>> KARARIN TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ 

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’ndan

GENEL KURUL KARAR BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ VE SAADET PARTİSİ BAŞVURUSU

Başvuru Numarası : 2014/8843
Karar Tarihi:  : 10/12/2015

BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, siyasi partilerin devlet yardımından yararlanmaları için milletvekili genel seçimlerinde %3 oy alma şartının aranmasının seçim hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

BAŞVURU SÜRECİ

2. Büyük Birlik Partisi tarafından 12/6/2014 tarihinde, diğer başvurucu Saadet Partisi tarafından ısc 24/6/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan, başvuru yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşki! edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Başvurucu Biıyiik Birlik Partisinin 2014/8843 sayılı başvurusu için İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 30/6/2014 tarihinde, başvurucu Saadet Partisinin 2014/10107 sayılı başvurusu içir. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemelerinin Bölüm taralından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Başvurucu Saadet Partisinin 2014/10107 sayılı başvurusunun, konu bakımından aynı olması nedeniyle diğer başvurucu Büyük Birlik Partisinin 2014/8843 sayılı başvurusu ile birleştirilmesine ve incelemenin birleştirilmiş dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 5/9/2014 tarihinde, başvuru belgelerinin bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.

6. Başvuru konusu olay ve olgular 5/9/2014 tarihinde Bakanlığa bildirilmiş; Bakanlık, verilen ek süre sonunda 10/11/2014 tarihinde görüşlerini Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

7. Bakanlık görüşü 13/11/2014 tarihinde başvurucu Büyük Birlik Partisine tebliğ edilmiş; başvurucu, karşı beyanlarını 27/11/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

8. ikinci Bölümün V12/2015 tarihinde yaptığı toplantıda başvurunun, niteliği itibarıyla Gene! Kuru! tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden Anayasa Mahkemesi tçlüzüğii’nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula şevkine karar verilmiştir.

OLAY VE OLGULAR. A.
Olaylar

9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

10. Yüksek Seçim Kurulunun, 12 Haziran 2011 tarihli 24. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde başvurucu Büyük Birlik Partisinin %û,75 oranında, diğer başvurucu Saadet Partisinin % 1,26 oranında oy aldığına ilişkin 22/6/201! tarihli ve K.107Ö sayılı kararı, 23/6/2011 tarihli ve 27973 sayılı Resmî Gazeîe’de yayımlanmıştır.

11. Başvurucular, 24. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerimde 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunumun 33. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen %10’luk seçim barajının altında kalmaları nedeniyle milletvekili çıkaramadıkları ve 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanımu’nun ck i. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen %7 oranından fazla oy alamadıkları için siyasi partilere yapılan devlet yardımından yararlanamamıştır.

12. 2820 sayılı Kanun’un ek 1. maddesinde 2/3/2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucunda siyasi partilerin devlet yardırru alabilmeleri için öngörülen, milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların %7’sinden fazla oy oranma ulaşma şartı %3’e indirilmiştir.

13. Başvurucular 24. Dönem Milletvekili Genel Seçimimde aldıkları oy oranını, 20!5 yılında yapılacak milletvekili gene! seçiminde de almaları durumunda söz konusu hükümlerin uygulanacağını ve bu nedenie devlet yardımından yararlanamamaları hâlinde hak ihlalinin söz konusu Olacağını belirterek bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

14. Başvurunun incelendiği tarihten önce 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Gene! Scçimi’nde başvurucu siyasi Partiler seçim ittifakı yaparak Saadet Partisi çatısı alımda %2.06 oranında; 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan 26. Donem Milletvekili Genel Seçimi nde ise Büyük Birlik Partisi %0,53. Saadet Partisi %(J,68 oranında oy almıştır. İlgili Hukuk

15. 2839 sayılı Kanun’un 33. maddesinin birinci fıkrası şeyledir: “Genel seçimlerde Ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin ilimlinde, geçerli oyların %10’unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar. Bir siyan parti listesinde yer almış bağımsız adayların seçilebilmesi de listesinde yer aldığı siyasi partinin ülke genelinde ve cıra seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde yiizde onluk barajı aşması ile mümkündür.”

