Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu:

- Yolsuzluk savcılarının görevden uzaklaştırılması adil yargılanma hakkının sıfırlanmasıdır.

- Cumhurbaşkanı’nın ‘Gözaltına alınacaklar olacaktır’ beyanı Anayasa suçudur.

- Sulh Ceza Mahkemeleri Anayasa’ya aykırı, kararları AİHM’den döner.

- Savcının emniyette ifade alması yargı skandalıdır.

- İç güvenlik paketi ile 12 Eylül gerisine düşebiliriz.

- Bir yargıcın yöneticilere hayranlık ifadesinden utanç duyuyorum.

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, özgür medyayı hedef alan 14 Aralık operasyonu, yolsuzluğu soruşturan savcıların görevden uzaklaştırılması ve iç güvenlik paketi ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de 14 Aralık benzeri operasyonların geçmişte de yapıldığını ifade eden Kaboğlu şöyle konuştu:

BASIP GÖTÜREMEZSİNİZ

“Siz herhangi birinin evine işyerine baskın yaparak bir hukuk devletinde apar topar götüremezsiniz. Hukuk devletinde suçsuzluk karinesi söz konusudur. Bunlar gazeteci olsa da olmasa da hukuka uygun davranmak gerekir. ‘Avukattır ama avukatlık faaliyeti için tutuklanmadı, gazetecidir ama gazetecilik faaliyeti için tutuklanmadı’ sözlerini biz Türkiye’nin son 5 yılında duyar olduk. Fakat sonradan gördük ki bunlar gazetecidir, bunlar avukattır, bunlar hekimdir, bunlar öğretim üyesidir. Bunları hep yaşadık.”

YARGI SKANDALI

Savcının emniyette ifade almasının yanlış olduğuna vurgu yapan Kaboğlu, “Kolluk savcıya tabidir. 17-25 Aralık süreçlerinden sonra mevcut olan adli kolluğun bile görev alanları daraltıldı. Bunun anlamı nedir? İdari kolluk içişlerine bağlıdır, adli kolluk yargı organlarına bağlıdır. O bakımdan asıl olan emniyet birimlerinin adliyeye gelmesidir. Savcının gitmesi diye uygulama hukuk devletine tamamen yabancıdır. Savcı gerçekten emniyete gitmişse bu sadece hukuk devleti ilkesini zedelemez, Türkiye’nin kazanımlarından çok geriye gidişi ifade etmenin yanı sıra bir yargı skandalıdır" ifadelerini kullandı.

VAHİM BİR İHLALDİR

 Yargı bağımsızlığı ile ilgili TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de kullandığı ifadelere atıfta bulunan Kaboğlu, “TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından yapılan ‘138. madde çökmüştür, ya da yargı bağımsızlığı ölmüştür’ itirafı bizim raporumuzda da yer almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, ‘Gözaltına alınacaklar olacaktır’ şeklindeki beyanı esasen bir yıl sonrasından Meclis Başkanı’nın yapmış olduğu bu saptamanın teyidinden başka bir şey değildir, vahimdir. Bu tür söylemler anayasa dışıdır. Anayasa’nın ihlalidir. Hatta Anayasa suçudur” dedi.

İÇ GÜVENLİK PAKETİ ANAYASA'YA AYKIRI

İç güvenlik paketine yönelik eleştirilerini de sıralayan Kaboğlu sözlerini şöyle tamamladı: “İç güvenlik paketi bütünüyle Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü iç güvenlik paketi ile bugün sahip olduğumuz özgürlüklerden daha geriye düşülmesi söz konusudur. Bu paketin bazı maddeleri ile 12 Eylül döneminde yürürlüğe konulan yasaların da gerisine düşebiliriz. Özgürlükler üzerine çok ciddi bir tehdit sürecini başlatabilir.”

ADİL YARGILANMA HAKKI SIFIRLANDI

Yolsuzluğu soruşturan savcıların görevden uzaklaştırılmasını değerlendiren Kaboğlu şu ifadeleri kullandı: “Bu anayasamızın 36. maddesinin güvence altına almış olduğu adil yargılanma hakkının bir anda sıfırlanmasıdır. Bu Anayasa’nın ilgili hükümlerine yani 138 ve devamı maddelere de tamamen aykırıdır. Hukuk dili ile izahı zor olan bir durumdur. Bu süreci biz Anayasa dışına çıkılması son bir yıldır tanık olduğumuz Anayasa dışı uygulamalarla ve o tür tabirlerle ifade ediyoruz. Hukuk devletinde bunların yeri yoktur diyoruz.”

'BENİM YARGICIM' UYGULAMASI

Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdiği kararların AİHM’den döneceğini ifade eden Kaboğlu, “Bir kıdemli hukukçu olarak söylüyorum, bir yargıcın yöneticilere yönelik olarak hayranlık ifadesinden utanç duyuyorum. Sulh ceza hakimlikleriyle ilgili kurulan mahkemeler özel yetkili mahkemelerin yerine ikame edilen mahkemelerdir. ‘Benim yargıcım’ diyebileceğimiz bir uygulamanın somutlaşmasıdır. Anayasa’ya aykırıdır, bu mahkemelerin vermiş olduğu kararlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden dönecektir” diye konuştu. (Kaynak: Bugün)