Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali kararını görüşmüş ve “AYM'nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok.” diyerek, karara uyulmamasını kararlaştırmıştı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum'darn Yargıtay 3.Ceza Dairesi'nin kararıyla ilgili olarak bir değerlendirmede bulundu.

Uçum kararla ilgili değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:

"ANAYASA'NIN İHLALİ DEĞİL GEREĞİ"

Anayasa Mahkemesi (AYM) geçmişte olduğu gibi mahkumiyeti olan milletvekilinin dokunulmazlığına ilişkin hem Anayasa’nın 14. maddesine hem de yargılamanın yenilenmesi kurumuna ve bu konudaki CMK hükümlerine açıkça aykırı olan kararlar vermeye devam ediyor.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından AYM’nin bu keyfi kararlarına uyulmaması anayasanın ve hukuk güvenliğinin savunulmasıdır. Yani AYM kararlarına uyulmaması anayasanın ihlali değil tam tersine anayasanın gereğini yapmaktır.

Ayrıca Yargıtay 3. Ceza Dairesinin uymama kararı anayasayı ve yargılamanın yenilenmesi kurumunu tanımayan AYM’nin hukuka aykırı ve keyfi kararlarının teşhiridir. AYM’nin bu keyfiliğinin önüne geçilmezse bu sorunlar devam eder. Yargıtay 3. Ceza Dairesi verdiği her iki uymama kararıyla AYM’nin keyfiliğine dur demiş ve pozitif hukuk düzenini savunmuştur. Bu son derece kıymetli bir hukuk tavrıdır.

"AYM TARAFINDAN ÜRETİLMİŞ BİR ÇEKİŞME"

Ortada bir “kriz yoktur”. AYM’nin yetki aşımı yaparak anayasaya ve CMK’nın yargılamanın yenilenmesi kurumuna aykırı verdiği kararlar sebebiyle bizzat AYM tarafından üretilmiş bir “çekişme vardır”.

Belirtmek gerekir ki AYM’nin teşkilat kanunda yer alan “yeniden yargılama” ifadesiyle yapılmış ve yargı sistemimize ve Anayasa’nın Yargıtay ve Danıştay’a ilişkin “son inceleme merci” hükümlerine kökten aykırı düzenleme sorunların kaynağıdır. Bu düzenleme yargılamanın yenilenmesi ve iadesi kurumuna tamamen terstir ve sorunludur. Bu düzenlemenin mahkemelerin kendi kanunları olan CMK, İYUK ve HMK’daki düzenlemelerin yanında uygulanması imkansızdır, bu nedenle hukuki bir değeri yoktur. Yine bu nedenle bu hükümler mahkemeler nezdinde metruk olduğundan AYM’nin hukuka aykırı kararlarını meşrulaştıramaz.

"TBMM'NİN DÜZENLEMESİYLE ÇÖZÜLÜR"

AYM’nin sebep olduğu bu çekişmenin çözüm yeri TBMM’dir. Çekişme TBMM’nin yapacağı bir düzenlemeyle çözülür.

Yapılacak düzenleme AYM’nin bireysel başvurulardaki ihlal kararlarına ilişkin mahkemelerin yapacağı işlemleri tüm yargı mercileri açısından pozitif hukukumuzda yer alan yargılamanın yenilenmesi (CMK ve İYUK) ve yargılamanın iadesi (HMK) kurumlarıyla uyumlu hale getirmektir.

Genel olarak ise AYM’nin kurulduğu günden bugüne kadar pervasız anayasa tanımazlığı ve cüretkar hukuk ihlalleriyle malul hale gelmiş yapısını ortadan kaldırmak ve yeni anayasa içinde AYM’yi yeniden yapılandırmak önemli bir hedeftir. Milli (ulusal) yargıyı güçlendirmek için AYM’nin de her bakımından milli yargı mercilerimizden biri olarak faaliyet yürütmesi, batıcı ve neo-liberal sapmalardan tamamen kurtulması son derece önemlidir. (HaberTürk)