Baro Başkanı Ercan Demir açıklamada, “Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu da 26-27 Nisan 2014 tarihinde Seferihisar’da yapmış olduğu toplantısında, iptal davasına konu edilen Hacılar Koyu'nda tespit ve inceleme yapılmasını gündemine almıştır. Bu karar üzerine İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Ayşegül Altınbaş, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Av. Ali Arabacı ve açılan tescil iptali davalarının vekillerinin de içlerinde olduğu 20 kişilik avukat heyeti, 27 Nisan’da  dava konusu koyda incelemelerde bulunmak yola çıkmışlardır.  Heyettekiler, Hacılar Koyu’na inen kadastral yolun, kıyıya ulaşmadan birkaç kilometre önce, otomatik açılır kapanır bir demir kapı ile kesildiğini, kapının üzerine “Özel arazidir girmek yasaktır” ve “Dikkat köpek var” tabelalarının monte edildiğini, kapının kenarlarına duvar çekildiğini ve üzerine kameralar yerleştirildiğini ve demir kapıdan itibaren kilometrelerce uzunlukta tel örgü çekilerek arazinin herhangi bir yerinden kıyıya erişimin tamamıyla engellendiğini görmüşler, hakkında yıkım kararı olan binalara ve sahile erişimleri mümkün olamadan geriye dönmek zorunda kalmışlardır” diye konuştu.

SİVİLLERDEN SÖZLÜ HAKARET VE SALDIRI

Demir açıklamayı şu sözlerle sürdürdü, “ Heyet; dönüş yolunda bazı sivil şahısların sözlü hakaret ve saldırısına maruz kalmış, heyetteki bir araç taşlanmıştır. Bu olayın hemen sonrasında, heyet, Zeytineli Köyü yolunda Urla İlçe Jandarma ekipleri tarafından, konut dokunulmazlığını ihlal ettikleri gerekçesi ile durdurulmuş, heyette yer alan avukatların kimliklerine el konulmak ve ilçe jandarma karakoluna götürülmek istenmiştir. Heyetteki avukatlar, takip ettikleri bir dava nedeniyle inceleme yapmak amacıyla burada bulunduklarını, alıkonulmalarının keyfi ve hukuksuz olduğunu, kendilerini gözaltına almak istiyorlarsa kanunen Urla Nöbetçi Savcısı'nın buraya gelmek zorunda olduğunu, bunun haricinde hiçbir gerekçeyle karakola gitmeyeceklerini ifade etmişlerdir. Heyetteki Avukatlar, yaklaşık üç saat boyunca bulundukları yerden ayrılmalarına izin verilmemiş, seyahat özgürlükleri engellenmiş ve keyfi bir şekilde alıkonulmuşlardır. Bu esnada İzmir Barosu Başkanı Avukat Ercan Demir olay yerine gelmiş, gözaltı emrini veren Urla Savcılığı ve diğer adli-idari makamlarla görüşmüş, üç saatin sonunda yoluna devam etmesine izin verilen heyet bu kez de birkaç kilometre sonra trafik kontrolü adı altında kimlik tespiti yapmak amacıyla jandarma trafik ekipleri tarafından tekrar durdurulmuş ve araçlardaki kişilerin kimlikleri toplanmak istenmiştir. Jandarma'nın bu ikinci hukuksuz girişimine de karşı durulmuş, trafik kontrolünün amacına uygun olarak sadece araç şoförlerinin ehliyetleri ibraz edilmiş, yolcuların kimliklerinin istenilmesi heyetçe kabul edilmemiştir. “

KEYFİ VE HUKUKA AYKIRI

Avukatların durdurulması, alıkonulması ve haklarında gözaltı işlemi uygulanmak istenmesinin keyfi  hukuka ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış insan hak ve özgürlüklerine aykırı olduğunun altını çizen Demir devam etti:  “Avukatlık Kanunu 76/1. maddesi gereğince “İnsan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak” baroların amaçları arasındadır. Aynı Kanunun 76/2. Fıkrası hükmüne göre ise barolar amaçları doğrultusunda faaliyette bulunurlar. Kanunlarca barolara verilmiş görevlerin doğal sonucu olarak, toplumun genel çıkarlarını, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunma niteliğine sahip bu tür davalar sebebiyle, araştırma ve gözlemlerde bulunmak ve yerinde incelemeler yapmak, inceleme sonuçlarını paylaşmak, toplantılar düzenlemek, avukatlık mesleğinin ifası anlamına gelen çalışmalardır.

AVUKATLARIN NEZDİNDE GÖZDAĞI

Bu tür çalışmalarda bulunan avukatların mesleki faaliyeti; Avukatlık Kanunu'nun 1. Maddesinde tanımlanan Avukatlık Mesleğinin kamusal tarafını oluşturmaktadır.  Olay günü görevli olan Urla Cumhuriyet Savcısı Galip Yılmaz Özkurşun’a, meslektaşlarımızın görev gereği arazide oldukları ve inceleme yapmak amacıyla orada bulundukları bizzat İzmir Barosu Başkanı tarafından bildirilmesine ve Avukatlık Kanunu'nun 58. Maddesinde yer alan açık hükme rağmen, savcının, heyetteki avukatları Jandarma vasıtasıyla gözaltına almak istemesi, hukuka aykırı olarak 3 saat boyunca özgürlüklerinden yoksun bırakarak alıkoyması, avukatların nezdinde tüm kamuoyuna gözdağı vermekten başka bir anlama gelmemektedir.

SONUNA KADAR TAKİPÇİSİYİZ

İzmir Barosu olarak; hakkında kesinleşmiş yıkım kararı olan binaları yıkmak ve kamuya ait olan koyu, hukuksuz bir şekilde halkın erişimine kapatanlar ve bunları teşvik edenler ile göz yumanlar hakkında yasal işlem yapmak yerine, bu hukuksuzlukla mücadele eden meslektaşlarımızı gözaltında altına almaya kalkışarak, adeta bu tür saldırıları teşvik eden Urla Savcılığı ve jandarma görevlileri ile kaçak yapılarla ilgili olarak yaşanan hukuksuzluğun müsebbibi olan her bir politikacı, bürokrat, gerçek ya da tüzel kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı,  hukuka aykırı bir şekilde halkın erişimine kapatılan kıyıların yeniden halka açılması için yürütülecek hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.”

>> TBB'den Urla'da yaşanan olay ile ilgili açıklama

>> Urla'da jandarma 20 avukatı alıkoydu

Banu ŞEN/HÜRRİYET