İstanbul 22. İş Mahkemesi, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'na muhalefetten yargılandığı kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi üzerine davacının, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürenin, 5510 sayılı Kanun'un geçici 36. maddesi kapsamında borçlandırılması talebiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yaptığı başvurunun, Kanun'un yayımı tarihinden itibaren başlayan altı aylık süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı Anayasa Mahkemesi'nin gündemine taşıdı. Mahkemenin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na, 6111 sayılı Kanun'un 52. maddesiyle eklenen geçici 36. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan "...bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla..." ibarelerinin Anayasa'ya aykırılığının tespit istemini yerinde bulan Anayasa Mahkemesi, söz konusu hükmü iptal etti. İptal kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesinin ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunun belirtildiği kararda, geçici 36. madde ile getirilen borçlanma hakkının, uygulamada gelişen yönüyle sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren bir suç nedeniyle yargılanmakla hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmayan herkese tanınan bir hak niteliğinde olduğu ifade edildi.

 ADALETE VE HAKKANİYETE UYGUN DEĞİL

Kararda, Kanun'un geçici 36. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen borçlanma imkânından yararlanılabilmesi için getirilen altı aylık sürenin başlangıcında kanunun yürürlüğe girdiği tarihin esas alınmasının, sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren bir suç nedeniyle yargılanıp hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmama bakımından özdeş durumdaki kişiler arasında farklı uygulama yapılmasına neden olduğu ve hakkındaki ceza kovuşturması söz konusu altı aylık sürenin dolduğu tarihten sonra sona erenlerin bu haktan yararlanmalarını imkânsız hale geldiği vurgulandı. Kararda, "Kanunda öngörülen süreden önce aynı durumda olup aynı şartları sağlayanlar borçlanma hakkından yararlanmaktayken, kendi iradeleri dışında ve yargılamanın daha uzun sürmesi nedeniyle kanunda öngörülen şartları itiraz konu ibare ile öngörülen süreden sonra sağlayanlar bu imkândan yoksun kalmaktadır. Haktan yararlanabilme yönünden kanunda aranılan diğer şartları taşıdığı hâlde, hakkındaki yargılama henüz kesin hükümle sonuçlanmamış kişilerin başvurmalarına engel teşkil edecek biçimde, altı aylık başvuru süresinin kanunun yürürlük tarihinden itibaren işlemeye başlamasının öngörülmesi adalete ve hakkaniyete uygun düşmediği gibi eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır" denildi. (ANKA)