16. 2820 sayılı Kanun’un 61. maddesi şöyiedir: (12/8/1999 tarihli ve 4445 sayılı Kanun im 6 maddesi) Siyasi partilerin gelirleri amaçlarına aykırı olama: Siyasi partiler aşağıda belirtilen gelirleri elde edebilirler: a) Parti üyelerinden alınacak giriş aidatı ile üyelik aidatı, h) Partili milletvekillerinden alınacak milletvekilliği aidatı, c) (Değişik bent: 7(8/1988 tarihli ve 3420 sayılı Kanun’un 6. maddesi) Milletvekili, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği aday adaylarından alınacak özel aidat, (Bu aidatlar 64 üncü maddedeki esaslar dahilinde siyasi partilerin yetkili merkez karar organlarınca tespit ve tahsil olunur.) d) Parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların satışından sağlanacak gelirler, e) Parti yayınlarının satış bedelleri, fi Uy e kimlik kartlarının v.: parti defter, makbuz ve kağıtlarının sağlanması karşılığında alınacak paralar, g) Partice tertiplenen balo, eğlence ve konser faaliyetlerinden sağlan cak gelirler, h) Parti mal varlığından elde edilecek gelirler, i) Bağışlar. j) (Ek bent: 2 ?W1984tarihli ve 3032 sayılı Kanun un 1 maddesi) Devletçe yapılan yardımlar. (h) bendinde yazılı parti mal varlığından elde edilen gelirler hariç olmak iizere, diğer bentlerde yazdı kaynaklardan elde edilen gelirlerden hiçbir surene vergi, resim ve harç alınmaz.”

17. 2820 sayıh Kanun’un ek L maddesinin birinci fıkrası şövledir: “ Yüksek Seçim Kurulunca son milletvekili gene! seçimlerine katılma hakkı tanınan ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33 iincii maddesindeki genel harap aşmış bulunan siyasi partilere her yıl Hâzineden ödenmek üzere oyılki genel bütçe gciirleri ”(E) Cetveli” toptanmış beşbinde ikisi oranında ödenek mali yıl içir, konur. (Değişik ilk cümle: 12/8/1999 tarihti ve 4445 saydı Kanunun 21. maddesij Bu ödenek, yukarıdaki fıkra gereğince Devlet yardımı yapılacak siyasi partiler arasında bu partilerin genel seçim sonrasında Yüksek Seçim Kurulunca ilan edilen toplam geçerli oy sayıları ile orantılı olarak bölüştürülmek suretiyle her yıl ödenir Bu ödemelerin o yılkı gene! bütçe kanununun yürürlüğe girmesini takiben on gün içinde tamamlanması zorunludur. (Mülga üçüncü fıkra: 12/8/1999 tarihli ve 4445 saydı Kanun ‘un 21. maddesi) (Değişik fıkra: 2/3/2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanunun 4. maddesi) Bu madde uyarınca yapılacak yardımlar sadece parti ihtiyaçları veya parti çalışmalarında kullandır. Değişik fıkra: 2/3/2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanun’m 4. maddesi) Milletvekili gene! seçimlerinde toplam geçerli oyların %3 ’iinden fazlasını alan siyasi partilere de Devlet yardımı yapılır. Bu yardım en az Devlet yardımı alan siyasi partinin ikinci fıkra gereğince almış olduğu yardım ve genel seçimlerde aldığı toplam geçerli oy esas alınarak kazandıklar, oyla orantılı olarak yapılır. Bu fıkra uyarınca yapılacak yardım bir milyon Türk Lirasından az olamaz. Bunun için her yıl Maliye Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (Ek fıkra: 01.08.1988 tarihli ve 3420 saydı Kanun’un 1. maddesi) Yukarıdaki fıkralarda öngörülen vardım miktarları: bu yardımdan faydalanabilecek siyasi partilere, milletvekili gene l seçiminin yapılacağı yıl üç kat:, mahalli idareler gene! seçim yılı için iki kan olarak ödenir, iler iki seçim aynı yıl içerisinde yapıldığında bu ödemenin miktarı Uç katı geçemez. Bu fıkra gereğince yapılacak kaili ödemde,: Yüksek Seçim Kurulunun seçim takvimine dair kararının Hanım izleyen 10 gün içinde yapıla: (Ek fıkra: 12/8/1999 tarihli ve 4445 saydı Kanun’un 2i. maddesi) Bu Kanunun 76 net maddesi hiikmü dairesinde gelirleri Hâzineye irad kaydedilen ve taşınmaz mallan Hazine adına tapuya tescil edilen siyasi partilere, bu madde gereğince yapılacak Devlet yardımından. Hâzineye irad kaydedilen gelirin Hazine adına tapaya tescil edilen taşınmazların toplam değerinin iki katı indirilir. ”

İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 10/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucuların 12/6/2014 tarihli ve 2014/8843 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü: A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucular; Anayasamın 68. maddesinde siyasi partilere yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapılacağı hususunun düzenlendiğini, seçim barajını geçemeyen siyasi partilere devlet yardımı yapılmamasının adalet ve eşitlik İlkelerine aykırı olduğunu, siyasi partiler arasında fırsat eşitsizliği yaratıldığını, anılan hükümlerin 20Î5 yılında yapılacak seçimlerde uygulanması kuvvetle muhtemel olduğundan bu işlemden potansiyel mağdur olarak etkilendiklerini belirterek Anayasa’mn 2., 5., 10., 13., 68.. 69. ve 90. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

