Daire, tapulaştırmada mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağı ödenmeden, vatandaşları mülkten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale anlamına geleceğine karar verdi.
İki kardeş, İzmir'in Bornova İlçesi Kavaklıdere Köyü Kazancıdere mevkiinde 1976 yılında arazi satın aldı. Orman Yönetimi parselin orman sayılan yerlerden olduğu savıyla satın alınan parselin tapu kaydını iptal ederek, Hazine adına tescil etti. Kardeşler karara itiraz edince konu yargının gündemine taşındı. Davaya bakan İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, zarara neden olan işlemin kadastro çalışmasından kaynaklandığını, kadastro tespit çalışmalarının denetiminin Hazine'nin görevini yapmayarak orman alanı içinde gerçek kişiler adına tapu kaydı oluşmasına yol açtığını bu nedenle de uyuşmazlığın idari yargıda çözülmesi gerektiğini belirterek, davayı görev nedeniyle reddetti. Karara itiraz edilince dosya Yargıtay'ın gündemine geldi. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak tapulaştırmada "adil denge" kriterine dikkat çekti. 

-DEĞER EMSAL KARARLAŞTIRMASI YAPILARAK BELİRLENMELİ-

Mülkiyet hakkının Anayasa, yasalar ve Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle güvence altına alındığına dikkat çeken Daire, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "Turgut ve diğerleri-Türkiye" kararında devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının orantısız bir müdahale olduğu ve adil dengenin kurulamaması ihlali kabul ettiğini anımsattı. Daire kararında, AİHM'in Türkiye davasında "tabiatın ve ormanların korunması amacının kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çektiğini belirterek, mülkiyetten yoksun bırakma halinde ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edilip etmediğinin ve bilhassa da başvuranlara orantısız bir yük yükleyip yüklenmediğinin belirlenmesi için iç hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlattı. AİHM'in mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağın ödenmeden mülkiyetten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceği kararına atıfta bulunan Daire, tabu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğunu anımsattı. Tapulaştırmada yapılan hatalardan devletin sorumluluğunun kabul edilmesi gerektiğine işaret eden Daire, "Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Türk Medeni Kanunu hükümleri gereğince zararlarını tazmini için hazine aleyhine adli yargıda dava açabilirler" dedi. Davanın niteliğine göre tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konunun, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olduğuna işaret edilen kararda, "Arazi niteliğindeki taşınmaz başka değişle tarım alalındaki net gelir esas alınarak arsa niteliğindeki taşınmazlar için de emsal karşılaştırılması yapılarak değeri belirlenmelidir" dedi.



Anka