Artan enflasyon karşısında, aldıkları kira parası rayiç kira bedellerinin altında kalan ev sahipleri mevcut kiracılarını taşınmazdan çıkarmak ve daha fazla bedelle kiralayabilmek için çeşitli yollara başvurabilmektedirler. Kiraya verenlerin kiracının tahliyesini sağlamak amacıyla başvurdukları yöntemlerden biri ise kira bedelinin ödendiği banka hesabını kapatarak kiracıyı temerrüde düşürmek olmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu'nun 299. maddesine göre "kira sözleşmesi kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmaktadır. Buna göre kiracının borcu kira sözleşmesi karşılığı bir bedel ödemek, kiraya verenin borcu da belli bir süre için kiralananı kiracının emrinde hazır bulundurmaktır.

TBK’nun 314. maddesinde “Kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça, kira bedelini ve gerekiyorsa yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle yükümlüdür”. Bu sözleşmede, kiracının, kira bedelini ödemesi, esaslı unsur ve kiracının en önemli yükümlülüğünü oluşturmaktadır. Kiracının bu asli borcunu yerine getirmeyerek kira bedelini ödemede gecikmesi üzerine, kiracı temerrüde düşecektir. Bunun üzerine, temerrüdün sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır.

Kiraya verenin, kira bedelinin ödendiği banka hesabını kapatması halinde, temerrütten ve tahliyeden kurtulmak için kiracıların başvuracağı iki yol vardır; Bunlardan ilki kira parasını PTT'den konutta ödemeli olarak göndermek; diğeri ise tevdi yeri (ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesi) talepli olarak mahkemeye başvuru yapmaktır.

TBK'nın 111. Maddesi; ''Borçlunun kusuru olmaksızın, alacağın kime ait olduğunda veya alacaklının kimliğinde duraksama sebebiyle ya da alacaklıdan kaynaklanan diğer kişisel bir sebeple borç, alacaklıya veya temsilcisine ifa edilemezse borçlu, alacaklının temerrüdünde olduğu gibi, tevdi ya da sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.'' düzenlemesi ve TBK'nın 107. Maddesi ''Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hakim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hakim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.''  şeklindeki düzenleme gereğince tevdi mahalli talebi neticesinde hakimin belirleyeceği yere kira bedeli yatırılarak kiracı borcunu yerine getirmiş olacaktır.

Banka hesabını kapatmış olan kiraya verene karşı, kira borcunu ifa etmeye olanak sağlayan bu iki yol bazı durumlarda birbirinin alternatifi olarak bazı durumlarda ise bir yolun tüketilmesine karşın sonuç alınamaması durumunda diğer yola başvurmayı zorunlu kılmaktadır. Şöyle ki;

Kira kontratında, ödeme yeri olarak "banka hesabına" ya da belirli bir IBAN numarasına yatırılacağı kararlaştırılmış ise bu durumda kiracı ve kiraya verenin kira sözleşmesi ile ödeme yerinin banka olduğu konusunda anlaştığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla taraflar iradeleriyle ödeme yerini banka olarak belirlendiğine göre kiracının kiraları yatırmakta olduğu banka hesabı kiraya veren tarafından kapatılmış veya havale alımına kapatılmış ise bu durumda kiracının, kira parasını PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeden doğrudan ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini mahkemeden talep etmesi mümkündür.

Kira sözleşmesinde belirli bir ödeme yeri öngörülmemiş ise, ancak kiracı daha önceki kiraları uzun bir süredir banka hesabına yatırıyor ve bu banka hesabı artık teamül haline gelmiş ise, kiraya veren banka hesabını kapatır ise bu durumda da kiracının, kira parasını PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeden doğrudan ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini mahkemeden talep etmesi mümkündür.

Kira sözleşmesinde belirli bir ödeme yeri öngörülmemiş ve ödeme yeri konusunda teamül oluşmamış ise, kiraya veren daha önceki banka hesabını kapatmış olsa dahi kiracı bu durumda doğrudan mahkemeden ödeme yeri belirlenmesini talep edemez. Öncelikle kirayı PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeli ve bu ödeme kabul edilmez ise ödeme yeri belirlenmesini talep etmelidir. Zira sözleşmede hüküm bulunmadığından T.B.K.'nın 89.maddesi uyarınca "Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa aşağıdaki hükümler uygulanır;

1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,

2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,

3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir." düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda para borcu götürülecek borçlardan olduğundan, kiracı kapıda ödemeli olarak PTT aracılığı ile kira bedelini öderse kira borcundan kurtulur. Dolayısıyla Kiracı tarafından kapıda ödemeli olarak kira parası gönderilmezse alacaklı temerrüde düşmüş olmaz. Tevdi yerinin tayini alacaklının temerrüde düşmesi gerektiğinden bu yol denenmeden yapılan tevdi yeri başvuruları reddedilmektedir.

Özetlemek gerekirse kiraya verenin kira parasının ödendiği hesabı kapatması durumunda ikili bir ayrıma gidilerek; sözleşmede kira parasının yatırılacağı banka veya IBAN bilgisi yer alıyorsa PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeden doğrudan ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini mahkemeden talep edebilecek; eğer kira sözleşmesinde belli bir ödeme yeri öngörülmemişse kira parasının PTT ile konutta ödemeli gönderilmesine rağmen alınmaması üzerine tevdi mahalli tayini talebinde bulunulabilecektir. Kira parasının yatırıldığı banka hesabının kapatılması durumunda, kiracının kirayı ödemediği ileri sürülerek tahliyeyi sağlamaya çalışan kötü niyetli kiraya verenlere karşı, kira bedelinin PTT kanalı ile konutta ödemeli olarak kiraya verene gönderilmesi ve/veya tevdi mahalli tayin ettirmek suretiyle mahkemece belirlenecek tevdii mahalline yatırılması suretiyle tahliye önlenmiş olacaktır.