Ankara'daki Hopa olayları protestosunun ardından 28 kişi hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın ilk celsesi tamamlandı. Duruşmaya 22'si tutuklu 28 sanık ile avukatları katıldı. Duruşmayı, sanık yakınlarının yanı sıra, bazı siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcileri de izledi.

Sanıklar, savunmalarında üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi.

Hopa'daki olayları protesto etmek için 31 Mayısta Ankara'da düzenlenen gösterilere katıldıklarını kabul eden sanıklar, bu eyleme ''yasa dışı örgütlerin'' çağrısıyla değil, KESK, Eğitim Sen, Halkevleri gibi yasal örgütlerin çağrısıyla katıldıklarını belirtti ve bunun, demokratik bir hak olduğunu ifade etti.

Sanıklar, basın açıklamasına gittikleri sırada, polisin dağılmaları yönünde ikazda bulunmadan kendilerine müdahale ettiğini savundu.

Sanığın sözleri herkesi güldürdü

Sanıklardan Hikmet Tanıl, savunmasında, ''iddianamenin, askeri darbe dönemlerini aratmayacak nitelikte olduğunu'' söyleyerek, ''Tarih, bizi 52 yıla kadar yargılayanları da bir gün yargılayacaktır'' dedi.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dündar Örsdemir, ''Biz de dahil miyiz, yargılanacaklara?'' diye sordu. Sanık Tanıl, bu soruya, ''Sizi bilmiyorum, ama iddia makamı dahil'' karşılığını verdi.

Bu yanıta, Örsdemir ve aynı zamanda iddianameyi de hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel ile salondaki izleyiciler güldü.

Tanıl, savunmasını, ''Başbakan Erdoğan, Erdal Eren ve Necdet Adalı için ağlamıştı. Ben de artık başbakanlar ağlamasın diyorum ve tahliyemi ve beraatımı istiyorum'' dedi.

Sanık Nuri Özçelik, iddianamede ''tanınmamak için saçlarını kestirdiğinin'' öne sürüldüğüne dikkati çekerek, ''Ben, Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda saçları kestirilen Ömür Çağdaş Ersoy'a destek için saçımı kestirdim. Ama, 21 yıllık ömrümde saçlarımı zaten hiç uzatmadım. Kestirdiğim sırada saçlarım normal uzunluktaydı'' diye konuştu.

Sanık Ömür Çağdaş Ersoy ise olay günü gözaltına alındıktan sonra polis otobüsünde 6 saat tutulduğunu, bunun 3 saatinde ise dövüldüğünü öne sürerek, ''Savcılar bizi terörist ilan etmek için uğraşıyorlar, ama bize bunları yapanları soruşturmuyorlar'' dedi.

İddianamede daha önce katıldığı ulaşım zammı eylemlerine yer verildiğini anlatan Ersoy, ''Ulaşım zammı eylemine vatanı bölmek için değil, ulaşım pahalı olduğu için katılıyorum'' diye konuştu.

Lenin'in kitabı dosyaya sunuldu

Sanık Can Kaya da piyasada yasal olarak satılan birçok kitabın iddianamede yer aldığına işaret ederek, Lenin'in ''Emperyalizm-Kapitalizmin En Yüksek Aşaması'' adlı kitabı dosyaya konulmak üzere mahkemeye verdi. Kaya, ''Tarihinin en özgür günlerini yaşadığı söylenen Türkiye'de, bu kitabı dışarıda okumak yasak, ama cezaevinde 'görüldü' damgasıyla okunabiliyor. Bu kitapta da bu damga var'' dedi.

Sanık Sevgi Sönmez ise ''gözaltına alındıktan sonra polis otobüsünde tecavüzle ve ölümle tehdit edildiği iddiasında'' bulundu.

Sanık Özge Aydın da ''Plastik sopa, dergi ve kitap, örgüt üyeliğimin delili olarak gösteriliyor'' ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, sanıklardan Ozan Sürer, Eda Dişkaya, Cüneyt Çakır, Göksel Ilgın ve Ferat Konukcu'nun tahliyesine, diğer sanıkların ise ''haklarında istenilen cezanın miktarı ve bir tutuklama gerekçesinin bulunması nedeniyle tutukluluklarının devamına'' karar verilmesini istedi.

Savcı Yüksel, ''şüphelileri tespit ettikleri'' belirlenen kolluk görevlisi müştekilerin tanık olarak dinlenmesi için çağrı kağıdı çıkartılmasını istedi.

Sanıkların tahliyesine karar verildi

Sanık avukatları ise müvekkilleri hakkında beraat ve tahliye talebinde bulundu.

Sanık avukatlardan Selçuk Kozağaçlı, iddianamede sanıkların ''THKP/C Devrimci Yol-Devrimci Gençlik'' terör örgütü üyesi olduklarının öne sürüldüğünü anımsatarak, ''Bu mahkeme için önemli olmayabilir, ama bizim için çok önemli. Sol içinde birçok ayrışma var. Bu nedenle, bu iddia kendi aramızda espri konusu oluyor'' dedi.

Mahkeme Başkanı Dündar Örsdemir, bu sözler üzerine ''Belki bu iddianame solu birleştirir'' diyerek, espri yaptı.

Mahkeme heyeti, baş başa müzakerenin ardından ara kararları açıkladı.

