Kurul, kamulaştırma yapılmaksızın vatandaşların arazilerinden enerji nakil hattı geçirilmesinin mülkiyet hakkının ihlali olduğuna hükmetti. AYM, mülkiyet hakkına yapılan bu tip “kamulaştırmasız el atma” (Devletin kamulaştırma yapmadan ve bedel ödemeden taşınmaza el koyması) şeklindeki müdahalelerin “yapısal bir sorun” haline geldiği tespiti yaptı ve hükümetin bunu önlemek üzere tedbir almasını istedi.

YENİ İHLALLERE YOL AÇMAYIN

AYM, benzer şekilde mülkiyet hakkı konusunda yeni ihlallere yol açılmaması için kararının bir örneğini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na gönderdi. AYM kararı Adalet Bakanlığı ile el atma tazminatı davasına bakan Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne de iletildi. AYM, bağlayıcı içtihat niteliği taşıyan kararıyla, başta Enerji Bakanlığı olmak üzere kamulaştırma yapacak, idarelere, “Acele kamulaştırma yap, bedelini peşin öde, ihlale yol açma ” uyarısı da yaptı.

ANAYASA’YA AYKIRI

AYM’nin, “kamulaştırmasız el atmanın”, kamulaştırmaya alternatif ve bu yol varken meşru olmadığı, kanuni dayanığı bulunmadığı, Anayasa’ya aykırı ve keyfi bir uygulama olduğu değerlendirmesi de dikkat çekti. AYM, daha önce 19 ayrı başvuruda mahkeme kararına rağmen kamulaştırma alacağının ödenmemesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği kararları vermişti. Bu yeni içtihat kararıyla mülkiyet hakkının ihlal edilmemesine dönük önemli bir vurgu daha yapılmış oldu.

AYM’DEN İHLAL KARARI

AYM kararına göre, Ş.K. adlı vatandaşa ait Şanlıurfa Hilvan’da 64 bin 75 metrekarelik bir arsanın 7 bin 204 metrekarelik bölümünde kamulaştırma yapılmaksızın 1985’te enerji nakil hattı geçirilerek, elektrik direği dikildi. S.K.’nın davası üzerine maddi tazminata hükmedilirken, elektrik direği dikilen bölüm idare adına tapuya tescil edildi. S.K., 28 Temmuz 2015’te, “Arsasında kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirilmesinin mülkiyet hakkının ihlali” olduğu iddiasıyla bireysel başvuruda bulundu. AYM Genel Kurulu, 25 Ekim’de oybirliği ile benzer davalar için içtihat niteliği taşıyan ihlal kararı verdi. (Oya Armutçu / Hürriyet)

...

AYM'DEN YAPILAN BASIN DUYURUSU

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 25/10/2018 tarihinde, Ş. K.  (B. No: 2015/12554) başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Tapuda başvurucu adına kayıtlı olan taşınmazın bir bölümünden kamulaştırma yapılmadan enerji nakil hattı geçirilmiştir.

Başvurucu tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde kamulaştırmasız el atma gerekçesiyle tazminat davası açılmıştır.

Taşınmazın değeriyle ilgili bilirkişi raporu hazırlatan Mahkeme bu bilgiler doğrultusunda taşınmazın değerinin yüzde 5,5 oranında azaldığını da dikkate alarak 375.129,98 TL tazminata hükmetmiş, taşınmazın enerji nakil hattı koruma bandı altında kalan kısmı üzerinde idare adına daimi irtifak hakkı (yararlanma hakkı) tesis edilerek tapuya tescil edilmesine karar vermiştir.