20. Başvurucular, devlet yardımı yapılmasına ilişkin anılan hükmün iptal edilmesi için başvurunun Anayasa Mahkemesi Genel Kuruluna sevk edilmesi talebinde bulunmuşlardır. Başvuruculardan Saadet Partisi ayrıca geriye dönük olarak gerekli devlet yardımının ödenmesini talep etmiştir. B. Değerlendirme

21. Bakanlık görüşünde öncelikle “potansiyel mağdur” kavramı temelinde değerlendirmeler yer almaktadır. Bu bağlamda Avrupa İnsan Haklan Mahkemesinin (AİilM) içtihatlarına atıfta bulunularak AİÜM’in mağdur kavramını iç hukuktan farklı olarak özerk bir şekilde yorumladığı ve bu bağlamda potansiyel mağdurluk statüsünü kabul ettiği belirtilmiştir, öte yandan Bakanlık, 30/3/201! tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle günce! ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceğini hatırlatmıştır.

22. Bakanlığın esas baklandaki görüşlerinde AİHM’in ülkemizle ilgili verdiği yakın tarihli bir kararında, genel seçimlere katılıp %7’nin altında oy alan siyasi partilere devlet yardımı yapılamaması nedeniyle seçme vc seçilme hakkı ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiği yönündeki şikâyetleri incelediği belirtilmiştir (Örgürlük ve Davam mu Partisi/Türkiye, B. No: 7819/03, 10/572012). Bakanlık anılan kararda, olay tarih ide Türkiye’deki oranın (%7) Avrupa Konseyine üye devletler arasındaki en yüksek oran olduğunu ancak söz. konusu barajın yüksek olmasının devlet yardımında bir teke! oluşmasına yol açmadığını, pek çok siyasi partinin anılan yardımdan yararlandığını, başvurucu Partinin de geçmiş seçimlerde eide ettiği oy oranının %7’nin epeyce altında olduğunu ve bu oy oranı iie diğer birçok Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde de devlet yardımından yararlamlamayacağmı belirterek anılan başvuruda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) fck ! Ne.İti Protokol’ün 3. maddesiyle bağlantılı olarak 14. maddede düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edilmediğine karar verildiği vurgulanmıştır.

23. Başvurucu Büyük Birlik Partisi, Bakanlık görüşüne karşı beyanında Özetle başvurunun kabul edilebilir nitelikte olduğunu, AİffM’in ayrımcılık temelinde sınırlı bir inceleme yaptığını ve bu bağlamda siyasi partilere yapılan mali yardımın demokrasi için önemini ifade etmiştir.

24. Başvurucular, Anayasa’nm 68. maddesinde siyasi partilere yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapılacağının düzenlendiğini, öngörülen barajı geçemeyen siyasi partilere devlet yardmı: yapılmamasının adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğunu ve bunun siyasi partiler arasında fırsat eşitsizliği yarattığını belirterek Anayasa’nın 2., 5., 10., 13., 68., 69. ve 90. maddelerinde tanımlanan hakların ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu nedenle başvurucuların şikâyetlerinin esas itibarıyla seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla ilgili olduğu ve Anayasa’nm 67. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

25. Öte yandan başvuru tarihi dikkate alındığında ileride kendilerine uygulanması muhtemel bir yasama işlemine karşı başvuruda bulunan başvurucuların bireyse! başvuru anlamında mağdur olup olmadıklarının ön mesele olarak incelenmesi gerekir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

26. Başvurucular, 2011 yılında yapılan 24. Dönem Milletvekili Genel Seçimkri’nde aldıkları oy oranını gözeterek 2015 yılında yapılacak gene! seçimlerde dc aynı oranda oy aimaları hâlinde 2820 sayılı Kanun’un ek !. maddesi gereğince devlet yardımından yararlanamayacak olma ihtimallerinin Anayasa’nin 67. maddesinde düzenlenen seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına aykırı olduğunu ve bahsedilen Kanun maddesinin iptalinin gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

27. Anayasa nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir: “Herkes, Anayasada güvence akma alınmış teme! hak ve özgürlüklerinden. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından. İhlai edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. … ”

28. 6216 sayılı Kanun’un ‘ Bireysel başvuru hakki’ kenar başlıklı 45. maddesinin 11 ) numaralı fıkrası şöyledir: “Herkes. Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa insan Haktan Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu giicii tarafından, İhlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

29. 6216 sayılı Kanım’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir: ‘ Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürüleri işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir. ”

30.6216 sayılı Kanun’un “Bireyse! başvuru hakkına sahip olanlar” başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (!) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşulla.’-; başvuruya konu edilen ve ihlale voi açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun “güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak” ve “doğrudan” etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesidir (Fethi Ahmet Özer, B. No: 2013/6179. 20/3/2014, § 24).

