Rıza dışında kaydedilen ve sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulan CD delilinin hükme esas alınması mümkün olmayacağının altını çizen Yargıtay hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olamayacağına hükmetti.

İstanbul'da yaşayan T.Ö., evlilik birliğinin ortak hayat sürdürmede beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı iddiasıyla boşanma davası açtı. N. Ö. ise iddiaların asılsız olduğunu kocasıyla arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını belirterek, davanın reddini istedi. Kadıköy 1. Aile Mahkemesi N. Ö.'nün kusurlu olduğunu kabul edince karara itiraz edildi. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, dava devam ederken T.Ö.'nün öldüğünü, evliliğin de ölüm ile son bulduğunu, davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu. Bunun üzerine T.Ö.'nün kızı S.Ö., mirasçı sıfatıyla Medeni Kanunu'nun 181. maddesi uyarınca inceleme yapılarak, N.Ö.'nün kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesini istedi. Yerel Mahkeme, tanık anlatımları dışında, CD kayıtlarında taraflar arasında geçen konuşma sonucu kadının kocasına ekonomik şiddet uyguladığını belirterek N. Ö.'nün daha fazla kusurlu olduğunun tespitine karar verdi. Karara itiraz edilince yeniden Yargıtay'ın gündemine geldi. Daire, bu kez kurgu sonucu oluşturulmuş CD delilinin hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu. Yerel mahkeme, kararında direnince dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun gündemine geldi. 

- HUKUKA AYKIRI OLARAK ELDE EDİLMİŞ DELİLLERİN İSPAT GÜCÜ OLAMAZ-

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "ispat hakkı" başlığını taşıyan 189.maddesinin 2. fıkrasında yer alan, "Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz" hükmüne atıfta bulunan Kurul, hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olamayacağına dikkat çekti. Kurul, Kanuna göre, hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağının düzenlendiğini ifade ederek, yargılama sırasında taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re'sen göz önüne alınması ve delilin her ne olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespit edilmesi halinde, taraflar tarafından itiraz edilmese bile mahkemece caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesinin benimsendiğinin altını çizdi. Kurul, hukuka aykırı elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir yasa hükmü olmadığı halde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda açık düzenleme yapıldığına atıfta bulundu. Kurul, bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, o delilin usulsüz olarak yaratılmamış ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemiş olması gerektiğine dikkat çekti. 

-USULSÜZ OLARAK YARATILAN BİR DELİL HİÇBİR ŞEKİLDE DELİL OLAMAZ- 

Bir delilin usulsüz olarak elde edilmesinin ayrı, usulsüz olarak yaratılmasının ayrı bir olay olduğunu belirten Kurul, "Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir" dedi. Yerel mahkeme tarafından, hükme esas alınan CD'nin, davalı kadının rızası dışında kaydedildiğini ve sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulduğunu kaydeden Kurul, "Bu şekilde oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış bu delilin hükme esas alınması mümkün değildir. Kaldı ki, bir an için delil olarak kabul edilse dahi ne CD içeriği, ne savcılık evrakı ve icra dosyaları ne de tanık beyanları davalının kusurlu olduğunu ispata yeterli bulunmamıştır. Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır" dedi. (ANKA)