Mahkeme, tutuklu sanıklar Ozan Sürer, Özgür Atmaca, Çağrı Yılmaz, Uğur Uzunpınar, Tayfun Yıldırım, Can Kaya, Can Türkyılmaz, Uğur Tuna, Nuri Özçelik, Zafer Algül, Hamza Doruk Yıldırım, Hikmet Tanıl, Kadir Aydoğan, Mahir Mansuroğlu, Cüneyt Çakır, Ozan Gündoğdu, Soner Torlak, Göksel Ilgın, Ömür Çağdaş Ersoy, Demet Yılan, Eda Dişkaya ve Ferat Konukcu'nun tahliyesine karar verdi.

Duruşma, eksiklerin giderilmesi için 13 Mart 2012'ye ertelendi.

Duruşmanın bir bölümünü CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Gökhan Günaydın, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Mersin Milletvekili İsa Gök, İstanbul Milletvekilleri Binnaz Toprak, Umut Oran, Melda Onur, Mahmut Tanal ve Süleyman Çelebi, İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve TKP Genel Başkanı Erkan Baş da izledi.

Mahkemenin kararının ardından sanıklara destek için adliye dışında gün boyu bekleyen grup, sevinç gösterilerinde bulundu. Adliyeden, Sakarya Meydanına yürüyen grup, ellerinde tahliye olan arkadaşlarının posterlerini taşıdı.

Çeşitli örgütlerin temsilcilerince yapılan basın açıklamasının ardından, gruptan bazı kişiler tahliyelerine karar verilen arkadaşlarını karşılamak için otobüsle Sincan Cezaevine hareket etti.

31 Mayıs'ta Ne Olmuştu?

31 Mayıs'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim mitingi için her zamanki gibi Artvin merkezi değil, bu kez Hopa'yı seçmişti. Hopa halkı, mitingin yapılacağı yerle arasından "duble yol" geçen bir mesafede HES'leri ve çaydaki sömürüyü protesto etmek için toplanmış ve binalara pankartlarını asmıştı. Ancak polis buna imkan vermeyerek halkı dağıtmak için cop ve biber gazı kullandı. Gaz bulutu içinde emekli öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Hopa'daki olayların ardından Tayyip Erdoğan Trabzon'da aynı gün yaptığı mitingde, protestoda bulunan Hopa halkına "eşkıyalar" dedi.

Halka yapılan saldırının ve Metin Lokumcu'nun öldürülmesini protesto etmek için 31 Mayıs'ta emek ve meslek örgütlerinin, siyasi partilerin çağrısıyla Ankara'da protesto yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüş Sakarya Caddesi'nden başlayarak AKP İl Binası önüne kadar sürdü. AKP'nin önüne kurulan barikattaki polisler Hopa'dakine benzer şekilde gaz ve coplarla "müdahalede" bulundu. Kitlenin dağılmasının ardından ÖDP Ankara İl Başkanlığı binası polis tarafından basıldı. Polis 79 kişiyi gözaltına aldı. Terörle Mücadele Şubesi'nde sorgulanan bu kişilerden 5'i tutuklandı.

Operasyonların ikinci evresi ise 12 Haziran seçimlerin hemen ardından evlere yapılan baskınlarla başladı. Ankara'da ev baskınları yapıldı. Evlerden kitaplar, bilgisayarlar toplandı. 18 kişi gözaltına alındı ve 15'i tutuklandı. Bu operasyonlar sırasında ÖDP Parti Meclisi üyesi Ozan Sürer de tutuklandı. Defalarca yapılan itirazlara rağmen protestocular 6 aydır tutuklu. Bu itirazlara yönelik mahkemelerin verdiği red kararlarının metinlerinin de noktası virgülüne kadar aynı olması, "copy paste" (kopyala-yapıştır" eleştirilerine neden olmuştu.

Olmayan örgüte üyelik

Tutuklananların üyesi oldukları yasal kitle örgütleri, siyasi partilerin yapısı hiçe sayıldı ve tutuklular THKP-C gibi olmayan bir örgütün üyeleri kabul edildi. Lokumcu'nun hayatını kaybettiği eylem esnasında ve sonrasında Hopa'da gözaltına alınıp ardından tutuklananlar hakkında Terörle Mücadele Kanunu'na dayandırılarak oluşturulan suç, davadan düşürülürken, onlara Ankara'da destek verenlerin TMK kapsamına sokulması davadaki bir diğer önemli hukuksuzluk olarak dikkat çekti.

Kitaplı Terör Örgütü Üyesi

Ev baskınları, medyaya yansıyan iddialar ve 6 aydır tutuklu bulunan şüphelileri içeren soruşturmanın delilleri ise, baskın yapılan evlerden toplanan kitapların içerikleri.

SOL Yayınları Halen Yasaklı

Ev baskınlarında Marksist klasikleri basan  "SOL Yayınları"na ait kitaplar delil olarak toplandı. Bunların dışında üzerinde Marx, Lenin ile Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya'nın adı ya da fotoğrafı görülen tüm kitaplar baskınlarda, örgüt üyeliği delili olarak sayıldı. İddianemenin büyük bölümü sosyalizmden söz eden bu kitaplardan oluşuyor.

İddinamede ayrıca bu kitapların kimilerine ilişkin yasaklama tarih ve karar sayısı da bulunuyor. Örneğin, Lenin'in "Gençlik Üzerine" kitabı için 1975/65, Mahir Çayan'ın "Toplu Yazılar"ı için ise 1979/34.

Ağır Suç Delilleri

"Silahlı terör örgütü" üyesi olmakla suçlananlara ilişkin kitaplar dışındaki suç delilleri ise şunlar:

- 150 cm uzunluğunda, 2 cm kalınlığında sert plastik sopa
- 90*90 çapta kareli puşi
- 4 adet 60 cm tahta sopa
- Üzerinde TTB yazan şemsiye
- Sopasız flama



Cnn Türk