Anayasa Mahkemesinin, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemeleri iptaline ilişkin kararının gerekçesini Resmi Gazete'de yayımladı. Gerekçeli kararda, Anayasada tesis edilmiş olan yargı düzeninde adli, idari ve askeri olmak üzere farklı yargı mercileri bulunduğu, askeri mahkemelerin görev alanının da 145. maddede açıkça gösterildiği belirtildi ve "Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinde belirtilen suçlarda asker kişiler bakımından Anayasanın 145. maddesiyle getirilen ölçütler dikkate alınmaksızın yapılan düzenleme anayasaya aykırıdır" denildi.
Anayasa Mahkemesi, askerlere sivil yargı yolunu açan 5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un, 7. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen son tümcesinde yer alan "...savaş ve sıkıyönetim halinde..." sözcüğünün iptaline oy birliğiyle karar vermişti. Yüksek Mahkemenin kararının gerekçesi, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Gerekçede, değişiklik öncesinde, Anayasa Mahkemesi'nin ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümlerin yanı sıra askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler de saklı tutulmasına karşılık, tümcedeki "hali dahil" ibaresinin "halinde" olarak değiştirilmesiyle Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın görev alanında değişiklik olmamakla birlikte, askeri yargı organlarının görevinin yalnızca savaş ve sıkıyönetim halleriyle sınırlandırıldığı, barış zamanında bu görevin adli yargıya verildiği ifade edildi.
Bu maddede sayılan suçların askeri mahkemeler yerine özel görevli ağır ceza mahkemelerinin görev alanına dahil edildiği kaydedilen gerekçede, aynı zamanda suçların yargılamasının da Ceza Muhakemesi Kanununda gösterilen yönteme göre yapılmasının sağlandığı anımsatılan kararda, "Barış zamanlarında asker kişilerce işlenen bu suçlara ilişkin yargılama, suçun askeri nitelikte olup olmadığı, askeri mahalde ya da asker kişilere karşı işlenip işlenmediği yahut askerlik görevi ile ilgili olup olmadığı konularında herhangi bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmaksızın doğrudan Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesine göre görevli ağır ceza mahkemeleri tarafından 251. ve 252. maddelerine göre yapılacaktır. Hazırlık soruşturmaları da yine askerî savcılıklar yerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından bu suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca yürütülecektir. Bunun sonucunda bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun (AsMKYUK) öngördüğü suçların ihbarı, araştırılması, koruma tedbirlerine başvurulması, arama ve elkoyma, tutuklamaya sevk gibi alanlardaki farklı kurallar uygulanmayacağı gibi, bu suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda komutanın işlevi ve Millî Savunma Bakanının savcıya dava açmak üzere emir ya da talimat vermesi olanağı da ortadan kaldırılmıştır.
Gerekçede, Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinin (1) numaralı fıkrasında üç bent halinde belirtilen suçlarda asker kişiler bakımından Anayasa'nın 145. maddesiyle getirilen ölçütler dikkate alınmaksızın yapılan düzenleme Anayasa'ya aykırıdır. İptali gerekir" denildi.
Kanunun son tümcesinde yer alan "... halinde ..." sözcüğünün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan aynı tümcedeki "...savaş ve sıkıyönetim..." ibaresinin de iptali gerekeceği kaydedildi. Başkan Haşim Kılıç'ın bu görüşe katılmadığı belirtilen gerekçede, Kanunun iptal edilen "...savaş ve sıkıyönetim halinde..." ibaresinin, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazetede yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına da Başkan Kılıç'ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildiği açıklandı.

-KARŞI OY GEREKÇESİ-

Başkan Haşim Kılıç'ın karşı oy gerekçesinde ise şu ifadelere yer verildi:
"'Halinde' sözcüğünün iptal edilmesi karşısında Anayasa Mahkemesi'nin 2949 sayılı Kuruluş Kanunu'nun 29. maddesi gereğince, uygulanma imkanı kalmadığı belirtilerek "savaş ve sıkıyönetim" ibaresinin iptali sonucuna varılmıştır.
"Halinde' sözcüğünün iptali yeni bir uygulamayı ortaya çıkarmıştır. Önceki iradesi ortadan kalkan Yasama Organı'nın iptal sonunda ortaya çıkan yeni durumu gözeterek yasal bir düzenleme yapması kaçınılmaz hale gelmiştir. İptal sonunda ortaya çıkan hukuksal boşluk kamu düzenini ihlâl edici nitelikte bulunduğundan Anayasa'nın 152. maddesi gereğince Yasama Organı'na süre verilerek yeni düzenleme yapmasına imkan tanınması gerekirdi. Böyle yapılmayarak "savaş ve sıkıyönetim' ibaresini iptal etmek suretiyle yeni bir uygulamaya yol açan ve yeni bir yasal düzenleme niteliğinde tasarrufta bulunulmuştur.
Yasama Organı'nın görev alanına giren bir konuda tasarrufta bulunulması meclisin görevine bir elatma niteliği taşıdığından Anayasa'nın 7. ve 152. maddeleri ihlâl edilmiştir. Bu nedenle iptal sonunda süre verilmesi gerekirken kalan bölümü düzeltici nitelikte yeni ibarelerin iptal edilmesine karşıyım." (ANKA)
(EÖ/ÖMR)