Haberlere konu olan ve kamuyounda infale yol açan fiiler ve bu fiillerin herhangi bir biçimde çözülememesi sorunu vatandaşın adalet hizmetine ulaşması noktasında çeşitli sorgulamalar yaşamasına yol açıyor.

Öyle günlerden geçiyoruz ki adalet denildiğinde yöntem ve esası tartışmaktan ziyade, mevzuunun ontolojisinde kayboluyoruz. Çünkü Türkiye’de adalet kelimesi gündeme geldiği her noktada, bir varlık – yokluk tartışmasını da beraberinde getiriyor. Bunun kuşkusuz birçok sebebi var. Örneğin; henüz birkaç saat önce sosyal medyaya yansıyan ve Erzincan Orduevinde yaşandığı aktarılan insanlık dışı olayda; asker olduğu dile getirilen bir şahsın, savunmasız bir kediye işkence yaptığını ve olay yerindeki şahısların fiili gayet nezaketle izlediğine şahit olduk.

Sosyal medyada yayınlanan bu görüntünün ardından faile önemli bir tepki geldi ve video bir sosyal medya kullanıcısı tarafından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile paylaşıldı. Videoyu gören İçişleri Bakanı; konuyu hemen tetkik ettireceğini aktardıktan sonra, adli ve idari soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Vahşet görüntülerine yönelik sosyal medya yorumlarına dikkat edildiğinde, vatandaşın Türk Ceza Kanunu’nun küçük dostlarımıza olan bakış açısını onaylamadığını ve ivedilikle adalet talebinde bulunduğunu görmekteyiz.

Bu kısa yazıda, 13 Yıllık bir ceza yasasının bugüne kadar hiçbir şekilde çözemediği hayvanların güvenliği sorununu aktardıktan sonra, bu ve benzer olaylarda neler yapılabileceğini dile getireceğiz.

35.944 sözcükten oluşan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu (Bundan sonra 5237 S. K. diye anılacaktır.) yalnızca 11 tane hayvan sözcüğü kullanabilmiştir. Bunların zaten önemli bir bölümü bazı suçların nitelikli hallerinde yer almakta ve hayvanların korunmasına yönelik bağımsız bir suç ve ceza politikası sunamamaktadır.

5237 S. K.’nın hayvanlara yönelik bakış açısını, basına yansıyan hayvan düşmanı olaylardan ötürü artık bilmeyen kalmadı. Yasamız hayvan hayatı şeklindeki bir değeri ne yazık ki mala zarar verme suçu başlığı altında işlemekte ve haklı bir neden olmaksızın sahipli bir hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında mala zarar verme suçunun tatbik edileceğini aktarmaktadır. Bu maddenin her açıdan sorunlu olduğunu ifade edebiliriz.

Şöyle ki metin bir kere öldürmenin haklı bir neden olmaksızın yapılması koşuluyla cezalandırmaya cevaz vermekte ve korumayı yalnızca sahipli hayvanlar bakımından yapmaktadır.

Metinden görüldüğü üzere fail, yalnızca sahipli bir hayvana zarar verdiğinde, mala zarar verme suçundan dört aydan üç yıla ceza istemiyle yargılanmakta ve suçun ihdası bakımından yukarıda da verildiği üzere hayvanı öldürme, işe yaramayacak hale getirme, değerinin azalmasına neden olma şeklindeki üç fiil tipi öngörülmektedir. 5237 S. K., fiil sahipsiz bir hayvana yönelik olduğunda ise bu durumu bir ceza hukuku meselesi olarak görmeyip, herhangi bir şekilde suç ihdası yapmamaktadır.

Bu ihtimalde 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu (Bundan sonra 5199 S. K. olarak anılacaktır.) gündeme gelmekte ve konu ceza hukukunun inceleme alanından çıkmaktadır. Buna göre fiili icra eden kişiye, 5199 S. K. m. 28’e göre idari para cezası uygulanmaktadır. Bu idari para cezasının gündeme gelebilmesi için ise Orman ve Şu İşleri Bakanlığı’nın ilgili İl Müdürlüğü'ne başvurmak ya da Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusu yaparak soruşturma dosyasından bir nüshanın Orman ve Şu İşleri Bakanlığı’nın ilgili İl Müdürlüğü'ne gönderilmesini talep etmek gerekmektedir.

Görüldüğü gibi ceza yasamız on yılı aşkın bir uygulamanın ardından halen hayvanların korunması gibi önemli bir meseleye çözüm getirememiştir. Gelinen noktada hayvan katilleri kabahatler hukuku yoluyla ıslah edilmeye çalışılmakta ve bununla herhangi bir çözüme ulaşılamamaktadır.

Buna engel olmak adına birkaç ay önce Ana Muhalefet Partisi Milletvekili Gürsel Tekin tarafından hayvanlara zarar verilmesi eylemlerinin suç kapsamına alınarak, 5237 S. K. çerçevesinde değerlendirilmesi için kanun teklifi verildi. Buna göre 5237 S. K.’daki fiilin hem tarzını hem de yaptırımını değiştirme amacını yaşıyan teklif, sahip – sahipsiz hayvan ayrımını ortadan kaldırarak, hayvanın kasten öldürülmesi fiilleri için 2 yıldan 6 yıla hapis cezası, hayvana acı verme fiili için 6 aydan 2 yıla hapis cezası öngörmekle; bu suçların taksirle işlenmesi halinde ise verilecek cezanın yarı oranında azaltılacağını aktarmaktadır.

Umarım yasa bir an önce teklif edilen yönde değişir. Zira hayvanların da tıpkı bizler gibi ceza hukuku ile korunması gerekmektedir. Neticede adalet, sokaktaki dostlarımız için de önemli bir ihtiyaç olup, hayvanın adalete ulaşamaması insan türünün büyük ayıbıdır.

Av.Toygar ÖZTÜRK / hukukihaber.net