31. Başvuru konusu olayda başvurucu siyasi partiler, 201! Milletvekili Genel .Seçimi sonuçlarına bakarak 2015 gene! seçimlerinde %3’lük devlet yardanı için gerek oy oranına ulaşamama ihtimali üzerine bireyse! başvuruda bulunmuşlardır. Bu kapsamda başvurucular kendilerine Uygulanması muhtemel yasama işleminin hak ihlaline yol açacağını ileri sürmüşlerdir. Dolayısıyla başvuru, 2015 Milletvekili Genel Seçimleri sonucuna ilişkin ihtimallere dav-anmaktadır. Bu durumda başvuru tarih: itibarıyla başvuruculara 2820 sayılı Kanun’un ek i. maddesinin uygulanmasının kesin olduğunu söylemek mümkün değildir. Sonuç olarak başvurucuların başvuru tarihinde “mağdur” oldukları söylenemez.

32. Öte yandan başvurunun incelendiği tarih itibarıyla 2015 yılında iki ayrı milletvekili genel seçimi yapılmış, her iki seçimde de başvurucu siyasi partiler %3 oy oranına ulaşamamışlardır. Başvuru konusu olay bu açıdan değerlendirildiğinde sözii edilen hükmün başvurucular aleyhine bir sonuç doğurduğu ve bu nedenie başvurucu siyasi partilerin devlet yardımından yararlanamayacakları açıkhr, 8u durumda başvurunun, inceleme tarihi gözetildiğinde başvurucuların “mağdur” statüsü kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

33. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şeyledir: “nisama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararlan ile Anayasanın yargı donelimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz. ”

34. Anılan Kanun htikmü ile yasama işlemleri aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı kurala bağlanmıştır.

35. Bireysel başvuru yolu, bireylerin maruz kaldığı teme! hak ihlallerinin tespit edildiği ve tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılması için etkin anaçlan içeren anayasa! bir güvencedir. Ancak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir. Bir yasama işlemi veya düzenleyici idari işlemin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda bireyse! başvuru yoluyla doğrudan bu işlemlere değil, ancak yasama veya düzenleyici idari işlemin uygulanması mahiyetindeki işletti, eylem ve ihmallere karşı başvuru yapılabilecektir (Süleyman Erte, S. No: 2013/469, 16/4/20 i 3, §§ 15, 17: Serhan Acur B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 37). 36. 24. Dönem. Milletvekili Genel Seçimleri.’nde %3’lDk barajın altında kalarak devlet yardımından faydalanamayan başvurucuların iddialarının -başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla- doğrudan yasama işlemine değil, yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki örtülü işleme karşı olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucuların bireysel başvuru anlamında mağdurluk statülerinin bulunduğunun kabulü gerekir.

37. Açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de görülmeyen başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekmektedir. Hicabi DURSUN bu görüşe katılmamıştır. 2. Esas Yönünden 38. 2820 sayılı Kanun’ıın ek 1. maddesinin birinci fıkrasına göTe bir siyasi partinin devlet yardımından yararlanmaya hak kazanabilmesi için Yüksek Seçim Kurulunca bu partiye son milletvekili seçimlerine-katılma-hakkı-tanınmış ve partinin de 283.9 sayılı Kanun’ıın 33. maddesinde öngörülen %10’luk barajı aşmış olması gerekmektedir. Ancak anılan maddenin dördüncü fıkrasının birinci cümlesine göre bir siyasi parti geçerli oyların %3’ünden fazlasını almışsa 2839 sayılı Kanun’ıın 33. maddesindeki genel barajı aşamamış olsa da devlet yardımına hak kazanmaktadır. Sonuç olarak bir siyasi partinin devlet yardımından yararlanabilmesi için ön koşul, milletvekili genel seçimlerine girmiş olmak ve bu seçimlerde geçerli oyların %3’ünden fazlasını elde etmektir.

39. Anayasa’nm “Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinin birinci fıkrası şöyiedir: “Vatandaşlar, kamında gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme, ve bağımsız olarak veycı bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasma katılma hakkına sahiptir.”

40. Anayasamın 68. maddesinin son fıkrası şöyledir: ‘ Siyasi partilere, Devlet, yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapar. Partilere yapılacak yardımın, alacakları üye aidatının ve bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir. ”

41. SOzleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol’ün 3. maddesi şöyiedir: “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şanlar içinde, makul aralıklarla.gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler.’

42. Anayasa’nin 67. maddesinde; seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkı güvence altına alınmıştır. Çoğulcu demokratik rejimlerin vazgeçilmez unsurları olarak kabul edilen siyasi partiler, millî iradenin oluşumu, anayasal rejimin işleyişi, siyasal düzeninin varlığı için belirleyici rolü otan kuruluşlardır. (Seykmııs Turan, B. No: 2014/9894. 22/6/2015, § 66). Bu nedenle Anayasa’nin 68. maddesi, siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez öğeleri olarak nitelendirmiş ve son fıkrasında siyasi partilere yeterli düzeyde ve hakça devlet yardımı yapılacağı kabul edilmiştir.

