İSMAİL SAYMAZ

İSTANBUL - Tuzla’da, Temmuz 2007 ile Şubat 2008 arasındaki yedi ayda 18 taşeron işçinin ölümünü protesto eden ve gözaltına alınan işçilere 28 ay sonra 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten üç yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, işçilerin taşıdığı pankartlarda sıralanan ve bugün hâlâ yerine getirilmemiş şu istekler ‘suç’ hanesinde sıralandı: ‘Taşeron sistemi kaldırılsın’, ‘Günlük 7.5 saatlik çalışma süresi ve iki çay molası’, ‘Semtlere servis hakkı.’
Tuzla tersanelerinde art arda cenazelerin kaldırıldığı günlerdi. AKP’nin ikinci kez iktidara yükseldiği Temmuz 2007’den Şubat 2008’e kadar geçen yedi ayda tam 17 işçi toprağa verilmişti. DİSK Başkanlık Kurulu, ölümcül iş kazalarını ve taşeron sistemini protesto için Tuzla’da 27 Şubat 2008’de 24 saatlik oturma eylemi yapma kararı aldı.

Anında müdahale
DİSK’e bağlı Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç, Yardımcısı Kamber Saygılı ve Genel Sekreter Hakkı Demiral’ın da aralarında yer aldığı 100’ü aşkın işçi ile onlara destek için gelen TÜMTİS Genel Başkanı Çayan Dursun ve Tekstil-Sen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter, o sabah saat 08.00 sularında Tersaneler Kavşağı’na geldi. Ellerinde pankartlar ve dövizler vardı. Bir süre slogan attılar. Polis, trafiğin kapatıldığı iddiasıyla gaz ve coplarla müdahalede bulunup eylemcileri gözaltına aldı. Üç sendika önderi ve işçilerin gözaltına alınması, direnişe engel olamadı. İşçilerin eylemleri sürdü. Gözaltına alınıp akşam serbest bırakılanlar da özgür kalınca oturma eylemi yapılan alana geldiler. İşçi ölümlerine karşı tutumu ve mücadelesiyle öne çıkan Limter-İş, sonra TBMM’de ağırlanacak, işverenlerle çözüm için masaya oturacak, oluşturulan komisyonlara katılacaktı.

28 ay sonra gelen dava
Aradan tam 28 ay geçti. Tuzla Savcısı Ali Bahadır, 27 Şubat 2008’deki oturma eylemi öncesi gözaltına alınan 75 sendikacı ve işçiyle ilgili soruşturmasını 9 Haziran 2010’da bitirdi. Ve 75 kişi için 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla dava açtı. Yarım saatlik iddianamede sıralanan ‘suçlamalar’ şöyle:
“İkaza rağmen slogan attıkları, yolu araç ve yaya trafiğine kapattıkları ve ellerinde, ‘Taşeronluk sistemi kaldırılsın’, ‘Ağır ve tehlikeli işkolu yönetmeliği uygulansın’, ‘İşçi güvenliği işçi sağlığı tedbirleri alınsın’, ‘Taleplerimiz: Günlük çalışma saati süresi 7.5 olarak acilen hayata geçirilsin, ücretlerin ödenmesi ana firma tarafından tam ödensin, saat 10.00 ve 15.00’te çay molası ile sosyal haklarımız verilsin, semtlerimize servis hakkı verilsin’, ‘İşyerinde sömürülmek, iş cinayetlerine kurban gitmek kaderimiz değil, örgütsüzlüğümüzün sonucudur’, ‘İşçiler birleşin ölümleri durdurun’, ‘İnsanca çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz’ şeklinde pankart taşıdıkları, geçişe engel oldukları, dağılmadıkları...”
Savcı Bahadır, 75 işçi önderi ve işçiye üç yıl hapis cezası istiyor. Tuzla Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan davanın ilk duruşması ise 1 Kasım 2010’da...
Limter-İş Genel Başkanlığını yürüten ve sanıklar arasında yer alan Kamber Saygılı, o gün polis şiddetine maruz kaldıklarını ve başından yara aldığını belirtiyor. Saygılı “İşçi ölümlerine karşı açıklama yapacaktık. DİSK’i beklerken polisler gitmemizi istediler. ‘Hayır’ deyince yaka paça gözaltına alındık. Coplarla müdahale edildi. Karakola varana kadar saldırı sürdü. Kafamdan yaralanmıştım. Şikâyetçi olduk ama halen ses çıkmadı.  Adli kurumlar bu konuda taraf oldular, patronları tuttular. Yargı hakkaniyetli davransa patronlar bu kadar rahat hareket edemezler.”




(Radikal)