Kararın temyizi üzerine Yargıtay, irtifak hakkı nedeniyle değer düşüklüğü oranının taşınmazın tüm değerinin yüzde 2,5'ini geçemeyeceği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Anılan karara karşı başvurucu tarafından yapılan karar düzeltme istemi reddedilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılamada yeni bir bilirkişi raporu alınmış ve irtifak bedeli 171.034,92 TL olarak belirlenmiş, taşınmazın enerji nakil hattı koruma bandı altında kalan kısmı üzerinde idare adına daimi irtifak hakkı tesis edilerek tapuya tescil edilmesine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı Yargıtay tarafından onanmış, karar düzeltme istemi de reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu, arsa niteliğindeki taşınmazının bir bölümü üzerinden kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Kamulaştırmasız el atma, idareye taşınmazı kullanma ve kamulaştırma işlemi yapmadan taşınmazı elde etme imkânı sağlamakta fakat mülk sahibini anayasal güvencelerden yoksun bırakmaktadır.

Somut olayda idare, ilgili yargılama sürecinden de anlaşılacağı üzere başvurucunun taşınmazına kamulaştırmasız olarak el atmıştır. Anayasa'ya aykırı biçimde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda belirlenmiş usul takip edilmeden oluşturulan bu durum yargı kararıyla da sabittir.

Anayasa'nın 46. maddesinde kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek karşılığı üzerinden peşin olarak ödeneceği hüküm altına alınmış olduğu hâlde kamulaştırmasız el atma yoluyla peşin ödeme şartı yerine getirilmemiş olmaktadır.

Kamulaştırma işleminin temel dayanağı Anayasa’ya göre kamu yararıdır ve idarelerce yapılan kamulaştırma işlemi ile kamu yararı kararının yargı denetimine tabi olması gerektiği kuşkusuzdur. Nitekim 2942 sayılı Kanun'da mülk sahiplerince kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Kamulaştırmasız el atma usulünde ise mülk sahiplerinin kamulaştırma işlemine ve dayandığı kamu yararı kararına karşı idari dava açabilme imkânı ortadan kaldırılmaktadır.

Ayrıca kamu yararının gerektirdiği hâllerde idarelerce ivedi olarak taşınmaz ihtiyacının bulunduğu durumlar yönünden 2942 sayılı Kanun'da acele el koyma usulünün mevcut olduğu da gözetilmelidir. İdarenin kamu yararı gereği taşınmaza ihtiyaç duyması hâlinde olağan kamulaştırma usulüne, acele durumlarda da anılan Kanun'da öngörülen kamulaştırma yöntemine başvurması mümkün iken kamulaştırmasız el atma yolunu tercih etmesi meşru görülemez.

Kamulaştırmasız el atma, idare tarafından Anayasa'ya ve kanuna aykırı olarak oluşturulmuş bir durumun hukuki olarak kabul edilmesine yol açmakta ve idareye kanuna aykırı davranışından fayda sağlama imkânı vermektedir. Dolayısıyla bu uygulama mülkiyet hakkının korunması yönünden öngörülemez ve keyfî durumlara yol açmaktadır. Anayasa'da öngörülen hukuki güvenceleri içermediği açık olan söz konusu uygulamanın kamulaştırma usulünün bir alternatifi olarak görülmemesi gerekmektedir.

Somut olayda başvurucunun söz konusu taşınmazına yapılan kamulaştırmasız el atmanın Anayasa'ya ve 2942 sayılı Kanun'da belirtilen usule uymayan bir müdahale olduğu ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayalı olmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, derece mahkemeleri; bedel tespitini keşif yaparak, bilirkişi raporlarına müracaat ederek, başvurucunun her aşamada itirazlarını sunmasına imkân vererek ve bu itirazları dikkate alarak sonuçlandırmıştır. Dolayısıyla Mahkemece hükmedilen tazminat miktarı başvurucunun maddi zararlarını karşılamaya yeterli görülmüştür.

Başvurucunun maddi zararları giderilmiş olsa dahi Anayasa'nın doğrudan sözüne aykırı olduğu ve kanuna dayalı olmadığı tespit edilen kamulaştırmasız el atma suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin yapısal bir sorun teşkil ettiği dikkate alınmalıdır.

Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlaline yol açıldığının bilinerek idari anlamda gerekli tedbirlerin alınması ve benzeri nitelikte yeni ihlallere yol açılmaması için kararın bir örneğinin taşınmaza el atan sorumlu idareye gönderilmesi gerekir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