Yargı kararlarının uygulanmasının önemine dikkat çeken Anayasa Mahkemesi, "Bir işlemin hukuka aykırı olduğu yapılan yargısal denetim neticesinde tespit edilmesine rağmen işlemin iptali yönündeki yargısal kararın uygulanmaması, devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulmasını anlamsız hâle getirir. Zira, hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğü sadece hukuka aykırılıkların tespit edilmesiyle değil, bunların tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir" dedi.
 
CHP, 6300 sayılı Bazı Kanunlar ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 10. Maddesiyle 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'a eklenen ek 5. maddenin bir bölümünün iptalini istemişti. Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, düzenlemedeki "özelleştirme uygulamaları sonucunda kuruluşların nihai devir sözleşmelerinin imzalanarak devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasından sonra özelleştirme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla birlikte tamamlanmış bulunması, söz konusu kuruluşları devralanlar tarafından üretim, yatırım, modernizasyon, istihdam ve bunlara bağlı her türlü hukuki, ticari ve mali tasarruflarda bulunulması nedeniyle oluşacak fiili imkânsızlık karşısında geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması halinde yargı kararlarının" bölümünün iptaline karar verdi. İptal kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Gerekçede, düzenleme ile özelleştirme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla tamamlanmasıyla özelleştirme uygulamaları sona eren kuruluşlar hakkında verilen yargı kararlarının uygulanması konusunda yürütme organına yetki verilmesinin öngörüldüğü belirtildi. Mahkeme kararlarının değiştirilememesinin, yasamanın ve yürütmenin kesinleşmiş yargı kararlarıyla oluşmuş hukuksal durumlara dokunamamasının ya da ortadan kaldıramamasının hukuk devletinin temel ilkelerinden olduğunun ifade edildiği gerekçede, aksi halde yargılama sürecinde taraflara tanınan anayasal güvencelerin varlık nedenlerinin kaybedileceğinin kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.

MAHKEME KARARLARINI UYGULANAMAZ HÂLE GETİREN DÜZENLEMELER, MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKINI ANLAMSIZ KILAR

Hukuk devleti ilkelerinin yerine geldiğini bilmenin, hukukun üstünlüğü prensibinden, devlete ve adalete olan inancı, güven duygusunu ve saygıyı pekiştirdiğinin, adalete erişim ve hak arama hürriyetini koruduğunun ifade edildiği gerekçede, adalete olan inancan ve güven duygusunun sarsıldığı haller sıralanarak, şöyle denildi:
 "Adalete olan inancın ve güven duygusunun sarsıldığı hâller, devletin temeli sayılan adaleti koruyan ve sağlamakla görevli yargı organını işlevsiz hâle getirecek, kararının bağlayıcılık ifade etmemesi algısı yaratıldığında ise idareye keyfi davranış sergileme imkânı verilmiş demek olacaktır.
 Bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme, mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme, yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur. Mahkemeye erişim hakkı, yargılama sonucunda verilen kararın etkili bir şekilde uygulanmasını da gerektirmektedir. Mahkeme kararlarını uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler, mahkemeye erişim hakkını da anlamsız kılacaktır."

 HUKUK GÜVENLİĞİ AYKIRILIKLARIN ORTADAN KALDIRILMASIYLA SAĞLANABİLİR-

Kişilerin, devlete güven duymalarının, maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmelerinin, temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmelerinin ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşeceğinin vurgulandığı gerekçede, hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlanabilmesi için devletin her türlü işlem ve eyleminin yargı denetimine açık olması gerektiğinin altı çizildi. Hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulmasının yeterli olmadığının, yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanmasının da gerektiğinin önemine dikkat çekilen gerekçede, "Bir işlemin hukuka aykırı olduğu yapılan yargısal denetim neticesinde tespit edilmesine rağmen işlemin iptali yönündeki yargısal kararın uygulanmaması, devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulmasını anlamsız hâle getirir. Zira, hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğü sadece hukuka aykırılıkların tespit edilmesiyle değil, bunların tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir" denildi. Gerekçede, düzenleme ile özelleştirme uygulamaları sonucunda verilen yargı kararlarının ilgili idarelerce gecikmeksizin ve derhal yerine getirilmesinin yolunun kapatıldığının ve özelleştirme uygulamaları sona eren kuruluşlar hakkında verilen yargı kararlarının Bakanlar Kurulu kararı ile uygulanmasının öngörülerek adli veya idari yargı mercilerince verilmiş olan mahkeme kararlarının sonuçsuz kalmasının yolunun açtığı belirtildi. İptal edilen düzenleme ile Bakanlar Kurulu kararına karşı yeniden yargı yoluna başvurulabilmesinin de sonucu değiştirmediğinin vurgulandığı gerekçede, "İdarenin, mahkeme kararlarını yerine getirmesi, Anayasa'nın 138. maddesinde öngörülen bağlayıcılık ilkesi gereği temel bir ödevi olup kararları uygulamama gibi bir tercih hakkı bulunmamaktadır. Dava konusu kural Anayasaya aykırıdır, iptali gerekir" denildi.

 YABANCI YATIRIMCI KAÇAR

İptal kararı oyçokluğu ile alındı. İptal kararına katılmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Başkanvekili Alparslan Altan, Üyeler Nuri Necipoglu, Zühtü Arslan ile Emin Kuz karşıoy yazdı.
Karşıoy yazısında, "Dava konusu kuralın, özelleştirme ihalelerine girecek yerli ve yabancı kuruluşların özelleştirmeden sonraki süreçlerde karşılaşabilecekleri hukuki belirsizliği gidermeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Özelleştirme politikalarının başarıyla uygulanması, hukuk güvenliğinin sağlanmasına bağlıdır. Özelleştirmenin tamamlanmasının üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra verilen yargı kararlarının nasıl uygulanacağı konusundaki belirsizlik güveni zedelemekte, özellikle yabancı yatırımcılar üzerinde caydırıcı bir etki yapmaktadır. Bu nedenle kanun koyucunun, muhtemel hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırmak suretiyle özelleştirmelerin başarıyla yapılmasını ve bu anlamda kamu yararını amaçladığı görülmektedir" denildi. (ANKA)