YARGITAY Ceza Genel Kurulu 
ESAS: 2014/515 
KARAR: 2015/89 


Davacı tarafından koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davasında, davacının haksız tutukluluğu söz konusu olmadığından davanın reddine ilişkin, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.03.2012 gün ve 55-152 sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 24.12.2013 gün ve 13590 - 30672 sayı ile;

“...Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Davacının, hakkında yapılan soruşturma sırasında üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapmak suçu nedeniyle kanuna uygun olarak 60 gün süreyle tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldığı, tazminat istemine konu olan Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 13.12.2011 tarihli 2011/219 Esas- 2011/216 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacı hakkında tutuklandığı uyuşturucu madde ticareti yapmak suçu nedeniyle beraatine hükmedildiği anlaşıldığından, davacının tutuklanmasına konu olan suç ile ilgili olarak beraat etmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 141. vd maddelerinde aranan tazminat davası şartlarının gerçekleştiği, davacının beraat etmesi nedeniyle haksız yere tutuklu kaldığı ve bu nedenle uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararla ilgili olarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, 'tek olan eylemin vasıflandırılmasının bölünerek aynı eylem nedeniyle hem beraat hem de denetimli serbestlik kararı verilmesi' gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.03.2014 gün ve 118898 sayı ile;

“Davacı hakkında, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama, kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurma suçlarından iki ayrı kamu davası açılmıştır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan beraat, kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan, TCK'nun 191/2-3-4. maddeleri gereğince doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir.

Güvenlik tedbiri, CMK'nun 223/1. maddesine göre hüküm olup, beraat hükmü mahiyetinde değildir. Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı mahkûmiyet hükmüdür. Bu tür kararlara karşı, tazminat hakkı, CMK'nun 141. maddesinde gösterilen tazminat istemi hallerinden sayılmamıştır. 

Uyuşturucu madde ticareti suçundan verilen beraat hükmü, uyuşturucu madde bulundurma ve kullanma suçu ile ilgili mahkûmiyet hükmünü ortadan kaldırmaz. Bu nedenlerle, davanın kabulü ve davacı hakkında tazminata hükmedilmesinin hukuki yönü yoktur, yerel mahkeme hükmü doğru kabul edilmelidir.

Öte yandan, 60 gün tutukluluk süresi dikkate alındığında, TCK'nun 191/1. maddesinin uygulanma durumunun söz konusu olması halinde, bu tutukluluk süresi cezanın alt sınırı dikkate alınsa dahi bihakkın tahliye tarihini aşmamakta ve fazla tutukluluk süresi oluşmamaktadır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 15.04.2014 gün ve 7166-9222 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. 