43. Benzer şekilde AİHM de “serbest seçim hakkfnı Avrupa kamu düzeninin temel unsuru olan demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olarak kabui ermektedir. AİHM, Sözleşme ye Ek i No.iu Protokol’ün 3. maddesinin koruduğu hakların, hukukun üstünlüğüne dayanan etkili ve anlamlı bir demokrasinin temellerinin kurulması ve sürdürülmesi için hayati öneme sahip olduğunu belirtmiştir. Sözleşme ve demokrasi arasındaki ilişkinin açıkça ortaya konduğu Sözleşme’nin ön s’özünde insan haklarının ve temel özgürlüklerin hayata geçirilmesi ve sürdilrüiebilmesinin bit yandan etkili bir sivasai demokrasi, diğer yandan insan haklarına ortak bir yaklaşım ve uyum ile sağlanabileceği açıkça ifade edilmiştir. Bu bağlamda demokrasi, Sözleşmenin öngördüğü tek ve Sözleşme’ye uygun tamamlayıcı bir siyasal sistemdir i Türkiye Birleşik Komünist Partisi ve diğerleri, Türkiye, B. No; 19392/92, 30/1/1998, § 45; Mathieu-Mohin ve Clerfaytl Belçika. B. No: 9267/81, 2/3/1987, § 47: Zdanoka/letonya, B. No: 58278/00, 16/3/2006, §§ 98, 103: Yumak re Sadak/Türkiye |BD], B. No: 10226-03, 8/7/2008, § 105).

44. Çoğulcu demokrasilerin geliştirilmesi ve sürdürülebilmesi için seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının mevcudiyeti ve bu hakkın çağdaş demokrasilerde sağlanan güvenceler ile seçimlerde hayata geçirilmesi elzemdir. Bu nedenle seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının sadece teorik olarak ve görünüşte bir varlığa sahip olması yeterli olmayıp, etkili bir ‘şekilde”uygulanması da gereklidir (Türkiye Birleşik Komünist Partisi ve diğerleri Türkiye, § 33).

45. Anayasa’nin 67. maddesinde düzenlenen seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına ilişkin bireysel başvurularda’ Anayasa Mahkemesinin görevi, bireysel başvurunun ikinciüiği ve olağanüstü bir kanun yolu olması nedeniyle öncelikle hakka yönelik bir müdahale olup olmadığını, varsa müdahale ile hakkın özüne zarar verilip verilmediğini, kanuni bir amaç güdüiüp güdülmediğini, etkinliğini kaybetmesine neden olacak şekilde sınırlandırılıp sınıtlandırıfmadığını ve uygulanan yöntemlerin ölçülü olup olmadığını incelemektir.

46. Siyasi partilerin yukarıda açıklanan rollerini yerine getirebilmeleri için gerekli, yeterli maddi ve nakdî olanaklara sahip olmaları zorunludur. Milletvekili ve yerel yönetimler seçimlerine katılarak “millî iradenin” oluşmasını sağlamayı üstlenen siyasi partilerin yaşamalarına ve gelişmelerine halkın ilgisinin yeterli olmadığı durumlarda onları, çok partili demokratik düzenin gerekli kıldığı ölçüde devletçe yardım yapılmasından yoksun kılmak, onların paraca güçlü kimi kişi ve Kuruluşların etki ve baskısı altına düşme tehlikesi ile karşılaşmalarını istemek olur. Parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen böyle bit tehlike ancak devletin yardımıyla giderilebilir (AYM, E. 1988/39, K.1989/29,6/7/1989).

47. Anayasa’nın 68. maddesinin son fıkrasında siyasi partilere devlet tarafından yeterli düzeyde ve hakça maü yardım yapılması da bir yükümlülük olarak belirlenmiştir Bu bağlamda siyasi partilere yapılacak deviet yardımının belirlenmesinde 2820 sayılı Kamın’un ek I. maddesi gereğince %3 oranında, bir sınır belirlenmesinin seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğu açıktır. Bu bağlamda incelenmesi gereken diğer bir husus, deviet yardımından yararlanmanın belirli kriterlere bağlanmasının, seçilme hakkının etkinliğini kaybetmesine neden olacak şekilde özüne dokunup dokunmadığım ve uygulanan yöntemlerin ölçülü olup olmadığını belirlemektir.

48. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin siyasi partilerin finansmanına ilişkin 22/5/2001 tarihli vc 1516 sayılı tavsiye kararında siyasi partilerin görünürlük kazanmak ve fikirlerine siyasi destek bulabilmek için ciddi parasal kaynaklara ihtiyacı olduğuna vurgu yapılarak siyasi partilere iiişkin düzenlemelerin bu gerçekler dikkate alınarak yapılması gerektiği hatırlatılmıştır. Diğer taraftan Avrupa Konseyi Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu). 9-10/3/200i tarihinde yapılan 46. Genel Kurul toplantısında “Parti Finansmanına İlişkin Rehber ilkeler” kabul etmiştir. Buna göre kamusal finansman, parlamentoda temsil edilen her partiyi kapsamalıdır. Ancak farklı siyasi partiler arasında fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla kamusal finansman, seçmenlerin önemli bir kısmını temsil eden vc seçimlerde aday gösteren partileri de kapsayabilir. Kamusa! yardımın düzeyi, yasama organı tarafından periyodik olarak ve objektif kriterler esas alınarak tespit edilir,

49. Siyasi partilere deviet yardımı ile ilgili olarak Avrupa insan Haklan Komisyonu ve A İH VI dc çeşitli başvurulan incelemiştir. Deviet yardımından yararlanabilmek İçin geçerli oyların en az %3’ünü almış olma zorunluluğu getiren kanun ile ilgili olarak Güney Kıbrıs aleyhine yapılan bir başvuruda (New Horizons/Güney Kıbrıs, B. No: 40436/98, 10/9/1998). Sözleşme’nir. partilere devlet yardımını düzenlemediğini hatırlatan Komisyon, Sözieşme’ye Ek i No.iu Protokol’ün 3. maddesinde yer alan hükmün Sözleşme organları tarafından, adaylara ve siyasi partilere seçimlere katılma hakkı tanıdığı şeklinde yorumlandığını hatırlatmıştır. Mahkeme ve Komisyon içtihadında, bu hükümde yer aiaıı ‘ halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde” ibaresiyle seçimlere- katılma ve oy haklarının kullanılmasında devletin bütün yurttaşlara eşi* davranma yükümlülüğünün bulunduğuna işaret edildiği belirtilmiştir (Muthieu-Mohm ve Cleıfayt/Belçika, § 54).

50. Siyasi partilerin, devlet yardımı almaksızın sadece , parti üyeliğinden veya geleneksel kaynaklardan elde edilen finansmanla ayakta kalmalarının zorluğu ortadadır. Özellikle politik rekabetin arttığı, karmaşık ve masraflı iletişim imkânlarının sürekli geliştiği günümüzde bu daha da anlaşılır olmaktadır. Deviet yardımının amacı, siyasi partilerin yolsuzluklara bulaşmasını vc ekonomik olarak güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına girme tehlikesini engellemektir. Bu bağlamda devlet yardımı yapılması, siyasi çoğulculuğu güçlendirmeye ve demokratik kuruluşlardan beklenen görevlerin yerine getirilmesini sağlamaya yöneliktir (Özgürlük ve Dayanışma Partisi/Türkiye, 5 37).

51. Diğer taraftan devlet yardımı için asgari bir sınırın belirlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde asgari bir sınırın olmadığı bir sistem, ters etki yaparak yardımdan yararlanma beklemişinde otan siyasi parti sayılarında bir artışa neden olabilir. Zira alman her oy, devlet yardımı temelinde bir gelir kapısı olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla siyasi partilerin deviet yardımından yararlanabilmeleri için 2820 sayılı Kanun’un ek !. maddesi ile bir sınır belirlenmesi, seçilme hakkının etkinliğini ortadan kaldıran bir düzenleme olarak değerlendirilemez. Bu kapsamda Avrupa ülkelerinde standart bir devlet yardımı uygulamasından bahsetmek de mümkün değildir (Özgürlük ve Dayanışma Partisi/Türkiye, Ş 38).

52. Öte yandan devlet yardımına ilişkin olarak yapılan bir düzenlemede siyasi partilerin demokratik çoğulculuğu güçlendirme fonksiyonu ile aşırı ve işiemez bir aoav enflasyonunun dengelenmesi beklenir. Başka bir ifade- ile ölçülü bir sınırın belirlenmesi seçilme hakkının etkinliğinin sağlanması için gereklidir.

53. Somut olayda başvurucular 2011 yılında yapılan 24. Dönem ve 2015 yılında yapılan 25. ve 26. Dönem Milletvekili Gene! Seçimlerinde %3 sınırını aşamamışlardır. Bu sınır, siyasi partilerin parlamentoda temsil edilme barajı olan %10 oranının çok altında bir orandır. Dolayısıyla seçimlerde parlamentoda temsil edilebilmek için yeterli oy oranına ulaşamayan siyasi partiler de devlet yardımından yararlanabilmektedir. Bu sebeple sadece %10 barajını geçebilen siyasi partilerin devlet yardımından yararlandırılması gibi bir durumdan söz etmek mümkün değildir.

54. Öte yandan siyasi partilerin tek gelir kaynağı, doğrudan yapılan devlet yardımı değildir. Bunun dışında 2820 sayılı Kanun’un 61. maddesinde siyasi partilerin diğer gelir kaynakları da belirtilmiştir. Maddede belirtilen gelir kaynaklarından “parti mal varlığından ekle edilecek gelirler” dışındaki kaymaklardan elde edilen gelirlerin hiçbir surette vergi, resim ve harca tabi olmayacağı kabul edilmiştir.

