2000 yılında Gaziantep İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevli iken lojmanda eşi ve çocuğu ile birlikte ölü bulunan Teğmen Hasan Kayaoğlu'nun ailesi, konuyu yeniden yargıya taşıyor. Aile Kayaoğlu'nun şüpheli ölümünün tekrar araştırılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurmaya hazırlanıyor. Battal Kayaoğlu, kardeşlerinin ölümüyle ilgili ciddi şüphelerinin bulunduğunu söyledi. Konuyu sivil mahkemeye taşıyacaklarını açıklayan Kayaoğlu, kardeşinin hayatında alkol kullanmadığını, ancak kanında 402 promil alkol bulunduğunu söyledi.

Jandarma Teğmen Hasan Kayaoğlu, eşi Çimen Kayaoğlu ve oğlu Çağrı Kayaoğlu 29 Mayıs 2000 tarihinde Gaziantep İl Jandarma Alay Komutanlığı'na ait Şehit Jandarma Er Ömer Uygun Apartmanı iki numaralı dairede ölü olarak bulundu.

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın hazırladığı rapora göre Teğmen Hasan Kayaoğlu'nun kanında yüksek miktarda alkol bulundu. Ölüm sebebi ise "ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kırığı ile müterafik beyin kanaması, beyin doku harabiyeti" olarak gösterildi. Kayaoğlu'nun kanında 402 promil etanol ve 43 miligram metenol bulunması, kafaları karıştırdı. Kayaoğlu ailesi, çocuklarının alkol kullanmadığını söyledi.

Kayaoğlu ile birlikte eşi ve çocuğunun da 7.65 mm çapında MAP marka 504619 seri numaralı silahtan çıkan mermilerle öldükleri belirlendi. Kayaoğlu'nun bıraktığı ve intihar notu olarak değerlendirilen mektupta ise "Kimsenin suçu yok. Ailemle ilgilenememem ve oğlumun amansız hastalığı, yaşıtlarına göre geri olması benim ve eşimin ağır çalışması bana bu kararı aldırdı. Bizi Gaziantep'e gömsünler. Subay olduğuma pişmanım. Benim psikolojimi bozdular, aralarına beni almadılar." ifadeleri yer aldı.

NAMAZ KILAN, KUR'AN OKUYAN BİRİ NASIL ALKOL ALIYOR

Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Teğmen Hasan Kayaoğlu'nun kardeşi Battal Kayaoğlu, bu hafta konuya ilişkin yeniden araştırma yapılması amacıyla savcılığa dilekçe vereceklerini söyledi. Kardeşinin abdestli, namazlı biri olduğunu, gizli yaptığını, ancak kimsenin bilmediğini dile getiren Kayaoğlu, olay günü telefon görüşmeleri bulunduğunu, iki saat içinde evden de çıkmadığını ifade etti.

Evde alkol olmadığını, kendilerine olup olmadığının sorulduğunu anlatan Kayaoğlu, şöyle devam etti: "Gaziantep'de alkol olduğunu söylemiyorlar, İstanbul Adli Tıp'ta söylüyorlar. Bu işte biraz çelişki var. Öldüğü gün 80 bin TL'lik alış veriş yapmış. Beğendik makbuz fişi var. Eşinin hamile olduğunu, ölünce bize söylediler raporlardan. Turhan Yoldaş adlı posta, 'komutanım dikkat et, gözetleniyorsun, dinleniyorsun' demiş. Bediüzzaman Said Nursi'nin kitabını vermiyorlar. Bir dosyanın içinde açmıyorlar. Çantasında Kur'an çıkmış, Kur'an'ı biz aldık ancak kitabı vermediler. Askerin çantasında Kur'an ve Bediüzzaman Said Nursi'nin kitabının ne işi var? Çantasından bunların çıktığı adam, 402 promil alkol alıyor. Biraz mantıksız. Ben bayramda, düğünde arada alkol alırım ama ben rahmetlinin aldığını görmedim. Gören duyan da bugüne kadar yok."

EROİN KAÇAKÇILIĞIYLA İLGİLİ MAHKEMEDE TANIKLIK YAPIYORDU

Teğmen Kayaoğlu, Gaziantep'ten önce Van Jandarma Alay Komutanlığı'nda istihbaratçı olarak çalışıyordu. Kayaoğlu'nun Van'da patlak veren ve aralarında Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı Lojistik Şube Müdürü Albay N.Ö. ile birlikte iki astsubayın da yargılandığı uyuşturucu ticaretini ortaya çıkaran ekipte yer aldığı ifade ediliyor.

Kardeşinin bıraktığı nottaki yazıyı hiç benzetemediğini belirten Kayaoğlu, raporu tamamıyla askerin düzenlediğini, hiçbir şekilde sivilin karıştırılmadığını ifade etti. Bu işte ciddi şüphelerinin bulunduğunu dile getiren Kayaoğlu, "Öldüğü gün Gaziantep'te büyük bir olay oldu, dolar ve altın yakalandı. Bu zaten sevmezdi o tür şeyleri. Eroin kaçakçılığından dolayı Van'daki mahkemeler devam ediyordu, bu tanıklık yapıyordu. Astsubayken İl Jandarma Alay Komutanı Genelkurmay'a şikayet etmişti. Cesaretliydi, kimseden korkmazdı." dedi.

BİR HAFTA ÖNCE BENİ ÖLDÜRECEKLER DEMİŞ

Kardeşinin en son İstanbul'da ağabeyi ile kaldığını anlatan Kayaoğlu, "Ağa.eşile 'beni öldürecekler, istifa edeceğim' demiş. Ölümüne bir hafta kala onunla konuşmuş. Terörden korktuğundan değil kendi iç hesaplaşmalarından. Bu tür kaygılarımız var. Kur'an okurdu. Postası, 'abi sabahları ben kaldırırdım Nurdağı'nda yatarken, kalkar sabah namazını kılardı.' diyor." şeklinde konuştu.

(CİHAN)