Çocuğun ailesinin açtığı davada makul sürede yargılanma hakkının da ihlal edildiğini tespit eden Anayasa Mahkemesi, bu nedenle çocuk ile anne ve babasına 5 biner lira tazminat ödenmesine hükmetti.

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünün kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Karara göre, Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesi Türkiye-İran sınırındaki Ziyaret Piyade Hudut Takım Komutanlığına 300 metre mesafedeki sınır güvenliğini temin amacıyla oluşturulan mayınlı bölge yakınında 27 Haziran 2006'da, 11 ve 12 yaşlarındaki iki arkadaşıyla hayvan otlatan 13 yaşındaki başvurucu, koyun sürüsünün mayın levhası bulunan tel örgüden girmesi üzerine, arkadaşlarıyla mayınlı bölgeye girdi.

Mayınlı arazide buldukları mayının patlaması sonucu üç çocuk da yaralandı. 13 yaşındaki çocuğun sağ kolu dirsek kısmının altından koptu ve vücudunun çeşitli yerlerinde de yaralanma meydana geldi.

Çocuğun ailesi, olay nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle dava açtı. Aile, protez kol bedeli olarak da 420 bin lira maddi tazminat istedi.

Davaya bakan Erzurum 2. İdare Mahkemesi, davayı reddetti. Mahkemenin gerekçesinde, "zararın meydana gelmesinde mayınlı saha olduğu bilinen ve etrafında uyarı levhaları ve tel örgüler bulunan alana girerek çakıyla mayını kurcalayan davacıların çocuğu ile bakım ve gözetim görevini gereği gibi yerine getirmeyen anne ve babanın tam kusurlu olduğu anlaşılmış olup, zarardan davalı idareyi sorumlu tutmak ve tazminata mahkum etmek hukuka uygun olmayacağından tazminat talebinin reddi gerektiği" belirtildi.

Danıştay 10. Dairesi de mahkemenin bu kararını onadı.

Olayla ilgili yürütülen soruşturmada da Doğubeyazıt Cumhuriyet Başsavcılığı, "Olayın, mağdurların mayınlı yasak bölgeye girerek burada buldukları mayınlarla oynarken meydana geldiğine kanaat getirilerek kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi.

Bu karara başvurucularca yapılan itiraz ise Iğdır Ağır Ceza Mahkemesince reddedildi.

İç hukuk yollarını tüketen çocuğun ailesi, olay nedeniyle Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi "hak ihlali" dedi

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, başvurucu çocuk mayın patlamasında yaralı olarak kurtulmuş ise de sınır koruma amaçlı döşenen anti personel kara mayınlarının öldürücü niteliği ve başvurucunun atlattığı hayati tehlike göz önünde bulundurulduğunda, başvuruya konu olayın "yaşam hakkı" çerçevesinde incelenmesi gerektiği sonucuna vardı.

Kazanın, sivillerin girmesi yasak askeri bir alanda meydana gelmesi nedeniyle başvurucu çocuk ve arkadaşlarının hayatlarını korumak adına söz konusu alana girişinin engellenmesi amacıyla gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmasının, Anayasa'nın 17. maddesi açısından devletin pozitif yükümlülükleri kapsamında yer aldığı vurgulanan kararda, şöyle denildi:

"Yetkililer tarafından alındığı belirtilen önlemlerin ve nöbetçi askerin uyarılarının sorumlu yetişkinler gibi davranması beklenemeyecek başvurucu ve arkadaşlarının mayınlı sahaya girmesini engelleyemediği, koyun sürüsünün dahi tel örgülerin üzerinden aşabildiği, dolayısıyla başvurucu çocuğun kalıcı şekilde yaralanmasına neden olan mayın patlamasının meydana gelmemesi için alınması gerekli güvenlik tedbirlerinin somut olayda yeterli düzeyde bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının pozitif yükümlülük yönünden ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."

Tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderildi.

Başvurucuların Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine de karar verildi. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmesi nedeniyle başvurucuların her birine 5 biner lira tazminat ödenmesi kararlaştırıldı.