T.C.
YARGITAY
16. CEZA DAİRESİ
E. 2017/1853
K. 2018/3163
T. 25.9.2018

* CUMHURBAŞKANINA HAKARET ( Cumhurbaşkanının Şahsı ve Makamın Saygınlığı Korunmak İstendiğinden Suçtan Zarar Gören Cumhurbaşkanı Olup Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Suçtan Zarar Görene Tebliğ Edilmesi Gereği Aksi Halde Verilen Karar Kesinleşmemiş Olacağından Kanun Yararına Bozmaya da Başvurulamayacağı/Sulh Ceza Hakimliğinin Bu Yönden İtirazın Reddine Karar Vermesi Gerekirken Suçun Oluşmadığı Gerekçesiyle Ret Kararı Vermesinin Yasaya Aykırı Görüldüğü )

* KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARARIN SUÇTAN ZARAR GÖRENE TEBLİĞ EDİLMESİ GEREĞİ ( Cumhurbaşkanına Hakaret Suçlarında Cumhurbaşkanının Şahsı ve Makamın Saygınlığı Korunmak İstendiğinden Suçtan Zarar Gören Cumhurbaşkanı Olup Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Suçtan Zarar Görene Tebliğ Edilmesi Gereği Aksi Halde Verilen Karar Kesinleşmemiş Olacağından Kanun Yararına Bozmaya da Başvurulamayacağı/Sulh Ceza Hakimliği Bu Yönden İtirazın Reddine Karar Vermesi Gerektiği )

* KANUN YARARINA BOZMA ( Cumhurbaşkanına Hakaret Suçlarında Cumhurbaşkanının Şahsı ve Makamın Saygınlığı Korunmak İstendiğinden Suçtan Zarar Gören Cumhurbaşkanı Olup Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Suçtan Zarar Görene Tebliğ Edilmesi Gereği Aksi Halde Verilen Karar Kesinleşmemiş Olacağından Kanun Yararına Bozmaya da Başvurulamayacağı/Sulh Ceza Hakimliğinin Bu Yönden İtirazın Reddine Karar Vermesi Gerekirken Suçun Oluşmadığı Gerekçesiyle Ret Kararı Vermesinin Doğru Görülmediği )

5237/m.299/3

5271/m.170/2,172

ÖZET : Cumhurbaşkanına hakaret suçlarında Cumhurbaşkanının şahsı ve makamın saygınlığı korunmak istendiğinden suçtan zarar gören Cumhurbaşkanıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar suçtan zarar görene tebliğ edilmelidir. Aksi halde verilen karar kesinleşmemiş olacağından kanun yararına bozmaya da başvurulamayacaktır. Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği bu yönden itirazın reddine karar vermesi gerekirken suçun oluşmadığı gerekçesiyle ret kararı vermesi yasaya aykırı görülmüştür.

DAVA : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/07/2017 tarih ve 2018/38285 Sayılı tebliğnamesinde ve ekindeki Adalet Bakanlığının 13/06/2017 tarih ve 94660652-105-34-3702-2017-Kyb sayılı "Kanun yararına bozma yoluna gidildiği" konulu yazısında;

Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda verilen 31/10/2016 tarih ve 2016/40253 soruşturma, 2016/20234 Sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 09/02/2017 tarih ve 2017/821 D.İş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelendiği,

"Somut olayda, şüphelinin https://vine.co/u/... isimli kendi kullanımında olan internet sitesi üzerinde yapmış olduğu bir paylaşımın Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaret içerikli unsurlar içerdiği yönündeki ihbara karşın, anılan paylaşıma dair video görüntüsünün dökümünün yaptırılmadığı gibi, video içeriğine dair de bir tespitin bulunmadığı, videonun paylaşım tarihinin suçun vasfına etki edecek nitelikte bulunduğu, videonun yayınlandığı tarih itibari ile Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı görevini ifa ettiğinin anlaşılması halinde, şüphelinin eyleminin 5237 Sayılı Kanun'un 125/3-a maddesinde düzenlenen "Kamu görevlisine hakaret" suçunu oluşturacağı, aksi halde Cumhurbaşkanına hakaret suçuna vücut vereceği, bu durumda ise 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun Cumhurbaşkanına hakaret başlıklı 299/3. maddesi uyarınca, anılan suçtan dolayı kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlı olacağından dolayı gerekli iznin alınmasının gerekeceği anlaşılmakla, söz konusu videonun çözümünün yaptırılmasını müteakip, içeriğinin niteliği itibariyle Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı yönünde değerlendirme yapılması gerektiği cihetle, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi, sonucuna göre kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın esası hakkında bir değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."

Denilmek suretiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması talep olunmuştur.

