Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gayrettepe'deki Türk Telekom binasını ele geçirmeye çalıştıkları iddiasıyla 5'i tutuklu 13 asker hakkında açılan davanın ikinci duruşması yapıldı.

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Albay N. A., yarbaylar B. K., astsubaylar M. Ç., S. U. ve Uzman Çavuş M. K. ile tutuksuz sanıklar C. D. ve U. A. katıldı.

Duruşmada, yapılan yoklamanın ardından mahkemeye gelen evraklar ile müzekkereye ilişkin belgeler okundu. Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanlığının katılma talebinde bulunduğu, ayrıca 1. Ordu Komutanlığı ve İstanbul Emniyeti ile TMSF, D-Smart ve Dijitürk'e yazılan yazılara henüz cevap gelmediği belirtildi.

Bir önceki celse tanık sıfatıyla çağrılan tabur komutanı C. B. duruşmada dinlenildi.

B., olay gecesi yaşananları televizyondan öğrendiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Çorlu'da bizim taburumuza bağlı bölük komutanı beni aradı. Oradaki birliklerin kışlaya çağrıldığını, bununla ilgili ne yapmamız gerektiğini sordu. Ben de beklemesini söyledim. Durumu öğrenip dönüş yapacağımı söyledim. Cem yarbayı aradım. Onun da bilgisi yoktu. Birol yarbayı aramam gerektiğini söyledi. Birol yarbayı aradım. Kendisi de Alay Komutanı N.'ı kastederek kışlada olduğunu, onu aramamı istedi. Ben N. Albayı aradım. O da bana Çorlu'daki diğer birliklerle hareket edilmesini söyledi. Diğer bir ifadeyle kışlaya gidilmesini söyledi. Ben de kışlaya geldim. N. Albay benden 2 kişi çağırmamı emretti. Ben de Serdar astsubayı aradım. Bu görüşmeden sonra N. albayın 1. Ordu Komutanının emriyle görevlendirildiğini ve dışarıya çıktığını duydum. Yalaşık 1,5 saat sonra da albay ve onunla giden askerlerin gözaltına alındığının haberi geldi.''

Tanığın ifadelerinin ardından tutuklu sanıkların avukatları, müvekkillerinin tahliyelerini talep etti.

Tutuklu sanıklar S. U. ve M. Ç.'in avukatı Fatih U., söz alarak müvekkillerinin hiçbir eyleme karışmadığını, yaşanan olayda müvekkillerin herhangi bir fiili durumun da olmadığını savunarak, ''N.A. kışlaya girdiği an müvekkilim nöbetçi astsubay olması nedeniyle kendisini karşılamış. Hazır haldeki timin hazır olması istenmiş. Tim ile A. kışladan çıkacağı anda müvekkilim uğurlamak maksadıyla selam verdiği anda kendisine, araca binmesini istemiş. Verilen emri anlamaması üzerine 'ilk defa mı emir alıyorsun' diye tepki göstermiş. Bunun üzerine müvekkillerim A.'nın nereye gittiğini bilmeyerek araca binmişlerdi. Nereye gittiğini bilen C. D., tabur komutanı binbaşı dışarıdadırlar. Müvekkillerim ise 10 aydır tutukludur. Müvekkillerimin araçtan inme ve takibi bırakma şansları yoktur.'' ifadelerini kullandı.

"Can Dündar"lı savunma

Adalet istediklerini söyleyen U., müvekkilleri hakkında ''örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek'' suçundan dava açıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:

''Müvekkillerim FETÖ'cü değildir. Buna kanıt olarak, (S.U.) 15 Temmuz'dan önce sosyal medya hesabından, FETÖ'den hakkında dava açılan şahısların ve Can Dündar'ın yazdığı yazılara ve paylaşımlara defalarca tepki göstermiştir. Hatta müvekkilim, sosyal medya hesaplarından sayın Cumhurbaşkanımızı destekler mahiyette paylaşımlarda da bulunmuştur. Bununla ilgili ekran çıktılarını mahkemeye sunuyorum. Tahliyelerini talep ediyorum.'' diye konuştu.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına, Başbakanlık makamının suçtan zarar görme ihtimaline binaen davaya katılma talebinin kabulüne karar vererek, eksikliklerin giderilmesi amacıyla duruşmayı 22 Haziran'a erteledi.

