun içeriğine göre, bankanın taahhüdü bir kefalet ya da bir garanti sözleşmesi oluşturabilecektir. Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında (11.06.1969, 64/4, 69/6, RG. 03. Ekim. 1969, sa:13317) içeriğine göre bir banka dilerse kefalet şeklinde dilerse garanti sözleşmesi niteliğinde teminat mektubu verebilir denilmektedir. Teminat mektubu kefalet şeklinde verilirse geçerlilik şartı olarak yazılı şekle tabi olarak, düzenlenmemiş olan bir garanti sözleşmesi şeklinde verilirse geçerlilik şartı olarak değil, ispat şartı olarak yazılı şekil aranacaktır.
Türk Hukukunda ilk banka teminat mektupları metinleri Devlet ve Kamu Kuruluşları tarafından açılan ihalelerle ilgili olarak 1927 yılında Bakanlar Kurulu kararının eki olarak – teminatı katiye mektubu, teminatı muvakkate mektubu adı altında – belirlenmiş olup; bu teminat mektupları metinleri bugün de bazı değişikliklerle – örneğin kefil olduğundan ibaresi yerine garanti ettiğinden denilerek – gerek kamu kuruluşlarına, gerekse özel tüzel ve gerçek kişilere hitaben bankalar tarafından verilmektedir. Banka teminat mektuplarının hukuki niteliğini bu mektupların içeriği belirlemektedir.
Uygulamada tüm banka teminat mektuplarında genellikle aşağıdaki ibareler veya benzerleri yer almaktadır. ( Prof.Dr. Seza Resioğlu, BANKA TEMİNAT MEKTUPLARI UYGULAMALARINDA ORTAYA ÇIKAN BAŞLICA SORUNLAR-Kaynak, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-banka-teminat-mektuplarinin-hukuki-niteligi-534)”
Alıntı, “Doktrinde teminat mektupları hakkında farklı tanımlamalar yapılmıştır.
BARLAS, banka teminat mektubunu “bankanın, borçlunun alacaklıya karşı üzerine aldığı bir edimi yerine getirmemesi halinde belirli bir miktar parayı alacaklının ilk talebinde ona derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair bir verilen mektup” olarak tanımlamıştır.
TEKİNALP’e göre ise, “banka teminat mektupları ile bankanın, müşterisinin istemi üzerine müşterisiyle herhangi bir hukuki ilişkiye girme durumunda bulunan üçüncü kişiye, müşterisinin bu ilişkiden doğan borcunu yerine getirmemesi veya herhangi bir edimin ifa edilmemesi ile alakası olmadan, sadece korkulan bir olayın vukuu halinde belirli bir meblağa kadar ödemede bulunmayı garanti ettiği sözleşmedir”
REİSOĞLU, banka teminat mektuplarını, “teminatı amaçlayan garanti sözleşmeleri” olarak tanımlamış, “diğer garanti sözleşmelerinde olduğu gibi teminatı amaçlayan garanti sözleşmelerinin de lehtar ile muhatap arasındaki temel ilişkiden bağımsız olduğunu ve belli bir riskin garanti veren tarafından üstlenildiği sözleşmeler” olarak nitelemiştir. (Kaynak, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1474034#:~:text=Teminat%20mektubu%3B%20bankan%C4%B1n%2C%20lehtarla%20muhatap,%C3%BC%C3%A7l%C3%BC%20bir%20bor%C3%A7%20ili%C5%9Fkisinden%20kaynaklanmaktad%C4%B1r.&text=Burada%20bir%20garanti%20i%C5%9Flevi%20mevcuttur).”
IV. GÜNCEL YARGI KARARLARI
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/31340 Esas ve 2018/4251 Karar
Öte yandan İİK'nun 85.maddesi uyarınca borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunur. Buna göre, dosya alacağının tamamının icra müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizler aşkın hale geleceği gibi, hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından kaldırılmaları gerekir.
Somut olayda; icra takibinin kesinleşmesinden sonra, dosya borcunun tamamını, asıl alacak ve fer'ileri ile birlikte karşılayacak teminat mektubunun icra dosyasına sunulduğu görülmektedir.
O halde, mahkemece, dosya borcunun tamamının yatırıldığı ve dolayısıyla hacizlerin aşkın hale geldiği dikkate alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddi isabetsizdir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/6835 Esas ve 2018/801 Karar
Somut olayda borçlu tarafından mahkemece belirlenen teminat yatırıldıktan sonra, 25.02.2015 tarihinde borçlunun şikayete konu banka hesabına haciz konulduğu anlaşılmıştır. Dosya borcunun tamamı dosyaya teminat mektubu ile yatırıldığına göre mahkemece borçlunun banka hesabına konulan haczin de kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yer verilen sebeplerle borçlunun banka hesabı üzerine konulan haczin kaldırılmasına ve bankadan gelen para icra kasasına girmiş ise bunun da iadesine karar verilmesi gerekirken bu husustaki talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, dairemizce onanmasının maddi hataya müstenit olduğu anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
V. SONUÇ
Tüm bu anlatılanlardan hareket ile bankanın kredi müşterisine vermiş olduğu ve teminat mektubunun ödemeyi kabul ettiği miktar ve amaç yönünden mektupta belirtilen tutar kadar bir garanti fonksiyonun bulunduğu ve bu haliyle kabulünde dosyada (icra-dava) verilecek hüküm ve sonuç çerçevesinde lehine tazminine karar verilecek tarafa derhal ödemesinin yapıldığı bir garanti teminat niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan pratik uygulamada, dosyaya teminat alınmasına karar verilen tüm yargı işlerinde (hukuk /icra) teminat mektuplarının kabul edilmesi yerinde bir uygulama olmakla birlikte yargılamanın esas organı olan mahkemelerce bu teminatlar kabul edilirken, yardımcı yargı organı olan icra dairelerine hitaben sunulan teminat mektuplarının müdürlükçe kabul edilmemesi düşünülemez. İcra veznesinde depo edilmesine karar verilen miktarın nakit olarak değil de Teminat Mektubu şeklinde kabul edilmemesi; Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu düzenlemeleri ile bağdaşmaz. Son bir söylem ile icra dosyasında dosya borcuna yahut müteakip işlemin yapılmasına yönelik olarak temin edilen bir teminat mektubunun (kesin ve süresiz) sunulması halinde tıpkı icra kasasına nakit para yatmış gibi işlem yapılmasında hukuki yönden herhangi bir sakınca bulunmadığı hususunun ilgililerine faydalı olması dileğiyle.
Mustafa Zafer
Hukukçu, (E) İcra ve İflas Müdürü
Kaynakça,
Prof. Dr. Seza Resioğlu, BANKA TEMİNAT MEKTUPLARI UYGULAMALARINDA ORTAYA ÇIKAN BAŞLICA SORUNLAR-Kaynak, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-banka-teminat-mektuplarinin-hukuki-niteligi-534)
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1474034#:~:text=Teminat%20mektubu%3B%20bankan%C4%B1n%2C%20lehtarla%20muhatap,%C3%BC%C3%A7l%C3%BC%20bir%20bor%C3%A7%20ili%C5%9Fkisinden%20kaynaklanmaktad%C4%B1r.&text=Burada%20bir%20garanti%20i%C5%9Flevi%20mevcuttur).”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/31340 Esas ve 2018/4251 Karar
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/6835 Esas ve 2018/801 Karar