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 5271 sayılı CMK'nun 141-144. maddeleri uyarınca koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;
Önleme araması kararına istinaden uygulama yapılan noktaya 150-200 metre kala sanığın içinde bulunduğu aracın sağa yanaştığı ve araç içinden bir poşetin yol kenarına atıldığının görüldüğü, sanık S.. ile yanında bulunan C.. yakalandıkları, yol kenarına atılan poşet içinde 5.150 gram, aracın içindeki ikinci poşette de 650 gram olmak üzere ele geçen toplam 5.800 gram hint kenevirinin net 444 gram esrar elde edilebilecek nitelikte olduğunun tespit edildiği, 
Bu eylem nedeniyle başlatılan soruşturmada davacı S.. Ç..'in uyuşturucu madde ticareti suçundan Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 26.08.2011 gün ve 2011/446 sayılı kararı ile tutuklandığı ve 60 gün tutuklu kaldığı, 
Soruşturma aşamasındaki ifadesinde uyuşturucu madde kullanıcısı olduğunu ve en son üç gün önce esrar içtiğini belirtmesi nedeniyle kan ve idrar örnekleri alındığında kanında esrar bulunduğunun belirlendiği, 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda davacı hakkında uyuşturucu madde ticareti ve kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçlarından 5237 sayılı TCK'nun 188/3, 31/3, 191, 31/3, 54, 63/1 ve 5395 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca cezalandırılması için Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, davacının 25.10.2011 tarihinde tahliye edildiği, yargılama sonucunda da Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince 13.12.2011 gün ve 219-216 sayı ile uyuşturucu madde ticareti suçundan beraatine, kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan TCK'nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verildiği ve kararın 21.12.2011 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır. 
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı CMK'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı CMK'nun yedinci bölümünde “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” ana başlığı altında 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat isteme şartları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde ele alınmış, "tazminat istemi" başlıklı 141. maddesinde hangi hallerde tazminat istenebileceği, 142. maddesinde tazminat isteminin şartları, 143. maddesinde tazminatın geri alınması ve 144. maddesinde ise hangi hallerde tazminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
"Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki" 466 sayılı Kanun ile yalnızca kanun dışı yakalanan ve tutuklanan kişiler için tazminat hakkı öngörülmüşken, 5271 sayılı CMK’da yapılan düzenleme ile ayrıca arama ve elkoyma koruma tedbirlerinin mağdurları için de tazminat isteme hakkı öngörülmüştür. 
5320 sayılı Kanunun 6. maddesinin; 
“(1) Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
(2) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmüne göre, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren gerçekleşen işlemler yönünden 5271 sayılı CMK hükümleri uyarınca uygulama yapılacağı hususu tartışmasızdır.
5271 sayılı CMK’nun “Tazminat istemi” başlıklı 141. maddesinin birinci fıkrası,
“(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, 
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, 
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler”
Şeklinde düzenlenmiş olup, koruma tedbirleri nedeniyle tazminatın hangi hallerde isteneceği 10 bent halinde sayılmış, fıkranın son cümlesinde de kişilerin koruma tedbirleri nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi her türlü zararlarını talep edebilecekleri belirtilmiştir.
Maddi tazminat ile mağdurların uğradıkları gelir kaybı, ödedikleri avukatlık ücreti ve yol giderleri gibi masrafların giderilmesi amaçlanırken, manevi tazminat ile kişinin sosyal çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden yoksun kalması nedeniyle duyduğu elem, ızdırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi amaçlanmaktadır. 

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; 

Uyuşturucu madde ticareti suçundan tutuklanmasına karar verilen ve 60 gün tutuklu kalan davacı hakkında, ele geçen uyuşturucu madde miktarına göre eyleminin uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturacağından bahisle 5237 sayılı TCK'nun 188/3. maddesi uyarınca, soruşturma aşamasında uyuşturucu madde kullandığını bildirmesi ve kanında esrar tespit edilmesi nedeniyle de kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan aynı kanunun 191. maddesi uyarınca iki ayrı kamu davası açılan ve yargılama sonucunda uyuşturucu madde ticareti suçundan beraatine hükmolunurken kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilen olayda; aynı eylem nedeniyle açılmış bir kamu davasında verilen iki ayrı karar sözkonusu olmayıp, iki ayrı eylem nedeniyle açılmış iki ayrı kamu davası sonucunda verilen kararlar bulunduğundan; yargılandığı diğer suçunun tutuklamayı gerektirmeyen suç olması, yargılama sonunda tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmesi, tutuklandığı suçtan beraat etmesi nedeniyle tazminat talep etme hakkını engellemeyecektir. Buna göre tutuklandığı uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan yargılama sonucunda beraatine karar verilen davacının tazminat talep etmeye hakkı bulunduğu ve 5271 sayılı CMK'nun 141. maddesi uyarınca tazminat isteme şartlarının mevcut olduğu kabul edilmelidir. 
Bu itibarla, davacı hakkında 5271 sayılı CMK'nun 141 vd maddeleri uyarınca tazminat talep etme şartları oluştuğundan Özel Daire bozma kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. 

SONUÇ: 
Açıklanan nedenlerle; 
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.



kararara.com