İddianame ve istenen cezalar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Orhan Aydın tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan ve mahkemece kabul edilen 172 sayfalık iddianamede, darbe teşebbüsü eylemleri kapsamında 16 Temmuz'da saat 05.00 sıralarında Topkapı-Ankara istikameti Haliç Köprüsü'ne doğru iki askeri aracın emniyet güçlerince takip edildiği belirtildi. Bu araçların birinde 4 askeri personel, açık kasa olan diğerinde de 7 askerin bulunduğu, köprü çıkışında durdurulan araçtakilere teslim olmaları uyarısı yapıldığı, Kurmay Albay A.'nın teslim olmayacaklarını, Halkalı'daki askeri birlikten Gayrettepe'deki Türk Telekom binasını korumak için göreve çıktıklarını, yollarına devam etmek istediklerini söylediği ifade edilen iddianamede, iki araçta bulunan şüphelilerin silah ve mühimmatlarıyla gözaltına alındığı kaydedildi.

İddianamede, A.'nın Halkalı'daki 1. Ordu Komutanlığında görev yaptığı, "Yurtta Sulh Konseyi" isimli Whatsapp grubunun içinde olduğu, olay tarihinde alayda görev yapan şüpheli Yarbay B. K.'ı birliğe çağırdığı, FETÖ'nün söz konusu darbe girişiminde İstanbul'daki tüm kanun dışı eylemleri Whatsapp üzerinden takip ettiği, saat 03.00 sıralarında Gayrettepe'deki Türk Telekom'a ait binanın ele geçirilmesi eylemini planladığı, bu doğrultuda iki askeri araç ayarlandığı anlatıldı.

Araçlardan birisine A., Yarbay B.K. ve Uzman Çavuş M. K. ile E. A.'ın, diğerine astsubaylar M.Ç. ve S. U. ile 5 erin bindiği dile getirilen iddianamede, "Söz konusu şüphelilerin amaçlarının o gün gerçekleşen, anayasal düzen ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya yönelik olan darbe girişimi eylemine bizzat katılmak olduğu, bu doğrultuda hareket ettikleri, askeri birliklerinden askeri araçlarla ve silahlarıyla mühimmatlı olarak yola çıktıkları ancak Haliç Köprüsü civarında emniyet güçlerince durduruldukları, durdurulmalarından sonra kendilerine teslim olmaları yönünde defalarca uyarı yapıldığı, buna rağmen teslim olmadıkları, yollarına devam edeceklerini polise söyledikleri, ilgili emniyet biriminin üstleriyle yaptığı görüşmede gelen talimat üzerine şüphelileri silahlarıyla gözaltına aldıkları tespit edildi." ifadelerine yer verildi.

Genelkurmay İstihbarat Başkan Yardımcısı olacakmış

İddianamede, şüpheli Albay N. A.'nın ifadesindeki, "Alay komutanlığına gittikten sonra telefonda Whatsapp grubuna dahil edildiğini gördüğü, bu grup oluşturulduktan sonra darbe yapıldığını anladığı, bu nedenle bir heyecana, her maceracı subayın gönlündeki 'general olacağı' düşüncesine kapıldığı" şeklindeki beyanları da yer aldı.

Şüphelilerin gözaltına alınmasının ardından el konulan malzemeler arasında darbecilerce hazırlanan atama listesinin de bulunduğu vurgulanan iddianamede, listede darbe girişiminin gerçekleşmesi durumunda göreve atanacak askeri personelin görev yerlerinin belirlendiği, listede şüpheli Albay A.'nın yeni görev yerinin Genelkurmay İstihbarat Başkan Yardımcısı (MİT'te görevlendirilmek üzere) Ankara olarak belirtildiği kaydedildi.

İddianamede, şüpheliler N.A., yarbaylar B. K. ve C.D.'un da bulunduğu tüm şüpheliler hakkında "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından ayrı ayrı üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi.

İddianamede A., K. ve D.n'un, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla, diğer 10 şüphelinin ise "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.