I-)OLAY:

İhbar eden konumunda olanIN Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde şüpheli https://vine.co/u/... isimli kendi kullanımında olan internet sitesi üzerinde yapmış olduğu bir paylaşımın Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaret içerikli unsurlar içerdiği iddiası üzerine; Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda şüphelinin ifadesinin alındığı ve sonucunda; "şikayetler konulu video içeriğinde doğrudan hakaret niteliğinde söz ve bu anlama gelebilecek yorum bulunmadığı, suç teşkil eden herhangi bir hususun bulunmadığı şikayete konu yazı ve haberlerin Anayasanın 25. maddesinde düzenlenen "düşünce ve kanaat özgürlüğü" 26.maddesinde düzenlenen "düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü" ile 28.maddesinde ve 5187 Sayılı Basın Kanunu 3.maddesinde düzenlenen basın özgürlüğü kapsamında, düşünceyi açıklama, bilgi verme ve eleştiri sınırları içinde kaldığı açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunduğu ve nesnel bir açıklama ile desteklendiği, eleştiri ve değer yargılarının sert ve çarpıcı bir uslüpla dile getirilmiş olsa bile belirtilen özgürlükler kapsamında hukuka aykırı kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu haliyle Cumhurbaşkanına Hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı" gerekçesiyle 30.10.2016 tarih ve 2016/20234 Sayılı kararı ile "kovuşturmaya yer olmadığına dair karar" verildiği, bu karara karşı ihbar edenin (esasen itiraz etme hakkı olmadığı halde) yetkili mercii olan Bakırköy Sulh Ceza Mahkemesine itirazda bulunduğu ve Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 09/02/2017 tarih ve 2017/821 D.İş sayılı kararı ile "itirazın reddine" karar verildiği ve bu şekilde kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.

II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:

Uyuşmazlık kapsamı 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 172/1 maddesinde soruşturma evresi sonucunda “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.” hükmü gereğince, ihbar eden konumunda olan kişinin kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı Sulh Ceza Hakimliğinin itirazda bulunma hakkının olup olmadığı, yine ihbar eden konumunda olan kişinin itiraz üzerine Sulh Ceza Mahkemesince verilen karara karşı yazılı Kanun Yararına Bozma yoluna gitme hakkının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:

5271 Sayılı CMK'nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.

CMK'nın “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesine göre;

"(1)Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.

(2)Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” denildikten sonra 161 maddesinde "Cumhuriyet savcısının görev yetkileri" ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/2 maddesine göre soruşturma evresi sonucunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Ancak soruşturma evresi sonunda kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edememesi durumunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Nitekim;

CMK'nın 172/1 maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.”

CMK 173/1 maddesinde ise; Cumhuriyet savcısının aynı kanunun 172. Maddesinde istinaden verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı "suçtan zarar görenin" itiraz edebileceği kabul edilmiştir. Kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen CMK'nın 260/1 maddesinde başvurucunun, "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş" olması aranmıştır. Keza aynı kanunun 234/1-a-5. maddesinde de, kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet savcısı tarafından verilen karara karşı itiraz hakkının mağdur ya da müştekiye ait olduğu vurgulanmaktadır.

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen karara karşı itiraz hakkı suçtan doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesi'nin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilir.

İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirecek olaylar ve deliller belirtilir.

Sulh Ceza Hakimliği soruşturmanın genişletilmesine gerek görmeyip, istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.

Görüldüğü üzere Sulh Ceza Hakimi öncelikle kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın, süresine, itiraz edenin suçtan zarar görme sıfatının bulunup bulunmadığına, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususundaki takdir yetkisini kullanıp kullanmadığına dair objektif koşulları inceleyecektir. Bu koşullar gerçekleşmiş ise toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğunu, yapılan yargılama sonucunda şüphelinin atılı eylemden mahkum edilebileceği kanaatini taşıyorsa, kararında, hangi delillerle bu sonuca vardığını göstermelidir.

Olağanüstü kanun yolunun son çare olması sebebiyle aykırılığı çözmek için başka çare olmamalıdır. Bir başka ifadeyle yargılama makamlarının asıl ceza davasını çözmeye devam etmesi imkansız olmalıdır (Kunter, Yenisey, Nuhoğlu CMK 18. Basım syf. 1836-1837). Aynı doğrultuda Yargıtay Ceza Dairelerinin uygulamaları mevcuttur. Son soruşturma açılması kararına karşı kanun yoluna başvurulamayacağına dair (8. Ceza Dairesinin 21.12.1983 tarih, 84/7-1122, 6. Ceza Dairesinin 12.05.1966 tarih, 66/193, 5. Ceza Dairesinin 03.02.1965 tarihli kararları) yine öğretide "itiraz merciinin kamu davası açması kararı" (Çağlayan Adalet Dergisi 1971 yılı 264. sayı) kanun yararına başvurulmayacak kararlardan sayılmıştır.

Somut olayda;

Cumhurbaşkanına hakaret suçlarında Cumhurbaşkanının şahsı ve makamın saygınlığı korunmak istendiğinden suçtan zarar gören Cumhurbaşkanıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar suçtan zarar görene tebliğ edilmelidir. Aksi halde verilen karar kesinleşmemiş olacağından kanun yararına bozmaya da başvurulamayacaktır. Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği bu yönden itirazın reddine karar vermesi gerekirken suçun oluşmadığı gerekçesiyle ret kararı vermesi yasaya aykırı görülmüştür.

KARAR VE SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın suçtan doğrudan zarar gören Cumhurbaşkanına tebliğ edilmesi, sonucuna göre gereğinin takdir ve ifa edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.02.2017 tarih ve 2017/821 D.İş sayılı kararın BOZULMASINA, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun Yararına Bozma talebinin Ceza Muhakemesi Kanunun 309/3. maddesi uyarınca KABULÜNE, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr