Anayasa Mahkemesi, 7 yıldan fazla tutuklu kalan başvurucuya 19 bin, uzun yargılama nedeniyle bireysel başvuruda bulunan kişiye de 3 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.

Yüksek Mahkeme, kanunda öngörülen azami 5 yıllık tutukluluk süresini doldurmasına rağmen tahliye edilmediğini savunan kişinin bireysel başvurusunu kabul edilebilir buldu.

Mahkeme, "Kanun'da öngörülen azami tutukluluk süresinin aşılması" nedeniyle Anayasa'nın kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen 19. Maddesi'nin, tutukluluğun şartlarını belirleyen 3. fıkrasının ihlal edildiğine hükmetti.

"Tutukluluğun makul süreyi aşmış olması" nedeniyle de aynı maddenin 7. fıkrasındaki "hürriyeti kısıtlanan kişinin, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkı"nın ihlal edildiğine karar verildi.

Yüksek Mahkeme, başvurucunun özgürlük ve güvenlik hakkına yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle telafi edilemeyecek ölçüdeki manevi zararı karşılığında, somut olayın özellikleri dikkate alınarak 19 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, iş akdinin feshedilmesine itiraz eden kişinin, açtığı davanın 40 ay gibi makul olmayan sürede tamamlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yaptığı başvuruyu da kabul edilebilir buldu. Mahkeme, başvurucuya 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Kararda, "Başvurucu açısından işe iade konulu davanın başvurucunun kişisel yararı göz önünde bulundurulduğunda, yaklaşık üç yıl 5 ay süren yargılama sürecinin uzunluğu sebebiyle başvurucuya yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında davanın başvurucu için taşıdığı değer de dikkate alınarak, takdiren 3 bin lira manevi tazminat ödenmesi gerekir" denildi.