Bu durumu eleştiren Kilis Kürsü Hâkimi Muzaffer Şakar, "Yargıtay, çoğu zaman kendisini asıl mahkemenin yerine koyuyor. Esasa girerek ilk derece mahkemelerin kendisine göre şekillenmesine neden oluyor." diyor. Yargıtay'da ilk derece mahkemelerinin mahkûmiyet kararı verdiği ancak iş yükü sebebiyle hükme bağlanmayan 21 bin tutuklunun dosyası bulunuyor.

Yerel mahkemelerin davaları kısa sürede karara bağlamasına rağmen Yargıtay'da temyiz kararının uzun sürmesi nedeniyle terör ve ağır suçlardan yargılanan sanıklara tahliye yolu açıldığı iddiasını Adalet Bakanlığı'nın verileri doğruluyor. Buna göre tutukluluk süresini dolduran sanık dosyalarının 4'te 1'i yerel mahkemelerde, 4'te 3'ü ise Yargıtay'da karara bağlanmasını bekliyor. Yargıtay'da ilk derece mahkemelerinin mahkûmiyet kararı verdiği ancak iş yükü nedeniyle karar verilmeyen 21 bin tutuklunun dosyası bulunuyor. Yargıtay'ın bazı daireleri 2008'e ait kararları yeni inceliyor.

Kilis Kürsü Hâkimi Muzaffer Şakar, temel sorunun yargı yapılanmasında olduğunu ifade ediyor. Türkiye'nin mevcut yargı sistemiyle devam edemeyeceğini ifade eden Şakar, "Bu 70'lerin, 80'lerin yargı sistemi, Türkiye'yi kaldıramıyor." diyor. Yargıdaki bütün sorunları sadece bir kuruma yüklemenin tutarlı olmayacağını belirten Şakar, buna rağmen sorunların, temelde Yargıtay'dan kaynaklandığını vurguluyor. Yargıtay'ın kimi zaman ilk derece mahkemeler gibi hareket ederek, usul yönünde incelemesi gereken dosyaları esastan inceleyerek, ilk dereceli mahkemeleri raportör yerine koyduğunu söylüyor. Hâkim Şakar, şöyle devam ediyor: "Yargıtay, çoğu zaman kendisini asıl mahkemenin yerine koyuyor. Esasa girerek ilk derece mahkemelerin kendisine göre şekillenmesine neden oluyor. Normalde ilk dereceli mahkemelerden yukarıya doğru bir işleyiş olması gerekiyorken, Türkiye'de bu tam tersi oluyor. Yargıtay'la ilk dereceli mahkemeler arasında tek taraflı bir iletişim var. Yapılan araştırmalarda, ilk derece mahkemelerinin kararları yönünden daha başarılı olduğu görülüyor. Basit işlemler bile Yargıtay'ın önüne gidiyor. Dairenin bunlardan arındırılması gerekiyor. Yargıda özgürlükten yana bir dönüşüm olmazsa kurulması beklenen istinaf mahkemeleri de belli bir zaman sonra tıkanır."

Beypazarı Hâkimi Dr. Orhan Gazi Ertekin de tahliyelerle başlayan sürecin yargı sisteminde yatan birçok gerçeği ortaya çıkardığını söylüyor. Adalet Bakanlığı'nın da daha önceden tedbir alması gerektiğini söyleyen Ertekin, "Adalet Bakanlığı'nın bugüne kadar sergilediği performansına baktığımızda bugün olacakları öngörebilirdi. Yargıtay ise bugüne kadar sağlam, olgun ve pratik bir içtihat geliştirmedi." diyor. Günübirlik tartışmalar yerine sorunu kökten çözecek çalışmaların tartışılması gerektiğini ifade eden Ertekin, zaman kaybedilmeden bölge adliye mahkemelerinin kurulması için çalışmaların yapılmasını istiyor.

Yargıtay savcısı olup da işini yapmayanlar var

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, yargıdaki iş yükünün Yargıtay'dan kaynaklandığını söyledi. Kurumdaki daire sayısı ile üye sayısının artırılması gerektiğini vurgulayan Kılıçkaya, üye bazı savcı ve hakimlerin ya hiç dosyaya bakmadığını veya çok az dosyaya baktığını belirtti. Yargıdaki gecikmeden dolayı hiçbir masum insanın fazla tutuklu kalmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçkaya, gecikmelerin sebebinin mahkemelerin özellikle de Yargıtay'ın yetersizliği olduğunu vurguladı. Kılıçkaya, şöyle devam etti: "Yargıtay'a her dosyanın gitmemesi gerekiyor, gidişe bir şekilde baraj konulmalı. Ayrıca Yargıtay'da tetkik hakimi olup, üye olup veya savcı olup da işini yapmayan, hiç dosya incelemeyen veya çok az sayıda dosya inceleyen insanlar var. Dolayısıyla herkes işini iyi yapmalı. Üye ve daire sayısı çoğaltılırsa bu sorun çözülür." Ankara CİHAN