Kısaca “karşı taraf vekâlet ücreti” olarak adlandırılan ücret, Avukatlık Kanunu m. 164/son’da yer alan şu hüküm dolayısıyla avukata aittir: “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”

Avukatların müvekkilleriyle yapmış oldukları sözleşme çerçevesinde hak kazandıkları vekâlet ücreti ile davanın kazanılması neticesine yargı merciinin takdiri ile hak kazandıkları karşı taraf vekâlet ücretinin niteliği ve vergisel durumu birbirinden farklıdır. Bu çalışmada yalnızca, İstanbul 1. Vergi Mahkemesi’nin E. 2015/1679, K. 2015/2838 sayılı ve 31.12.2015 tarihli kararı ışığında, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323. maddesince yargılama gideri olarak kabul edilen karşı taraf vekâlet ücretinin KDV karşısındaki durumu üzerinde durulacaktır.

Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek olan avukatlık ücretinin miktarı Avukatlık Kanunu m. 169 uyarınca, Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Ücret, belirlenmiş aşağı ve yukarı sınırlar içerisinde kalmak koşuluyla yargı merciince takdir ve tespit edilir.

Görüldüğü gibi, karşı taraf vekâlet ücreti ödemekle yükümlü tutulan davayı kaybeden açısından yapılan ödeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca yargılama gideri niteliğindedir. Karşı taraf vekâlet ücretine hak kazanan avukat açısından ise elde edilen gelir serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek kazancı olarak kabul edilen bu kazancın KDV karşısındaki durumu, Maliye Bakanlığınca hazırlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “I. Mükellefiyet”, “B. Verginin Konusu İle İlgili Çeşitli Hususlar”, “4. Avukatlık Ücretleri” başlıklı bölümünde açıkça şöyle düzenlenmiştir: “Mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücretlerinin davayı kazananlara ödenmesi KDV’nin konusuna girmez. Ancak bu paralardan sözleşmeleri gereği ücret karşılığı çalışanlar dışında kalan avukatlara intikal eden kısım, serbest meslek kazancı kapsamında vergiye tabi olur. Avukatlar aldıkları bu para için davayı kazanana serbest meslek makbuzu düzenler ve makbuzda alınan tutar üzerinden KDV hesaplayıp ayrıca gösterirler.

Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir.”

Dava sonucunda karşı taraftan alınan vekâlet ücretinin avukat açısından gelir vergisine tabi olmasında bir sorun bulunmamaktadır. Ancak KDV konusu tartışmaya son derece müsaittir. Bu durum İstanbul 1. Vergi Mahkemesi’nin E. 2015/1679, K. 2015/2838 sayılı ve 31.12.2015 tarihli kararında da ortaya konmuş ve bizce de haklı olan bir sonuca varılmıştır. Olayda avukat olan davacı, elde ettiği karşı taraf vekâlet ücretine isabet eden KDV bakımından, ihtirazi kayıtla verdiği beyanname üzerine düzenlenen tahakkuk fişinin, karşı taraf vekâlet ücretinin KDV’ye tabi olmadığı gerekçesiyle, iptalini talep etmiştir.

KDV Kanununun 1. maddesi uyarınca, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabi bulunmaktadır. Avukatların, vekâlet sözleşmesi kapsamında vermiş oldukları hukuki yardım neticesinde kendi müvekkillerinden elde ettikleri gelirin KDV’ye tabi olması normaldir. Çünkü ortada serbest meslek faaliyeti kapsamında gerçekleştirilen bir hizmet vardır. Zira kanunen, serbest meslek kazancının KDV’ye tabi tutulabilmesi için bir hizmetin varlığı aranmaktadır.

Mahkeme kararı gereğince yargılama gideri olarak hükmedilen karşı taraf vekâlet ücreti ise herhangi bir hizmetin karşılığı olarak alınmamaktadır. Davayı kaybeden taraf, karşı tarafın avukatından herhangi bir hizmet alımında bulunmamaktadır. Zaten avukatın, karşı tarafa serbest meslek faaliyeti kapsamında bir hizmet sunmasına hukuken olanak da yoktur. Bu nedenle karşı taraf vekâlet ücreti, avukat bakımından Gelir Vergisi Kanunu kapsamında serbest meslek kazancı niteliğinde olmasına karşın, hizmet yokluğu nedeniyle KDV konusuna girmemektedir.

Vergi mahkemesi kararı Danıştay tarafından da onanırsa, yıllardır süregelen ve KDV Kanununa aykırı olan bu yanlış uygulamaya bir son vermek ve avukatların mağduriyetini gidermek için, gelir idaresinin bir düzenleme yapması, mevzuatımıza aykırı tebliğin değiştirilmesi, gerekecektir.

Ar. Gör. Begüm Dilemre Öden