Mahkeme, sanığın suç tarihi itibariyle İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat olduğu, üzerine atılı eylemin de avukatlık görevini yerine getirme kapsamında ve yine adliye binası içinde gerçekleştiği gerekçesiyle davanın durdurulmasına hükmetti.

Anadolu Adalet Sarayı 37. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, müşteki güvenlik amiri Recep Çalışkan, sanık avukat Özgür Ceylan Aytaç ile avukatları katıldı.

Duruşmada, sanık müdafileri adına söz alan avukat Bahri Bayram Belen, müvekkilinin olay tarihinde adliyeye 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nedeki duruşmasına katılmak amacıyla geldiğini belirterek, şunları söyledi:

"Kendisi bu kapsamda adliye binasının girişinde x-ray cihazından çantasını geçirmediği iddiasıyla, hazırda bulunan müşteki güvenlik amiri ve diğer güvenlik görevlileri tarafından durdurulmak istenmiş ve bu sırada bir sözlü tartışma olmuştur. Ancak müvekkilimin cebir veya tehdit kullanması söz konusu değildir. Meydana gelen olay sırasında zaten müşteki güvenlik amiri ile birlikte yere düşmüşlerdir. Üstelik müvekkilim de meydana gelen eylemde yaralanmıştır. Buna ilişkin raporu mahkemeye sunuyoruz."

Durdurma kararı verilmesi talebi

Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı İsmet Acar da, sanık hakkında her ne kadar görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından kamu davası açılmış olsa da, dosyada mevcut İstanbul Barosu tarafından gönderilmiş görev yazısının bulunması ve sanığın olay tarihi itibariyle avukat olarak görev yaptığı ve görevinin ifası alanlarından birisi olan adliye binasına girişi sırasında olayın gerçekleştiğini belirtti.

Acar, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 58. maddesi gereğince soruşturma yapılmasının Adalet Bakanlığı'nın iznine tabi olduğu, bu nedenle açılan kamu davası hakkında durdurma kararı verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdi.

"Avukatlık, kamusal niteliği bulunan bir görevdir"

Mahkeme hakimi Mehmet Reşat Koparan ise, avukatlık görevinin bağımsız olarak icra edilen ve aynı zamanda kamusal niteliği de bulunan bir görev olduğunu, bu görevin doğal olarak duruşma, icra takibi, infaz işlemlerinin takibi ya da büro ortamında sözleşme düzenlenmesi ve diğer iş görüşmeleri gibi geniş kapsamlı bir faaliyet olduğunu belirterek, adliye dışında olsa dahi bu amaçla ifa edilen görevlerin Avukatlık Kanunu kapsamında yapılan işler olduğunu bildirdi.

Hakim Koparan, sanığın suç tarihi itibariyle İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat olduğu, üstelik üzerine atılı eylemin avukatlık görevini yerine getirme kapsamında ve yine adliye binası içinde gerçekleştiğini belirterek, bu nedenle açılan kamu davasının CMK'nin 223/8. maddesi uyarınca derhal durdurulmasına hükmederek, dosyanın Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddesi gereğince eksikliklerin giderilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar verdi.

İddianameden

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, geçen yıl Mart ayında Anadolu Adalet Sarayı B blok eksi 4. katında avukat Özgür Ceylan Aytaç'ın çantasını X-Ray cihazına koymadan kapı dedektöründen geçmek suretiyle asansöre yürüdüğü sırada güvenlik amiri Recep Çalışkan'ın geldiği anlatıldı.

Güvenlik amiri Çalışkan'ın avukat Aytaç'a çantasını X-Ray cihazından geçirmesi gerektiğini söylediği, avukatın ise amir Çalışkan'ı dinlemeyerek usulsüz bir uygulama yaptığını belirterek, Baro odasına doğru yürüdüğünün ifade edildiği iddianamede, güvenlik amiri Çalışkan'ın avukatın önüne geçtiği ve avukat Aytaç'ın da amir Çalışkan'ı fiziki müdahalede bulunarak eliyle itmesi sonucu yere düştüğü kaydedildi.

İddianamede, avukat Aytaç'ın "çekil git, sen kim oluyorsun" diyerek güvenlik amiri Çalışkan'a hakaret ettiği de belirtilerek, Aytaç'ın "Kamu görevlisine karşı hakaret" ve "Görevi yaptırmamak için direnme" suçlarını işlediği gerekçesiyle 1 yıl 6 aydan, 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep edilmişti.