55. Sonuç olarak mevcut başvuruda, %3 oranında oy alamadıkları için başvurucuların devlet yardımından yararlandınlmamaiannın seçilme hakkının etkinliğini kaybetmesine neden olacak şekilde sınırlandığı ve uygulanan yöntemlerin Ölçülü olmadığı söylenemez.

56. Açıklanan gerekçelerle Anayasamın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır.

Hicabı DURSUN bu sonuca farklı gerekçeyle katılmıştır.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle; A. Anayasa’mn 67. maddesinin ihlaline ilişkin şikâyetlerin KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Hicabi DURSUN’un karşıoyu ve OY ÇOKLUĞUYLA, B. Anayasa’nın 67. maddesinde gereğince altına alınan’seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE OYBİRLİĞİYLE, C. Yargılama giderlerinin başvurucuların üzerinde bırakılmasına 10/12/2015 tarihinde karar verildi.

KARŞIOY VE FARKLI GEREKÇE

1. Başvurucular, 2820 sayılı Kanun’un ek birinci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen siyasî partilerin devlet yardımından yararlanabilmeleri için milletvekili genel seçimlerinde %3 oranında oy alma şartının arandığını, bu hükmün adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğunu, siyasi partiler arasında fırsat eşitsizliği yaratıldığım, Anayasamın 68. maddesinde siyasi partilere yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapılacağı hususunun düzenlendiğini, seçim barajını geçemeyen partilere devlet yardımı yapılmamasının adalete uygun olmadığını, anılan hükmün 2015 yılında yapılacak genel seçimlerde uygulanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ve bu hükümden dolayı potansiyel mağdur olarak etkilendiklerini belirterek, Atıayasa’nın 2., 10., 13. ve 68. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve söz konusu hükmün Genel Kurula sevk edilerek iptalini talep etmişlerdir.

2. 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun ek birinci maddesinin dördüncü fıkrası şu şekildedir; “Milletvekili gene! seçimlerinde toplam geçerli oyların %3 ‘ünden fazlasını alan siyasi partilere de Devlet yardımı.yapüır. Bu.yardım en az Devlet yardımı alan siyasi partinin ikinci fıkra gereğince almış olduğu yardım ve genel seçimlerde aldığı toplam geçerli oy esas alınarak kazandıkları oyla orantılı olarak yapılır. Bu fıkra uyarınca yapılacak yardım bir milyon Türk Lirasından az olamaz. Bunun için her yıl Maliye Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. ”

3. Anayasa Mahkemesi Genel Kuntlu çoğuniuğunca. yapılan başvurunun esasına geçilerek değerlendirme yapılmış, Anavasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ıhiai edilmediği sonucuna varılmıştır, Ancak andan çoğunluk görüşüne aşağıda belirtilen nedenlerle katılmamaktayım.

4. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyiedir: “Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile inayasantn yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz. ”

5. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan bireysel başvuru konusu yapılamayacağı açıkça düzenlenmekledir.

6. Bireyse! başvuru yolu, bireylerin maruz kaldığı teme! hak ihiaüerimn tespitini yapan ve tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılması için etkin araçları içeren anayasal bir güvencedir. Bu güvence kapsamında, kişilere doğrudan yasama işleminin iptalini isteme yetkisi tanınmam ıştır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde Anayasaya aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yo! olarak kabul edilemez (B. No. 2012/30,5/3/2013. § § 16-17).

7. Başvuru konusu olayda, başvurucular 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunumun ek birinci maddesinin dördüncü fıkrasında yer düzenlenen; “Milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların %3 ünden fazlasını alan siyasi partilere de Devlet yardımı yapılır ” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ve iptali edilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

8. Bireysel başvuru yoluyla doğrudan yasama işlemine değil ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı başvuru yapılabilecektir. Diğer bir deyişle bir yasama işleminin doğrudan ve soyut olarak Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvuru yaoılamaz (B. No. 2014/8842, 6/İ/2015, §26).

9. Başvurucuların, kendilerine uygulanması muh’temc! yasama işleminin hak ihlaline yol açtığını ileri sürmesi, iddialarını 2015 Milletvekili Genel Seçimleri sonucundaki ihtimallere dayandırması, bu durumunda kararda başvuru tarihi itibariyle mağdur olmadıkları; ancak başvurunun incelendiği tarih itibariyle 20i 5 genel seçimlerinin de geçtiği göz Önüne alınarak başvurucuların mağdur statüsünün kapsamında olduğuna ilişkin değerlendirmeye gidilmesi tutarlı görülmemektedir. Bu hususta seçim öncesi ve seçim sonrası şeklinde ikili bir ayrım yapılması neticesinde, seçim öncesi başvurular değerlendirildiğinde “konu bakımından yetkisizlik”, seçimden sonrasında değerlendirildiğinde ise “potansiyel mağdur” olarak karar verilmesi sonucu ortaya çıkacaktır. Böyle bir durum ise avnı konuda başvuranlar hakkında eşitsizliğe yol açacak, çelişkili karar verilmesine neden olacaktır.

