T.C
YARGITAY
18. CEZA DAİRESİ
ESAS NO:2017/2082
KARAR NO:2017/9549
KARAR TARİHİ:25.09.2017 

Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2. cümle, 125/1,125/4, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 500,00 Türk Lirası ve 1.740,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Uşak 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2015 tarihli ve 2014/503 esas, 2015/271 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 28/01/2016 gün ve 2015/424559 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın katılana ait iş yerinde işçi olarak çalıştığı, işe geç gelmesi üzerine katılan ile aralarında çıkan tartışma üzerine sanığın “Sinkaf ederim, seni de, işini de, ben çalışmıyorum.” şeklindeki sözlerinin bir bütün halinde hakaret suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığın hem hakaret hem de basit tehdit suçundan mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.


Hukuksal Değerlendirme;
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verildiği, 

Aynı Kanunun tehdit suçuna ilişkin 106/1. maddesinde ise; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” hükmü düzenlenmiştir.

Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdinde ki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.

Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nisbi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.    

Tehdit fiili ise, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.

İncelenen somut olayda; sanığın, mağdura hitaben söylediği kabul edilen “sinkaf ederim seni de işini de, ben çalışmıyorum” şeklindeki sözlerin, olay kapsamı ve yargılamaya konu sözler bir bütün halinde değerlendirildiğinde hakaret suçunu oluşturduğu, bu suretle tehdit suçunun unsurlarının oluşmaması nedeniyle, bu suç açısından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçeyle sanığın tehdit suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. 

SONUÇ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,

1-) Tehdit suçundan sanık ... hakkında, Uşak 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2015 tarihli ve 2014/503 esas, 2015/271 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2-) Hükümdeki hukuka aykırılık sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, anılan kanun maddesinin 4-d fıkrası gereğince, tehdit suçu açısından HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,

3-) Bu suçtan hükmolunan cezanın çektirilmemesine,

4-) Kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 25.09.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.