10. Başvurucu siyasi partiler daha önce %10’luk seçim barajının anayasal haklarını ihlal ettiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunmuşlardır.‘Anayasa Mahkemesi 6/1 ‘2015 tarihli vc 2014/8842 başvuru numaralı kararıyla, başvurucuların iddialarını ‘…bireysel başvuru yoluyla doğrudan yasama işlemine değil ancak yasama işlemini» uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı başvuru yapılabilecektir… bir yasama işleminin doğrudan ve soyut olarak Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvuru yapılama:. ” gerekçesiyle konu bakanımdan yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir. Başvuru konusunun, başvurucuların daha Önceki % 10’hık seçim barajına ilişkin başvurusundan farkı bulunmamaktadır.

11. Açıklanan nedenlerle, bir yasama işlemi aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından, başvuruların diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden irtcelemeksizîn “konu hakimindim yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan. Mahkemenin çoğunluk görüşüne katılmanı aktayım.

12. Başvurucu siyasi partilerin 2015 Milletvekili Gene! Seçimlerinde anılan Kanım hükmünün uygulanması iie mağdur oldukları ve yasama işlemine değil de yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem aleyhine bireysel başvuruda bulundukları iddiası haklı görüierek esasa geçilmiştir.

13.Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir; ‘ Herkes, Anayasada güvence alıma alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları. Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır ’

14. 6216 sayılı Kanun’un “Bireyse! başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin ;2 j numaralı fıkrası şöyiedir; “İhlale neden olduğu Heri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan iince tüketilmiş olması gerekir. ”

15. Andan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesi pek çok kararında başvuru yollarının tüketilmesi kuralının amacını açıklamıştır. Başvuru yollarım tüketme şartının varlık nedeni, bireysel başvuru yapılmadan önce ilk derece mahkemeleri, bölge mahkemeleri ve temyiz mahkemelerine Anayasal hakinim imalini önleme ve düzeltme imkânı vermektir. Bu şart, temel hak ve özgürlüklerin birincil koruyucusunun idari makamlar ve derece mahkemeleri olduğunu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun ise ikincil/tamamlayıcı bir koruma mekanizması olduğunu göstermektedir.

16. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da ifade edildiği gibi temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamb rm görevidir. Uu nedenle, temel hak vc özgürlüklerin İhla! edildiği iddialarının öncelikle de ece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esasTir. Bu i’ke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle vc süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve ayııı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekil özeni göstermiş olması gerekir (Bir çok karar arasında bkz.. B. No: 20!2’403, 26’3/2013, § 16 ve 17; B. No: 2013/850, 19/12/2013. § İd; B. No: 2013/5028, 14/1/2014, § 23. 24; B. No: 201 2/254, 6/2/2014 §31).

17. Farkiı kurumlar tarafından gerçekleştirilen ihalelerle ilgili oiarak Kamu İhale Kuruntuna (KİK) yapılan itirazen şikâyet başvurularında alman başvuru bedellerinin, lehe karar verilmesine rağmen şikâyet .çdeo başvurucuya iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiği iddiası ile yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2013/3389, 16/9/2015) Anayasa Mahkemesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun II. vc 12. maddelerine atılla bulunarak başvurucunun, itirazen şikâyet başvurusu sırasında KİK tarafından kendisinden tahsil edilen bedellerin iade edilmesi konusunda KİK/ten talepte bulunması, KİK/in bu talebe olumsuz cevap vermesi hâlinde bu işleme karşı idare mahkemelerinde dava açması gereğine işaret etmiş ve başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemesi ” nedeniyie kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

18. Başvurucular açısından da benzer bir durum söz konusu olup öncelikle talepler hakkında ilgili kurum ya da kurumlara başvuruda bulunup bu başvuru/başvurulara olumsuz cevap verilmesi hâlinde dava açma yoluna gidilmesi gerekmekledir, liğcr siyasi partilerin devlet yardımından yararlanabilmeleri hakkındaki Kanun hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu düşünülüyorsa, Anayasa’nm 152. maddesinde yer alan htikme göre, ilgili Kanun Hükmünün iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne getirilmesi mümkündür.

19. Açıklanan nedenlerle, başvuruya konu ihlal iddiası ile ilgili oiarak etkili bir giderim yolu olan dava açma ve itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne getirilmesi imkânı kullanılmaksızın bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından, başvurunun “başvuru sollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği kanaatine vardığımdan, esasa ilişkin çoğunluk görüşüne bu gerekçe ile katılmaktayım.

Üye Hicabı DURSUN